Bu Blogda Ara

Türk Dili ve Edebiyatı sitesi, Edebiyat derslerine yardımcı,

11 Ekim 2007 Perşembe

MEHMET AKİF NEYİ ANLATIR?

Mehmet Akif, bizim milli şairimiz.”Neyi anlatır?” sorusu,”milli şair” ifadesinde gizlidir diyebiliriz.”Milli şair”, sadece, marşımızı yazan bir şair anlamına mı gelmektedir acaba?Millî marşımızı yazdığı için mi bu paye verilmiştir kendisine veya böyle mı algılanmalıdır? Ben böyle olduğunu düşünmüyorum doğrusu.”Millî şair” ifadesi benim gözümde daha büyük ve derin anlamlar barındırmaktadır.”Millî” ne demektir öyleyse?Bilindiği gibi “millî”,millete ait olan,milletle ilgili olan demektir. Milletimizle ilgili her şey “millî” kelimesinin içinde yer alıyor.Bu önemli.”Millî şair” dediğimize göre millî marşımıza da bakmak gerekiyor.O halde millî marşımıza bakalım.

Millî marşımız,yani “İstiklâl Marşı”mız. Bence Mehmet Akif Ersoy’un neyi anlattığını,anlatmaya çalıştığını,nelere özellikle vurgu yapmak istediğini İstiklâl marşımızda aramak en anlamlı ve en doğru bir yaklaşım gibi geliyor bana.Her zaman okuduğumuz ve artık kanıksadığımız bir şiir,bu. İstiklâl marşında Akif’in vurguladığı dört kavram çok önemli ve bu kavramlar dikkatlerden kaçıyor gibi.Veya bana öyle geliyor.Bu kavramlar nelerdir:din,vatan,millet, istiklâl kavramlarıdır.Her bir kavram için sayfalarca yazı yazılabilir;ancak Akif bunları on kıtada çok güzel ve etkili bir şekilde dile getirmiştir.Dikkat edilmesi gereken bir şey de bu dört kavramın birbirinden ayrı ve bağımsız düşünülemeyeceği gerçeğidir.Bunların ayrı ayrı gerçeklikleri yoktur ve bunlar birbirinden ayrı düşünülemez.Akif’in düşüncesi en azından böyledir.Bunu çok çarpıcı bir şekilde,

”Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!”

mısrasında bulabiliriz. Dikkat edilirse bütün kıtalar dört mısradan ibaretken,son kıta beş mısradan oluşmaktadır ve bu mısra iki yerde tekrar edilmektedir. Bahsettiğimiz dört kavramın hepsini bir mısra içinde bulabiliyoruz. Hakk’a tapmak,”din”le ilgilidir.”Milletin istiklâl” içinde olmasında,”millet” ve “istiklâl” kavramlarına rastlıyoruz.Millet de tabiiki “vatan” kavramıyla beraberdir.Her millet bir vatan parçası içinde millet olabilir.

“Din” Akif’te çok önemli bir kavramdır. Akif,sağlam bir müslümandır. Hayatı bu kavramla bütünleşmiş bir şairdir. İstiklâl marşında dinî kavramların çokluğunu açıkça fark edebiliriz. Bu dinî kavramların en önemlilerinden biri de vatan, millet ve istiklâl kavramlarıyla da bağlantılı olarak “şehidlik” kavramıdır. Dinimizde şehidlik kavramı yüceltilmiştir. Şehitlik olmadan vatanın istiklâlini korumak imkânsızdır. Şehit kanları,vatan ve milletin istiklâlinin teminatıdır.”Arkadaş!Yurduma alçakları uğratma sakın!” derken milletimizi istiklâl uğruna şehitliğe davet etmektedir.”Din ve iman” her şeyin üzerindedir onda.”İman dolu göğüs” her şeyi başarabilecek bir unsurdur. Ezanların her daim bu özgür vatanımızda dinimize şehadet etmesi,onun en büyük dileğidir.

“İstiklâl”,”Hakk’a tapan” milletlerin hakkıdır.

 Allah’a tapan, Allah'ı en yüce bir varlık olarak tanıyan milletler esir edilemez. Müslüman milletler özgür ve bağımsız olmalıdır. Olmazsa,dininin emirlerini de yerine layıkıyla yerine getiremez.Bu yüzden tam bağımsızlık içinde olmalıdır Müslüman toplumlar. İstiklâl marşında bağımsızlığa çokça vurgu yapmaktadır Akif. Hemen marşın başında,

"Korkma,sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak”

derken,hem bir ümit aşılamakta hem de bağımsızlığın önemine vurgu yapmaktadır.
 "Ben ezelden beridir hür yaşadım,hür yaşarım
   Hangi çılgın bana zincir vuracakmış?Şaşarım!”

 mısralarında da aynı hassasiyet görülmektedir. Aslında burada “tarih”e de,yani geçmişe de vurgu yapılmaktadır. Bilindiği gibi tarih de milleti millet yapan ortak değerlerdendir. Akif’te bir “tarih bilinci” vardır ve bu bilinçle olaylara yaklaşmakta, onları yorumlamaktadır.Bu tarih bilinciyle marşımız yazılmıştır.Bu tarih bilincini biz hemen bütün şiirlerinde gözlemliyoruz. Bu tarih bilinciyle uyanık olmak,dostumuzu,düşmanımızı iyi tanımak ve ona göre hareket etmek durumundayız demek ister Akif.

Vatan kavramıyla birlikte olan bir duygu da “vatan sevgisi”dir. Hadiste ifade edildiğine göre “Vatan sevgisi imandandır.”Bu vatan sevgisini Akif’te fazlasıyla görmekteyiz.

Cânı, cânânı bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

derken bunu açıkça görebiliyoruz. Bu vatan sevgisi,bağımsızlığı da beraberinde getiriyor:

Verme,dünyaları alsan da,bu cennet vatanı.

Dolayısıyla,

 “Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli

 diyerekten de milletin görevini hatırlatmaktadır.

“Neyi anlatır?” Bunu anlatırken sadece bu marşımızdan hareket ederek açıklamayacağız tabii ki. Dört kavramı belirlemiştik: Din,vatan, millet,istiklâl. Din’in içinde her şey vardır. Milletin, yani toplumun içinde de her şey var. Aslında Akif’in şiirlerinde, onun şahsî meseleleri yoktur. Şiiri, şahsî meselelerin dile getirildiği bir alan olarak görmez o.Sanatı toplum yararına düşünen bir şairdir o. Kendi şahsi sıkıntılarıyla debelenen bir şahsiyet ve şair değildir o.Bunu “Kendi derdi gönlümün billah gelmez yadıma!” diyerek çok güzel ifade eder. Onun şiirlerinde öfke, isyan, hiciv vb. duygular vardır,ama onun bu duyguları kendi şahsi sıkıntılarıyla ilgili değildir.Her şeyi toplum adınadır ve her adımı toplum içindir. Müslüman toplumların ve toplumumuzun içinde bulunduğu içler acısı durumları ortaya koyarken büyük bir öfke içindedir,ama bu öfke dinî hassasiyet ile gerçekleşir.

Akif,düşünür bir şairdir.Toplumsal bir şairdir. Toplumun bütün problemleri,sıkıntıları,toplumla ilgili hemen her şey şiirine konu olmuştur. Bugün bile tartıştığımız konu ve problemler, yıllar öncesinden şiirlerinde dile getirilmiştir. Bu sıkıntılardan biri de “eğitim”dir.Eğitim çözülemeyen,gitgide toplumun kangrenleşen sıkıntılarından biridir.

Her zaman “eğitim şart!” deriz, ama nasıl eğitim? Eğitimimiz yükseldikçe, yaralarımız daha da derinleşiyor.Eğitemiyoruz! Akif de toplumun bu önemli sorunuyla ilgili bir hayli kafa yormuş ,düşünmüş. Eğitimin nasıl olması gerektiği,öğretmenlerin özelliklerinin neler olması gerektiği şiirlerinde dile getirilmiş. Cahilliğin kötülüğü,eğitimsizliğin nelere sebep olduğu,taklitçiliğin insan ve toplumlara nerelere sürüklediği, kendi özümüze, kimliğimize sahip çıkmayı,şahsiyet sahibi olmak gerektiği sıkça ifade edilmiştir şiirlerinde.Yerlilik önemli bir kavramdır onun gözünde.

Gelişme,uygarlık da önem verdiği kavramlardandır;ancak karşı çıktığı bir kavram vardır bunun karşısında: Körü körüne taklitçilik.Yani şahsiyetsizlik.Batı medeniyetinin toplumsal yaşamda geldiği durumun farkındadır o. Batı medeniyetine uyacağız diye, ahlaksızlığını, kötü olan şeylerini alacak değiliz düşüncesindedir. İlim ve teknoloji konularında Batının geldiği noktayı önemli görür;ama bu kadar! Müslüman toplumların geri kalışının ilimde gelişmememize,kendimizi bu konuda geliştiremememize bağlar. Müslüman toplumların büyük bir tembellik içinde olduğunu dile getirir.Buna bir de cahillik eklenince geri kalmışlık engellenemiyor.

Allah’a dayan,sa’ye sarıl,hikmete ram ol
Yol varsa budur,bilmiyorum başka çıkar yol.

Allah’a dayanmak, çalışmaya sarılmak, hikmete yani ilme bağlanmak gayemiz olmalı. Din,iman, çalışmak ve ilim…Gelişmemiz,ilerleyebilmemiz bunlara bağlıdır ona göre.Dinden,çalışmaktan ve ilimden uzaklaşmamız bizi diğer milletlerden geri bıraktı. Din,tembelliğin değil,çalışmanın yanındadır. Din,cahilliğin değil ilmin yanındadır. Bunları bir arada ve özümseyerek,birbirine düşman etmeden, karşı karşıya getirmeden toplumsal yaşamımıza yansıtabilirsek, hayatın güzelleşeceğini ve hayatın bir anlam kazanacağını, daha doğrusu kulluğun ancak bu şekilde olabileceğini vurgular Akif.

Evet, Akif neyi anlatıyor acaba? Akif, insanı,insanımızı, toplumumuzu, insanlığı, insanlığın içinde bulunduğu durumu anlatıyor. Anlatırken de çözüm yollarını da bizlere gösteriyor. Akif, hayatı anlatıyor, hayatı ve insanı anlamlandırıyor. Hayat ve insan hakkında bize bilinç vermeye çalışıyor. Bilinçlenmek isteyen Akif’i mutlaka okumalıdır.

Yazan: Selahattin Çetin

Hiç yorum yok: