Bu Blogda Ara

Türk Dili ve Edebiyatı sitesi, Edebiyat derslerine yardımcı,

Türk edebiyatı dönemleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk edebiyatı dönemleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ekim 2008 Pazartesi

TANZİMAT DÖNEMİ GAZETECİLİĞİ

) TANZİMAT EDEBİYATINA GİRİŞ

I- TANZİMAT'A DOĞRU

Türk- Avrupa ilişkileri,Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Fransa'ya yapılan Osmanlı devletinin yardımı nedeniyle, Türk- Fransız dostuluğu başlamış ve Fransız kültürünün yayılmasına zemin oluşturmuştur.

Osmanlı devletinin Avrupalılaşma yolunda attığı ilk önemli adım, 1839 yılında Abdülmecit devrinde yapılan TANZİMAT FERMANI'DIR. Bu ferman Avrupadaki yeniliklerin Osmanlıya girmesidir.

II-TANZİMAT EDEBİYATI KAYNAKLARI

Bilindiği üzre Fransız Edebiyatı'nın etkisi ki 18.yy Fransız uygarlığının İspanya, İtalya ve İngiltere'yi etkisi altına alan evrensel bir düzeye varmış olmasıdır ki bu dönemde başta Amerika olmak üzre pek çok ülke bilim ve felsefi yönden edebi akımların etkisinde kalmıştır. Bizimde bu akımdan etkilenmemiz kaçınılmazdı. Bunun yanı sıra Fatih in İtalyan ressamı Bellini 'ye resmini yaptırması,Katip Çelebi'nin � Cihan-nüma�sı, 17. yy dan sonra Avrupaya giden Çelebi Mehmet'in �Paris Sefaretnamesi�gibi eserler Avrupa kültürünü bize getirmiştir.

III- TANZİMAT ÖNCESİ VE TANZİMAT NESRİNE GENEL BİR BAKIŞ

Genel olarak edebiyatımıza baktığımızda düz yazıyı 3 kısıma ayırabiliriz:
a)Divan edebiyatında açık ve edebi nesir ile yazılan eserler: Süslü nesir ile divan şiiri arasında paralellik vardır. Amaç ustalık ve hünerini göstermektir. Arapça ve Farsça tamlamalarla doludur. Seciler ağırlıklıdır.
b) Halk edebiyatında yazılan eserler: süsten, söz sanatlarından uzaktır. Bu dönemdeki tasavvufi eserler, halk hikayeleri, kur'an tevsirleri, menakıpnameler, halk hikayeleri vb nitelikteki eserlerhalka bir şeyler öğretme amacı güderek, sade bir dil ile öğretici nitelikte yazılmıştır.
c) Tanzimat edebiyatında yazılan eserler: Edebiımızda gerçek nesir Tanzimatla başlar. Gazete ile birlikte batılı pek çok yeni nesir türü edebiyatımıza girer. Bu dönem fikri ön plana çıkaran kısa ve öz cümleler kullanılmıştır.artık seciler atılmış, kısa cümleler kullanılmış, doğrudan konuya girilmiş, ilk defa noktalama işaretleri kullanılmıştır.

IV-TANZİMAT EDEBİYATI

Tanzimat Fermanı ile siyaset, idare, ve eğitim alanlarında Batı uygarlığına resmen katıldıktan sonra Batı'yı örnek edinen Avrupai Türk Edebiyatının 1. dönemidir. Tanzimat Edebiyatı, 1860'da Şinasi'nin Tercümal-i Ahval gazetesini çıkarmakla başlar. Tanzimat Edebiyatı, eski kuruluşlarla, düşüncelerin karşısına tpolumsal ve siyasal düzenlemelerle çıkar. Basımevlerinin gelişmesi, gazeteciliğin Batı'dan geniş ölçüde esinlenmesi, güçlü edebiyatçıların yetişmesi, etkili bir kamoyu yaratır. Batı'ya yönünü dönen bu edebiyat ile toplum hayatımızın hızlı değişmesinde ve gelişmesinde etkili akımların fikir dünyamıza katılmaları sağlamıştır. Özellikle Tanzimatile birlikte batıdaki pek çok yeni nesir türleri( tiyatro, gazete, roman, çeviri vb.) edebiyatımıza girer. Düz yazının gelişmesinde gazeteciliğin büyük payı vardır. Tanzimatile edebiyatımıza yeni bir dünya görüşü girer, bu dönem yazarları, toplumcudur, doğrunun, iyinin peşindedir, edebiyatile ulusu yükseltmek, baskıları ortadan kaldırmak hedeflenirken kendilerini halka karşı sorumlu hissederler. Geşilmeye katkı sağlayacak batıdaki yeni nesir türlerinin yanı sıra romantizm, realizm, naturalizm, sembolizm ve parnasizm gibi pek çok batılı edebi akım edebi hayatımıza girmiştir. Nesir ve nazımda konu alanları genişlemiştir. Sade dil ile yazılırken bir önceki dönemde de işlenen vatan, millet, hürriyet, halk sevgisi gibi konular bu dönemde de işlenmiştir.

B) TANZİMAT DÖNEMİ NESRİ

I- İLETİŞİMİN TARİHSEL GELİŞİMİ

I.A) ANADOLU İMPARATORLUKLARINDA İLETİŞİM
Anadolu tarihsel süreçde pek çok imparatorlukların hakimiyeti altına girmiştir. Anadoludaki ilk iletişim biçimleri, yazının gelişmişliğine paralel olarak daha çok tabletler ve yazıtlarla gerçekleşmiştir.bu yazıtların içeriğine baktığımızda ülkenin siyasal durumunun yıllıkları ,krallıkla ilgili eski olaylar, yönetim sınıfı içindeki çekişmeler, komşu ülkelerle olan yazışmalar, yönetim, yasa ve kulralları hakkında bilgi içerdiğini görüyoruz.

I.B) OSMANLI DEVLETİNDE İLETİŞİM
Osmanlıda iletişim devletin idari ve bürokratik kararlarının hiyerarşik bir düzen içinde merkezden taşraya iletilmesi ihtiyacının bir sonucu olarak resmi bir özellik taşır.fermanlar, kanunnameler, nizamnameler vb. Yazılar gerekli bürokratik yerlere �menzil�sistemi ağı ile iletiliyordu.iletişim, koşucu, ulak, çapar, tatar isimleri verilen özel olarak yetiştirilmiş mesaj taşıyıcılar tarafından yapılırdı.yollarda bu taşıyıcılar için at tutulurdu. Bu süreç II.Mahmut dönemine kadar devlet ile halk arasındaki iletişim, devletin halka duyuruları telleklarla halka iletilirdi.bir de iletşimin resmi olm ayan kısmı vardı. Edebiyat ürünleri de Osmanlıda iletşim vasıtası olmuştur. Aşık tarzı sözlü şiir geleneği, halkın haberleşme aracı haline gelmiştir. Köy köy kasaba kasaba dolaşarak bulundukları yerdeki olayları bir sonraki durakta anlatarak halkın kitle iletişim aracı görevini üstlenmişlerdir.

I.C) MODERN ANLAMDA İLETİŞİM


Osmanlıda ilk gazete, 1796 da İstanbul'daki Fransızlara Fransadaki yaşama dair bilgi vermek amacıyla �Gazette Française de Constantinople� adında 15 günde bir yayınlanan gazete çıkarılmıştır.bunun akabinde bir kaç tane daha Fransız gazetesi çıkarılmış Fransız menfaatlerini gözeten bu gazetelerden bir kısmı kapatılmıştır. Bir kısmı da önemini yitirince kendiliğinden kapanmıştır. İlk Türk gazetesi, 11- kasım- 1831 de Takvim-i Vekayi haftada bir defa yayınlanmak üzre resmi olarak kurulmuştur.

II-TANZİMAT GAZETECİLİĞİ

Bu dönemde edebiyatımıza giren yeni türlerin içinde diğerlerine nazaran gazeteciliğin önemi büyüktür. Çünkü; makale, fıkra, haber, röportaj, sohbet, mülakat, anı, gezi,şiir, inceleme vb. Pek çok türün gelişmesinde ve yaygınlaşmasında gazetenin payı büyüktür. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ifade ettiği üzre �bu devirde gazete hemen tüm yeniliği idare eder.� (www.meb.gov.tr-13.10.07)Gazete, her gün bir toplumdan, bir sorun üzerinde fikir ve görüşe sahip ikinci bir toplum çıkarabilecek kudrette bir çözümleme ve birleştirme organıdır. Gazetenin diğer toplumlara göre bizde farklı bir yere sahiptir. Tanpınar'ın da dediği gibi �hiçbir yerde gazete bizdeki role benzer bir rol oynamamıştır. (...) bütün işaretler ondan gelir. Kalabalık onun etrafında kurulur. Okumayı o yazar. Mekteplerin uzak bir gelecek için hazırladığı ocağı o tutuşturur.�(www.meb.gov.tr-13.10.07).
Gazete sayfaları her gün milyonlarca kişinin beraber toplanıp beraber düşündükleri, konuştukları bir toplantı meydanı gibidir.

Demokratik toplumların hayatında en önemli rolü fikirler oynamaktadır.Fikir özgürlüğününün olduğu her yerde kişiler, çeşitli olanak ve araçlardan faydalanarak fikirlerini savunmak isterler. İşte bu araçların en önemlisi ve etkilisi gazetedir. Gazete: dünyadaki bütün olup biten olayları günü gününe halka bildiren, haberleri kendi görüşü ile yorumlayan, ufkumuzu her türlü bilgiler vererek genişleten düşüncelerimizi aydınlığa götüren basılmış kağıtlar topluluğudur. Tanzimat gazeteciliği ise, halkın görüşünün yanı sıra edebiyatı da değiştirir. Bu gazeteleri okuyanlar, batıdaki yeni dünya görüşü ile karşılaşırlar.özellikle dergilerin çıkışı gazetelerden sonra geldiği için edebiyatla ilgili ilk yazılar gazetelerde yaynlanır.
C) TANZİMAT DÖNEMİNDE ÇIKARILAN GAZETELER

I-TAKVİM-İ VEKÂYİ ( 1831)

Toplumlarda gazetenin iki önemli görevi vardır. İktidarın bildirdiklerini halka iletmek ve halkı siyasi güncel olaylar hakkında bilgilendirmek. 1826 yılında Yeniçeri Ocağını kaldıran ve devlet yönetiminde reform hareketlerine girişen II. Mahmut'un bu gelişmelere paralel olarak 1831 de Takvim-i Vekayinin Osmanlıca ilk resmi gazete sıfatı ile çıkması tesadüf olamaz. 1830 yıllar II.Mahmut'un iktidarı merkezleştirmeyi amaçladığı bir dönemdir. Padişah, reformlarının gerçekleşmesinde siyasi basın gücünün farkındadır. Yurt içinde kamoyu oluşturmayı hedeflediği kadar imparatorluktaki reform ve değişileri batı dünyasına duyurma arzusu içinde Arapça, Ermenice,Farsça, Fransızca, ve Rumca baskılarıda yayımlanmıştır. Ayrıca Mısır 'da Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın teşebbüsü ile 1831 de Takvim-i Mısriyye yayımlanmıştır. Osmanlı Devletine karşı etkin bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Takvim-i Vakayi haftalık olarak yayınlanan bir gazetedir. Resmi ilanların yanı sıra iç ve dış gelişmelere ilişkin haberler yer almaktaydı. Resmi bir gazete olmasından dolayı makale içerikleri devletin görüşleri doğrultusundaydı. 1860'tan sonra sadece resmi duyurular ve kabul edilen yasa metinleri yayınlanır oldu. II.Abdülhamit devrinin büyük bir kısmında yayınlanmasına karşın, 1878 yılından 1891 yılına kadar yayınlanmadı. 1892 de yeniden yayın hayatı durdu. 1908 de Jön Türk İhtilali sırasında yenıden yayınlandı. Türkiye Cumhuriyeti döneminde onun yerini Resmi Gazete almıştır.

II-CERİDE-İ HAVADİS( 1840)

Ceride-İ Havadis, Türk basın tarihinin ilk özel türkçe gazetesi olarak kabul edilir ancak devletten yardım alması yarı resmi bir yapı doğurmuştur. William Churchill adında bir ingiliz tarafından 1840 yılında çıkarılmaya başlanmıştır. sadece haber içerikli olan gazete ilk yayınlandığı günlerde hiç ilgi görmemiş, ilk üç sayı bedava dağıtılmıştır. gazete haftalık olarak çıkarılmaya başlanmış ardından on günde bir çıkarılması kararlaştırılmıştır. ardından William Churchill siyasi nüfuz kullanarak devletten ayda 2500 kuruşluk yardım almayı başarmıştır. gazetede, dış ülkelerden muhabirleri vasıtasıyla dış haberlere yer verilmiştir. bu özelliği nedeniyle gazete seçkin zümre tarafından takip edilmiştir. gazeteye iskenderiye�den haber gönderen bir muhabir türk basın tarihinin ilk muhabiri sayılmaktadır. Gazetenin diğer bir özelliği ilanlara yer vermesidir. ilk ölüm ilanları bu gazetede yer almıştır. 1854 Kırım savaşına, gazete savaş muhabirlerini göndermiştir, gazete 1864 yılında 1212 sayıyı geride bırakarak kapanmıştır.

III- TERCÜMAN-I AHVAL(1860)

Tercüman-ı Ahvâl, İstanbul'da 1860-1866 arasında yayımlanan ilk özel Türkçe gazetedir. Bu gazete hem gazetecilik hem de edebiyat yönünden tam bir dönüm noktası olmuştur. Sosyal ve siyasal olayların yoğunluk arzettiği halk tarafından merak ve heyecanla izlenen olaylar bu gazetede yayınlanmıştır.Bir övgü gazetesi değil , düşünceve tartışma gazetesi olmuş,fertlerin düşünce ve kanatlarını açığa vurulmasına katkı sağlamış, imtiyazlı baş yazı geleneği ilk bu gazetede başlamış, tefrika ve tartışmalar, haberi ön plana çıkaran araştırmalar, eğitim sisteminin aksaklıkları ve siyasi elaştiri örnekleri yine ilk bu gazetede yer almıştır 22 Ekim 1860'ta Agah Efendi tarafından çıkarıldı. Önceleri pazar günleri çıkan gazete 22 Nisan 1861'deki 25. sayısıyla birlikte haftada üç gün yayımlanmaya başladı. Gazete zamanla Ceride-i Havadis gazetesiyle rekabet edebilmek için yayınını beş güne çıkardı. Bahçekapı'da bir matbaada basılan gazete, matbaanın altındaki bir tütüncü dükkanından satılıyordu.

Şinasi, Ahmed Vefik Paşa, Ziya Paşa, Refik Bey'in sık sık bu gazetede yazıları yer aldı. Bu yazılarda Osmanlı toplumunun geri kalma nedenleri ve ülkede olup bitenler tartışılıyordu.Ayrıca edebi eserlerin de yayımlandığı gazetede, batılı anlamda ilk Türkçe oyun olan Şinasi'nin Şair Evlenmesi de (1860) dizi olarak yayınlamıştı.
Gazete, Ziya Paşa'nın kaleme aldığı sanılan ve eğitim sistemine sert eleştirilerde bulunan bir yazı yüzünden Mayıs 1861'de iki hafta süreyle kapatıldı. Bu olay Türk basınında yayın durdurmanın ilk örneği oldu. 792 sayı yayımlanan Tercüman-ı Ahval 11 Mart 1866'da yayınına son verdi.
NOT: Mukaddemesi ilk makale özelliği taşır.

IV- TASVİR-İ EFKÂR( 1862)

Tercüman-ı Ahvalin açtığı yolda çok emek ve titizlikle yayın hayatına giren, daha ileri bir adam atan (Tasvir-i Efkar) olmuştur. Şinasi�nin kalemiyle özgürlük düşüncesini yayması bakımından bu gazetenin Türk basın tarihinde çok önemli bir yeri vardır. O dönemin en özlü ve kültürlü yazıları onun kaleminden çıkmıştır.
.
İlk sayıdaki giriş bölümünde gazetenin amacının haber ulaştırmak, halkın kendi yaraları düşünmeyi, kendi sorunları üzerinde durmayı, öğretmek olduğu belirtilmiş bulunmaktadır. padişahın tahta çıkış ve doğum günlerinde övgüler koymayı reddeden Şinasi parlamenter sistemi savunmuş, bu konuyla ilgili olarak Avrupa Basınından çeviriler yayınlanmıştır.

Şinasi�ye göre gazete bilimin ve eğitimin gelişmesi sorunları ele alacak ve halkın anlayacağı dille yayınlanacaktır. bu amaçla yayın ve eğitimle ilgili haberlere önem vermiş, hatta bunlarla ilgili ilanları parasız basmıştır.Tasvir-i Efkar haftada iki gün çıkıyordu. Gazete iç ve dış haberler için ayrı ayrı sütunlar ayırmış ve bunlar ��Havadis-i Dahiliye ve ��Havadis-i Hariciye�� diye süslü başlıklarla verilmiştir. Şinasi, kamuoyu, düşünce özgürlüğü gibi konularda uyarıcı başyazılar yazıyordu.

.Gazeteyi üç yıla yakın bir süre Şinasi çıkardı.O sıralarda bir arkadaşının tutuklanmasından tedirgin olan Şinasi,1865 İlk baharında Paris�e kaçtı.Fazıl Mustafa Paşanın kendisini bu yolda desteklemiş olduğu öne sürülür.

Şinasi�nin ayrılışından sonra gazetenin başına Namık Kemalin geçtiğini görüyoruz. Şinasi�nin etkisi altında kalan Namık Kemal daha 25 yaşında iken başyazı yazmaya başladı. Yazılarında özgürlük konularına değiniyor ve aydın çevrelerde geniş yankılar uyandırıyordu. 1867de çıkan ��Şark meşalesi �� başlıklı bir yazı dizisi üzerine Namık Kemal in gazeteciliği yasak değildi. Bunun üzerine Namık Kemal de Avrupa ya kaçtı ve gazetenin yönetimi Recaizade Mahmut Ekrem'e kaldı. . Tasvir-i Efkar 835 sayı yayınlanmıştır.Tasviri Efkarın eğitim ve edebiyat alanlarında yepyeni bir yaklaşım oluşturduğu da kabul edilir. Halk dilini ön plana çıkarması, sade anlatım ve keskin fikirli stili, gazetesine izin için yaptığı başvurusundaki olabildiğince Türkçe anlatım ilgisine sadık kaldığını gösterir. Okuyucu mektuplarına ve fikirlerine sütunlarını açmıştır. Arap harfleriyle dizgiyi kolaylaştırmak için dizgi kasasındaki harf sayısını 112 ye indirmiştir.

V-AYİNE-İ VATAN (1866)
Ayine-i Vatan,Eğribozlu Mehmed Arif Bey�in gazetesi 1866�da çıkmıştır.İlk resimli gazetedir. Kapatıldıktan sonra İstanbul adıyla yeniden çıkmıştır.

VI- MUHBİR GAZETESİ (1866)
Kurucusu Ali Suavi�dir..Hükümeti sert bir dille eleştirdiğindinden gazete kapanmıştır. Yurt dışında çıkan bu muhalif basının ekseriyeti Türkçe olmakla birlikte; Fransızca, Arapça, Almanca, İngilizce ve hatta İbranice olarak yayın yapıyordu. Bu gazetelerin en eskisi, Ali Süavi�nin Avrupa�ya kaçmasından sonra Londra�da yayınlamaya başladığı Muhbir�dir. Fransızca ve İngilizce ekler de veren Muhbir, Mustafa Fazıl Paşanın maddi desteğiyle 1867-1868 yıllarında 50 sayı kadar yayınlandı. Muhbir�den sonra Yeni Osmanlıların yayın organı olan Hürriyet, Ziya Paşa ve Namık Kemal tarafından 1868-1869 yıllarında Londra�da seksen dokuz sayı çıkarıldı. Ali Süavi�nin, Sadrazam Ali Paşa hakkındaki bir yazısı üzerine, İngiltere adliyesi tarafından takibata uğrayınca, 1870 yılında Cenevre�de Ziya Paşa tarafından on bir sayı olarak çıkarıldı. Altmış üçüncü sayıdan itibaren Namık Kemal gazeteden ayrıldı ve 1869�da yurda döndü. Ziya Paşa ise 1871�de döndü. Ali Süavi, Mustafa Fazıl Paşanın verdiği para ile Paris�te Ulum adlı bir gazete çıkarmaya başladı. İnkılap fikirlerini yayan ilk gazetedir

VII-TERAKKİ GAZETESİ (1868)
Terakki, 1868�de Ali Raşid ve Filip Efendi�lerin çıkarttığı gazetenin bir hususiyeti haftada bir kadınlara mahsus bir gazete çıkarmasıdır. Yine haftalık mizah nüshası da vardır.

VIII-MÜMEYYİZ GAZETESİ (1869)
Mümeyyiz,1869�da çıkan gazetenin sahibi Sıtkı Efendi�dir. En büyük meziyeti çocuklar ait bir nüshasının olmasıdır.hafta içi 5 gün yayımlanan bir gazete idi. İlk sayısı Çarşamba�ya denk düşmesine rağmen geri kalan baskıları gazetenin Cuma günkü baskılarının yanında ve aynı ismi, Mümeyyiz ismini taşıyan, yanında ise �çocuklar için gazetedir� yazısı bulunan bir ilave olarak Mümeyyiz, dönemin Süpyan Mektepleri�nde (ilkokul) verilen eğitime ek olarak çocuklara, daha çağdaş daha Batılı eğitimle destek vermeyi ve bu yolla uzun vadede de olsa Türk toplumunun daha eğitimli ve daha çağdaş bir konuma gelmesi hatta Batılı ülkelere karşı yitirdiği eski itibarını ve gücünü yakalaması için çözüm üretmeyi hedeflemişti.

IX-İBRET GAZETESİ (1870)

1870 yılında yayın hayatı başlayan gazetenin adı iki yıllık çalkantılı bir dönem geçirdikten sonra Ahmet Mithat Efendi tarafından �kiralanır� ve 1872�den başlayarak Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik gibi ünlü adların bulunduğu kadrosuyla çıkmaya başlar. Başyazarı Namık Kemal�dir. Özellikle Namık Kemal�in yazıları nedeniyle ilgi gören gazete, yine Namık kemal yüzünden 1873�de kapatılır. Sebebi de yazarın �Vatan Yahut Silistire� adlı oyunudur. Oyunu beğenen ve tezahüratlarla İbret gazetesi önünde toplanan halkın heyecanı Osmanyı Sarayını ayağa kaldırınca gazete 1873 yılı Nisan ayında kapatılır. Ebüzziye Tevfik ile Ahmet Mithat Efendi Rodos adasına gönderilir. Gazete ancak 132 sayı yayınlanabilmiştir. Namık Kemal bu gazetede, özgürlükçü fikirleri savunmuş, basının işlevlerini ve önemini vurgulamıştır.

X-MUSAVVER GAZETESİ (1872)
Musavver,1872�de çıktı. En önemli özelliği tercümelere yer vermesi ve Fotoğraflı olarak yayımlanan ilk gazete olmasıdır.

XI-TERCÜMAN-I HAKİKAT( 1878)

II. Abdülhamid döneminde yayımlanan en önemli gazete,1878�de çıkmaya başlayan Tercüman-ı Hakikat Gazetesi, Ahmed Mithad Efendinin başarılı kalemi ile ve hükumeti tenkid etmeyen büyüklere şantaj, sansasyon özelliğinde olmayan ciddi haberciliğiyle bu devrin en uzun ömürlü ve itibarlı gazetesi oldu. Daha sonraki senelerde Ahmet Midhat Efendinin damadı Muallim Naci�nin idare ettiği bir edebi ilave verdi. Bu son derece ciddi ve terbiyevi bir edebiyat mecmuasıydı. Çocuklar için haftalık ilaveler verdi. Bu gazetede telif romanlar tefrika edildiği gibi, batı klasikleri de veriliyordu. Midhat Efendi bu arada 150�den fazla roman ve ilmi kitap yayınladı. Kitaplar, çekici ve akılcı bir üsluba sahib olduğundan, okutucu ve öğreticiydi. On dört ciltlik Avrupa Tarihi, üç ciltlik Dünya Tarihi serileri, o devirde halk tarafından merakla okundu.

Ayrıca, Tercüman-ı Hakikat gazetesi tarafından açılan yardım kampanyası Osmanlı hükûmetinin yaptığı yardımların paralelinde olarak, İstanbul�da yayımlanan ve Ertuğrul�un battığını ilk kez Bahriye bakanı da dahil kamuoyuna duyuran Tercüman-ı Hakikat gazetesi tarafından da şehit ailelerine ve yetimlerine yardım toplanmaya başlanmıştı. Bu gazete gericiliğe ve tutuculuğa savaş açmıştır. Daha sonraları Ağaoğlu Ahmet�inde sert yazılar yazdığı gazete , devamlı suretle ittihatçılarla yapılan tartışmaların yayın aracı olmuştur. Balkan Harbi�nden sonra Ahmet Mithat�ın ölümü üzerine gazete Cumhuriyet�in ilk yıllarına kadar yayınlarını sürdütmüş daha sonra kapanmıştır.

XII-MİZAN GAZETESİ (1886)

Mizan Gazetesi : 21 Ağustos 1886�da haftalık mizan gazetesi çıkarılmıştır. bu gazeteyi Mizancı Murat adıyla anılan Murat bey çıkarmıştır. Gazetede iç ve dış politika konularına , ekonomi eğitim , maliye ile ilgili çeşili problemlerin çözümüne yer verilmiştir.Mizan Gazetesi 1897�de kapatılmıştır.
Not: tasvir-i Efkar, Tercüman-ı Hakikat, Mizan gazeteleri halkın okuma alışkanlığının artmasında etkili olmuşlardır.

XIII-İKDAM GAZETESİ (1894)
Ahmet Cevdet tarafından İstanbul�da çıkarılan günlük gazete. Yazarları Bâbanzade İsmail Hakkı, Abdullah Zühtü, Ahmet Rasim idi. 24 Temmuz günü Hüseyin Cahit�te onlara katılmıştır. Abdülhamid döneminde birkaç defa kapatılmıştır. Ahmed Cevdet (Oran) kurduğu bu gazeteyi �siyasi Türk Gazetesi� olarak nitelemiştir

Sonuç olarak baktığımızda, Tanzimat ile birlikte Batı ya ait pek çok edebi tür edebiyatımıza başarıyla uyarlanmıştır. Günümüzdeki yayınlanan pek çok yayın çeşidinin temelleri bu dönemde atılmıştır. Yukarıda belirtilen gazetenin dışında pek çok gazete bu dönemde yayınlanmış halkı bilgilendirme görevini başarıyla yapmıştır. Bu dönemde dikkat çeken bir başka önemli konu 1860 ta Türk basınının devlet ve hükümete karşı tavır alması,diğer dillerde yayınlanan gazetelerinde devletin birlik ve bütünlüğünü bozucu yayınlar yapması üzerine devlet bazı tedbirler almıştır.1864 te Matbuat Nizamnamesi düzenlenmiştir. Nizamname ile daha önce kurulmuş olan Babıali Tercüme odası, Matbuat müdürlüğü gibi kurumlara yeni görevler veriliyordu. Bunlar; siyasi nitelikteki yayınlara ruhsat vermek, yayınların içeriğini kontrol etmek, gazetelere verilecek resmi ilanları düzenlemek, Avrupa'da ülke aleyhi yayınlar yapan mecmuaların ülke içine girmesine engel olmak,aykırı davrananlara para ve hapis cezası uygulamak. Böylece devlet başta padişah ve diğer mensuplarını koruma altına almış oluyordu. Bu durum 1909 a kadar devam etmiştir.

KAYNAKÇA

AKYÜZ,Kenan; Vatan yahıt Silistre, meb,İst.1969
AKYÜZ, Kenan; Batı Tesirinde Türk Şiir Antolojiisi, İst. 1986
AKYÜZ, Kenan; Finten, Türkoloji dergisi, 1964,
AKYÜZ, Kenan; Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, İst. 2001
BANARLI, Nihad Sami; Namık Kemal ve Türk Osmanlı Milliyetçiliği,İst. 1947.
BANARLI, Nihad Sami;Resimli Türk edebiyatı Tarihi İst. !971
İNUĞUR, M.Nuri; Türk Basınında İz Bırkanlar,
KAPLAN Mehmet; Şiir Tahlilleri I, İst. 1954
KUDRET ,Cevdet; Şair Evlenmesi, ist, 1959
KOLOĞLU, Orhan; Basın Tarihi,
TANPINAR, Ahmet Hamdi; 19. Asır Türk edebiyatı Tarihi, 1.cilt
TOPUZ, Hıfzı; Türk Basın Tarihi,

TANZİMAT EDEBİYATI

Tanzimat Fermanı ile beraber edebiyatta da batıya yönelme başlar. Tanzimat dönemi edebiyatının kesin olmamakla birlikte başlangıç tarihi olarak 1860 gösterilebilir. Bu tarih, Tercüman-ı Ahval’in yayımlanmaya başlayış tarihidir.
Bu dönemde batı edebiyatlarından birçok yeni tür ve şekiller alınmış; önceleri çevirme, sonraları taklit ve telif etmek suretinde bu türlerde eserler verilmiştir.
Tanzimat Edebiyatının temsilcilerinin amacı batı örneğine göre bir edebiyat yaratmak ve batı hayatını tanıtmak olduğu için, sanatçıların hepsi edebiyat türlerinin romandan şiire kadar en az bir kaçı ile örnekler yazmışlardır. Bu dönemde telif eserler yanında çok sayıda tercüme ve adapte eser de Türk Edebiyatına dahil edilmiştir.
Bu dönemde yapılan yenilikler ve alınan türler şunlardır.

Gazete

Bir yayın organı olarak 1831’de çıkmaya başlayan Takvim-i Vakayi, resmî bir gazete idi. Daha sonra yarı resmî olarak 1840’ta İngiliz Churchill tarafından Ceride-i Havadis çıkarıldı.
İlk edebî ve özel gazete ise 1860 yılında Şinasî ve Âgâh Efendiler tarafından çıkarılan Tercüman-ı Ahvaldir.
Daha sonra Şinasî, 1862’de Tasvir-i Efkâr’ı çıkarmaya başlar. Bunların dışında Muhbir (1866), Hürriyet (1867), Basiret (1869), İbret (1871), Devir (1872), Bedir (1872) gazeteleri çıkar.

Hikâye ve Roman

Türk edebiyatı romanla ilk defa 1859’da karşılaşır. Yusuf Kâmil Paşa Fenolen’in Telemak (Telemaque) adlı romanını tercüme eder. İlk yerli roman Şemsettin Sami’nin Taşşuk-i Talât ve Fitnat (1872)’ıdır. İlk hikâye Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayet’idir.

Tiyatro

İlk tiyatro Şinasi’nin Şair Evlenmesi adli, iki perdelik, komedi türündeki eseridir. Eserde görücü usulü ile yapilan evliliklere gönderme yapılır.

Şiir

Tanzimat döneminde en önemli yenilik şiirde görülür. Şekil olarak divan şiirine bağlı kalınmış, fakat konu bakımından hem eski terk edilmiş hem de oldukça yeni ve çeşitli konular işlenmiştir. Aruz ölçüsünün yanında az da olsa hece kullanılmıştır.
Gazel, kaside, terkib-i bent gibi şekiller kullanılarak hak. Adaler, kanun, medeniyet, eşitlik hürriyet kavramları işlenmiştir.
Tanzimat yazar ve şairleri hem yaşadıkları dönem hem de -daha önemlisi- edebiyata bakış açıları ve işledikleri konular bakımından iki gruba ayrılır:

a. Birinci Dönem (1860-1876 arası)

       1860-1876 yilları arasında Tanzimat edebiyatının birinci dönem temsilcileri Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami ve Ahmet Vefik Paşa’dir.

Bu dönemde sanat toplum içindir görüşü benimsenmiştir. Bu sebeple şiirde söyleyişe değil fikre önem verilmiştir.
Dilde sadeleşme fikri savunulmuş ama uygulanamamıştır. Hece vezni ve halk edebiyatı da savunulmuş ama sözde kalmıştır. Divan edebiyatına tümden karşı çıkılmış ve ağır bir dille eleştirilmiştir. Fransız edebiyatı örnek alınarak romantizmden etkilenilmiştir.
Roman, tiyatro, makale gibi batıdan alınan türler ilk defa bu dönemde kullanılmıştır.

Noktalama işaretleri de ilk defa bu dönemde kullanılmıştır. Kölelik ve cariyelik, romanlarda sıkça işlenmiştir. Romanlar teknik bakımdan oldukça zayıftır. Yer yer olayların akışı kesilerek okuyucuya bilgiler verilmiştir, uzun uzun tasvirler yapılmış, tesadüflere sıkça yer verilmiştir.

Edebiyatçılar edebiyatın yanında devlet işleriyle, siyasetle de bilfiil ilgilenmişlerdir.

Dönemin Edebiyatçıları

Şinasi (1826-1871): 

Türk edebiyatında yeniliklerin öncüsüdür. 1860’ta Tercüman-ı Ahval’i (ilk özel gazete), 1862’de Tasvir-i Efkâr’ı çıkardı. İlk makaleyi (Tercüman-ı Ahval mukaddimesi), ilk piyesi (Şair Evlenmesi) o yazdı. Noktalama işaretlerini de ilk defa o kullandı. La Fontaine’den fabllar tercüme etti. Lamartin’den de manzum çevirileri vardır. İlk şiir çevirilerini de o yaptı. Nesirlerinde dili sade; şiirlerine ise ağırdır. Tanzimat Fermanı’nı ilân eden Mustafa Reşit Paşa için yazdığı iki kasidesi ünlüdür. Bu kasidelerdeki övgüleri divan şiirindekinden daha abartılıdır. O, başarılı bir şair ve yazar olmamasına rağmen batı edebiyatından alınan yeni türlerle edebiyatımızın batılılaşmasında en çok onun emeği vardır.

Eserleri:
Şair Evlenmesi (Piyes; edebiyatımızdaki ilk tiyatro eseri), Müntehabat-ı Eşar (Şiir), Divan-ı Şinasi (Şiir), Durub-ı Emsal-i Osmaniye (ilk ata sözleri kitabı), Tercüme-i Manzume (çeviri şiirler)

Ziya Paşa (1829-1880):
Doğu kültürüyle yetişmiş, sonradan batı edebiyatına yönelmiştir. Fikren yenilikçi olmasına rağmen eserlerinde eskiyi, divan şiiri geleneğini devam ettirmiş, gazel ve kasideler yazmıştır. En meşhur terkib-i bent ve terci-i bent şairimizdir.

Harabat adlı bir divan şiiri antolojisi vardır. Daha önce “Şiir ve İnşa”da divan şiirinin bizim şiirimiz olmadığını, asil şiirimizin halk şiiri olduğunu söyleyen şair, eski şiir geleneğini sürdürmüş, Harabat’ta âşık şiirini eleştirmiştir. Bunun yanında sade dilden yanadır, ama kendisi ağır bir dil kullanır. Bu onun içinde bulunduğu bir ikilemdir. Hem eskiyi eleştirmekte hem de geleneği devam ettirmektedir.

Eserleri: Harabat: Divan Şiiri antolojisi, Külliyat-i Ziya Paşa/Eş’ar-ı Ziya: Divan şiiri tarzındaki şiirleri (gazel, kaside ve şarkılar), Terkib-i Bent, Terci-i Bent: Bugün dahi dillerden düşmeyen beyitleri vardır. Zafername: Hiciv türünde bir kasidedir. Âlî Paşa’yı yermek için yazmıştır. Rüya: Mensur, Defter-i Âmal: Hatıraları.

Namık Kemal (1840-1888):

Tanzimat edebiyatının en hareketli ve heyecanlı ismidir. Vatan şairi olarak tanınır. Şiirlerinden çok nesirleri ile tanınır. Edebiyatta hürriyet kavramını ilk kullanan şairdir. Şiirlerinde “hürriyet, vatan, kanun, hak, adalet” kavramlarını işlemiştir. Hürriyet Kasidesi, Vatan Şarkısı ve Vatan Mersiyesi bu konuları içerir.
Namık Kemal de eski kültürle yetişmiş, divan şiiri eğitimi almış, gazeller, kasideler yazmıştır. Fakat o da sonradan divan edebiyatını eleştirmiştir. Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı Tahrib-i Harabat’ı yazarak eskiye olan tepkisini ortaya koymuştur. Şinasi’nin kurduğu Tasvir-i Efkâr’ı, Şinasi Paris’e kaçınca Namık Kemal çıkarmaya başladı. Daha sonra kendisi de Ziya Paşa ile Paris’e kaçarak orada Hürriyet gazetesini çıkardı. İstanbul’a döndükten sonra İbret gazetesini çıkardı. Eserlerinde romantizmin etkisi görülür. Tiyatroyu faydalı bir eğlence olarak görmüştür.

Eserleri:
İntibah: İlk edebî roman. Cezmi: İlk tarihî roman. Tahrib-i Harabat, Takip: İlk edebî eleştiri. Ziya Paşa’nın Harabat’ını eleştirmek için yazmıştır. Renan Müdafaanamesi: İlk eleştiri. Vatan Yahut Silistre: oyun Celâlettin Harzemşah: oyun. Gülnihal: oyun. Onun en başarılı tiyatro eseridir. Âkif Bey: oyun Zavallı Çocuk: oyun Kara Belâ: oyun, Osmanlı Tarihi, Kanije Muhasarası, İslâm Tarihi: tarih

Ahmet Mithat Efendi (1844-1912):

Edebiyat, tarih, coğrafya, ziraat, iktisat alanlarında eserler vermiştir. Edebiyat yapmak için değil, okuma zevki aşılamak ve halkı eğitmek gayesiyle yazmıştır.
En velût yazarımız odur. Yazı makinesi olarak bilinir. Asıl ilgi alanları, gazetecilik, romancılık ve hikâyeciliktir. Otuz altısı roman olmak üzere iki yüze yakın eseri vardır. Romanları tür bakımından çeşitlilik gösterir: macera, aşk, polisiye, tarih… Dili sadedir, çünkü eser vermekteki amacı halkı eğitmektir. Hatta romanlarında olayın akışını keserek okuyucuya bilgiler de vermiştir.

Eserleri:
Romanları: Hasan Mellâh, Hüseyin Fellâh, Felâtun Bey’le Rakım Efendi, Paris’te Bir Türk, Yeniçeriler…
Çıkardığı gazeteler: Bedir, Devir, Tercüman-ı Hakikat
Hikâyeleri: Letaif-i Rivayet

Şemsettin Sami (1850-1904): 

Dil alanındaki eserleri ile tanınır. Kamus-ı Türkî adlı sözlüğü edebiyat ve dil alanında en önemli eserlerdendir. Kamus-ı Arabî ve Kamus-ı Fransevî: Diğer sözcükleri Kamusul-a’lâm: Ansiklopedik sözlük
Sefiller: Hugo’dan çeviri.
Robenson Cruose: çeviri roman

Ahmet Vefik Paşa (1823-1891):

Milliyetçilik ve Türkçülük akımının en önemli isimlerindendir. Tiyatro uyarlamaları ve çevirileri vardir. Bursa’da bir tiyatro yaptırmış, burada tercüme ettiği eserleri sahnelettirmiş, halkı tiyatroya gitme konusunda yönlendirmiştir.
Moliere’in hemen hemen bütün eserlerini çevirmiştir. Tarih ve dil alanında da eserleri vardır. Ebulgazi Bahadır Han’ın Şecere-i Türk’ünü Çağataycadan çevirmiştir.
Lehçe-i Osmanî: sözlük
Atalar Sözü: ata sözleri mecmuası
Hikmet-i Tarih ve Fezleke-i Tarih-i Osmanî adlı, tarihle ilgili eserleri de vardır.

b. İkinci Dönem (1876-1896 arası)

1876-1896 yılları arasında ikinci dönemin tanınmış temsilcileri Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Sami Paşazade Sezai ve Nabizade Nazım’dır. İkinci dönem edebiyatçıların sanat anlayışları birincilerden farklıdır. İkinci dönemde sanat sanat içindir anlayışıyla eserler verilmiştir. Bunun sebebi bu devirde idarenin daha baskıcı davranmasıdır.

Bu dönemde batı edebiyatı örnekleri daha başarılı bir şekilde ortaya konmuştur. Dönemin sanatçıları devlet işleriyle, siyasetle, toplum meseleleriyle değil sadece sanatla ilgilenmişlerdir. Birinci dönem sanatçılarının toplumsal sorunlarla ilgilenmelerine karşın bu dönem sanatçıları kişisel konu ve temaları işlemişlerdir. Bu yüzden dilleri daha ağırdır. Dönemin romanlarında realizmin, şiirinde ise romantizmin etkisi vardır.

Dönemin Edebiyatçıları

Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914):

Şiir, roman, hikâye, tiyatro, eleştiri, edebî bilgiler türlerinde eserler vermiştir. Şiirlerinde hüznü ve elemi işlemiştir. Ölümü hatırlatan tabiat manzaraları, hüzünlü duygular, romantik güzellikler, solgun güller, kitap yaprakları arasında kurutulmuş çiçekler, küçük kuşlar onun şiirlerinin konuları arasındadır. Oğlu Nejad’ın ölümü; işli, üzüntülü şiirler yazmasında etkili olmuştur. Edebiyatta yenileşmeden yanadır. Muallim Naci ile aralarında bu konularda tartışmalar olmuştur.
Eserleri
Nağme-i Seher: Şiir
Yadigâr-ı Şebab: Şiir
Pejmürde: Şiir
Zemzeme: Şiir. Önsüzünde edebiyat hakkındaki düşünceleri ve edebî eleştirileri vardır. (Bu esere Muallim Naci “Demdeme” ile karşilik vermiştir.)
Muhsin Bey: Hikâye
Şemsa: Hikâye
Araba Sevdasi: Roman. Realizmin etkisiyle yazilmiştir ve bati hayranligi yolunda düşülen garip durumlari eleştirir.
Çok Bilen Çik Yanilir: Komedi
Afife Anjelik: Tiyatro
Vuslat: Tiyatro
Atala: Tiyatro
Talim-i Edebiyat: Edebî bilgiler içerir.

Samipaşazade Sezai (1860-1936)

Batılı tarzda hikâyeleri ve bir romanı vardır.
Sergüzeşt adlı romanı realizme doğru atılmış bir adımdır.
Küçük Şeyler adli hikâye kitabi Fransız realistlerinin sanat anlayışlarına uygundur.
Rumuzul-edeb, bazı makale, hikâye ve sohbetlerini içerir.
Romantik özellikler taşıyan şiirler de yazmıştır.
Şiir isimli bir de piyesi vardır.
“İclâl”de, yeğeni İclâl’in ölümü üzerine yazdığı mersiye, bazı nesirleri ve
hatıraları vardır.

Abdülhak Hâmit Tarhan (1852-1937): 

Edebiyatta batılılaşmanın asıl ihtilâlcisidir. Şair-i Azam olarak bilinir. Kurallara uymayan, batı şiirinde gördüğü her yeniliği Türk şiirine uygulayan, divan şiirini bitiren o olmuştur. Doğu ve batı şiirini işlendikleri yerlere giderek öğrenmiştir. Sanatında romantik etkiler vardır. Zengin bir lirizm bulunan şiirlerinde vezne, kafiyeye, söze, dile pek önem vermemiştir. Taşkınlık ve yücelik, söyleyişteki tezat onun şiirinin önemli özellikleridir. Şiirlerinde ve tiyatrolarında tarihî konular önemli bir yer tutar. Soyut kavramlar, hayat, tabiat, ölüm, insan, onun işlediği konulardır.
Şiirleri: Sahra, Belde, Makber, Ölü, Bunlar O’dur, Hacle, Bâlâdan Bir Ses, Garam…
Yirmiye yakın tiyatrosu vardır. Sahnelenmesi imkânsız tiyatro eserleri
yazmıştır. Bu eserlerde insanların yanında ölüler, ruhlar, hayaletler, periler de rol alır. Tiyatroda egzotik, tarihî, millî ve dinî konuları işlemiştir. Bazı oyunlarında Shakespeare’in tesiri görülür. Hepsi de dramdır ve bazıları mensur bazıları da manzumdur.

İlk tiyatro eseri Macera-yı Aşk’tır. Tarık, Finten, Eşber, Nesteren, Sardanapal, İlhan, Hakan, Liberte önemli tiyatro eserleridir.

Nabizade Nazım (1862-1893):

Romanlarıyla ve hikâyeleriyle realizmin ve natüralizmin temsilcisidir. Karabibik, edebiyatımızda Anadolu konulu ilk hikâyedir. Köy romanı olarak bilinir. Köy hayatı tam bir realizmle yansıtılmıştır. Zehra, ilk psikolojik roman örneğidir. Eserde tasvir ve tahliller geniş yer tutar.
Diğer hikâyeleri: Yadigârlarım, Bir Hatıra, Sevda, Haspa

Muallim Naci (1850-1893)

Eski şiirin savunucusu ve temsilcisidir. Eski-yeni konusunda Recaizade ile aralarında tartışmalar olmuştur. Naci göze hitap eden kafiyeyi savunurken, Recaizade kulağa hitap eden kafiyeyi savunmuştur. Tartışma konusu, “abes” ve “muktebes” kelimelerinin -eski yazıda- kafiyeli olup olmadıklarıdır. Batılı şiiri benimsememesine rağmen bu alanda başarılı şiirler yazmıştır.
Şiir kitapları: Ateşpare, Şerare, Füruzan, Sünbüle
Edebî eseri: Istılahat-ı Edebiye
Sözlüğü: Lûgat-ı Naci

Ara Nesil (1880-1896)

Tanzimat edebiyatının ikinci kısmı ile Servet-i Fünun arasında kalan dönem. Bu nesil Servet-i Fünun’un hazırlayıcısıdır. En çok Recaizade Mahmut Ekrem’in ve Muallim Naci’nin etkisinde kalmışlardır. Bu dönemde eski-yeni tartışmaları yaşandı (Ekrem-Naci). Natüralizm bu dönemde edebiyatımıza girdi ve tartışıldı (Natüralizmi Beşir Fuat savundu). Serbest müstezat ve sone kullanıldı. Cümlelerin bir tek dizede bitmesi anlayışı terk edildi. Yeni terkipler ve kelimeler bulundu. Kafiyesiz şiirler de yazıldı. Kulak için kafiye denendi.

Dönemin Sanatçıları
Abdülhalim Memduh, Ali Ferruh, Ali Kemal, Ali Nusret, Andelib Mehmet Faik Esad, Beşir Fuad, Fatma Aliye, Fazlı Necib, İsmail Safa, İsmet Bey, Mehmed Celâl, Menemenlizade Mehmed Tahir, Nabizade Nazım.
Bu dönemde elliye yakın çıkan mecmuadan birkaçı:
Bahçe, Şark, Hazine-i Evrak, Mecmua-i Âşâr-ı Edebiye, Mecmua-i Ebuzziya, Hafta, Âfak, Güneş, Berk, Gayret, Risale-i Hafi, Nokta, Servet-i Fünun (1928’den sonra Uyanış adıyla), Mekteb, Hazine-i Fünun Malûmat, Resimli Gazete…

12 Eylül 2007 Çarşamba

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI



SÖZLÜ EDEBİYAT


Dini törenler şaman,baskı,kam,ozan adını alan kişilerce yönetilirdi.Bunlar milli sazlarıyla(kopuz),bazı destan parçalarını veya koşuk,sagu adı verilen şiirlerini söylerlerdi.

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK ŞİİRİNİN ÖZELLİKLERİ


1.Şiirler hece ölçüsüyle söylenmiştir.

2.Genellikle yarım uyak kullanılmıştır
3.Nazım birimi dörtlüktür.
4.Dildeki sözcük sayısı sınırlı kalmıştır,yabancı dillerin etkisi yoktur.
5.Tabiatla iç içe oldukları için benzetmelerde doğadan yararlanılmıştır.
6.İşlenen konular kahramanlık,yiğitlik,ölüm,savaş ve aşktır.

SÖZLÜ ÜRÜNLER

KOŞUK:


Dörtlüktür.Yiğitlik,aşk,tabiat gibi konular işlenir.Hece vezni kullanılır. Av,sığır törenlerinde vs.okunur.Uyak düzeni aaab,cccb,dddb şeklindedir.Halk edebiyatındaki karşılığı “koşma”,divan edebiyatındaki karşılığı “gazel”dir.

SAGU:


Devlet büyüklerinin ölümü üzerine duyulan acıyı dile getirmek için söylenen şiirlerdir.Halk edebiyatındaki karşılığı “ağıt”,divan edebiyatında ise “mersiye”dir. Yuğ adı verilen cenaze törenlerinde söylenir.
Dörtlükler halindedir.aaab cccb dddb.

Uyak düzeni koşuktaki gibidir. En eski sagu,Saka Türklerinden Alp Er Tunga adına söylenmiştir.

SAV:

Kısa ve özlü sözlerdir.Atasözüdür.

DESTAN:

Eski çağlarda savaş,göç ve afet gibi önemli olayların etkisiyle söylenmiş,uzun,manzum,yiğitlik öykülerinin derlenip düzenlendiği şiirlere denir.

*Kişiler olağanüstü nitelikler gösterir.Tanrılar olaylara karışır.Milli dil ve nazım şekilleriyle söylenir.

DOĞAL DESTANLAR:

Yunanlılar:İlyada ve Odesa(Homeros)

Finliler:Kalevela
Hintliler:Ramayana ve Mahabarata
Almanların:Niebulungen
Sümerlerin:Gılgamış
Fransızların:Chanson Roland
İspanyolların:Cid
Rusların:igor
Japonların:Şinto

YAPMA DESTANLAR:

Dante:İlahi Komedya

Tasso:Kurtarılmış Kudüs
Milton:Kaybolmuş Cennet

TÜRK DESTANLARI

Bir destanın oluşmasında üç aşama vardır:Önce toplumu derinden etkileyen bir olay meydana gelir.Sonra toplumun içinden yetişen şairler,o olayla ilgili şiirler söylerler.Üçüncü aşamada ise bu şiirler yine o milletin içinden gelen bir şair tarafından yazıya geçirilir.Türk destanları arasında bir şair tarafından yazıya geçirilmiş olanı yoktur.Türk destanları hakkındaki bilgiler yabancı kaynaklardan öğrenilmiştir.

1.SAKA TÜRKLERİ

*Alp Er Tunga Destanı:Türk-İran savaşı.(Şehname’de Afrasiyap)
*Şu Destanı:İskender ile Türkler arasındaki savaş.Hükümdar Şu.

2.HUN TÜRKLERİ:

*Oguz Destanı:Hun hükümdarı Mete.

3.GÖKTÜRKLER

*Bozkurt Destanı:Yaralanan bir Türkün,dişi bir kurt tarafından kurtarılması,Zamanla Türklerin çoğalması.
*Ergenekon Destanı:Bir yenilgi sonrasında Ergenekon’a çekilen Türklerin orada çoğalıp bir demir dağı erittikten sonra kurtulmasını anlatır.

4.UYGUR TÜRKLERİ

*Türeyiş Destanı:

Uygur hakanının,üç kızını insanoğluyla evlendirmeyi uygun bulmayarak tanrıya,kızlarıyla evlenmesi için yakarması ve tanırının bir kurt suretinde görünerek hakanın kızıyla evlenmesi ve Uygur Türklerinin bu evlilikten çoğaldığı anlatılır.

*Göç Destanı:

Türklerin,kutsal taşı Çinlilere vermeleri üzerine,tanrı tarafından cezalandırılmaları;kuraklığın başlaması nedeniyle de göç etmeleri anlatılır.
*Yaradılış Destanı:Tanrı Kayra Hanın dünyayı yaratması ve şeytanı (erglig)huzurundan kovması anlatılır.

Türk Destanlarının Oluşum Sırası:Saka,Hun,Göktürk,Hun

İSLAMİYET SONRASI TÜRK DESTANLARI

Manas Destanı:Kırgız Türklerinin milli destanıdır.Baştan sona Manas’ın kahramanlıklarını anlatır.En hacimli destanlardandır.Asırlarca “Manasçı” denilen saz şairleri tarafından söylenmiştir.

İlk defa Rus bilgini Radloff yazıya geçirmiştir.400.000 dize tutar.Dünyanın en uzun destanıdır.

Satuk Buğra Han Destanı(Karahanlı Destanı)
Cengiz-name(Türk-Moğol)
Battal Gazi Destanı(Selçuklu Dön.-Osmanlı)
Danışment Gazi Destanı(Selçuklu-Osmanlı)
Köroğlu Destanı(selçuklu-Osmanlı)

YAZILI EDEBİYAT

Bilinen ilk eser mezar taşları yazılarıdır.Bu dönemde Türkler Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır.

En önemli yazılı eser Yenisey Nehri kenarındaki Orhun Abideleridir.Bu,Göktürk alfabesi ile yazılmıştır.(MS 720-735)Yazarları bellidir:Bilge Tonyukuk,Yolluğ Tigin’dir.

*Göktürklerin bağımsızlıkları için Çinlilerle yaptığı savaşlar ve bu savaşlar sonucunda devleti yeniden nasıl kurduklarını anlatır.Dil oldukça sadedir.Halkın konuştuğu dil kullanılmıştır.

İlk kez 1893’te Danimarkalı Thomsen tarafından okunmuştur.

İSLAMİ DEVİR TÜRK EDEBİYATI

KUTADGU BİLİG:

Yusuf Has Hacip.1070.Mutlu Olma Bilgisi.Buğra Han’a sunulmuş.Aruzla yazılmış ilk eser.İlk mesnevi.İdeal bir devlet yönetiminin nasıl olması gerektiği sembollerle anlatılmış. Politika kitabı,siyasetnamedir.Türk şiirine özgü dörtlükler,cinaslar bulunur.Hakaniye Türkçesiyledir.Arapça,Farsça sözcükler de vardır.Adalet,akıl,mutluluk ve akıl konuşturulur.Didaktikti

ATABETÜ’L HAKAYIK (Gerçeklerin Eşiği)

12.yy.başı.Edip Ahmet Yükneki.Hakaniye lehçesi.Ayet ve hadislere dayanarak İslam ahlakını öğretmeye çalışan didaktik bir eserdir.Aruz ölçüsüyle ve Kutadgu Bilig’in kalıbıyla yazılmış.Kaside biçimindedir.

DİVANÜ LÜGATİ’T-TÜRK:(Türk Dilleri Sözlüğü)

1072-1074.Kaşgarlı Mahmut.Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılmıştır.İlk sözlük ve ilk dilbilgisi kitabı.Şiir örnekleri(koşuk,sagu,destan,sav ve deyimler)vardır.Ansiklopediktir.Tarih,coğrafya,folklor bilimleri açısından temel kaynaktır.Türk illeri haritası vardır.Arapça olarak yazılmış

DİVAN-I HİKMET:

12.yy.Türk tasavvuf edebiyatının ilk şairi.Türkistanlı Ahmet Yesevi.Didaktik şiir kitabı.Koşma nazım biçimi ve hece ölçüsüyle yazılmış.Dörtlüktür.(bilgece söylenmiş söz)Yarım uyak çok.Hakaniyece yazılmış.Arapça,Farsça sözcükler az.Gazel ve mesnevi biçimiyle yazılmış hikmetler de vardır.Hepsi ona ait değildir.Birçok kimseyi etkilemiştir.Sadedir.

DESTANLAR:

Satuk Buğra Han destanı:İlk Müslüman Türk devleti olan Karahanlıların hükümdarı Satuk Buğra Han’ın Müslüman olmayanlarla yaptığı mücadeleleri anlatır.

Manas Destanı:Kırgız Türkleri.Manas adlı yiğit bir kişinin kafirlerle savaşı anlatılır.Radloff derlemiştir.Tamamı manzum.Dünyanın en uzun destanı.400 bin
mısradan fazla.
Köroğlu Destanı:24 ayrı biçimi var.Her biri değişik şairlerce söylenmiş.Bolu Beyinden intikam alır.
Battal Gazi Destanı:Kahraman Battal Gazi ile Malatya Beyi Ömer’dir.
Cengiz Han,Timur,Danışment Gazi,Genç Osman destanı gibi destanlar da vardır.

HALK EDEBİYATI:

Kaynağı halk kültürüdür.Halkın diliyle,halkın duygu ve düşüncelerini;sorunlara,dünyaya bakışını yansıttığı için Halk edebiyatı olarak adlandırılmıştır.Halkın ortak malıdır.Tekke ve Aşık edebiyatı da bunun içindedir.

ANONİM HALK EDEBİYATI(Ortak)

Sözlü gelenek vardır:Maniler,Türküler(11’li heceli),ağıtlar,ninniler,atasözleri,bilmeceler,fıkralar,karagöz,ortaoyunu,efsaneler,masallar,halk hikayeleri(Dede Korkut,Kerem ile Aslı,Ferhat ile Şirin,Tahir ile Zühre…

DEDE KORKUT HİKAYELERİ


Oğuz boylarının destansı serüvenlerini anlatır.Nazım-nesir karışıktır.Doğaüstü varlıklar(Azrail,Tepegöz) vardır.Gerek dilinin seçkin ve kalıcı olmasıyla gerek soylu kişilerin acılarını,iç çatışmalarını ustalıkla dile getirmesiyle üslubunun sağlamlığıyla bizim klasiğimiz sayılabilecek bu eser dilbilim açısından da büyük önem taşır.Bir önsözle 12 hikayeden oluşur.Kim tarafından yazıya geçirildiği bilinmiyor.

HALK EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ

1.Hem şiir,hem düz yazı vardır.Ama şiir ağırlıklıdır.
2.İslamiyetten önceki dönemden izler taşır.
3.Sözlü edebiyatın uzantısıdır.
4.Genelde somut ve gerçekçi konular işlenmiştir.Biçimden çok konu önemsenmiştir.Aşk,doğa sevgisi,ayrılık,özlem,yiğitlik,din
5..Nazım birimi dörtlüktür.Hece ölçüsüdür.7,8 ve 11’li kalıplar.
6.Divan şiirinden etkilenmeler sonucu bazı halk şairleri aruz ölçüsünü de kullanmışlardır.(Yunus,Aşık Ömer,Gevheri,Dertli)
7.Şiirler saz eşliğinde söylenmiştir.Şairler genelde okuma yazma bilmedikleri için doğaçtan şiir söylemişlerdir.
8.En çok yarım uyak vardır.Cinaslar çoktur.
9.İşledikleri konulara göre güzelleme,koçaklama,taşlama,ağıt,ilahi…gibi adlar almıştır.
10.Koşma,türkü,mani,destan,semai.. gibi nazım biçimleri vardır.
11.Söz sanatlarına ve kalıplaşmış söyleyişler vardır.
12.Dil konuşma dilidir.
13.Anlatım içten,canlı ve yalındır.

AŞIK EDEBİYATI:

Din dışı konuları işler.16.yy. başında oluşmaya başlar.

1.Bu edebiyatın yaratıcıları usta-çırak ilişkisiyle yetişen ozanlardır(aşıklar)
2.Dil çok yalın.Söz sanatları azdır.
3.Şiirlerin son dörtlüğünde şairin adı geçer.
4.Şiirler doğaçlama söylenir.Aruzla da şiir yazanlar vardır.
5.Saz eşliğinde söylenir.
6.Aşk,ayrılık,özlem,doğa sevgisi,ölüm,yoksulluk temaları…
7.Şiirler “cönk” adı verilen defterlerde toplanmıştır.(Şiir antolojisi)

Sanatçıları:Karacaoğlan(17),Köroğlu(16),Aşık Ömer(17),Gevheri(17),Dadaloğlu(19),Kayıkçi Kul Mustafa(17),Dertli(19),Bayburtlu Zihni(19),Erzurumlu Emrah(19),Ruhsati,Aşık Veysel(20.yy)

TEKKE EDEBİYATI   (TASAVVUF EDEBİYATI. DİNİ/TASAVVUFİ TÜRK EDEBİYATI)

13.yy.da gelişmeye başlar.Asıl kurucusu Türkistanlı Ahmet Yesevi’dir.Tasavvuf bir yaşam felsefesidir,bir dünya görüşüdür.

1.Amacı,insanlara tasavvuf düşüncesini benimsetmektir.
2,Allah aşkı,Allah’a ulaşmanın yolu,dünyanın geçiciliği,nefsin öldürülmesi,insan sevgisi,ölüm… üzerinde en çok durulan temalardır.
3.Şiirde dini bir lirizm görülür.
4.Nazım birimi dörtlüktür.En çok yarım uyak vardır.Aruz da kullanılmıştır.
5.Dil,genelde halkın anlayabileceği dildir.Arapça ve Farsçadan da kelimeler vardır.Dini sembolik kavramlar da vardır.
6.Söz sanatlarına çok yer verilmemiştir.
7.Şiirlerin çoğu ezgilidir.
8.İlahi,nefes,deme,şathiye,devriye,nutuk başlıca nazım türleridir.

Yunus Emre:Divan,Risalet-ün Nushiyye(13.yy)
Hacı Bayram Veli:Bayramiyye Tarikatı
Kaygusuz Abdal:Alevi-Bektaşi şiiri.Nefesleri önemli.Budala-name(14.yy)
Eşrefoğlu Rumi:Aruz ve heceyle yazmış.H.Bayram’a damat olur.
Pir Sultan Abdal:Tekke ve aşık edeb.Alevi-Bektaşi şiiri ustası.asıldı(16.yy)
Aziz Mahmut Hüdai

AŞIK EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ

1.KOŞMA:

Hece vezninin 11’li kalıbıyla yazılır.Dörtlük sayısı 3 ila 5 arasında değişir.baba veya xaxa,diğer dörtlükler:ccca,ddda biçimindedir.Son dörtlükte mahlas söylenir.Konu bakımından gazelin karşılığıdır.Mani dışındaki bütün halk şiiri koşma biçiminde uyaklanır.

Konularına göre

a)Güzelleme:

Doğa güzellikleri,kadını,atı övmek için yazılır.En güzel örneğini Karacaoğlan vermiştir.

B)Taşlama:

Bir kimseyi yermek,toplumun bozuk yönlerini iğneleyici bir dille eleştirmek için yazılır.

C)Ağıt:

Divan edebiyatında mersiye,İslamiyet'ten önceki Türk edebiyatında sagu denir.

D)Koçaklama:

Savaş,yiğitlik,kahramanlık şiiri.Epiktir.Coşkulu ve edalı söylenişi vardır.En güzel örneklerini Köroğlu,Dadaloğlu vermiştir.

2.SEMAİ:

8’li kalıpla yazılır(4+4)Dörtlük sayısı 3 ile 5 arasında değişir.Sevgi,doğa,güzellik konuları işlenir çoğunlukla.Koşmaya göre daha canlı ve kıvrak bir üslubu vardır.Kendine özgü bir ezgisi vardır.

3.VARSAĞI:

Güney Anadolu’da yaşayan Varsak Türkleri tarafından söylenmiştir.8’li kalıpla yazılır.Yiğitçe bir havayla okunur.”Bre,hey,hey,behey gibi ünlemler kullanılır.
Destan:En uzun nazım şekli.Genellikle 11’li kalıpla yazılır.Savaş,yangın,deprem,salgın hastalık gibi felaketlerden;eşkıya maceralarından,toplumun sakat yönlerini alaya alma gibi konular işlenir.
Not:Destan türü ile epope’leri karıştırmamalıdır.

İLAHİ:

Koşma biçimindedir.Allah’ı övmek,O’na yakarmak için yazılır.Özel bir ezgiyle okunur.Dörtlük sayısı 3-7 arasında değişir.İlahi denince akla Yunus Emre gelir.
Bektaşilerde “deme”,alevi şairlerde “nefes” adını alır.

ŞATHİYE:

Dini konuları iğneli ve mizahlı bir dille anlatan şiirlerdir.Zaman zaman Allah’la alay eder gibi yazıldığı için küfür sayanlar da olmuştur.

DEVRİYE:

Alevi-Bektaşi şairleri yazar.İnsanın Allah’tan gelip Allah’a dönmesi anlatılır.

NUTUK:

Tarikata yeni girmiş üyelere tarikatın edep ve kurallarını öğretmek amacıyla şeyhlerin kaleme aldığı şiirlerdir.

HİKMET:

Dini,ahlaki ve felsefi konularını anlatan öğüt şiirleridir.

HALK EDEBİYATI ŞAİRLERİ

Aşık Edebiyatı Sanatçıları

PİR SULTAN ABDAL(15.16.YY)

Tasavvuf yönü ağı.Bir köylü ayaklanmasına önderlik ettiği için Sivas’ta asılarak öldürüldü.Divan edebiyatından hiç etkilenmemiş;açık ve sade bir dille dini konuların yanı sıra dindışı konularda da şiirler yazmıştır.

KÖROĞLU

Mert,coşkulu seslenişle söylediği koçaklamalarıyla tanınır.Sevgiyi ve doğa güzelliklerini işledi.Şiirlerinde “bre,hey” gibi nidalara yer vermiştir.Bolu Bey’ine karşı mücadele vermiştir.

KARACAOĞLAN(17.YY)

Yaşamı,doğayı seven bir şair.Toroslarda,Türkmen aşiretleri arasında yaşadığı söylenir.Dili sade,anlatımı canlıdırÇoğunlukla bağlandığı kömür gözlü,kuğuya,sunaya benzeyen güzelleri;onların verdiği sevinci,bazen de ayrılıktan doğan üzüntüyü dile getirir.

Gevheri ve Aşık Ömer,dindışı Halk şiirimizin en önemli şairleridir.Divan edebiyatının etkisiyle aruz ölçüsünü de kullanmışlar,şiirlerinde yabancı sözcüklere ve mazmunlara yer vermişlerdir.(17.18.yy)

DADALOĞLU(19.YY)

Tarih ve toplum olaylarını,sade bir dille,yiğitçe ve içli bir söyleyişle dile getirmiştirTürkmenlerin Avşar boyundandır.”Ferman padişahınsa dağlar bizimdir” ifadesinde bulan bir meydan okuyuşun simgesi olmuştur.

Not:Erzurumlu Emrah,Dertli,Bayburtlu Zihni ve Seyrani gibi şairlerde,dil ve söyleyiş bakımından Divan edebiyatının etkisi görülür.Hatta Bayburtlu Zihni aruzla yazdığı şiirleriyle Divan da düzenlemiştir.

AŞIK VEYSEL

Çiçek hastalığı yüzünden gözlerini kaybetti.Sivas’ta Şarkışla’da doğdu.”Dostlar Beni Hatırlasın”,”Sazımdan Sesler” adlı kitapları vardır.

DİVAN EDEBİYATI  (KLASİK TÜRK EDB.)


Türklerin İslam kültüründen etkilenmeleriyle oluşmuştur.(Havas edebiyatı,yüksek zümre edebiyatı)adı da verilir.Şairlerin,şiirlerini “Divan” adlı yazma kitaplarda toplamalarından dolayı bu adla anılır daha çok.

Arap ve Fars kültürünün etkisiyle çıkmıştır.11.yy.dan 1860’a kadar ürünler vermiştir.Daha çok şiir ağırlıklı bir edebiyattır.

DİVAN EDEBİYATININ KAYNAKLARI

İslam inançları,islami bilimler,İslam tarihi,tasavvuf felsefesi,terimleri,iran mitolojisi(kişiler,olaylar),Peygamberlerle ilgili öyküler,mucizeler,efsaneler,tarihi,efsanevi,mitolojik kişiler ve olaylar,çağın bilimleri,Türk tarihi ve kültürü,dönemin edebiyatı anlayışı,Arapça,Farsça sözcük ve tamlamalar.

DİVAN ŞİİRİNİN ÖZELLİKLERİ

1.Divan şiirinde dil Osmanlıcadır.16.yy.dan sonra dil ağırlaşır.
2.Toplumla ilgili şiirlere hemen hiç yer verilmemiş,şairler bazen bireysel sorunlarını dile getirmişlerdir.(Fuzuli:şikayetname,Şeyhi:Harname.)Eleştiriler düzene değil,kişiyedir.
3.Konular oldukça sınırlıdır:aşk,kadın,din,tasavvuf,bazen felsefe.
4.Kuralcı bir şiirdir.Konudan çok konunun işlenişi(üslup,anlatım) önemlidir.Anlatım süslü ve sanatlıdır.
5.Kalıplaşmış sözler(mazmunlar) çok kullanılmıştır.
6.Nazım birimi beyittir.
7.Bütün güzelliği değil,parça(beyit)güzelliği vardır.
8.Divan şiirine Türklerin kattığı iki nazım biçimi “tuyug” ve “şarkı” dır
9. Aruz ölçüsü kullanılmıştır.Tam,zengin uyak vardır.”Göz için uyak”
10.Şiirde tasavvuf ve Sebk-i Hindi ve mahallileşme akımlarının etkileri görülür.
11.Divan şiirinde Aşık Paşa,Nedim ve Şeyh Galip heceyle birer şiir denemesi yapmışlardır.
12.Şiirde en küçük nazım birimi tek dizeden oluşur.(Azade mısra,müfred)
13.Nazım biçimleri:Gazel,kaside,mesnevi,müstezat,terkib-i bent,terci-i bent,kıt’a,tuyug,rubai,murabba,musammatlar,şarkı.

DİVAN NESRİNİN ÖZELLİKLERİ

1.Divan edebiyatında nesir ikinci plandadır.;şiir en önemli türdür.Divan nesri “inşa”,nesirle uğraşan kişiler “münşi”,nesirden oluşan eserler de “münşeat” olarak adlandırılır
2.Bir düşünceyi anlatmaktan çok,onu süslü biçimde ifade etmek önemlidir.
3.Cümleler oldukça uzundur.Yer yer çok ağır dil kullanılır.
4.Süslü nesirde “seci” denilen iç uyaklara yer verilmiştir.
5.Noktalama işaretleri yoktur.
6.Sade nesir,süslü nesir,orta nesir olarak üç bölümde incelenir.

Sade Nesir:Halka yöneliktir. Kolay anlaşılır olma amaçtır.Yabancı sözcükler azdır. Evliya Çelebi:Seyahatname,Mercimek Ahmet:Kabus-name,Kul Mesut’un “Kelile ve Dimne” çevirisi ve Katip Çelebi’nin kimi eserleri buna örnektir.

Süslü Nesir:Düşünceler ikinci plandadır.Ustaca söz söylemek önemlidir.Secilere çok yer verilmiş,şiirsel bir dil kullanılmıştır.Sinan Paşa’nın “Tazarru-name’si tipik örnektir.Veysi ve Nergisi gibi sanatçılar da vardır.

Orta Nesir:Daha çok tarihle ilgili kitaplarda,tezkirelerde ve vakanüvislerin(olayları günübirlik yazan kişilerin) eserlerinde rastlanır.Aşıkpaşazade,Naima,Peçevi..gibi tarih yazarlarının eserlerinde görülür.

13.yy:Sultan Veled,Ahmet Fakih,Şeyyad Hamza,Hoca Dehhani
14.yy:Seyyid Nesimi,Ahmedi,Aşık Paşa,Kadı Burhaneddin
15.yy:Şeyhi,Ahmet Paşa,Necati,Ali Şir Nevai,Süleyman Çelebi
16.yy:.Fuzuli,Bağdatlı Ruhi,Taşlıcalı Yahya,Baki
17.yy:Nef’i,Şeyhülislam Yahya,Naili,Nabi
18.yy:Nedim,Şeyh Galip,
19.yy:Enderunlu Vasıf,Leskofçalı Galip

DİVAN EDEBİYATINDA ŞİİRLER İŞLEDİKLERİ KONULARA GÖRE ŞU ADLARI ALIR:

Tevhid: Allah’ın birliği (Kaside,terkib-i Bent,terci-i bent şeklindedir

Münacat:Allah’a yakarış.Genelde kaside biçimindedir.

Naat:Peygamberimizi öven şiirlerdir.Genelde kaside biçimindedir.

Mehdiye:Padişahları,vezirleri övmek için.Kaside biçiminde.

Fahriye:Şairlerin kendilerini ve sanatlarını övdükleri şiirlerdir.

Not: Divan edebiyatında şiirlerin özel bir adı yoktur.Gazel,kaside.. şeklinde başlık taşır.Gazellerde uyak ve rediflere göre,kasidelerde betimleme(tasvir) bölümüne göre yapılır.

DİVAN EDEBİYATIYLA İLGİLİ BAZI ÖNEMLİ TERİMLER

Hamse:Beş mesneviden oluşan eserler topluluğuna denir.
Lugaz:Şiir biçiminde oluşturulan bilmece.
Nazire:Bir şairin,başka bir şairin,şiirine benzeterek-aynı ölçüyle- yazdığı şiir.
Tehzil:Ciddi bir esere gülmece yoluyla nazire yazma.
Sur-name:Sünnet,düğün,şenlik gibi sevinçli olayları anlatan eser.
Gazavat-name:Savaşta gösterilen yiğitlikleri anlatan eser.
Velayet-name:Ermiş kişilerin,evliyaların yaşamlarını anlatan eser.
Şehrengiz:Bir şehrin güzelliklerinden söz eden manzum eser.
Tezkire:Biyografi.Şairlerin hayatı.
Mahlas:Şairlerin şiirde kullandıkları takma ad.
Siyer:Hz.Muhammed’in hayatını anlatan eser.
Tegazzül:Kaside veya mesnevi içine sıkıştırılan gazel.

DİVAN EDEBİYATINDA NAZIM ŞEKİLLERİ

Beyitlerle kurulanlar:

GAZEL:

Divan edebiyatının en çok sevilen şiirleri bu alanda verilmiştir.İlk beyti “matla”,son beyti “makta” denir.En güzel beyti “beytü’l-gazel” (şahbeyit) denir. Son beyitte şairin mahlası yer alır.

Beyitler arasında konu birliği şartı yoktur.Beyit sayısı 5-15 arasında değişir. 
aa xa,xa,xa… şeklindedir uyak düzeni.

Bütün beyitlerde aynı konu işleniyorsa,yek-ahenk gazel denir.
Bütün beyitlerin aynı söyleyiş güzelliğine sahip olması ise yek-âvâz gazel denir.
Fuzuli,Baki,Nedim gazelin tanınmış şairleridir.Yahya Kemal,yeni anlayışla bunu denemiştir.

KASİDE

Anlamı “kesfetmek,yönelmek”tir.Belirli bir gaye ile yazılır
Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılır.Uyak düzeni, gazelinkiyle aynıdır.Ancak gazelden çok uzundur.Şarin mahlasının bulunduğu beyte taç-beyit denir.En güzel beytine beytü’l-kasid denir.

*En az 33,en çok 99 beyit olur.Buna uymayan kasideler de vardır.

Bölümleri vardır:

Nesip (teşbib): Giriş
Girizgâh: Övgüye giriş
Medhiye:Kasidenin sunulduğu kişinin övüldüğü bölüm.
Tegazzül: Aynı ölçü ve uyakta bir gazelin verilmesi
Fahriye:Şairin kendini övdüğü bölüm(Taç)
Dua:

*Kasideler nesip bölümlerinde işlenen konulara göre,Bahariye,İydiyye(bayram) Ramazaniye,Şitaiyye(kış),Sayfiye(yaz);rediflerine göre:su kasidesi,sühan,gül kasidesi gibi isimler alır. Nef’i kasideleriyle ünlüdür.

*Konularına göre adlandırılması:

Tevhit,Münacat,Naat,Methiye,Mersiye,Hicviye,Fahriye,Nazire,Tazmin

*Baki’nin Kanuni Mersiyesi en ünlü mersiye örneklerindendir.
*Nef’i hicviyede önemlidir: Siham-ı Kaza en tanınmışıdır.
Tazmin:Bir dize ya da beytin başka bir şairce herhangi bir nazım biçimine tamamlanmasıdır.

MESNEVİ

Öğüt verici bir olayı anlatan uzun şiirlerdir.Her çeşit konu işlenebilir.Roman ve öykünün yerini tutan bir nazım şeklidir.Beyit sayısı ve konu bakımından sınırı yoktur.Aruzun kısa kalıpları ile yazılır.  aa bb cc dd ee.. şeklindedir uyak düzeni.

*Edebiyatımızda ünlü Mesneviler

Ahmedi:İskendername
Süleyman Çelebi:Mevlid
Şeyhi:Harname
Nabi:Hayrabat
Fuzuli:Leyla ile Mecnun
Şeyh Galip:Hüsn ü Aşk

MÜSTEZAT:

“Artık,ziyade mısra” demektir.Gazel tarzında bir nazım şeklidir.Uyak düzeni gazelinki gibidir.Matla beyti yoktur.Gazelde işlenen konular işlenir.

Her beyitte uzun dizelerin sonuna eklenen ziyade adı verilen kısa dizeler yer alır.

KITA:

Genel olarak iki beyitten oluşur.Uyak düzeni xa,xa… şeklindedir.En çok 16 beyit olur.

DÖRTLÜKLERLE OLUŞTURULAN DİVAN EDEBİYATI  NAZIM BİÇİMLERİ


1.RUBAİ:

Dört dizeliktir.Uyak düzeni aaxa biçimindedir.İran edebiyatına aittir.En büyük şairi Ömer Hayyam’dır.Türkçede ise Yahya Kemal.

2.TUYUĞ:

Dört dizeliktir.Uyak düzeni rubai gibidir.Aruzun sadece fâilâtün, fâilâtün,fâilün kalıbıyla yazılır.Konu sınırlaması yoktur.

En çok aşk,çekilen acılar ve şarap için söylenmiştir.Divan edebiyatına Türklerin kazandırdığı bir nazım şeklidir

Kadı Burhanettin,Ali Şir Nevai,Nesimi tuyuğları ile tanınmıştır.

3.ŞARKI:

Besteyle okunmak için yazılır.Dörtlük sayısı 3-5 arasında değişir.Nakaratları vardır.Uyak düzeni abab,cccb,dddb… biçimindedir.Şarkılar aşk şiirleridir.

Türkler edebiyatımıza kazandırmıştır.Nedim şarkı türünün en önemli ismidir.Yeni edebiyatımızda ise Yahya Kemal,şarkı türünü ustalıkla kullanmıştır.

4.MURABBA:

Uyak düzeni aaaa bbba,ccca…biçimindedir.Felsefi konular ve aşk işlenir.Namık Kemal murabba örnekleri vermiştir.

DİĞER NAZIM ŞEKİLLERİ

1.TERKİB-İ BENT:

Bentlerden kurulmuştur.bent bölüm demektir.Her bent 7 ya da 10 beyitten oluşur.Beyit sayısı 5 ile 15 arasında değişir.Bentler birbirine “vasıta beyti” denilen beyitlerle bağlanır.Terkib-i bentlerde vasıta beyti her bentten sonra değişir.

*Bentlerin uyak düzeni gazeldeki gibidir.Felsefi düşünceler,toplumsal konular işlenir.En ünlü ismi Bağdatlı Ruhi’dir.Tanzimat şairi Ziya Paşa da başarılı örnekler v ermiştir.

2.TERCİ-İ BENT:

Şekil olarak terkib-i bent gibidir.Ancak terkib-i bentte sürekli değişen vasıta beyti terci-i bentte aynen tekrar edilir.Vasıta beytin aynen tekrarlanması bütün bentlerde aynı konunun işlenmesini gerektirir.En ünlü terci-i bent yazarı Ziya Paşa’dır.Daha çok felsefi konularda yazılır.Allah’ın kudreti,kainatın sırları,tabiatın zıtlıkları işlenir.

3.TERBİ(DÖRTLEME):

Bir gazelin beyitlerinin üstüne,başka bir şair tarafından aynı ölçü ve uyakla ikişer dize eklenmesiyle oluşur.(aaaa,bbba,ccca,ddda)

4.TAHMİS(BEŞLEME)

Bir gazelin beyitleri üzerine üçer dize eklenmesiyle oluşur.(aaaaa,bbbba,cccca)

5.TAŞTİR:

Tahmisin değişik bir biçimidir.Gazelin beyitlerine üç dize eklenir.Ancak eklenen dizeler,beyitlerin iki dizesi arasına konur.(aaaaa,bbbba,cccca)

6.TESDİS  (ALTILAMA)

Gazelin beyitleri üstüne dörder dize eklenmesiyle oluşur.(aaaaaa,bbbbba,ccccca)

7.MUHAMMES

Beş dizelik bentlerden oluşur.(aaaaa,bbbaa,cccaa,dddaa)ya da(aaaaa,bbbba,cccca)Dördüncü ve beşinci dizeler nakarat olarak da tekrarlanabilir.

8.TARDİYE:

Muhammesin özel bir biçimidir.Muhammes,aruzun her kalıbıyla yazıldığı halde tardiye mef’ûlü,mefa’ilün,fa’ülün kalıbıyla yazılır.Her bendin ilk dört dizesi kendi arasında uyaklıdır.

9.MÜSEDDES:

Altı dizelik bentlerden oluşur.(aaaaaa,bbbbba,cccccca)

Nazire:Divan edebiyatında bir şairin başka bir şairin şiirini model alarak aynı uyak,redif ve ölçüde yazdığı benzer şiirdir.Nazire yazan kişi,nazire yazdığı şairin üslubunu beğendiği gösterir.Nazire,eğer şaka ve alay amacıyla yazılırsa buna “tehzil” denir

TÜRK EDEBİYATINDA NAZIM TÜRÜ VE BİÇİMLERİ

“Tür” sözcüğü konu yönünden;biçim sözcüğü de uyak,ölçü ve nazım birimi gibi biçim özellikleri yönünden bir adlandırmadır.

Nazım Biçimleri

A)İslamiyetin Kabulünden önce kullanılan

1.Koşuk
2.Sav(Atasözü)
3.Sagu (Ağıt)
4.Destan

B)İslamiyetin Kabulünden sonra kullanılan

1.Halk Edebiyatı 
2.Divan Edebiyatı

HALK EDEBİYATI

1,Aşık Tarzı Halk Edebiyatı
2.Anonim Halk Edebiyat (söyleyeni belli olmayan)
3. Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı


Aşık Tarzı Tekke Edebiyatı

a)Koşma
b)Semai
c)Varsağı
d) Destan

Dini-Tasavvufi Türk Halk Edebiyatı

a)İlahi,
b)Nefes
c)Deme
d)Şathiye
e) Devriye
f)Nutuk

Anonim Türk Halk Edebiyatı

a)Türkü
b)Mani
c)Destan
d) Ninni
e)Ağıt


2.Divan Edebiyatı

A)Beyitle oluşturulan 

1.Gazel
2.Kaside
3.Mesnevi
4.Kıt'a
5.Müstezat

B) Dörtlükle/ Bentlerle oluşturulanlar

1.Rubai
2. Şarkı
3. Murabba
4.Tuyug
5.Terkibibent
6.Terciibent
7.Musammatlar

C)Batı Edebiyatından alınanlar

1.Sone
2.Terze-rima 
3.Balat
4.Triyola


……………………….
Mani :Halk şiirinin en küçük nazım biçimidir.7 heceli dört dizeden oluşur. aaxa. İlk iki dize temel düşünceye giriştir.temel düşünce son iki dizededir. 

İlk dizesinin hece sayısı 7’den az manilere “kesik mani” denir.İki dize daha eklenirse “artık mani” ya da “yedekli mani” denir.

Türkü:Ezgiyle söylenir.Söyleyeni belli olan türküler de vardır.İki bölümden oluşur:Asıl sözlerin olduğu bölüm(bent) ile her bendin sonunda tekrarlanan “nakarat” denen ikinci bölüm.

SONE:

14 dizeliktir. abba-abba-ccd-eed biçimindedir.

Asıl amaç son iki üçlükte söylenir.İlk iki dörtlük konuya hazırlıktır.Bizde ilk kez Cenap Şehabettin tarafından kullanılmıştır.Lirik konular işlenir genelde.(S.Fünun’da)

TERZE-RİMA:

İlk kez S.Fünun’da kullanılmış.üçer mısralık bentlerle kurulur. 
aba-bcb-cdc e. İtalyan edebiyatı nazım şekli olup Dante’nin İlahi Komedya’sı böyle yazılmıştır.

TRİYOLE:

On dizeliktir. ab-aaaa-bbbb.

BALAD:

Eski Fransız şiirinde görülür.Acılı aşk öykülerinin anlatıldığı şiirlerdir.Üç uzun kısa bir kısa bentten meydana gelir.Her bendin sonundaki dize nakarat gibi tekrarlanır..Cumhuriyetten sonra kullanılmaya başlanmıştır.