ANLATIM BOZUKLUKLARI
Cümle, anlatımda temel birimdir. Düşünce ve duygularımızı tam, doğru ve başarılı bir şekilde anlatmak, cümlelerimizin kusursuz olmasına bağlıdır,
Dilin en önemli görevi onu kullanan insanlar arasındaki anlaşmayı sağlamaktır. Söylenmek istenen her şey; açık, yalın ve anlaşılır biçimde dile getirilmelidir. İyi bir cümlede kelimeler yerli yerinde kullanılmalı, gereksiz kelimelere yer verilmemeli, anlatılmak istenenin dışında bir anlam çıkarılmasına mahal verilmemelidir. Eğer konuşmada ve yazmada açıklık, yalınlık ve anlaşılırlık yoksa ortada bir anlatım bozukluğu var demektir.
A)Anlam Bakımından Bozukluklar (Bağdaşıklık)
1. Gereksiz sözcük kullanımı (Duruluğu bozar) (Yinelenen sözcük ve gereksiz yardımcı eylem kullanımı)
2. Yanlış anlamda kullanılan sözcükler(Birbiriyle karıştırma)
3. Sözcüklerin yanlış yerde kullanım
4. Anlamca birbiriyle çelişen sözler
5. Sözcüğün yapısındaki yanlışlık
6. Deyim ve atasözü yanlışları
7. Gereksiz yardımcı eylem kullanımı
8. Mantık hataları
9. Zamir eksikliği
10. Karşılaştırma hataları
11. Noktalama eksikliği
12. Sözcüğün yanlış eyleme bağlanması
B)YAPISAL BOZUKLUKLAR (BAĞLAŞIKLIK)
1. Özne eksikliği
2. Özne-Yüklem uyumsuzluğu
3. Nesne eksikliği
4. Dolaylı tümleç eksikliği
5. Çatı uyumsuzluğu
6. Ekfiil eksikliği
7. Yüklem eksikliği
8. Yardımcı eylem eksikliği
9. Tamlama yanlışları
10. Bağlaç yanlışlıkları
ANLAM BOZUKLUKLARI
1. Gereksiz sözcük kullanımı (Duruluk ilkesine aykırılık)
Cümleye bir anlam katmayan, çıkarılması cümlenin anlamında bir eksikliğe yol açmayan bir sözcük o cümlede gereksizdir. Eş anlamlı sözcüklerin kullanılması veya sözcüğün anlamının, cümledeki diğer sözcük ya da eklerde bulunması sebebiyle bu anlatım bozukluğu oluşur.
De-yine de, de-ne de, henüz-hâlâ, ancak-sadece, daha-fazla, ilk-önce, daha-yeni-sanki-gibi, daha-henüz, nedeni-ise gibi sözcükler bir arada kullanılamaz.
*Bu konuda herkesin fikir ve görüşünü almalısınız.
*Hava sıcaklığı sıfırın altında eksi sekiz derece imiş.
*Yirmi dakika geçmesine rağmen program henüz, hâlâ başlamadı.
*Güç ve müşkül zamanlarda üstüne düşeni yerine getirir.
Ben çok varlıklı, zengin biri değilim.
Eğer kazanırsanız yerler bizden (koşul ekiyle koşul sözcüğü bir arada bulunmaz)
Bizim köyümüz oldukça güzel. (iyelik ekiyle, iyelik zamiri bir arada bulunmaz. Bizim köy))
Neşeli, sağlıklı, şen bir görünüşü vardı.
Geceleri yatmadan önce süt içmek iyi olur.
Teyzemler şu anda yola çıkmak üzere.
Bulduğu hazır formülleri gizli bir sır gibi saklıyordu.
Şirketteki mevcut ikilik günden güne büyüyor.
Mustafa, aşağı yukarı 16-17 yaşlarında bir çocuktu.
Yaşanmış deneyimlerinden hareketle bu sonuca varıyor.
Millî maçın oynanacağı gün yaklaştıkça, ülkedeki heyecan gittikçe artıyor.
Halen yürürlükte bulunan bu kanunun 7. maddesi hemen değiştirilmelidir. (Halen gereksiz)
Yanına gidiniz, konuşarak derdinizi anlatınız.
Problemi çözmek için iki arkadaş üç saat süre ile uğraştılar.
Japonya’daki arkadaşıyla on yıl boyunca karşılıklı mektuplaştılar.
Az kalsın merdivenlerden düşeyazdı.
Çocukların davranış biçimlerinde gariplikler görüldü.
Takımın, boyu en kısa oyuncusu bendim.
Eninde sonunda sınavı mutlaka kazanacağım.
Borsada tahmini olarak yaklaşık on bin lira kaybetti.
Bu şehirde savaş sırasında toplu katliam yapılmış.
Bu sanatçının herkesten farklı, özgün bir anlatımı vardı.
Bu zor ve çetin koşullarda yola çıkmak akıl kârı değil.
Sporcudaki var olan gayret herkese parmak ısırtıyordu.
Dün gece uykusunda gördüğü rüyayı bize heyecanla anlattı.
Pencereyi açıp beyaz kar tanelerinin nazlı nazlı yere inişlerini seyretti.
Geçmişe ait hatıraların anımsanması, kimi zaman insanı duygulandırır.
İki üye, başkanlık için aday olarak gösterildi.
Bu meyve suları soğuk olarak içilir.
Bir büyük olarak, onlara her konuda örnek olmalısın. (Burada olarak kelimesi atılamaz. )
Doktorun söylediğine göre babamın üç gün dinlenip istirahat etmesi gerekiyormuş.
Bu davranış insandan insana göre değişir. (ÖSS/2006)
Herkesi eleştirip tenkit etmek kimseye yarar sağlamaz.
İki kardeşten en küçüğü arkadaşımdı.
Böyle yüksek sesle bağırmana gerek yok.
İhtiyarın cesedi, ormandaki kulübesinde ölü olarak bulundu.
Otobüs ağzına kadar tıklım tıklım doluydu.
Eninde sonunda üniversite sınavını mutlaka kazanacağım.
Bu şehirde savaş sırasında toplu katliam yapılmış.
Bitkilerin kurumasının nedeni, havaların çok sıcak olmasındandır. (-dan eki çıkarılmalıdır. )
İki köy arasındaki bulunan sorunlara bir çözüm bulunamadı. (“-ki” aitlik ekiyle “bulunan” sözcüğü var olma, mevcut “ anlamı taşımaktadır.
Yaptıklarını kendi ağzıyla itiraf etti. (ÖSS/2000)
Kardeşime aldığımız gömlek büyük geldiği için geri iade edeceğiz.
Ben bundan böyle artık bu kişilerle arkadaşlık edemem.
Gurbette başınıza kötü bir şey gelirse, beni mutlaka arayın;size yardımcı olurum.
Kurumumuza başvurmuş olanlar, buraya gelsin. (Başvuranlar)
Böyle yüksek sesle bağırmana gerek yok.
Heyecanın tesir ve etkisiyle soruları cevaplayamadı.
Bu yol yaya yürümekle bitmez.
Yalnız gitmekten korkmuş , annesiyle birlikte gitmişti.
Ali’nin etki edeceğini sanmam. (etkileyeceğini)
Ondan her zaman kuşku duydum. (kuşkulandım)
İzin-müsaade, birdenbire-aniden, şimdi- şu an, düzey-seviye, bütünüyle-komple, gereksinim-ihtiyaç.
2. Yanlış anlamda kullanılan sözcükler
*Anlamları yakın sözcükler birbiriyle karıştırılır, sözcüklere yanlış anlamlar yüklenir, sözcükler anlamına uygun kullanılmaz ya da olumlu-olumsuz durumlara yanlış sözcükler kullanılır.
Uyum-uygunluk, yoksul-yoksun, yakın-yaklaşık, bağlı-bağımlı, yankılanmak-yansımak, öğretim-öğrenim, özel-özgü, özgün-özgü, ayrım-ayrıntı, ücret-para, deyim-deyiş, küçüksemek-azımsamak, etkin-etken, uzak-uzaklık, ilgili-ilişkin, çekimser-çekingen, yaşam-yaşantı, karşın-karşı(lık) gibi kelimeler birbiriyle karıştırılabilmektedir.
Bu iki sınıf arasındaki ayrıcalık tespit edilemedi. (fark, ayrılık)
Yeni kaydolan öğrenciler bu kadar çekimser davranması normaldir. (çekingen)
Petrol fiyatlarının ucuzlamasına halk olumlu tepki gösterdi. (inmesi, düşmesi)
Aldığı gömleğin ücretini ödemeden mağazadan çıktı. (parasını) (Ücret:bir emeğe karşılık verilir. )
Olayların gerçek yüzü araştırmalar sonucunda ortaya çıkacak. (sonuç olmuş bitmiş bir şeydir)(Sonunda)
Küçük kızın saçları hayli büyümüş. (uzamış)
Burada etken bir eleman olarak dikkat çekiyordu. (etkin)
Böyle davranmasında annesinin sözleri etkin oldu. (etken)
Şair, ölüm yıldönümünde törenle kutlandı. (anıldı)
Ortalığa menekşe kokusu dağıldı. (yayıldı)
Senin yüzünden ben bir servet kazandım. (sayende)
Takımın elenmesinde, futbolcular başta olmak üzere herkesin katkısı var. (Sağlamak, elde etmek, katkıda bulunmak, kazanmak, almak, şans, sayesinde…” gibi sözcükler olumlu durumlarda kullanılır. “Yol açmak, neden olmak, yüzünden…” gibi sözcükler ise olumsuz durumlarda kullanılır.
Gelecek yıl dersane ücretleri çok yüksek olacakmış. (fiyatları)
Ormanda yetişen bir çam fidanını salonunuzdaki saksıya ekemezsiniz. (dikemezsiniz)
Bu sudan ne kadar içseniz doyamıyorsunuz. (kanamıyorsunuz)
Moda olayı beni pek ilgilendirmez. (konusu)
Seçtiğimiz şarkıları sizin beğeninize sunuyoruz. (Beğeni sözcüğünün karşılığı zevktir. Bu cümlede beğeni yerine zevk kullanılamaz. Beğeni yerine takdir, takdirinizi kullanılmalıdır. )
Çocukların birbiriyle uygunluk içinde olmaları beni sevindirdi. (uyum)
Laf taşıyarak, aralarının bozulmasına o da katkıda bulunmuştu. (neden olmak, yol açmak)
Öğrencilerin çalışmalarını azımsamayınız. (Küçümsemeyiniz)
Son dakika içerisinde attığı golle takımının galip gelmesine yol açtı. (sağladı)
Başarısızlığını düzensiz çalışmasına borçludur. (borçlu kelimesi olumlu anlamlar için kullanılır. Başarısızlığa borçlu olunmaz.)
Bütün olasılıkları kullanıp bu sorunu da çözeceğiz. (olanakları/imkanları)
Okula kayıt için dört resim istediler. (fotoğraf)
Fiyatlar çok pahalı olduğu için satışlar çok durgun. (fiyatlar pahalı olmaz yüksek olur. )
Bu güzel çorabı annesi dokumuştu. (örmüştü)
Böyle güzel sözlere maruz kalmak beni çok mutlu ediyor. (kötülüklere/haksızlıklara maruz kalmak şeklinde kullanılır. (sözleri duymak olmalıdır. )
Böyle hareketler ülkede demokrasinin işlememesini sağlayacaktır. (neden olacaktır, yol açacaktır)
Yarın İzmir’e gidecek; buna zorunlu. (mecbur)
Elindeki bıçağı vücuduna batırmış. (saplamış)
Bu, Türkiye’ye özel bir durumdur. (özgü)
Buradan gidersek yakalanma şansımız nedir? (ihtimal)
Yeni yapılan üst geçitler birbirine yaklaşık yapılmış (yakın)
Cirit, Türk milletine özel bir spordur. (özgü)
Lise öğretimini Ankara’da tamamladı. (öğrenimini)
Gerekli önlemlerin alınmaması trafik kazalarında binlerce kişinin ölmesini sağlıyor. (yol açıyor)
Bütün tepeleri kapsayan kar, bakış ufkumuzu bembeyaz yapmıştı. (kaplayan)
Bu ev, diğerinin yanında kümes gibi duruyor. (kalıyor)
Fiyatlar çok pahalı, buradan alışveriş yapmayalım. (yüksek)
Bu antlaşmasın kimsenin işine yaramayacağını savundu. (iddia etti, ileri sürdü)
Misafirlere kendinizi tanıştırdınız mı? (tanıttınız mı)
Okula yeni başlayan öğrenciler genelde çekimser davranır.
İşe yarar bir şey mi acaba diye aldığım kitaba şöyle bir göz koydu. (göz attı)
II. Dünya Savaşı, Almanların 1 Eylül 1939 yılında Polanya’ya saldırısıyla başladı. (tarihinde olmalıdır. )
Belediye, halka ücretsiz ekmek dağıtıyor. (ücretsiz değil, parasız veya bedava olmalı. Ücret, bir mal karşılığı değil, bir hizmet karşılığı ödenen paradır. )
3. Kelimelerin Yanlış Yerde Kullanımı
Kelimelerin kullanılması gereken yerde kullanılmaması anlam karışıklığına ve anlatım bozukluğuna yol açar.
Yeni durağa (yeni) gelmiştik ki otobüs de hemen geldi.
Bu toplantıda çekinmeden düşünceler (çekinmeden) dile getirilmeli.
Üç günden beri çok dişim ağrıyor. (dişim çok ağrıyor)
Bize yol gösteren bir tek (bir) sözünü görmedim.
Her yolda kalan(her) insana yardım etmeliyiz.
İdare, henüz yarın ders yapılıp yapılmayacağını (henüz) bildirmedi.
İzinsiz inşaata (izinsiz) girilmez.
Yapılan kontrollerde alkollü araç kullanan yirmi beş kişi yakalandı. (aracını alkollü kullanan, olmalıdır. )
Karış karış çevreyi (karış karış) taradık; onu bulamadık.
İlk sabahın çayı açık olmalıydı. (Sabahın ilk çayı)
Yapılan kontrollerde alkollü araç kullanan yirmi beş kişi yakalandı.
Deneyimli bilgisayar alanında çalışacak (deneyimli) elemanlar aranıyor.
Yeni huzura (yeni) kavuştum ki bu haberle yıkıldım.
Her Allah’ın (her) günü bu şarkıyı mı dinleyeceğiz.
Sebepsiz sorularıma (sebepsiz) yanıt vermiyor.
Çok canım (çok) sıkılıyor ne yapsam acaba.
Bu konuda kısaca bildiklerimi (kısaca) anlatmak istiyorum
İzinsiz inşaata (izinsiz) girilmez.
Başbakan, birkaç gün içinde yapımı tamamlanan fabrikayı (birkaç gün içinde) hizmete açacak.
Alınan bu karar savaşta askerin daha çok (askerin) ölmesine yol açtı.
Sessizce açılan kapıdan (sessizce) içeri girdik.
Proje yarışmasında ülkemizi üç üniversiteli (üç) genç temsil edecek.
Yeni yatağa (yeni) girmiştim ki telefon çaldı.
Cesetler çok denizde (çok) kalmaktan tanınamadı.
4. Birbiriyle çelişen sözlerin bir arada kullanılması.
İhtimal(olasılık) belirten kelimelerle kesinlik ifade eden kelimelerin bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
Kesinlikle yarın gelebilirler.
Şüphesiz bu sözleri bütün öğrenciler duymuş olmalı.
Aşağı yukarı bundan tam yirmi yıl önceydi.
Sözünü ettiğiniz şairin herhâlde on altıncı asırda yaşadığını zannediyorum.
Eminim bu saatlerde eve gelmiş olmalı
Mutlaka bir gün çocukluk arkadaşlarını belki yine arayacak.
5. Sözcüğün Yapısındaki Yanlışlık
Sözcük yanlış yapılandırılmıştır.
Kenan Bey manavcılık yapıyor. (manavlık)
Çevreyi çirkinleştirmeyelim. ( Çirkinleştirmeyelim)
Her şeyi pahalandırmışsınız. (Pahalılaştırmışsınız)
Yemeği buzdolabında saklamazsan, böyle ekşittirirsin. (ekşitirsin)
Ekmek fiyatlarını niçin pahalılatmak istiyorlarmış? (pahalılaştırmak)
6. Deyim ve Atasözü Yanlışları:
Her şeye burun bükmesi beni çok sinirlendiriyordu. (dudak bükmesi, burun kıvırması)
Meydan o kadar kalabalıktı ki çuvaldızı atsan yere düşmezdi. (iğne)
Aynı soru kendisine sorulunca heyecandan etekleri zil çaldı. (etekleri zil çalmak yanlış kullanılmıştır. Ayırı biçimde sevinmektir deyimin anlamı. Burada ise heyecan söz konusudur)
Öğretmenin anlattıklarını bütün öğrenciler kulak kabartarak dinliyordu. (kulak kesilmek olmalı)
Suçlu olduğu anlaşılınca paçaları tutuştu. (etekleri)
Açma kutuyu. söyletirsin kötüyü. (Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü)
Boruda peşrev olmaz;ne çıkarsa bahtına. (Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına)
Bütün bir yıl sırtımızda boza pişti. (ensemizde boza pişti)
Bunların hepsinin köküne kibrit suyu ekmeli(dökmeli)
Bir süre sonra suyu devirmiş kediye döndü. (Süt dökmüş kediye dönmek)
Kel başa demir tarak. (şimşir)
Her ağızdan bir ses çıkarsa bu toplantı bitmez. (kafadan)
Bir koyundan iki deri çıkmaz. (post)
İt havlar kervan yürür. (ürür)
Haydi bakalım, seç pirincin taşını (ayıkla)
Oğlu gelince sevinçten etekleri tutuştu.
Ben böyle öğütlere papuç bırakır mıyım!
Onu görünce korkudan kan başıma sıçradı.
Ona ayak bağı
oluyor, işini çabuk bitirmesini
sağlıyordu. (Bana sürekli ayak bağı olarak işlerimin
geciklemesine neden oluyordu. )
Ona yardım et, elinden geleni
ardına koyma. (olumsuz)
7. Gereksiz Yardımcı Eylem Kullanımı
Bu olay bana çok etki etti. (etkiledi)
Umut ederim, bana gücenmediniz. (umarım)
Bunu başaracağından şüphe ediyorum. (Şüpheleniyorum)
Eliyle uzaktan selam etti. (selamladı)
İlk defa olarak bu okula geldim. (fiilimsi veya yardımcı eylem gereksiz)
Bu havada sıkı giyinmezsen hasta olursun. (hastalanırsın)
ÖSYM’ye başvuruda bulunduk. (başvurduk)
Televizyon çocuklara ve gençlere kötü etki ediyor. (etkiliyor. )
8. Düşünme ve Mantık Hataları:
Problemleri karşılıklı anlayış ve birlik içinde çözeceğiz. (karşılıklı kelimesi gereksiz)(Tamlama yanlışı: Karşılıklı birlik olmaz)
Yiyecek bir lokma ekmeğimiz hatta yemeğimiz bile yok. (Önce yemek sonra ekmek belirtilir)
Bu yazıyı değil okumak, anlamak bile imkânsız. (Zor olan okumak değil, anlamaktır. Önce anlamak gelmeli, sonra okumak)
Önlem alınmazsa bu hastalık ölüme hatta kısmi felce neden olabilir.
Giyecek bir pantolonum , ceketim hatta takım elbisem bile yok.
Bu kadar çok çalışırsa hastalanabilir hatta yorgun düşebilir.
Doktorun verdiği ilaçları kullanmazsan ölebilir hatta kansere yakalanabilirsin.
Önce kendisini sonra eşini öldürdüğü anlaşıldı.
Bırakın patates doğramayı yemek bile yapamaz o.
Bölgeyi iyi tanımasına rağmen her yeri gezdi.
Yarın mutlaka bir gazete almayı unutmayın.
Yarının mutlu günlerine özlem duyuyorum. (Özlem, daha önceden görülen, bilinen, yaşanan olaylara, durumlara karşı yeniden kavuşma isteği ve arzusudur. )
Bu kadar çok çalışırsa hastalanabilir, hatta yorgun düşebilir.
Sen sınavı değil önümüzdeki yıl, bu sene bile kazanamazsın.
Ülkemizde çekilen bu film Oscar hatta Altın Portakal ödülü bile alabilir.
İntihar eden genç kız bu sabah yoğun bakımdan çıkarılarak odaya alındı. (İntihar eden ölmüştür. İntihara teşebbüs eden kişi yoğun bakımdan alınabilir)
Bırakın bayramda telefon etmeyi, yanıma gelip elimi bile öpmedi.
Değil bir paragraf bir kitap bile okumadı.
Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse ölüme, hatta sara nöbetlerine yol açabilir.
9. Anlam Belirsizliğinin Olması, açıklık olmaması:
a) Kişi yönüyle (Zamir eksikliği): Bazı sözcükler vardır ki bunlar aldığı eklerden dolayı hem ikinci tekil hem de üçüncü tekil şahsına ait olma özelliği gösterir. Bu ekleri alan sözcükler, şahıs zamirleriyle birlikte kullanılmalıdır.
Gözünü toprak doyursun. (senin, onun)
Bana ne söyleyeceğinizi biliyordum.
Dün müzik öğretmenini gördüm.
Kardeşini bizim sokakta gördüm.
Kalemini çok beğendik. (senin/onun)
(Senin/onun) Kazanacağını biliyorduk.
Geleceğini babamdan öğrendik.
Yarışmada birinci olduğuna sevindim.
Yaşlı evine doğru ağır adımlarla ilerledi.
b) Noktalama Yönüyle (Virgülün kullanılmaması), Açıklık olmaması: Cümlede bazı sözcükler anlam belirsizliğine yol açabilir. Bu sözcüklerden sonra virgül getirilerek anlam karışıklığını gidermek gerekir.
Yaşlı ağaca dayanmış uyumaya çalışıyordu. (Yaşlı ağaç mı, yaşlı, ağaca mı?)
Yaralı doktora kısık sesle bir şeyler söyledi.
Toprak yolun kenarına kamyonla dökülmüş.
Bayan gazeteciye birkaç soru sormak istiyordu.
Bu odaya daha çok yakıştı. Küçük çam ağacını dikti.
İhtiyar polis memuruna her şeyi anlattı.
Fatma teyzesinin yanına gitti. Genç kadından özür diledi.
10. Karşılaştırma Hataları
Bu bozukluk, anlam karışıklığından, iki kavram ya da durumdan hangisinin öne çıkarıldığının belli olmamasından kaynaklanır.
Ben, öğretmenimi senden çok seviyorum. (iki anlamı var)
a)Ben öğretmenimi senin onu sevdiğinden daha çok seviyorum.
b)Ben öğretmenimi seni sevdiğimden çok seviyorum.
Kardeşim annemi babamdan çok sever.
Ben seyahat etmeye senden çok düşkünüm.
Sen futboldan, benden daha çok hoşlanırsın.
Adam, politikayla karısından çok ilgileniyor. (1. Hem adam hem karısı politikayla ilgileniyor. 2. Adamın politikaya gösterdiği ilgi, karısının gösterdiği ilgiden fazladır. 3. Adam karısıyla az, politikayla çok ilgileniyor. )
Bu kötü insanlara sizden çok kızıyorum.
11. Sözcüğün Yanlış Eyleme Bağlanması:
Bu davranışıyla bize yarar mı sağladı zarar mı bilemiyorum. ( Zarar mı verdi bilemiyorum)
YAPISAL BOZUKLUKLAR
1. Özne eksikliği:
Katilin tabancası alındı, (katil)karakola götürülerek sorgusuna başlandı.
Üstü aranan adamda bir tabanca bulundu ve (adam) derhal tutuklandı.
Bu kitabın sıkıcı olduğu doğru değil, aksine (kitap) çok sürükleyici.
Nermin Hanım’ın, geceleri sık sık ateşi yükseliyor, ateşi yükseldikçe de (Nermin Hanım) terliyordu.
İnternet evlerinin sayısı hızla artıyor ve (bu evler) denetlenemiyor.
Yaşlı kadının bacakları ağrıyor, (yaşlı kadın) merdivenleri çıkamıyordu.
Türkiye’nin birkaç bölgesi hariç (ülke) henüz kar yüzü görmedi. (ÖSS/1995)
Şiirlerinde bol bol abartılmış sözcükler seçmesi yüzünden (şiirleri) hitabet havası taşımaktadır.
Hiç kimse okula gelmedi, (herkes) geziye gitti.
Şiir kitabının kapağı hazırlandıktan sonra (kitap) hemen baskıya gönderilecek.
2. Özne-Yüklem uyumsuzluğu
*Genel kural: Özne tekil yüklem tekil;özne çoğul yüklem çoğul olur.
Bu işten bir ben bir de sen anlarız. (D)
Buna ben de babam da çok şaşırdık. (D)
Sen ve kardeşin burada kalacaksınız. (D)
Sen, ben ve Yasemin bugün sinemaya gidelim. (D)
Onlar Ankara’ya gittiler. (D)
Ahmetler yola çıktılar. (D)
Ahmetler yola çıktı. (D)
Onlar Ankara’ya gitti. (D)
Anılar bu akşam beni ağlattılar. (ağlattı)
*Not:Var, yok yükleminde özne çoğul olsa bile yüklem tekil olur:
Bahçede çocuklar var. Orada kimsecikler yok.
*Not: Sayı sıfatlarıyla veya çokluk anlamı taşıyan belgesiz sıfatlar veya zamirler , (herkes, hepsi, hiçbiri, bazısı, bazıları, hiçbiri, kimse, pek çoğu, birazı. . ) özne olduklarında, bunların yüklemleri tekil olur:(“Bütün, bazı, kimi” gibi sıfatlar bu kuralın istisnasıdır)
Peşine yüzlerce kişi takıldı.
Bunu pek çok kimse bilmiyor.
Birkaç öğrenci buna karşı çıktı. (Birkaç öğrenciler: yanlıştır)
Hepsi bana düşman kesilmişti.
Birçok insan sabahları erken kalkar.
Bazı insanlar, dünyadaki her olayı sadece kendi açısından değerlendirir. (D)
Uyarı: Anlatıma saygı katmak amacıyla yüklem çoğul olabilir:
Müdür Bey, biraz sonra burada olacaklar.
Sayın başkanımız, bütün sorularınızı cevaplayacaklar.
*Not: Özne organ adı, insan dışı bir varlıklar, bitkiler, hayvanlar, cansız varlıklar veya soyut kavramlar, eylem ve zaman adları olduğunda, özne tekil veya çoğul olsun yüklem tekil olur:
Gözüm görmüyor.
Gözlerim yaşardı.
Düşüncem değişti.
Düşüncelerim değişti.
Köpek havlıyor.
Köpekler havlıyor.
Ağaç büyüdü.
Ağaçlar büyüdü.
Sorunlarımız günden güne azalıyor.
Zarflar, isim çekim eklerini almaz.
Mastarlar, cümlede özne olabilir.
Kuralar, geçen hafta çekildi.
Bahçedeki domatesler kızarmış.
*Uyarı: Kişileştirme veya ad aktarması yoluyla insanmış gibi düşünülen cansız varlık, hayvan ve bitkiler çoğul özne olduğunda yüklem çoğul olabilir:
Uçaklar, Kosova’yı bombaladılar. (ad aktaması)
Martılar, çılgın naralarla havayı çınlatıyorlar. (kişileştirme)
Güler yüzlü papatyalar dalga dalga eğilirler. (kişileştirme)
Ağaçların üstündeki serçeler şarkı söylüyorlar. (kişileştirme)
Bahçemizde açan güller, bize baharı müjdeliyorlar. (teşhis)
*Uyarı: Ad(yargı)cümlelerinde cansız varlık, hayvan ve bitkiler çoğul özne olduğunda yüklem çoğul olabilir:
En güvenilir ulaşım araçları motorlu trenlerdir.
Atlar, en çok ilgi duyduğum hayvanlardır.
Not: Özne ile yüklem arasında olumluluk-olumsuzluk yönünden de bir uyum olmalıdır. Özellikle de sıralı ve bağlı cümlelerde bu uyumla ilgili yanlışlıklar çıkmaktadır. Öznede olumsuz anlam taşıyan bir söz varsa, yüklem de tabii olarak olumsuz olur:
Kimse, başkasının işine karışmasını istemiyor, yalnız kendi bildiğini yapıyordu.
Kimse……. . istemiyor. (Doğru)
Kimse……. . istemiyor. (Yanlış) Herkes öznesi getirilmelidir ikinci cümlenin başına.
…herkes yalnız kendi bildiğini yapıyordu
Köydeki herkes, çocukların okula giderken çektikleri sıkıntıları görüyor; (kimse/hiçbiri) ama en ufak bir girişimde bulunmuyor.
3. Nesne eksikliği:( Nesne –Yüklem uyumsuzluğu)
Nesneyi bulmak için yükleme kimi, neyi, ne soruları sorulur.
Durmuş Ağa, hasta kızına sarıldı, (onu) doyasıya öptü.
Patron bana ne acıdı ne de (beni) teselli etti.
Bana bir zararı olmuyor, aksine hep (beni) koruyordu.
Bana güvensin, (beni )sevsin isterdim.
Yeni nesil ünlü isimlerden çok etkileniyor, ( ünlü isimleri)örnek alıyor
Aldığı kumaşın desenini beğenmediği için (elbiseyi) geriye vermeyi düşünüyormuş.
Geçerli olan kurallara uyun, (kuralları) uygulayın.
Cümlelerde yanlışlıklar vardır, (yanlışlıkları)belirtiniz.
Bize yardım edeceklerine inanıyoruz ve(bunu) bekliyoruz.
Kendisine bütün sınıf adına teşekkür eder ve (kendisini) tebrik ederiz.
Aldığı şehirlere Türkleri yerleştirmek suretiyle (oraları) Türkleştirdi. ”
4. Dolaylı tümleç eksikliği (D. T-Yüklem uyumsuzluğu/kime, kimde, kimden;nereye, nerede, nereden)
En çok küçük kızını sever, sık sık (ona) armağanlar alırdı.
Arabasını çok sever, (ondan) söz açıldığı zaman övünürdü.
Mutlu bir yaşam kurman için evleneceğin kızı sevmen ve (ona) inanman gerekir.
Karaya yaklaşıyor muyuz yoksa (karadan) uzaklaşıyor muyuz?
Öğrenciyi yanına çağırdı; (öğrenciye/ona) nasihat etti.
Öğrencileri teşvik etmeli, yüreklendirmeli, (onlara) destek olmalıyız.
Yapılan haksızlıklara karşı gelmeli, bu yolda (haksızlıklarla) uğraşmalıyız.
5. Çatı uyumsuzluğu:
Eylemsi çatıların ve yüklemlerin farklılığı anlatım bozukluğu doğurur.
Her ne kadar iyi hazırlanılmışsa da (edilgen) istenilen sonucu alamadı. (etken)
Bir yıl boyunca devamlı çalışarak (etken) kazanıldı. (edilgen)
Bir şişe kolonya alarak hasta ziyaret edildi.
Bütün yemekleri hazırlayıp bir kenara koyulmalıdır.
Her sabah erken uyanılmaya çalışmalı.
Elindeki işleri bitirmeye çalışsa da başarılı olunamadı.
Salondaki televizyonu açarak bu güzel dizi seyredildi.
6. Ekfiil eksikliği
Ahmet Bey oldukça titiz (di), fakat kibirli değildi.
Arkadaşı çok zeki (ydi);ama akıllı değildi.
*Yeryüzünde bir sen bir de ben varım. (ÖSS-1995)(bir sen varsın /ekeylem eksikliği)
7. Yüklem eksikliği, Fiilimsi eksikliği, yardımcı eylem eksikliği
Durmadan gazoz (içilen) ve çekirdek yenilen bu yerden hemen uzaklaştım.
Hangisinin başarılı (olduğunu) hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.
Çok az( çalışarak) veya hiç çalışmadan sınavlara girdiler.
Görevlilerin beyaz kravat (takması) ve koyu renk ceket giymesi gerekiyor.
Dilimize gereken ilgi (yi göstermek) ve önemi vermek zorundayız, diyorsunuz.
Ekşi yiyecekleri az (yerdi), acıyı ise hiç yemezdi.
Sabahları sadece çay (içiyor) ve ekmek yiyorum.
Ben ona ağabey (derdim), o da bana kardeşim derdi.
Akşama kadar dans (ettiler) ve müzik dinlediler.
Hayat, genç (olan) ve hasta olmayan insanlara çeşitli imkanlar sunar.
Bu eşyaların ucuz(olduğunu) fakat kullanışlı olmadığını biliyoruz.
Dilimize gereken ilgi (yi göstermek) ve önemi vermek zorundayız.
Çok az (çalıştılar) veya hiç çalışmadan sınavlara girdiler.
Hangisinin başarılı (olduğunu) hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.
Merdivenden aşağı (inerken) ve yukarı çıkarken gürültü ediyorlar.
Bu törende, çalışkan ve hiç cezası olmayanlar ödül alacakmış. ( çalışkan olan, şeklinde olmalıdır)
Yazı çok , kışı hiç sevmem. (Yazı çok severim, olmalıdır)
Tatilin cefasını sen, sefasını o sürüyor. (cefasını sen çekiyorsun, olmalıdır. )
Bu tutumuyla ailesine zarar mı veriyor, yarar mı anlayamadık. (yarar mı veriyor anlayamadık, olmalı/yardımcı eylemin yanlış kullanımı)
8. Tamlama yanlışları:
Sıfat ve ismin aynı tamlanana bağlanması anlatım bozukluğuna yol açar. Yahut tamlayan ve tamlanan eksikliği, tamlayan veya tamlanan eksikliği bu anlatım bozukluğuna yol açar.
Bu ülkeye teknik ve bilgi yardımında bulunulacak. (teknik yardımda ve bilgi yardımında)
Son derste belgisiz ve sayı sıfatlarını öğrendik. (belgisiz sıfatları ve sayı sıfatlarını)
Siyasî ve ekonomi ilişkileri çıkmaza girdi. (Siyasi ilişkiler ve ekonomi ilişkileri)
Bu bölge coğrafî ve iklim açısından ilgi çekici özelliklere sahiptir. (coğrafi açıdan ve iklim açısından)
Kar yüzünden tüm özel ve devlet okulları tatil edildi. (özel okullar ve devlet okulları)
Siyasi, askeri (alanlarda) ve ekonomi alanlarında görüştüler.
( ÖSS/1998)
Ülkemiz Bosna’ya askerî ve gıda yardımı yaptı. (askeri yardım ve gıda yardımı)
Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi. (kültürel etkinlikler ve sanat etkinlikleri)
Evin her türlü işlerini ben yaparım. ( her türlü işini: sıfat tamlaması bozukluğu)
Birçok aileler çocuk yetiştirme konusunda yanlış yapıyor. (Birçok aile olmalıdır/sıfat tamlaması yanlışlığı)
Tüm kabahatler bendeymiş gibi davrandı. (ek fazlalığı)
Bu şehirdeki insanlar, (şehrin) havası kadar sıcaktır. (tamlayan eksikliği)
Başarı(nın), şanstan çok planlı çalışmaya bağlı olduğu söylenebilir. (tamlayan eki eksikliği)
Olaylara bir anlam veremiyor, (olayların)bu şekilde gelişmesini yadırgıyordu. (tamlayan eksikliği)
Sözünü ettiğiniz binayı ne gördüm ne de (binanın)yerini bilirim. (ÖSS/2005) (tamlayan eksikliği)
Sanatçı, eserlerinde şehrin kenar mahallelerinde yaşayan yoksul insanları alatması gerekmektedir. (Sanatçının şeklinde olmalıdır. Tamlayan eksikliği)
Bu kitap, yayınevimizin, ölümünün onuncu yıldönümünde, ünlü şaire, onun yüce anısına, armağan(ı)dır. (tamlanan eki eksikliği)
Öğrenciyi, düşünmeye ve yaratıcı olmaya yönelten ve (öğrencinin/tamlayan eksikliği) herhangi bir konu üzerinde eleştiri yapmasını sağlayan bir anlayış, eğitim sistemimize yerleşmedi. (ÖSS/1997)
Neşeli (unsurların/tamlanan eksikliği) ve güldürü unsurlarının çokça kullanıldığı bu filmi mutlaka görmelisiniz. (ÖSS-1993)
Her insan, doğayı korumak ve doğanın kirlenmesini önlemek için gerekli titizliği göstermesi gerekir. (Her insanın, olmalı/tamlayan eki eksikliği)
9. Zarf Tümleci eksikliği
Muzaffer Beyi çok severim, (onunla) her konuda iyi anlaşırız.
10. Yanlış Bağlaç Kullanımı:
Bağlaçların anlamlarına ve işlevlerine uygun kullanılmaması halinde anlatım bozulur. Yanlış ya da gereksiz bağlaç kullanımı anlatım bozukluğuna yol açar:
Çok çalışkan bir öğrenciydi ama her alanda başarısını gösteriyordu. (ama yerine ve gelmelidir. )
Dün yapacağım hiçbir iş yoktu, üstelik balkonda oturup saatlerce gazete okudum. (üstelik bağlacı ya atılmalı ya da onun yerine “bu yüzden” getirilmelidir)
Arabanın işi iki günde bitermiş, kaldı ki bizim hiç vaktimiz yok. (kaldı ki yerine ama, fakat, ancak gibi bağlaç kullanılmalıydı. )
Bu akşam hiçbir yere gidemem, ama çok yorgunum. (“ama” cümleden atılmalı, ya da yerine “çünkü” getirilmeli)
Yaz tatilinde çok güzel yerleri gezdim, ama kitap da okudum. (“ama” atılmalı ya da yerine “ayrıca” getirilmelidir. )
Oraya gidersen, Etnoğrafya ya da Kurtuluş Savaşı müzelerini gezmelisin. (ÖSS/1999) (“müzelerini” dediğine göre bir tercih değil her ikisi de gezilmeli düşüncesi vardır. O halde “ya da” yerine “ve” bağlacı kullanılmalıdır. )
Takım seçmelerine katılacak öğrencilerin eşofmanlarını ya da spor ayakkabılarını getirmeleri istendi. (“ya da” atılabileceği gibi yerine “ve” de getirilebilir. )
Yanlış bir şey yapsam da kızmaz; ama inanılmayacak kadar anlayışlıdır. (ama bağlacı gereksizdir. ama bağlacı olumsuzluk ilgisi kurar. )
11. Eklerle ilgili yanlışlıklar
Aldığın kitapların paralarını ödemeyi unutma (parasını demek yeterlidir. )
Makinelerinin çalışmadıklarını söyledi. ( çalışmadığını olmalı)
Bizim balkonda deniz çok güzel görünüyor. (balkondan olmalı)
Tek isteğimiz, bu yarışı kazanmamızdır. (kazanmaktır, olmalıdır)
Benim asıl üzerinde durduğum nokta, onun benden izinsiz gittiğidir. (gitmesidir)
Bu, senin ve benim çözebileceğim bir sorun değil.
( çözebileceğimiz, olmalı)
Uzun yıllardan bu yana bu köyde yaşardım. (yaşıyorum, olmalıdır)
Geceleri sokağa çıkmaya korkuyor. (korkmaktan olmalı)
Dünyada, tamamı mermerden yapılmış olan ilk anıtsal tapınak Ege’nin Efes kentinde olduğu biliniyor. (1995/öys)
(tapınağın olmalı)
Türkiye’(nin) birkaç bölgesi hariç henüz kar yüzü görmedi. (1995, ÖSS)
Bu konuyu biraz daha çalışın. (konuya olmalı. Çalışmak eylemi geçişsizdir. Konuyu çalışmak olmaz, konuya çalışmak olur. )
Hepimizin o gün son derste bir mazeretimiz vardı. (mazereti olmalı)
Ortak arzumuz bir an önce izin almamız ve evlerimize gitmekti . (almamız yerine “almak” olmalı. iyelik ekinin yanlış ve gereksiz kullanımı. )
*Not: Aynı anlamı karşılayabilen bir ekle bir sözcüğün aynı cümlede birlikte yer alması anlatım bozukluğuna yol açar.
Takımın bu yılki başarısızlığının nedeni, yeni oyuncuların birbirlerini yeterince tanımamasından kaynaklanıyor.
(tanımamasından kaynaklanıyor yerine tanımamasıdır denilmelidir. )
Yaz aylarında bu köydeki yaşayan herkes yaylaya çıkar. (köydeki kelimesindeki “ki” eki atılmalıdır. )
Ülkemizdeki yer alan göllerin çoğu volkanik yapılıdır. (Bu cümlede ‘-Ki” eki ya da “yer alan” ifadesinden birisi atılmalıdır.
Doğru dürüst konuşmasını bilmiyor. (konuşmayı bilmiyor)
Dişinden tırnağından arttırdı. (arttırdı diye bir fiil yoktur Türkçede artırdı olmalıdır. )
Yeni arkadaşını herkese tanıştırdı. (Tanıştırmak “birine” olmaz, ”biriyle” olur. ”Herkesle tanıştırdı. ” Olmalı.
Geçmişteki yanlışlar tekrardan gündeme geliyor. (tekrar olmalıdır. )
Her konuda, sürekli kendini öne çıkaran insanlara da bencil denilebilinir. (Böyle bir yüklem olmaz. “Denebilir” demek yeterlidir.
Geceleri sokağa çıkmaya korkuyor. (“çıkmaktan” olmalıdır. Korkmak eylemi “-den” halindeki tümleçlerle kullanılır. )
Dün akşam evde oturup televizyonda maç izledim. (televizyondan olmalıdır. )
Günlerdir beklediğimiz gemi ufukta görüldü. (göründü olmalıdır)
Aldığın kitapların paralarını ödemeyi unutma. (Para sözcüğünün iyelik 3. çoğul eki alması yanlıştır. “parasını” denmesi yeterlidir. )
Sergideki resimlerimin hepsi kendi eserimdir. (öys/1987) (Sergideki resimlerin hepsi olmalıdır. )
İlk kitabı yirmi yaşındayken yayınlanmış. (yayımlanmış olmalı)
Dün çok yorgundum, ayrıyeten hastaydım. (Ayrı Türkçe bir kelimedir. Türkçe bir sözcüğe Arapçanın eklerini getirmek doğru değildir. Ayrıyeten yerine ayrıca kullanılmalıdır. )
*Çeşitli örnekler
Birçok insanlar sabahları erken uyanır.
*Muğla yöresindeki çıkan yangınlardan geriye, çırılçıplak ve simsiyah dağlar, tepeler kaldı. (yöresindeki “ki” eki g ereksiz)
*benim, senin ve onun söylediği sözler (yanlış)
Benim, senin ve onun söylediğimiz sözler(doğru)
Benim ve arkadaşlarımın cevapladığı sorular (yanlış)
Benim ve arkadaşlarımın cevapladığımız sorular (doğru)
Senin ve Ayşe’nin fotoğrafları (yanlış)
Senin ve Ayşe’nin fotoğraflarımız (doğru)
Selahattin Çetin
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni