CÜMLE ÇEŞİTLERİ
YÜKLEMLERİNE GÖRE CÜMLELER
(YÜKLEMLERİN TÜRÜNE GÖRE CÜMLELER)
1.FİİL CÜMLESİ:
Yüklemi çekimli fiil olan cümledir.
Çekimli fiil= Fiil + kip eki+ şahıs eki: Oku-du-m.
2.İSİM CÜMLESİ:
Yüklemi isim olan cümledir. Fiilin dışındaki bütün kelime türleri (isim, sıfat, zamir, zarf, bağlaç, edat, ünlem) isim ve isim soylu kelimelerdir. Yüklem; ismin dışında sıfat, zamir, zarf, bağlaç, edat, ünlem olabilir.
Kelimenin isim mi fiil mi olduğunu anlamak için “-mek, -mak, iyor” eklerini getirmek gerekir. Kelime köklerine uyuyorsa fiil, uymuyorsa o kelime isimdir.
Not: Fiilimsilerle oluşturulan cümleler de isim cümlesi kabul edilir.
_Hayatın en acı yönü unutmaktır.
Not: İsim cümlelerinde olumsuzluk “değil” kelimesiyle yapılır. “Değil” kelimesi yalnız başına yüklem olmaz.
_Bugün hava güzel.
_Bugün hava güzel değil. (Yüklem: güzel değil.)
Not: Var, yok kelimeleri de isimdir.
Dün hava çok sıcaktı. (isim c.)
Kitap okumayı çok severim. (fiil c.)
Üzerindeki giysi sana yakışmış.
Amacı, okulu iyi bir dereceyle bitirmekti. (isim c., filimsiler de isim cümlesidir.)
Gönül kimi severse güzel odur.
ÖGE DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER (Yüklemin Yerine Göre Cümleler)
1.KURALLI (DÜZ) CÜMLE:
Yüklemi sonda bulunan cümledir.
Türkçede öge dizilişi Özne+ Tümleçler+ Yüklem biçimindedir. Türkçede vurgulanmak istenen sözcük veya öge yükleme yaklaştırılır.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yarın benimle tiyatroya gelir misin?
Kitap en iyi arkadaştır.
Kütüphanelerde binlerce kitap vardır.
2.DEVRİK (KURALSIZ) CÜMLE:
Yüklemi sonda bulunmayan cümledir. Bu tür cümleler günlük konuşmalarda, şiirlerde ve atasözlerinde çokça bulunur.
Kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!
Sakla samanı, gelir zamanı.
Gözlerim yollarda geçti kaç bahar.
3.EKSİLTİLİ CÜMLE:
Yüklemi bulunmayan cümlelerdir. Yargının ne olduğu, okuyucunun yorumuna bırakılır. Eksiltili cümlelerin sonuna üç nokta (…) konur.
_Karşımızda geniş ve yemyeşil bir ova… Onun tam ortasında küçük ama çok güzel bir göl… (vardı, görünüyordu, bulunuyordu.)
_Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder… (var)
_Çocuğu öyle dövdüler ki…
_Çantanda neler var?
_Kitap, defter, kalem, cetvel... cevabı da eksiltili cümle örneğidir.
Not: Atasözlerinde eksiltili cümlelere güzel örnekler vardır:
_Azıcık aşım, kaygısız başım…
_Az veren candan, çok veren maldan…
_Kız beşikte, çeyiz sandıkta…
_Kiminin parası, kiminin duası…
_Düğün el ile, harman yel ile…
ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER
1.OLUMLU CÜMLE: Yüklemin gösterdiği işin yapıldığını ya da yapılacağını bildiren cümlelerdir.
Kitap okumayı çok severdi.
a) Biçimce ve Anlamca Olumlu Cümle:
_Her karanlığın bir aydınlığı da vardır.
_ Damlaya damlaya göl olur.
_ Bu çocuk çok tembeldir.
_Kazada birçok kişi öldü.
_O arkadaşım çok korkaktır.
Not: Bir cümlede hoşa gitmeyen bir durumun olması, o cümleyi olumsuz yapmaz. ”Korkaklık” hoşa gitmeyen bir durum olmasına rağmen cümle “olumlu” bir cümledir.
b) Biçimce Olumsuz Anlamca Olumlu
_Para yok değil. (biçimce olumsuz; çünkü “yok” ve “değil” kelimeleri olumsuz kelimelerdir. Ancak anlam olarak bakıldığında “Para var.” Anlamı ortaya çıkmaktadır.
_Onu da düşünmedik değil. (Düşündük)
* Kimi olumsuz soru cümleleri de biçimce olumsuz anlamca olumludur.
_ Seni ben sevmez miyim? (Severim)
_ Senin de suçun yok mu? (Var)
_Siz çağırırsınız da biz gelmez miyiz? (Geliriz)
_Böyle güzel bir kitap okunmaz olur mu? (Elbette okunur.)
_Söylediklerinizi dinlemez olur muyum? (Elbette dinliyorum.)
2.OLUMSUZ CÜMLE
a) Biçimce ve Anlamca Olumsuz Cümle: “-me, -mez, -sız, yok, değil” ek ve kelimeleriyle yapılır.
_ Seni anlamış değilim.
_Bunu bana demeyecektin.
_Sınıfta üç öğrenci yok.
_ O kişi çok terbiyesiz.
_ Seni sevmem imkansız.
-Gün eksilmesin penceremden
b) Biçimce Olumlu Anlamca Olumsuz
“Ne…ne” bağlacıyla:
_ Ne gelen var ne giden. (Gelen de giden de yok)
_ Ne aradı ne de sordu. (Sormadı)
_Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar.
_Ne ışıkta gezeyim, ne göze görüneyim.
_ Buna anlatabilirsen anlat. (Anlatamazsın)
_ Bende sana verebilecek bir şey mi var? (Yok)
_ Sen bu işlerden ne anlarsın? (Anlamazsın)
_ Sınıfı geçebilecek sanki. (Geçemeyecek) (Sanki sözcüğü cümleyi anlamca olumsuz hale getiriyor.)
_ Sen çok biliyorsun sanki. (Bilmiyorsun)
_ Ben seni üzer miyim hiç? (Üzmem)
_Bu sözlere gel de inan. (İnanamazsın)
Not: İçinde iki olumsuzluk bulunan cümle anlamca olumlu cümledir.
Bu haberi duymamış olamaz. (Duymuştur.)
Not: “Var” sözcüğünün yüklem durumunda olduğu olumlu soru cümleleri anlamca olumsuzdur:
_Benim can vermeye dermanım mı var? (Yok)
3.SORU CÜMLESİ
Kitabını aldın mı? ( “mi” edatıyla soru yapılmış)Not: “mi” edatı hangi ögeden sonra kullanılmışsa öğrenilmek istenen öge de odur:
_ Yarın Konya’ya sen mi gideceksin? (Özneyi bulmak için)
_ Hangi ülkeye gitmek istersin? (sıfat)
_Sınavdan kaç puan aldın? (sıfat)
_Bu sorunu nasıl çözmeyi düşünüyorsun? (zarf)
_ Baban ne zaman geliyor? (zarf)
_Bu giysiyi nereden aldın? (zamir)
_Seni ziyarete gelen o kişi kimdi? (zamir)
_Hani bir daha gelmeyecektin? (edat)
Not: Bazı cümlelerde soru bildiren sözcükler olabilir, ama cümle soru cümlesi olmaz:
_ Soruları nasıl çözdüğünü bilmiyorum. (Soru cümlesi değil.)
· Olumsuz soru cümleleri de olabilir:
_ Ödevini yapmadın mı?
_ Kitabını getirmedin mi?
SÖZDE SORU CÜMLESİ
Kimi soru cümleleri cevap bekleyen bir soru anlamına sahip değildir. Bu tür cümlelerde soru yoluyla çeşitli anlam özellikleri sağlanır. Olumsuzluk, özlem, beklenmezlik, karşılaştırma, tehdit… gibi anlamlar vardır.
_ Bu işlerden sen ne anlarsın? (Küçümseme)
_ Kapayı kapatabilir misiniz? (Rica)
_ Bu kadar iş bir günde biter mi? (İmkansızlık)
_ Adam hiç komşusuna yardım etmez mi? (Kınama)
_ Nerde o eski günler? (Özlem)
_Böyle bir deniz başka nerede bulunur? (Begenme-övme)
_Siz de mi verdiğim testleri çözmediniz? (Şaşma)
_Biraz sessiz olabilir miyiz? (Rica)
_Bu kadarcık paranın lafı mı olur? (Önemsizlik)
_Soğuk havada palto giymemek olur mu? (Kesinlik)
4. ÜNLEM CÜMLESİ
Sevgi, korku, nefret, şaşma, hayret, seslenme, coşku, heyecan gibi duyguları ifade eden cümleleri denir.
Ünlemlerle, bazı zarflarla, seslenmelerle ve emir kipiyle kurulur.
_Ey oğul, yalan söyleme! (seslenme)
_ Eyvah, ben ne yaptım!
_ Oh, dünya varmış!
_Aferin sana oğlum!
_ Ha gayret!
-Ay, ne güzel bir çocuk bu!
_İmdat, boğuluyorum!
5. KOŞUL (ŞART) CÜMLESİ
“-se, -sa” şart ekiyle yapılır:
_ Çalışırsan başarırsın
_ Zamanında kalkarsan, okula geç kalmazsın.
Not: “-se, -sa” ekiyle yapılan cümleler her zaman şart bildirmez:
_ Herkes sevdiği işi yapsa (dilek)
_ Keşke onlar da okusa. (istek)
6.DİLEK/ İSTEK CÜMLESİ
Bir dileği, isteği ya da özlemi bildiren cümlelere dilek cümlesi denir. Bunlar üç kiple kurulabilir: Dilek-şart kipiyle, istek kipiyle, emir kipiyle. Çoğu eksiltili cümle niteliğindedir.
_ Öpsem, öpsem, toprağını taşını
_ Şu işe girsem.
_Gençlik bilse, ihtiyarlık yapsa.
_Yaz gelse, havalar ısınsa.
_Seni bastırmayım kuru yerlere
Gül döşeyim yollarına sevdiğim (istek kipiyle)
_Kimseler garip olmasın/ Hasret oduna yanmasın
Hocam, kimseler kalmasın/ Şöyle garip bencileyin (emir kipiyle “dilek” anlamı)
_Haydi tiyatroya gidelim.
_Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
7. EMİR CÜMLESİ
Emir cümlelerinde asıl amaç “emir” olmakla birlikte; “övme”, “olasılık”, “ilenme”, “dilek”, “öğüt”, “dua” gibi anlamlar da vardır.
_ Bana verdiğin sözü hiçbir zaman unutma.
_Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.
_ Allah, beni kendinden başkasına muhtaç etmesin!
_Yiğidi öldür, ama hakkını yeme.
_ Allah razı olsun.
Not: Bazı cümlelerde emir kipiyle çekimlenmiş bir fiil olmadan da emir anlamı olabilir.Başka kipler anlam kayması yoluyla emir anlamını sağlayacak şekilde kullanılabilir:
_Bu salonu hemen boşaltalım. (istek kipi ile)
_Artık biraz sussanız. ( dilek-koşul kipi ile)
_Sınıfta bir daha koşmayacaksınız. (Gelecek zaman kipi ile)
YAPILARINA GÖRE CÜMLELER
Her cümle bir yargı bildirir. Ancak bazı cümlelerde birden fazla yargı bildiren unsur bulunur. Bu yargılar bazen iki ayrı yüklemle, bazen yan cümlelerle sağlanır.
Temel Cümle: Bir cümlenin yüklemi temel cümledir. Cümlenin bildirmek istediği asıl yargı da bu cümleyle verilir. Diğer ögeler temel cümleyi açıklayan tamamlayıcı ögelerdir.
Yan cümle: Tam bir yargı bildirmeyen, temel cümlenin bir ögesi durumunda bulunan ve kendi içinde değişik tamamlayıcı ögeler de alabilen söz öbeğidir.
Öğretmen sınıfa girince herkes ayağa kalktı.
Yan cümle Temel cümle
1.BASİT CÜMLE:
İçinde yan cümlecik (fiilimsi), ekfiil, şartlı fiil bulunmayan, tek yargı bildiren (tek yüklem) cümledir.
_ Bu güzel havada ders çalışılır mı?
_ Cehalet, insanı çirkinleştirir.
_
*Basit cümle demek, kısa cümle demek değildir.
_ Bahçenin ana kapısından, üstü başı perişan, zavallı bir adam, elinde eski, yırtık bir torbayla içeriye girdi.
2.BİRLEŞİK CÜMLE:
Tek bir yüklemi bulunan ve içinde yan cümle bulunan cümlelerdir. Yan cümle, temel cümlenin değişik ögelerinden biri (nesne, zarf tümleci, dolaylı tümleç, özne) olabilir.
A) GİRİŞİK BİRLEŞİK CÜMLE: Yan cümlenin fiilimsi olduğu cümlelerdir.
_ Çocukların sağlıklı büyümesi için / gayret gösterilmeli.
Yan cümle temel cümle
_ Kimsenin kalbini kırmadan/ görevini yaptı.
Yan cümle temel cümle
_ Yazmak/ sorumluluktur.
Yan cümle temel cümle
_İstanbul’a geldikçe / bize uğrayın.
Yan cümle temel cümle
Not: Zarf-fiil eki yerine veya şart anlamını verecek şekilde mı/mi soru edatının kullanımı da birleşik cümle yapar:
_ İstanbul’a geldin mi / beni ara. (İstanbul’a gelince beni ara)
_Sıkı çalıştın mı başarırsın. (Sıkı çalışırsan başarırsın)
B) ŞARTLI BİRLEŞİK CÜMLE: Yan cümle daima “-se, -sa” kipiyle çekimlenir.
_ Aklın varsa/ bu işten vazgeç.
Yan cümle Temel cümle
_Sınava iyi hazırlanırsan/ başarılı olursun.
Yan cümle Temel cümle
_Beni dinlersen, yolunu şaşırmazsın.
_Allah’ın emirlerine uyarsan, mutlu ve huzurlu olursun.
_Kararlıysan, başarı sırtını sana dönemez.
_Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.
_Kelin merhemi olsa/ başına sürer.
Yan cümle Temel cümle
Not: Şart anlamı veren her cümle yapıca şart cümlesi değildir.
_Yarın gelmek üzere şimdi dağılabilirsiniz.
Bu cümlede şart anlamı olmasına rağmen cümle yapısına göre şart cümlesi değildir. “Gelmek” sözü fiilimsi olduğundan cümle girişik birleşik cümledir.
C) _Ki’Lİ BİRLEŞİK CÜMLE (İLGİ CÜMLESİ)
Temel cümle çoğu zaman “ki”den önceki ögedir. “Ki” bağlacı Türkçe değildir. “Ki” ile kurulan cümleler, Türkçenin cümle düzenine uygun değildir.
_Anladım ki, dünyadaki her şey yalanmış.
_Sana şunu söyleyeyim ki, dünya fani, ölüm ani.
_Bil ki domuzların önüne inciler serilmez.
_Şüphesiz ki bütün canlılar ölecektir.
D) İÇ İÇE GEÇMİŞ BİRLEŞİK CÜMLE (KAYNAŞIK CÜMLE)
Atalarımız, “Dost kara günde belli olur.”demişlerdir.
Temel cümle: Atalarımız demişlerdir.
Yan cümle: Dost kara günde belli olur.
Peygamberimiz, “İki günü eşit geçen zarardadır.” buyurur. (İç ve dış cümle; veya temel cümle, yan cümle)
“Gülü seven dikenine katlanır.” demişler.
3.SIRALI CÜMLE
Anlamca birbirine bağlı en az iki yargının, cümlenin virgül ya da noktalı virgülle tek bir cümle içinde sıralandığı cümlelerdir.
Sıralı cümlelerde iki yargı (iki yüklem) vardır.
Sıralı cümlelerin her ikisi de fiil veya isim cümlesi olabilir, yahut biri isim diğeri fiil cümlesi olabilir.
_İnsanız, en şerefli mahlukuz.
_Gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz.
Sıralı cümleler kendi içinde ikiye ayrılır:
aa) BAĞIMLI SIRALI CÜMLE
Bağlayıcı öge virgül, noktalı virgül olabilir. Ortak öge bulunan sıralı cümledir. Bağımlı sıralı cümlelerde özneler, tümleçler, nesneler ortak olabilir.Cümleler arasında neden-sonuç, karşıtlık, karşılaştırma gibi anlam ilgisi bulunabilir.
_ Dayım, her pazartesi bize gelir, çarşamba sabahı dönerdi. (dayım kelimesi cümlelerin ortak öznesidir.)
_İnci dün rahatsızdı, işe bir hafta gitmedi. (özne ortak)
_Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış. (özne ortak)
_Misafir on kısmetle gelir; birini yer, dokuzunu bırakır. (Özne ortak)
_Çocuklar, dün burada akşama kadar oynadılar, eğlendiler. ( İki farklı zarf tümleci, özne ve dolaylı tümleç ortaktır.)
_Gömleğini yıkadı, kuruttu, ütüledi, yerine astı. (nesne ortak)
_Öğrenciler kitaplarını aldılar, çantalarına koydular. (Özne ve nesne ortak)
_Adam, adamdan korkmaz, utanır. (Özne ve dolaylı tümleç ortak)
bb) BAĞIMSIZ SIRALI CÜMLE
Ortak öge bulunmaz. Cümleler arasında neden-sonuç, karşıtlık, karşılaştırma gibi bir anlam ilgisi yoktur.
_Bahçede iki kişi vardı, biri bize bakıyordu.
_Yağmur dindi, biraz sonra da hava açtı.
_Sakla samanı, gelir zamanı.
_Öğretmen içeri girdi, sınıftaki öğrenciler ayağa kalktı.
_Yazın gölge hoş, kışın çuval boş.
_Ali yazar, Veli bozar, küp suyunu çeker azar azar.
_Gel demesi kolay, git demesi güçtür.
_El el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz.
_Ak gün ağartır, kara gün karartır.
_İnsanın alacası içinde, hayvanın alacası dışındadır.
_Baba koruk yer, oğlunun dişi kamaşır.
_At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.
_Kapıyı hızlı hızlı çaldı, içeriden hiçbir ses gelmiyordu.
4.BAĞLI CÜMLE:
Birbirine bağlaçla bağlanan ve aralarında anlam ilgisi bulunan cümlelerden oluşan cümle çeşididir.
Bağlacın yer aldığı her cümle bağlı cümle değildir . Bağlaç iki cümleyi birbirine bağlıyorsa o cümle bağlı cümle olur.
Bağlı cümleler birbirine “ ve, veya, ne…ne, halbuki, ama, ancak, çünkü, yalnız, mademki, fakat, lakin, oysaki, oysa, ne var ki..” gibi bağlaçlarla bağlanır.
_Biraz insan ol diyeceğim ama seni de zor durumda bırakmak istemiyorum.
_Su her şeyi temizler, lakin yüz karasını temizleyemez.
_Suskunluk, her zaman bilgeliğin belirtisi değildir, fakat gevezelik daima aptallığın belirtisidir.
_ Kardeşlerimi Allah yarattı, fakat dostlarımı ben buldum.
_Zaman, büyük bir öğretmendir, ancak, ne yazık ki, öğrencilerini daima öldürür.
ALIŞTIRMALAR
_Bu sınavdaki zor soruların tümünü çözdüm
_Bu parayı nasıl kazandınız?
_Bilgi, kartopu gibi yuvarlandıkça büyür.
_Renkli televizyonu tamir ettirip sattı.
_Pencere demirlerini yeniden boyattı.
_Siz de mi öyle düşünüyorsunuz?
_Söylediklerin, kanunlaşmış varsayımlardır.
_Sabahları koşmanın faydasını çocuklara anlatıyordu.
_Dayımın önümüzdeki hafta geleceğini öğrendik.
_Ağlayanın malı gülene yar olmaz.
_Soğuk iklimlere dayanamaz zeytin ağacı.
_Havadaki bulutlar bir görünüyor, bir kayboluyor.
_Sana geldiğim yağmurlu günleri hatırlar mısın?
_Sensiz güneş doğmamıştı bu kentin sabahlarına.
_Gözlerimin önünden gitmedi ağlayışın.
_Çok sıkıntı çekti ama sonunda kurtuldu.
_Hepimize selam verdi ama selamını alan olmadı.
_ Eski zaman hikayesiydi onun anlattıkları.
_Muhtar konuşa konuşa geldi, evin önünde durdu.
_Anne, oyuncakları çıkardı ve çocuğuna uzattı.
_Hava karardı, eve gittik.
_Yağmur durmuştu, yollar çamurdan geçilmiyordu.
_Anne sözü dinlemek, insana Peygamber hırkası giydirir.
_Affetmek, zaferin zekatıdır. (HŞ)
_Bela, nimetten hayırlıdır.
_Kalbimizin katılaşması, bizi damarlarımızın katılaşmasından daha çabuk yaşlandırır.
_Kılıç kınından çıkmadıkça it sürüsü dağılmaz.
_Çocukta utangaçlık iyi ahlak sahibi olacağını müjdeler.
_Sadece büyük acılar çekenler, mutluluğun değerini bilirler.
_İnsanı hiç kimse dostları kadar aldatamaz.
_Terbiye aklın görünüşüdür. (Hz.Mevlana)
_Ruhlarınızı hikmetli sözlerle dinlendirin; çünkü bedenler yorulduğu gibi ruhlar da yorulur. (Hz. Ali)
_Asıl marifet buluttaydı, ama herkes yağmura şiir yazdı. (Cahit Zarifoglu)
_Aşk iki kişilik oynanır ve iyi olan kaybeder.
_Benim acım birinin gülüşüne sebep olabilir, ama benim gülüşüm asla birinin acısına sebep olmamalı. (C.Chaplin)
_Selam, kardeşliğin en güçlü parolasıdır.
_Nankörlük, sevginin mezarıdır.
_Tarihi konuları merak etmiş, araştırmak istemişti.
_Çocukluk günlerini hatırlayınca gözleri dolu dolu oldu.
_Kuşku insanı yıpratır, insanın karşı koyma gücünü kırar.
_Kelimelerin gerçek ve mecaz anlamları üzerinde çalışıyor.
_Su iner yokuşlardan hep basamak basamak
_Hiç böyle şeyler kalabalık arasında konuşulur mu?
_Derslerine nasıl bu kadar devamsızlık yaparsın?
_Bizi niçin kırıldığını bir türlü anlayamadım.
_Onun yanlış bir davranışına rastlamadık.
_Bu iş, geniş düşünmeyi gerektirir, memur zihniyetiyle yürümez.
_Bu, gerçekleri öğrenmek aşkıyla dolup taşan öğrencinin yazısıdır.
_Bu konuları, üzülerek belirtiyorum, ama ilk defa açıklamıyorum.
_Oldukça yıpranmış, yaprakları kırışmış bir kitabı aldım raftan.
_Yahya Kemal’in kendi değerlerine ve ülkesine geri dönüşünün hikayesi ayrı bir konudur.
_Düşkün adam, ince yağmur altında geçenlere karıştı, ben de düşüncelerime dalıverdim.
_En kaba çizgilerden en ince ürpertilere kadar sanat, insanın kendi benliğinin görüntüsünden başka bir şey değildir.
_Soğuk bir kış günü karanfil almak için çiçekçi dükkanına girdim.
_Hava soğumuştu, kar yağmaya başlamıştı.
_Yol çok uzundu, yürümekle bitecek gibi değildi.
_Aradan üç yıl geçmişti, kimse arayıp sormamıştı.
_Yaşlı biriydi, mahallede herkes onu severdi.
_Onun, bunu söyleyebileceğine inanmıyorum.
_Sonunda her şeylerini satıp kente taşındılar.
_Sokağın başındaki iki katlı, büyük evi onlar aldı.
_Her ay bir kitap okumayı alışkanlık edinmişti.
_Okulunu bitirince iyi bir işe girmek istiyormuş.
_Evden sessizce çıktık; sokakta lambalar yanmıyordu.
_Konuşa konuşa geldiler; evin önünde oturdular.
_Kentin güneyine bakıyorum; evler sisten gözükmüyor.
_Gürültüler artıyor; kimse kimseyi duymuyordu.