Bu Blogda Ara

Türk Dili ve Edebiyatı sitesi, Edebiyat derslerine yardımcı,

22 Eylül 2008 Pazartesi

9.SINIF DİL VE ANLATIM SINAVLARI

9.SINIF DİL VE ANLATIM 2.DÖNEM 1.SINAV İÇİN YAZILI

1. İnsanlarla olan ilişkilerinde açık oynamayı severdi.
Altı çizili sözün cümleye kattığı anlam,aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A)Yolu hemen hemen yarıladık.
B)Göz göre göre battı.
C)Belirgin bir görüşü olmadı.
D)Kolay anlaşılır bir insandı.
E)Benim hiçbir gizli niyetim yok.

2.Şiirler,romanlar ve öteki edebi ürünler kişiyi beslediği için okunur.
“Beslediği” sözcüğünün bu cümledeki anlamı aşağıdakilerden hangisidir?

A)incelttiği                      B)zenginleştirdiği         C)güçlendirdiği
D)yoğunlaştırdığı              E)arttırdığı

3.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “kırmak” sözcüğü” temel anlamıyla kullanılmıştır?

A)Akşamki lodos soğuğu kırdı.
B)Hastalık hayvanların tümünü kırdı.
C)Ağaca uzanıp küçük bir dal kırdı.
D)Kaptan geminin dümenini sola kırdı.
E)Son saldırı askerlerin direncini kırdı.

4.Tek bir sözcükle anlatılacak bir kavramın birden çok sözcükle anlatılmasına “dolaylama” denir.

Aşağıdakilerin hangisinde dolaylama yapılmamıştır?
A)Türkiye’nin tahıl ambarına doğru yola çıktık.
B)Ünlü sanatçı çağın vebasına yakalanmış.
C)Önce müzikte,sonra beyaz perdede başarılı oldu.
D)Yoksullar kara kışı hiç sevmez.

5.Söylenişleri bir,anlamları ve çoğu kez de türleri farklı olan sözcüklere “sesteş sözcükler” denir.

Aşağıdakilerin hangisinde buna örnek olabilecek bir sözcük kullanılmamıştır?

A)Bu yıl kış soğuk geçiyor.
B)Kâğıdın iki yüzüne yazı yazdı.
C)Aralarındaki bağ oldukça güçlüydü.
D)Odaya,sessizce girdi.
E)Kır saçları onu olgun gösteriyor.

6.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili kelime ötekilere göre daha genel anlamlıdır?

A)Malatya’da kayısıların dallarını erken budarlar.
B)Okulun bahçesine ağaç dikmek için çukurlar kazılmış.
C)Meyve ağaçlarının aşı zamanı çoktan geçmişti.
D)Orman Müdürlüğüne fidan almak için gitmiştik.
E)Bu bitkilerin özlerinden böcekler de yararlanır.

7.Aşağıdaki deyimlerin hangisi “bir konu üzerinde inceleme yapmadan rastgele söz söylemek” anlamındadır?
A)Kafa patlatmak B)Kafası çalışmak
C)Kafadan atmak D)Kafası durmak E)Kafa tutmak

8.Aşağıdakilerden hangisi bir atasözüdür?

A)Dört ayak üstüne düştü.
B)Yalnız taş duvar olmaz.
C)Gözleri fal taşı gibi açıldı.
D)Har vurup harman savurdu.
E)Sözü ağzında geveledi.

9.I.Bir koyundan iki post çıkmaz.
II.Açma sırrı dostuna,o da söyler dostuna.
III.Bir korkak bir orduyu bozar.
IV.Komşu komşunun külüne muhtaçtır.
V.Bir ağızdan çıkan bin ağza yayılır.

Yukarıdaki atasözlerinden hangileri aynı anlamdadır?

A)II. ve V.          B)I. Ve III.              C)IV. Ve V.
D)I. ve IV.          E)II. ve IV.

10.Aşağıdaki atasözlerinden hangisinde mecazlı bir söyleyiş yoktur?

A)Üzüm üzüme baka baka kararır.
B)Arı,bal yapacak çiçeği bilir.
C)Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.
D)Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.
E)Ağaç yaş iken eğilir.

11.”Şiir duygudur,ama duygu şiir değildir.” Cümlesine aşağıdakilerden hangisi anlamca en yakındır?

A)Şiir duygusuz,duygu şiirsiz olmaz.
B)Şiiri duygu diye tanımlamak mümkündür.
C)Şiirde duygu ön plandadır;ama duyguda şiir ön planda değildir.
D)Şiirde duygu çok önemlidir.
E)Şiirin kaynağı duygu;duygunun kaynağı da şiirdir.

12.İnsanlar tecrübeleri ölçüsünde değil,tecrübelerden aldıkları dersler nispetinde olgundur.

Aşağıdakilerden hangisi,bu cümleyle yakın anlamdadır?

A)Yaşadıklarını dikkate alan insanlar,aklı başında hareket edenlerdir.
B)Bizden öncekilerin yaşam deneyimlerini göz ardı etmekten kaçınmalıyız.
C)Deneyimler bir derstir;ancak bu,ömür boyu sürecek bir ders değildir.
D)İnsan,deneyimleriyle değil,deneyimlerden öğrendikleriyle erdemli olur.
E)Yaşam,her zaman farklı olaylarla dolu olduğundan,geçmişi bir kenara bırakmalıyız.

13.”Savaşta dövüşenlerden çok,kaçanlar ölür.” Cümlesinde anlatılmak istenene en yakın yargı,aşağıdakilerden hangisidir?

A)Güçlüklerden kaçmak kurtuluş değildir;kurtuluş onlarla savaşmaktır.
B)Güçlüklerle mücadele etmenin tek yolu,savaş değildir.
C)Zor işlerden kaçmak,insanın acizliğini gösterir.
D)Zorluklarla uğraşanlar,hiçbir zaman yenilgiye uğramazlar.
E)Zor işlerden kaçmak,her zaman kurtuluştur.

14.Davranışlarımı bazen anlamlandıramıyor,kendi kendime gülüyorum;ama aynı şeyi yapmaktan da kendimi alamıyorum.Örneğin,pazardan gelen birisine “Pazardan mı geliyorsun?”,çamaşır yıkayan birisine “Çamaşır mı yıkıyorsun?”,ders çalışan birisine “Ders mi çalışıyorsun?” diye sormamızı anlamlandıramıyorum.Ne yaptığını gördüğümüz halde niçin böyle sorular sorarız herkese,bilemiyorum.

Yukarıdaki parçada üzerinde durulan nedir?

A)İnsanların çeşitli özellikleri       B)Anlamsız davranışlar
C)İnsanların farklılıkları                D)Hayatın giderek değişmesi
E)Karşıt davranışlar

15.Amerika’nın o ünlü köprülerinden birinin üstünde dilencilik yapan kör bir adam varmış.Dilencinin göğsünde “Doğuştan kördür.” Yazan bir tabela asılıymış.Köprüden geçenlerden biri bu tabelayı ters çevirmiş ve tabelanın arkasına “Bahar geliyor,ama ben baharı göremeyeceğim!” yazıp tekrar dilencinin göğsüne asmış.Bu olaydan sonra beş kat artmış dilencinin günlük kazancı.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçaya başlık olmaya en uygundur?

A)Yardımlaşmanın Önemi         B)Sözün Gücü
C)İnsan ve Toplum                    D)Görünüşün Önemi       E)Bahar ve İnsan

16.Hayatı,insanı ve tüm evreni ilk yaş bilinciyle her gün yeniden tanımayı istiyorum.Kendimi aşmayı,yenilemeyi,zamanı şimdiye kadar olduğundan daha iyi biçimde kullanmayı istiyorum.İçimdeki mavi kürenin tüm ışıklarını,renklerini ortaya dökmek,daha güzel,daha yoğun,yazdıklarıma benzemez şeyler yazmak istiyorum.İnsan gerçeğini yerelden evrensele taşıyanlardan biri olmak istiyorum.

Bu parça bütünüyle ele alındığında aşağıdaki sorulardan hangisine bir cevap olabilir?

A)Gelecek için zihninizden neler geçiyorsunuz?
B)Hayatı yeterince tanıyor musunuz?
C)Yazdıklarınızı yeterli buluyor musunuz?
D)Bize,kendinizi anlatmak ister misiniz?
E)Yazı yazmak sizi mutlu ediyor mu?

17.Hayat bazen çekilmez oluyor dostlarım.Ne gökyüzü,ne deniz kenarı,ne bağlar,ne bahçeler,ne kız,ne şiir,ne aldığın ceket,ne giydiğin ayakkabı,ne bindiğin araba...Hiçbir şey insanı sarsmıyor,kandıramıyor.Sonra bir şiir düşüyor dilime ve “Gün olur,alır başımı giderim.” Diyorum ama nereye?Tevfik Fikret’in “Ömr-i Muhayyel” şiirindeki mutluluklarla dolu hayal ülkesini,Haşim’in bu dünyada olmayan “O Belde”sini özlüyorum.Çok uzaklarda öyle bir yer olduğunu ve orada bölüşülmeye hazır mutlulukların olduğunu düşlüyorum düşlemesine de sonunda her çeşmeden boş dönüyor elimdeki tas.

Böyle diyen birisi aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?

A)Sıkıntılı              B)Kararsız      C)Bunalımlı    D)Umutsuz    E)Çaresiz

18.Çocukluğum küçük bir köyde geçti.Yaşamım sıradandı.Olağanüstü bir olay yaşamadım ben.Buna karşılık şehir yaşantısını da tanımak istemedim.Gün gelip zoraki olarak şehre gitmek zorunda kalınca üzülmüştüm.Çünkü şehir kirliydi;hırsızlık,dolandırıcılık,kısacası yalanın bininin bir para olduğu yerdi şehir;ama benim o şirin köyüm öyle miydi?Her şey selam sıcaklığında samimi ve içtendi burada.

Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?

A)Çocuk köyden ayrılırken üzülmüştür.
B)Şehir köy ile karşılaştırılmıştır.
C)Şehirde modern imkânlar daha fazladır.
D)Çocuğun köyde sıradan bir hayatı vardır.
E)Çocuk köyüne özlem duymaktadır.

19.Aşağıdakilerin hangisinde ünsüz benzeşmesine aykırı bir kullanım vardır?

A)Sisler Bulvarı’ndan geçtim sırsıklam.
B)Yağmur bardakdan boşanırcasına yağıyordu.
C)Çocuğun ipek tenine hafifçe dokundu.
D)Yakıp yırtmıştım bütün mektuplarımı.
E)Herkesten farklı olduğunu söylerdi hep.

20.”Çocuğunu dövdüğünü kabul etmek istemeyeceğini bildiğim için konuşmamayı yeğledim.” cümlesinde kaç yerde ünsüz yumuşaması vardır?

A)1         B)2        C)3      D)4            E)5

21.”Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.
Bu atasözünde aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?

A)Kaynaştırma harfi           B)Ses düşmesi
C)Ses yumuşaması              D)Ünlü daralması
E)Ünsüz benzeşmesi

22.Aşağıdaki altı çizili sözcüklerin hangisinde farklı bir ses olayı vardır?

A)Yavrusunu kucağına aldı doyasıya kokladı.
B)Gönlümde açmadan solan bir gülsün.
C)Azıcık aşım,kaygısız başım.
D)Sızladı yüreğim seni görünce.
E)Çocuğun benzi gittikçe sararıyordu.

23.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “-de” bağlacının yazımıyla ilgili bir yazım yanlışı yoktur?

A)Gelipte bizi bulamazsan kapıya not bırak.
B)Sende kalan mektuplarıda gönder.
C)Oraya şimdi de daha sonrada gidebiliriz.
D)Bu servetin hepsini çalışıp ta kazandım.
E)Gidip de dönmemek,dönüp de görmemek var.

24.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)Onların evi 6.ıncı katta değil miydi?
B)Her şey senin istediğin gibi olamaz.
C)Ben de onunla birlikte yürüdüm.
D)Bu yıl sınav mayısta yapılacak.
E)Bu dershane ODTÜ’yü hayal olmaktan çıkarıyor.

25.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır?

A)Amcamın kızı Ayşe 3 Mart 1991 de doğdu.
B)Dün konuştuğum kişiyle Cuma günü buluşuyoruz.
C)Ankara’daki arkadaşım haziran ayında gelecek.
D)Okullar,geçen yıl 15 Haziran 2007’de kapandı.
E)Yapraklar,eylül ayında dökülmeye başlar.

26.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde iki nokta(:) yerinde kullanılmıştır?

A)Arkadaşını gördü:Onunla üç dakika konuştu.
B)Bir haf ta önce kış geldi:Her yer karlarla örtüldü.
C)Çocuklar uzaktan göründüler:Birazdan burada olurlar.
D)Garip davranmasının sebebi şudur:Uykusuzluk.
E)Bunların hepsi de çok çalışkandır:Bunu o da biliyor.

27.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde noktalı virgül(;) yerinde kullanılmıştır?

A)Olayı ne arkadaşına;ne de ailesine anlattı.
B)İnsan;kendi başarısını kendi hazırlar.
C)Bu konuları anlattım;da ama onlar anlamamış.
D)Cihan yıkılsa;emin ol,bu cephe sarsılmaz.
E)Yoldaki çocuklardan henüz haber alamadık;yoksa başlarına bir iş mi geldi?

28.Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisinin kökü türce ötekilerden farklıdır?

A)Bizim eve bir süzgeç almalısın.
B)Bu öksürük şurubunu her akşam içmelisin.
C)Bu sabah kışlaya iki bölük asker geldi.
D)Şimdi getirilen balığın yüzgeçleri çok geniş.
E)Bölgemizde başaklar sararmaya başladı.

29.Aşağıdakilerin hangisinde “-ler” eki eklendiği kelimeye diğerlerinden farklı bir anlam katmıştır?

A)Onun dünyalar kadar malı var.
B)O gün ne karlar yağdı,ne karlar!
C)Akşama kadar güneşlerde yatarsan böyle olur.
D)Ne güzeller sevdim,zaten yoktular.
E)Çocuk,iki gündür ateşler içinde yatıyor.

30.Aşağıdaki dizelerin hangisinde türemiş sözcük yoktur?

A)Ne yıldızlar kaynaşır gökyüzünde.
B)Gökyüzü ekilmiş yıldız dağı gibi.
C)Bugün uçurtma uçuruyordum rüyamda.
D)Yalnızlığın sesini duyuyordum her an.
E)Siz baksanız da bir şey göremezsiniz.

31.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük,birden çok yapım eki almıştır?

A)Sevgi insanın en iyi duygularındandır.
B)Akıncı cetlerinin ihtirasını duydum.
C)Ev sahibi kiracısına çok iyi davranıyordu.
D)Balıkçıya gideceğini söyleyerek buradan ayrılmıştı.
E)İlk kez bu yıl gözlük kullanmak zorunda kaldım.

32.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ögelere ayırmada yanlışlık yapılmıştır?

A)Ünlü yönetmen/bu filmle/Oscar Ödülü’nü/kazanmıştı.
B)Aydınlarımız/halka yaklaştıkça/daha çok/seviliyor.
C)Köylüler/bataklığı kurutmak için/ne yapacaklarını/bilmiyordu.
D)Dünkü soygunda/polis/hırsızlardan ikisini/yakalamış.
E)Kitap okumak/bir insanın dünya görüşünü/ çok/genişletir.

33.Çam ağaçlarının gölgesi karlı kaplı toprağa yansıyordu.
Bu cümlenin ögeleri sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

A)Özne,belirtili nesne,dolaylı tümleç,yüklem
B)Özne,dolaylı tümleç,yüklem
C)Belirtili nesne,dolaylı tümleç,yüklem
D)Özne,dolaylı tümleç,belirtili nesne,yüklem
E)Belirtili nesne,zarf tümleci,yüklem


Başarmanızı dilerim.
Selahattin ÇETİN
Edebiyat öğretmeni





CEVAP ANAHTARI
9.SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ
2.DÖNEM 1.YAZILI

1.E
2.B
3.C
4.E
5.D
6.E
7.C
8.B
9.A
10.D
11.C
12.D
13.A
14.B
15.B
16.A
17.B
18.C
19.B
20.D
21.D
22.C
23.E
24.A
25.A
26.D
27.E
28.E
29.D
30.E
31.B
32.C
33.C

ÖSYS'DE ÇIKMIŞ EDEBİYAT SORULARI

1988 ÖSYS EDEBİYAT SORULARI

1. Aşağıdakilerden hangisi halk şairlerimizin ortak özellikleri arasında yer almaz?

A) Nazım birimi olarak dörtlüğü kullanmaları
B) Aruzla yazanlar bulunmakla birlikte kullandıkları asıl ölçünün hece olması
C) Şiirlerini, halk arasında kullanılan konuşma diliyle söylemeleri
D) Şiirlerinde genellikle yarım kafiye kullanmaları
E) Eserlerinde dini, mistik konuların yanı sıra devrin bazı sosyal olaylarını ele almaları

2. Baki. gelmiş geçmiş Divan şairlerimizin çoğundan daha az eser vermiş, bir küçük divan bırakmıştır. Buna karşın Divan edebiyatımızın en büyük şairlerinden biri olarak bilinir Bu başarının belli başlı nedenini, onun.... aramalıyız. Bakinin tek dizesi bile. yazarını hemen belirler.

Bu parçada boş kalan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) yergilerindeki hünerinde
B) dilindeki sadelikte
C) seçtiği konuların güzelliğinde
D) kendine özgü üslubunda
E) aruzdaki ustalığında

3. Xl. Yüzyıl dil ürünlerinden olan bu eserin değeri. yalnızca Türk dilinin sözcüklerini toplamak, kurallarını ve yöntemlerini bildirmek, ölçülerini açıklamaktan ileri gelmez. Sözcükleri açıklarken tarih, coğrafya, folklor ve edebiyata ilişkin bilgiler. toplumsal yaşayışa ilişkin ipuçları da vergi..
Bu paragrafta sözü edilen eser ve yazarı aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

A)Divan-ı Hikmet Ahmet Yesevi
B)Muhakemetü’l-Lügateyn: Ali Şir Nevai
C)Divanü Lugati’t-Türk: Kaşgarlı Mahmut
D)Kutadgu Bilig; Yusuf Has Hacip
E)Atabetül-Hakayık; Edip Ahmet

4. Tanzimat dönemi şairlerinden Recaizade M. Ekremin çevresinde toplanan gençler, artık kendi başlarına var olmanın yollarını ararlar ve bir dergide birleştirirler. Bunların arasında, sonradan romancı olarak ün kazanmış iki yazarımız da vardır.

Paragrafta sözü edilen dergi ile iki yazarımız aşağıdakilerin hangisinde. bir arada verilmiştir?

A) Servet-i Fünun; Halit Ziya. Mehmet Rauf
B) Malumat; Hüseyin Cahit. Ahmet Rasim
C) Genç Kalemler; Halit Ziya. Ömer Seyfettin
D) Serveti Fünun; Samipaşazade Sezai. Hüseyin Cahit
E) Malumat; Mehmet Rauf. Hüseyin Rahmi

5.Şiirinde sonsuzluğa ulaşma duygusu. ölüm kaygısı, aşk ve lirizm başlıca temalar olarak görülür. Eski şiiri günümüzde de yaşatmış bir şairdir. İstanbulun doğa güzelliklerini yansıtan bir şair olarak tanınmıştır. Divan şiirini çağdaş bir yorumla veren şiirleri de vardır.

Yukarıda sözü edilen şair kimdir?
A) Yahya Kemal Beyatlı
B) Ahmet Haşim
C) Faruk Nafiz Çamlıbel
D) Ahmet Hamdi Tanpınar
E) Cahit Sıtkı Tarancı

6. Aşağıdakilerden hangisinde doğal destanlar bir arada verilmiştir?

A) ilyada. Kalavela. Oğuz Kağan
B) İlyada. Kaybolmuş Cennet. Oğuz Kağan
C) Kaybolmuş Cennet. Kalavela. Şehname
D) ilyada. Kurtarılmış Kudüs. kalavela
E) Kurtarılmış Kudüs. Şehname. Odysseia

7.Aşağıdakilerden hangisi anonim halk edebiyatı ürünlerinden değildir?
A) Mani
B) Koşma
C) Ninni
D) Ağıt
E) Türkü

8.Kısmetindir gezdiren yer yer seni, Arşa çıksan yer yer akıbet seni. Bu iki dizedeki söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Mecaz
B)Cinas
C)Kafiye
D)istiare
E)Hüsn-i Talil

9.Moliere,Lacine ve La Fontaine’nin ortak yönü aşağıdakilerden hangisidir?

A)Tanzimatçıları en çok etkileyen yazarlar olmaları
B)Klasik akımın temsilcileri olmaları
C)Aynı tür eserler vermeleri
D)Kendi alanlarındaki ilk eserleri vermiş olmaları

10.Yazar roman kişilerini insanların kimi zaaflarını örneklendirmek için kullanır.Bu kişileri doğru yoldan çıkaran,kötü yapan içinde yaşadıkları koşullar yada çevre değil içgüdülerdir.hangi sınıftan hangi yaştan olursa olsunlar onları yöneten ve yönlendiren aynı şeydir. Bu paragrafta sözü edilen yazarın eserleri aşağıdaki edebiyat akımlarının hangisine girebilir?

A)Klasisizm
B)Romantizm
C)Realizm
D)Natüralizm
E)Sürrealizm

11.Anavarza atoynağı
Kana bulanmış gömleği
Kıyman a zalımlar kıyman
Kör karının bi deyneği

Yaşlı bir kadının öldürülen tek oğlu için duyduğu acıyı dile getiren bu dörtlükte,aşağıdakilerden hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A)Bir anlam inceliği yaratmak için bildiği şeyi bilmez görünme
B)Bir sözcüğü iki anlamını birden sezdirecek biçimde kullanma
C)Bir sözcüğü gerçek anlamı dışında başka bir sözcük yerine kullanma
D)Bir olgunun gerçek etkenini bir yana bırakarak olguyu başka bir nedene bağlama
E)Birkaç şeyi söyledikten sonra onlarla ilgili başka şeyleri bir sıra gözeterek anlatma

1-E 2-D 3-C 4-A 5-A 6-A 7-B 8-B 9-B 10-D 11-C




1989 ÖSYS EDEBİYAT SORULARI

1 - ... için şiirlerini Arapça, Farsça, Türkçe sözcü sözcüklerden oluşan, halkın zor anlayacağı bir dille yazmışlardır. Bu tutumlarıyla elbette yenilikler getirmişlerdi edebiyatımıza. Arıcak bu yeniliklerle yeni bir şiir kuramamışlar, sadece eski şiiri. divan şiirini yıkmaya çalışmışlardı.

Vurgulanmak istenen düşünceye göre. bu paragrafın başına getirilebilecek en uygun sözler aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tanzimat ve Edebiyat-ı Cedide şairlerinin çoğu Batının etkisinde kaldıkları
B) Tanzimat ve Edebiyat-ı Cedide şairleri. şiiri, şiire özgü öğeler açısından değil, düşünceleri yaymada bir araç olarak değerlendirdikleri
C) Edebiyat-ı Cedide şairleri şiirleri,eski şiir geleneğimizden,usta şairlerin eserlerinden yararlanamadıkları
D) Halk dönük bir edebiyat oluşturmak isteyen Tanzimat şairleri , şiirde içeriğin yanında dilin de önemli olduğu gerçeğini kavrayamadıkları
E) Tanzimatçılar, Türkçeyi çıkmazdan kurtarmak. aydın da halkın da anlayabileceği bir dile ulaşmak

2. Adam, elini uzattı; tam onu koparacağı sırada mor menekşe: Bana dokunma’ diye bağırdı.

Bu cümledeki en belirgin öz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Teşbih (benzetme)
B) Tezat
C) istiare
D) kinaye
E) intak (konuşma)

3. Dünya edebiyatına deneme türünün ilk örneklerini kazandıran ve bu türün temsilcisi sayılan yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Boileau
B) La Fonteine
c) Montaigne
D) Voltaire
E) J.J Rousseau

4. Yazar, bir toplum gerçeğini belirtmek istiyor. Bir çevreyi. bu çevrenin kişilerini görmüş. biliyor. Bundan bir roman çıkarmak istemiş. Ne var ki romanı okuyup bitirdikten sonra zihnimizde yalnız birtakım olaylarını izleri kalıyor. Bir de yazarın bunlara karşı yergici tutumu. Yazarın tutumunu beğeniyor, öfkesine katılıyoruz. Ama bu kitabı deneme ile röportaj arası bir yapıt olmaktan kurtaramıyor. (Daha doğrusu ona bir roman tadı kazandırmıyor.

Bu parçada, aşağıdaki edebiyat türlerinden hangisine özgü nitelikler ağır basmaktadır?
A)Günlük B) Eleştiri C)Anı D)Fıkra E)Makale

5. İlahi,kabul serıdenı ret senden şifa senden, derman senden... İlahi, iman verdin, daim eyle; ihsan verdin, kaim eyle,

Bu parçadaki altı çizili sözcükler aşağıdakilerden hangisine örnektir?
A) Imale B) Seci C) Aliterasyorı D) Redif E) Cinas

6. Aşağıdakilerden hangisi, halk edebiyatının özelliklerinden biri değildir?

A)Münacat,naat,mesnevi,mersiye gibi ortak tür ve konuların kullanılması
B)İslamiyetten önceki Türk edebiyatı geleneğini sürdüren sözlü bir edebiyat olması
C)Şiirde hece ölçüsü ve yarım kafiye kullanılması
D)Şiirlerin saz şairi ya da ‘’aşık’’ denen şairlerce,’’bağlama adı verilen bir sazla söylenmesi
E)Düşünce ve duyguların dörder dizelik bentler biçiminde anlatılması

7. Divan edebiyatı ile Tanzimat edebiyatının karşılaştırılmasına ilişkin aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Divan şiirindeki ‘parça güzelliği anlayışı yerine, Tanzimat şairleri konu birliğine ve ‘bütün güzelliğine önem vermişlerdir.
B) Divan edebiyatında sanatçılar, seçkin kişiler için eser vermiş, Tanzimatçılar ise halk için yazmayı amaçlamışlardır.
C) Divan edebiyatında aruz ölçüsü kullanılmış, Tanzimat edebiyatında ise aruzun yanında az da olsa hece ölçüsüne yer verilmiştir.
D) Divan nesrinde söz hünerleri gösterme, Tanzimat nesrinde ise birtakım düşünceleri halka yayma amaçlanmıştır.
E) Tanzimat nazmında, Divan edebiyatı nazım biçimleri tümüyle bırakılıp Fransız şiirinde görülen nazım biçimleri benimsenmiştir.

8. Aşağıdaki cümlelerini hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Edebiyat-t Cedide sanatçıları hikaye ve romanda realizm ve natüralizm. şiirde parnasizm ve sembolizm akımlarının etkisinde kalmışlardır.
B) Tanzimat edebiyatının ilk döneminde eser veren romancılarımızda romantizm akımının etkileri görülür.
C) Edebiyat-ı Cedide sanatçıları, şiir, hikaye, roman. fıkra. makale türlerinde eser vermişlerdir.
D) Ömer Seyfettin, hikayelerinin konularını, günlük hayattaki gözlemlerinden, çocukluk anılarından ve tarihten almıştır.
E) Türk edebiyatının ilk realist eseri. Recaizade Mahmut Ekrem’in intibah adlı romanıdır.

9.Aşağıdakilerden hangisi masalın özelliklerinden biri değildir?
A)Olayların belli bir zamana bağlanmaması
B)mişli geçmiş zamanla anlatılması
C)Belli bir yazarın bulunmaması
D)Milli duygularla dini inançları işlemesi
E)Eğitici nitelik taşıması

10. Aşağıdakilerden hangisi, Servet-i Fünun
edebiyatının özelliklerinden biri değildir?

A) Sone, terza-rima gibi nazım biçimlerinin benimsenmesi
B) Aruz vezninin kullanılması
C) Romanlarda, olayların genellikle İstanbul dışında geçmesi
D) Nazmın nesre yaklaştırılması
E) Yabancı sözcüklerle yüklü bir dil kullanılması

11. 1909’da Fecr-i Ati topluluğuna katıldı. Bu topluluğun dağılmasından sonra da şiirler yazmayı sürdürdü. Şiirlerinin hepsi de aruzla yazılmıştır. Aşk ve doğa. temalarını işlediği, sembolizm akımı anlayışına uygun olarak yazdığı şiirlerinde hayale ve müziğe büyük önem verdi. Güçlü şiirleri yanında, değişik konuları yoğun bir dille anlatan fıkraları da vardır.

Burada sözü adlloıı sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet Haşim
B)Cenap Şehabettin
C) Süleyman Nazif
D) Faruk Nafiz Çamlıbel
E) Yahya Kemal Beyatlı

12. Tanzimat’tan Cumhuriyet sonrasına uzanan bir zaman dilimini romanına konu edinmiştir. Büyük değişimlerin ve bunalımların yer aldığı bu zaman dilimi içinde, kuşaklar arasındaki görüş farklılıklarını ve çatışmaları, halk-aydın çelişkisini işlemiştir. Öyle ki tarihsel ve sosyal olayları yansıttığı romanları birbirini bütünleyen bir zincirleniş içinde, çağdaş, siyasal ve sosyal tarihimizin panoramasını vermektedir.

Bu yargilarla değerlendirilen yazar, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Refik Halit Karay
B) Hüseyin Rahmi Gürpınar
C) Reşat Nuri Güntekin
D) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
E) Halide Edip Adıvar

1-B 2-E 3-C 4-B 5-B 6-A 7-E 8-E 9-D 10-C 11-A 12-D

1990 ÖSYS EDEBİYAT SORULARI

1.Fransız edebiyatında şair, romancı ve oyun yazarı olarak tanınır. ‘Cromwel” adlı oyununun önsözünde klasik estetiğin tüm bağlayıcı kurallarına karşı çıkarak “Romantizm” akımının ilkelerini ortaya koyar. Mücadeleyle geçen hareketli yaşamında halkın sevgisini kazanır. Ünlü romanı “Notre Dame’ın kamburu” dünya klasikleri arasında yerini alır.
Burada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Voltaire
B) Diderot
C) Racine
D) Victor Hugo
E) Alexandre Dumas

2.Yalnız zaman olur bazı akşamlar
Bir kadın çehresi: yanarken camlar
Bir lahza belirir loş aynalarda
Bu dizelerde geçen, yanarken camlar’ sözünde, aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?
A) Bir durumu, gerçekte olduğundan daha üstün gösterme
B) Bir sözü benzetme amacıyla başka bir söz yerine kullanma
C) Birden çok anlamı bulunan bir sözcüğü uzak anlamıyla kullanma
D) insanlara özgü bir niteliği cansız varlıklara aktarma
E) Bir olguyu, gerçek nedeninin dışında, haşa giden bir nedene bağlama

4. Bir halk edebiyatı ürünü olan “mani” aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Yazarları belli değildir.
B) Kafiye düzeni a-a-b-a biçimindedir.
C) Anlatılmak istenen duygu ya da düşünce iki dizede bulunur.
D) ilk iki dize, son iki dize ile yalnız kafiye bakımından ilgilidir.
E) Yalnızca aşk konusu işlenir.

5. Aşağıdakilerden hangisi eski Yunan edebiyatı tiyatro yazarlarından biri değildir?
A) Aiskhylos
B) Sophokles
C) Sokrates
D) Euripides
E) Aristophanes

6. Namık Kemal ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Edebiyatı, düşüncelerini halka yaymak, toplumu geliştirmek için bir araç olarak kullanmıştır.
B) Eski edebiyata karşı olduğu halde yeni düşünce ve kavramları yazmak amacıyla yazdığı şiirlerinin çoğunda biçim ve dil bakımından eskiye bağlı kalmıştır.
C)Batı şiirini tanıtmak amacıyla Fransız şairlerinden manzum çeviriler yapmıştır.
D)Edebiyattaki yerini, nesir alanında özellikle makale,piyes,roman,eleştiri,tarih türünde yazdığı eserler belirlemiştir.
E)Yazıda konuşma dilinin kullanılmasından yana olmuş ve özellikle tiyatrolarını oldukça sade bir dille yazmıştır.

7. Çürüyen, yozlaşan İstanbul ve bu İstanbulun çürümüş, yozlaşmış insanları... Mithat Cemal Kuntayın romanından sürekli olarak bir küf kokusu gelir burnunuza. İstanbul’un birbirini izleyen üç dönemini yansıtmak isteyen yazar, gözlerini hep bu kokuşmuşluğa dikmiştir. Yalnız kişisel çıkarları peşinde koşanlar, dalkavuklar, jurnalciler.. Bir pislik, bir kokuşmuşluk perdesine bürünmüş olarak anlatır İstanbulu.
Aşağıdaki şairlerden hangisi İstanbul’u şiirinde bu parçada belirtilen yönleriyle yansıtmaya çalışmıştır?
A) Cenap Şahabettin
B) Tevfik Fikret
C) Mehmet Emin
D) Mehmet Akif
E) Celal Sahir

8. Dilde sadeleşme hareketi, Yeni Lisan” adıyla aşağıdaki edebiyat dönemlerinin hangisinde yer almıştır?
A) Tanzimat
B) Servet-i Fünun
C) Fecr-i Ati
D) Milli Edebiyat
E) Cumhuriyet

9.İlk şiirlerini Dergah ile Milli Mecmua’da yayımladı. Hecenin beş şairine bağlanmayarak sanatını tek başına kurdu. İçtenlikli ve ince, duygusal yönü ağır basan memleket şiirleriyle tanındı; hece ölçüsüne yeni olanaklar,Halk edebiyatıyla ilgili kimi çalışmalarda bulundu. Şiirleri ‘Şürle’ adlı kitapta toplandı. “Koçyiğit
Köroğlu’, “Köşebaşı’ gibi piyesleri, tiyatrolarda ilgiyle izlendi.
Burada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet Hamdi Tanpınar B) Faruk Nafiz Çamlıbel
C) Orhan Seyfi Orhon
D) Enis Behiç Koryürek E) Ahmet Kutsi Tecer

10. Yapıtlarında daha çok kırsal kesim insanlarını anlatan birkaç yazar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’yla görüşmeye gider. Bu ilgiden çok hoşnut olan Yakup Kadri, bir ara merakla konuk yazarlara nerelerden geldiklerini sorar. Yazarlardan biri gülerek: “Yabandan geliyoruz üstat, Yaban’dan!” der.
Parçada geçen “Yabandan geliyoruz.” sözünde, aşağıdaki açıklamaların hangisine uygun bir söz sanatı vardır?
A) Bir anlam inceliği yaratmak için bildiğini bilmezlikten gelme
B) Bir Sözcüğü alışılmış anlamının dışında bir anlamda kullanma
C) Söylenmek isteneni en az sözcükle anlatma
D) Bir gerçeği sezdirmek için bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlamıyla kullanma
E) Söz arasında, bilinen bir duruma işaret etme

1-D 2-B 3-A 4-E 5-C 6-C 7-B 8-D 9-E 10-D 11-D

1991 ÖSYS EDEBİYAT SORULARI

1.Aşağıdaki yapıtlardan hangisi öbürlerinden farklı bir türde yazılmıştır?
A)Anna Karenina
B)Vadideki Zambak
C)Gülünç Kibarlar
D)Tom Sawyer’in Maceraları
E)Madam Bovary

2.Biyografi türüyle benzerlik gösteren eserlere Divan Edebiyatında ne denir?
A)Tezkire B)Münşeat C)Hamse D)Velayetname E)Siyer

3.Nedir can kim anı sen nazenin canane vermezler
Sana aşık olanlar yoluna cana ne vermezler

Bu dizelerde olduğu gibi, söylenişleri bir,anlamları ayrı iki sözü bir arada bulundurma sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
A)Cinas B)Hüsn-i talil C)Teşhis D)Tevriye E)İntak

4.Aşağıdakilerden hangisi M.Emin Yurdakul,Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin’in ortak özelliğidir?
A)Fecr-i Ati topluluğuna dahil olmaları
B)Genç Kalemler hareketinin başında bulunmaları
C)Hem nesir hem de nazım alanında eser vermeleri
D)Fikir adamı kişiliklerinin,sanatçı kişiliklerinden güçlü olması
E)Türkçülük akımının öncüleri sayılmaları

5.Aşağıdakilerden hangisi edebiyatımızda ünlü bir mektuptur?
A)Harname
B)Şikayetname
C)İskendername
D)Garipname
E)Zafername

6.Düzenleyicisi pek bilinmez.Halkın sözlü geleneğinde oluşup gider.Çağdan çağa ve yöreden yöreye içeriğinde olsun,biçiminde olsun,değişikliklere,bozulmalara,kırpılmalara uğrayabilir.Her zaman bir ezgiyle söylenir.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisinden söz edilmektedir?
A)Tuyuğ B)Şarkı C)Türkü D)Rubai E)Gazel

7. Aşağıdaki dizelerin hangisinde zengin kafiye kullanılmıştır?
A) Ağaçlar kökünden kopacak gibi,
Bir türlü dinmiyor başlayan tipi
B) Çınla ey coşkun deniz, kayalıklarda çınla
Sar bütün kumsalları o dolaşık saçınla
C) Kardır yağan üstümüze geceden
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden
D) Dağlar, omuz omuza yaslanan dağlar
Sular karınca paslanan dağlar
E) Kervan yürür peşi sıra düşemem
Yıldız akar uçsam da yetişemem

8.Halk şiirimizin güçlü soluklu bir şairidir. Kendini yedi yaşından itibaren saza, söze, şiire ve türküye vererek dış dünyasının karanlığını, gönül dünyası ile aydınlatmıştır. Gönül gözüyle yazdığı şiirlerinde birlik, beraberlik, yurt sevgisi, güzellik, gurbet, ayrılık duygularını dile getirmiştir.
Bu parçada tanıtılan şair aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yunus Emre
B) Pir Sultan Abdal
C) Karacaoğlan
D) Aşık Veysel
E) Dadaloğlu

9.Edebiyatımızda, nazmı nesre yak1aştırmadaki ustalığıyla tanınmış sanatçılarımız aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir?
A) Tevfik Fikret - Yahya Kemal Beyatlı
B) Yahya Kemal Beyatlı - Ziya Paşa
C) Ahmet Haşim - Mehmet Akif Er-soy
D) Mehmet Akif Ersoy - Tevfik Fikret
E) Ziya Paşa - Ahmet Haşim

10. Aşağıdaki dizelerin özellikle hangisinde bir abartma vardır?
A) Bir ah çeksem dağı taşı eritir Gözüm yaşı değirmeni yürütür
B) Bu topraklar ecdadımın ocağı Evim, köyüm hep bu yerin bucağı
C) No doğan güne hükmüm geçer Ne halden anlayan bulunur
D) Derdim çoktur hangisine yanayım Yine tazelendi yürek yarası
E) Yükseğinde büyük namlı karın var.Alçağında mor sümbüllü bağın var

11.Ak tüylü köpektir koyun sürüsüyle Seğirtir kaval sesinde sağa sola Çobandır köyün yamacında Yayar davarı da çömelir Meşe dallarının altına
Bu dizelerde aşağıdaki şiir türlerinden hangisine özgü bir nitelik vardır?
A) Dramatik
B) Epik
C) Lirik
D) Didaktik
E) Pastoral

1-C 2-A 3-A 4-E 5-B 6-C 7-B 8-D 9-D 10-A 11-E

1992 ÖSYS EDEBİYAT SORULARI

1. (1) Dik, sarp bir doruğa tırmanan bir dağcıyı andırıyor deneme yazarı. (Il) Yamaçta ayağını koyacağı bir yer arıyor. (III) Elleriyle tutunacak bir yer seçiyor. (IV) İpini takacağı bir kaya parçası gözlüyor; adım adım tırmanıyor, sınaya sınaya yükseliyor. (V) Tepede, ulaştığı noktada, bir dağcı gibi güven duygusu sarıyor içini.

Yukarıdaki cümlelerin hangilerinde benzetmeye yer verilmiştir?
A)I. ve III. B)I. Ve IV. C)II. ve III. D)II.ve IV. E)IV. ve V.

2. Aşağıdakilerin hangisinde bir kinaye ‘vardır? A) Gönül sevdiğinden soğur,Görülmeyi görülmeyi
B) Gölgesinde dinlendiğim Koca çamlar yerinde mi
C) Şu karşıma göğüs geren Taş bağ ini dağlar mısın
D) Elbet bir devasız dertten Doğan göz bir zaman ağlar
E) Uçtu kuşların kervanı,Her biri bir dala gider

3. Aşağıdakilerden hangisi klasik komedyanın özelliklerinden biri değildir?

A) Karakterleri çoğunlukla üst tabakadan soylu kişilerden seçme
B) Konuları, çağdaş toplumdan, günlük yaşantıdan alma
C) Toplumsal çelişkilerin gülünç yanlarını vurgulayarak düşündürmeyi amaçlama
D) Vurma, yaralama gibi acı verici olayları izleyicinin gözü önünde canlandırma
E) Birbiri ardınca kesintisiz sürüp giden diyalog ve kara bölümlerinden oluşma

4. Kasidelerinde kullandığı ağır dil, gazellerinde, özellikle şarkılarında oldukça sadeleşir. Farsça ve Arapça şiirleri de olmakla birlikte şiirlerinin çoğu Türkçedir. Kasidelerinden çok, yeni buluşlarla süslediği şarkı ve gazelleriyle ünlüdür.. Gazellerine, “Malumdur benim sühanım mahlas istemez.” Diye haklı olarak övünecek derecede kişiliğinin damgasını vurmuştur.

Bu parçada tanıtılan divan şairi aşağıdakilerden hangisidir?
A)Fuzuli B)Baki C)Nedim D)Nefi E)Nabi

5.Aşağıdaki dizelerden hangisi bir taşlamadan alınmış olabilir?

 A)Ayna almış perçem düzer,
Zülfün tarayı tarayı

 B) Kırık çanağı yok ayran içecek
Kahveye gelir de fincan beğenmez

C) Eğil dağlar eğil üstünden aşam
Yeni talim gelmiş varam alışam

D) Güzel gitti diye pınar ağladı
Acıdı yüreğim yandı pınara

E) Avcılardan kaçmış ceylan misali,
Geçmiş dağdan dağa yoktur durağı

7. Divan edebiyatındaki “gazel" in konu bakımından Halk edebiyatındaki benzeri aşağıdakilerden hangisidir?

Aşağıdaki eserlerden hangisi edebiyat türü bakımından ötekilerden farklıdır?
A)Varsağı B)Destan C)Türkü D)Koşma )Nefes

8.Aşağıdaki eserlerden hangisi edebiyat türü bakımından ötekilerden farklıdır?

A)Şermin
B)Okun Ucundan
C)Garip
D)Türk Sazı
E)Altın Işık

9. Aşağıdakilerden hangisi Servet-i Fünuncuların şiir özelliklerinden biri değildir?

A) Kafiyede şekilden çok, ses benzerliğine önem verme
B) Konu birliğine ve bütün güzelliğine önem verme
0) Nazmı nesre yaklaştırma
D) Konuyla vezin arasında bir ahenk ilgisi arama
E) Herkesin anlayabileceği bir dil kullanma

10. Uyandım baktım ki sabah
Güneş vurmuş içime
Kuşlara yapraklara dönmüşüm
Pir pir eder durur, bahar rüzgarında

Bu dizeler Orhan Veli’nin şiirine özgü aşağıdaki niteliklerden hangisine örnek gösterilebilir?

A) Edebi sanatlara yer vermemesine
B) Nükteli bir söyleyişi yeğlemesine
C) Doğa betimlemesine başvurmasına
D) Ölçü ve uyağa önem vermemesine
E) Toplumsal sorunlara değinmesine

11. Çepçevre bahar içinde bir yer gördük
Ferhad ile Şirin’i beraber gördük.
Baktık geceden fecre kadar ellerde
Yıldızlara yükselen kadehler gördük

Bu dörtlüğün nazım şekli aşağıdakilerin hangisidir?

A) Rubal B) Mani C) Şarkı D)Murabba E)Nefes

12. Aşağıdakilerin hangisinde verilen eser, karşısındaki yazara ait değildir?

A) Devlet - Eflatun
B) Graziella — Lamartine
C) Faust - Goethe
D) Yaşayan Ölü - Tolstoy
E) Wilhelm Tell - Mark Twain

1-B 2-C 3-A 4-C 5-B 6-D 7-D 8-B 9-E 10-D 11-A 12-E

1993 ÖSYS EDEBİYAT SORULARI

1.Gazel ve koşmanın karşılaştırılması ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A)Gazel, Divan edebiyatına, koşma, Halk edebiyatına özgü nazım biçimidir.
B) Gazelde nazım birimi beyit, koşmada dörtlüktür.
C) Gazel, aruzun istenilen her kalıbıyla yazıldığı halde. koşma, genellikle hoca ölçüsünün 11'li kalıbıyla yazılır.
D) Gazel, 10-20 beyitten, koşma 7-12 dörtlükten oluşur.
E) Gazellerin konusu sevgilinin güzelliği, aşk ve şarap: koşmalarınki ise genellikle aşk, sevgi ve doğa güzellikleridir.

3.Aşağıda verilen bilgilerden hangisi Şinasi’ye ait değildir?

A) Dil ve edebiyat üzerine görüşlerini Londra’da çıkan Hlürriyet gazetesinde yayımladığı “Şiir ve inşa” makalesinde anlatmıştır.
B) Şiirlerinde konu birliğine ve bütün güzelliğine önem vermiştir.
C) Fransızcadan manzum olarak Türkçeye çevirdiği bazı şiirleri, asıllarıyla birlikte Tercüme1 Manzume adlı, bir kitapta toplanmıştır.
D) Batı edebiyatı yolunda eser veren ilk Türk sanatçısıdır.
E) Düşüncelerini yalın ve açık bir anlatımla söylemeye, konuşma dilini yazı dili haline getirmeye çalışmıştır.

4. Yeni bir duyarlığı, yeni bir şiir dilini oluşturmaya çalışırken Batı’yı hemen hemen günü gününe izlemişlerdir. Şiirlerinin imgelerle yüklü, sanatlı bir yapısı vardır. Özellikle benzetmeler ve sıfatlarla varlıklanan gerçek görünüşlerini değiştirmeye çalışmışlardır. Aşk, doğa, aile yaşamı, ‘kişisel tedirginlik ve yakınma temalarını şiirlerinde bol bol işlemişlerdir.

Bu parça sözü edilen edebiyat topluluğu ve onun üyelerinden biri aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir?

A) Tanzimat - Abdülhak Hamit Tarhan
B) Servet-i Fünun - Cenap Şehabettin
C) Garipçiler - Orhan Veli kanık
D) Milli Edebiyat - M. Emin Yurdakul
E) Cumhuriyet Dönemi - Faruk Nafiz Çamlıbel

5. Yazar, eserde karagöz ve ortaoyunu hakkında oldukça ayrıntılı bilgi verirken çocukluğunda gittiği bu oyunlardan edindiği izlenimlerden yararlandığını şöyle anlatıyor: “Ramazan gecelerinde Ahmet Ağa, beni karagöz ve ortaoyunu izlemeye götürüyordu. Bunlar, Üsküdar’da büyük bir kahvede oynanırdı. kız, erkek alay alay çocuk, hatta büyükler kahvenin bahçesine dolardı. ‘Soytarının Kızı’ adıyla ve İngilizce
olarak basılan eserimdeki Kız Tevfik tipi, bu ir akşamların bende bıraktığı izlenimlerden çok şey almıştır.”

Bu paragrafta sözü edilen yazar ve eseri aşağıdakilerden hangisinde bir arada verilmiştir?

A) Peyami Safa - Dokuzuncu Hariciye koğuşu
B) Reşat Nuri - Yaprak Dökümü
C) Halide Edip - Sinekli Bakkal
D) Reşat Nuri - Çalıkuşu
E) Halide Edip - Tatarcık



1.Çağdaş Batı şiiriyle eski Türk şiirinin bileşimini gerçekleştirerek aruz ölçüsünü, yaşayan Türkçeye uygulamış, geçmiş değerlere bağlı, kendine özgü bir şiir geliştirmiştir. Hece- aruz tartışmalarının en güçlü dönemlerinde, hece ölçüsünü küçümseyip. şiir için ölçünün esas değil, sadece bir araç olduğuna inanarak biri dışında bütün şiirlerini aruzla yazmıştır.

Bu şair aşağıdakilerden hangisidir?
A)Muallim Naci
B)Yahya Kemal
C)Ahmet Haşim
D)Mehmet Akif
E)Tevfik Fikret

7. O güne kadar yazınımızda anı, yazınsal değerde tür değildi. Modern anlamda romancılığımızın kurucusu sayılan yazarımız, ilk kez yazınsal değerde anılar yazmıştır. Hem yazınsal, hem siyasal nitelikte olan bu anılarını dokuz ciltte toplamış ve kırk yılı kapsayan ilk beş cildine “Kırk Yıl” adını vermiştir.

Bu parçada aşağıdaki yazarların hangisinden söz edilmektedir?

A) Hüseyin Rahmi Gürpınar
B) Recaizade Mahmut Ekrem
C) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
D) Reşat Nuri Güntekin
E) Halit Ziya Uşaklıgil

8.Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biridir. İnsanlara ders vermeden doğruları göstermeye çalıştığı “Denemeler” adlı tek kitabı, günümüzde de bir başyapıt ve başucu kitabı olma özelliğini korumaktadır.

Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A)Montaigne
B)Balzac
C)V. Hugo
D)Voltaire
E)J.J.Rousseau

1-D 2-C 3-A 4-B 5-C 6-B 7-E 8-E 9-A

1994 ÖSYS EDEBİYAT SORULARI

1.Siz baksanız bir şey göremezsiniz
Benim yurdumdur orası
Ardıçlar. gürgenler, tozlu yollar
Tokatla Niksar arası

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Redif
B) Uyak
C) Ölçü
D) Eksiltili cümle
E) Dilek - koşul kipi

2. Sıladan geliyorsunuz
    Ne var ne yok bizim oralarda
    Çiçek açmış mı erikler
    İpek perdeli pencerenin altında

Bu dörtlük için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)Bir özlem dile getirilmiştir.
B)kişileştirme sanatına başvurulmuştur..
C)Ölçü ve uyak yoktur.
D)Üçüncü ve dördüncü dizeler. anlamca birbirini bütünlemektedir.
E)Birinci dize kurallı bir cümledir.

3. Aşağıdakilerden hangisi,  düşüncelerini açıklamak için sanatı bir araç alarak kullanmıştır?

A) Recaizade Mahmut Ekrem
B) Tevfik Fikret
0) Abdülhak Hamit
D) Cenap Şehabettin
E) Ahmet Haşim

4.Aşağıdaki eserlerden hangisi 15. yüzyılda “mesnevi’ biçiminde yazılmış bir yergidir?

 A) Tazarru-name
B) Kabus-name
C) İskender-name
D) Har-name
E) Garip- name

5.Bahçelerde gül gerek
Güllere bülbül gerek
Senin gibi güzele
Bencileyin kul gerek

Bu dörtlüğün nazım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?

A)Varsağı B)Divan C)Destan D)Koşma E)Mani

A) Bahar erdi yine düştü letafet gülistan üzerine
Yine oldu zeminin lütfu galip asman üzre
B) Gül devri ayş eyyamıdır zevk u safa hengamadır
Aşıkların bayramıdır bu mevsim ferhunde dem
C) Defa taşın ne gam atsa Hayali sana alçaklar
Belagat meyvesin hasıl eden nahl-i hünersin sen
D) Bu devr içinde benim padişeh-i mülk-i sühan
Bana sunuldu kaside bana verildi gazel
E) Arızın yadıyle nemnak alsa müjganım n’ola,
Zayi olmaz gül temannasıyla vermek hare su

7. Şiir, öykü, roman, deneme ve edebiyat tarihi alanlarında yapıtlar vermiş, çok yönlü bir yazardır. Daha çok sembolist akıma girebilecek. ahenkli ve orijinal hayallerle yüklü şiirler yazmıştır. Hikayelerinde insan ruhunun temeli saydığı bilinç altına ve rüyalara geniş yer vermiştir. Romanlarında bu öğelerle birlikte, tarihsel, toplumsal konuları da ele almıştır.

Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A)Yakup Kadri Karaosmanoğlu
B)Abdülhak Şinasi Hisar
C)Ahmet Hamdi Tanpınar
D)Namık Kemal
E)Hüseyin Rahmi Gürpınar

8. Divan edebiyatı ile, Servet-i Fünun edebiyatının ortak bir özelliğini belirten yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Dil, yabancı sözcükler ve yabancı dil kurallarıyla yüklüdür.
B) Arap ve Fars edebiyatlarından alınan, kaside, kıta, mesnevi gibi nazım biçimleri kullanılmıştır.
C) Konu ile ölçü arasında bir uyum olmasına özen gösterilmiştir.
D) Uyağın göz için değil, kulak için olduğu görüşü egemendir.
E) Beyit, başlı başına bir bütün sayılmış ve düşünceleri anlatan cümleler bir beyit içinde tamamlanmıştır.

9.Türk edebiyatında bu türün örnekleri, Cumhuriyet ten sonra verilmeye başlanmıştır. Ahmet Haşim’in “Bize Göre” ve “Gurabahane-i Laklakan” adlı yapıtlarındaki kimi parçalar, edebiyatımızda bu türün ilk örnekleri sayılabilir. Türün en başarılı temsilcisi ise. Nurullah Ataç olarak bilinir. Sabahattin Eyüboğlu, Suut Kemal Yetkin de bu türün ustaları arasında yer alır.

Bu parçadaki sözü edilen yazınsal tür aşağıdakilerden hangisidir?

A) Öykü B)Anı C)Roman D)Deneme E)Gezi

10. (I) 1860 - 1885 yılları arasında Fransada, sanatçıların etkisi altında kaldıkları Parnasizm. sadece roman sanatına özgü bir akımdır. (II) Romantizm’e tepki olarak doğmuştur. (III) Parnasçıları romantiklerden ayıran önemli fark “Sanat, sanat içindir.” ilkesine sımsıkı bağlanmalarıd ır. (IV) Türk edebiyatında ilk izleri Servet-i Fünun şairlerinde görülür. (V) Bu akımı bizde ilk tanıtan ve temsil eden Cenap Şehabettin olmuştur.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

 A) I B) II. C) III D) IV E) V

1-C 2-B 3-B 4-D 5-E 6-A 7-C 8-A 9-D 10-A




1995 ÖSYS EDEBİYAT SORULARI

1.Düzenleyicisi bilinmez, halkın sözlü geleneğinden oluşur. Çağdan çağa, yerden yere içeriğinde olsun, biçiminde olsun değişikliklere uğrayabilir. Her zaman bir ezgiyle söylenir.

Bu parçada, aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A)Türkü B)Şarkı C)Gazel D) Mesnevi E)Koşma

3. Onun tiyatro eserleri, sahne tekniği açısından zayıf olduğu gibi dil açısından da oynanmaya elverişli değildir. Piyeslerinin bir bölümü manzum, bir bölümü nesir, bir bölümü de nazım - nesir karışık olarak yazılmıştır. Bunların birkaçının konusu günlük hayattan alınmış fakat çoğunda tarihi bir olay işlenmiştir.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A)Abdülhak Hamit
B)Muallim Naci
C)Şinasi
D)Ahmet Tevfik Paşa
E)Şemsettin Sami

4. Yazarın ilk romanıdır. Gerçekçi bir eserdir. Üç ayrı kuşak arasındaki görüş, duygu ve yaşayış ayrılıklar üzerinde durulur. Bu ayrılıklar yüzünden ailenin çözülüşü gösterilir. Hikaye ve roman edebiyatımızın geleneksel temalarından biri olan aşırı Batı hayranı züppe tipi, başarılı bir biçimde çizilir.

Bu parçada sözü edilen eser ve yazar aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

A) Felatun Bey ile Rakım Efendi - Ahmet Mithat Efendi
B) Kiralık Konak - Y. Kadri Karaosmanoğlu
C)Fahim Bey ve Biz - A. Şinasi Hisar
D) Şıpsevdi - H. Rahmi Gürpınar
E) Ayaşlı ve Kiracılar, - Memduh Şevket Esendal

5. Aşağıdaki dizelerin hangisinde dört öğesi de bulunan bir “teşbih” vardır?

A) Her hatıra bir damla yaş oldukça gözümde
B) Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi
C) Canlandı hayalimde o mazideki yazlar
D) Her gölge bir insan kadar inceydi, derindi
E) Ben böyle değildim, bu deniz böyle değildi

6. Bu sanatçımızın da adı anılınca öteki dallarda verdiği ürünlerden çok, şiiri gelir akla. Şiirlerinde değişik dönemler vardır. Gençlik yıllarında biçim ve içerik yönünden eski şiirin izinde yürürken, Şinasi ile tanıştıktan sonra asıl yolunu bulmuştur. Şiirlerde eski biçim yine sürmüş ama içerik değişmiştir. Özellikle de sosyal konulara ağırlık vermiştir. Ancak vatan ve özgürlük aşkını dile getiren şiirleriyle daha çok tanınır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ziya Paşa
B) Cenap Şehabettin
C) Namık Kemal
D) Recaizade M. Ekrem
E) Tevfik Fikret

7.İlk şiirlerinde duygusal, bireysel, romantik bir tutumu vardır. Anlatımı lirik, dili durudur. Daha sonraki şiirleri asıl şiirlerinin şaşırtıcı öncüleridir.Sıralarda etkilendiği gerçeküstücülerin şiirleri gibi ölçüsüz ve uyaksızdır. Geleneksel şiirle edebi sanatlarla, şairanelikle, ölçü ve uyağın sağladığı mekanik ahenkle her türlü bağı koparmıştır. Her türlü sözcüğün şiire girebileceğini göstermiştir. Kimi şiirlerinde bir alay sezilir.

Bu parçada sözü edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ahmet Haşim
B) Yahya Kemal
C) Orhan Veli
D) Ahmet Hamdi Tanpınar
E) Cahit Sıtkı

8. Nurullah Ataçla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Eleştiri türünün gelişmesinde önemli katkıda bulunmuştur.
8) Dilimizin özleşmesine öncülük etmiştir.
C) Konuşma dilindeki devrik cümlenin yazıda da kullanılmasını yaygınlaştırmaya çalışmıştır.
D) ‘Yaşadığı dönemde deneme türünün başarılı bir temsilcisi olmuştur.
E) Öykü alanında da ürünler vermiştir.

9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Hayriye. 17. yy şairlerinden Nabi’nin mesnevi biçiminde yazdığı öğüt veren, sosyal. didaktik bir yapıttır.
B) Cihan’nüma adlı eserin sahibi Katip Çelebi, batılı anlamda bilime değer veren ilk düşünürlerimizdendir.
C) Realizm ve Natüralizm roman ile hikayede. Parnasizm ise şiirde gerçekçilik demektir.
D) H. Rahmi Gürpınar, tiyatro ve romanlarında Anadolu halkının törelerini, inanışlarını, dilini alaysamalı bir anlatımla vermiş Tanzimat dönemi yazarlarımızdandır.
E) Cumhuriyet döneminde yetişen halk şairi Aşık Veysel’in şiirleri “Dostlar Beni Hatırlasın adlı kitapta bir araya getirilmiştir.

10. Aşağıdakilerin hangisinde verilen dizelerde redif yoktur?

A) Ey, genç kanı kaynayan pınar Ey, altında yatıp kaldığım çınar
B) Uzaktan görenler yine aldanır Gözlerde bir hayal gibi canlanır
C) Ey, kumrulu bahçem, sümbüllü bağım Ey, bülbüllü derem mineli dağım
D) Yatıyor can evimde hep o sonsuz emeller Gönlüme dokunmadı göğsümü yırtan eller
E) Akşam, sanki boşluk içime dolar Dağların cilası gittikçe solar


1 1. Aşağıdaki sanatçılardan hangisi romantizm akımı içinde yer almaz? A)J.J. Rousseau
B)Chateaubriand
C)Schiller
D)Lamartine
E)Racine

12. Aşağıdaki beyitlerin hangisinde cinas vardır?
 A) Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde.
 Sen nerdesin ey sevgili, yaz günleri nerde.
B) Kısmetindir gezdiren yer yer seni,
 Arşa çıksan akıbet yer yer seni
C) Akşam lekesiz. saf, iyi bir güz gibi akşam :
 Ta karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç çam
D) Gözlerin mahmur olurmuş her zaman
Pek yamansın. pek yamarısın, pek yaman
E) Görmeden mecnunların sahraların cemi’yyetin,
 sevdiğim meşk-i nigah eylersin ahularla sen

13. Tablasındaki taze salatalıkları övmek için. “badem bunlar, badem!’’ diye bağıran satıcı, aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurmaktadır?

A) Benzetme
B) Tenasüp
C) Kinaye
D) Hüsn-i Talil
E) Mecaz-ı Mürsel

1-A 2-B 3-A 4-B 5-D 6-C 7-C 8-E 9-D 10-A 11-E 12-B 13-E



1996 ÖSYS EDEBİYAT SORULARI

1. Okuma yok, yazma yok. bilmeyiz eski, yeni,
Kuzular söyler bize yılların geçtiğini,
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek.
 Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek

Bu dörtlükte aşağıdaki şiir türlerinden hangisine özgü bir nitelik vardır?
A) Link şiir
B) Didaktik şiir
C) Pastoral şiir
D) Epik şiir
E) Dramatik şiir

2.(I) Kitab-ı Dede korkut”, sanatçısı belli olmayan, halkın ortak mal olan bir eserdir, (II) Nazım ve nesir karışım, oniki hikayeden oluşur. (III) Hikayelerde daha çok Oğuzların. düşmanları ve insanüstü güçlerle savaşımları anlatılmaktadır. (IV) Her hikaye bağımsız olmakla beraber, çoğunda ortak kahramanlar bulunur ve her hikayenin sonunda Dede Korkut söz alır. (V) Hikayelerde adı geçen Dede Korkut kahramanlığıyla ün kazanmış Oğuz beylerinden biridir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde verilen bilgi yanlıştır?
 A) I B) II C) III D) IV E) V

3. Tragedya türü ile ilgili olarak aşağıda verilere bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Acıklı yönü ağır basan bir tiyatro türüdür.
B) Ana karakterlerin halktan olması en önemli özelliğidir.
C) Konuları, mitolojiden ve tarihten alınır.
D) Zaman, yer ve olay birliği kuralına uyulur.
E) Klasik bir dil ve üslup anlayışıyla yazılır.

4. Mesneviyle ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Uyak düzeni aa ba ca... biçimindedir.
B) Beyit sayısı, konunun işlenişine göre belirlenir.
0) Daha çok, aruz vezninin kısa kalıplarıyla yazılır.
D) Arap ve Türk edebiyatına İranlılardan geçmiştir.
E) Öyküleme gerektiren konular, bu türde işlenmiştir

5. Temel düşünceleri, yazı dilini konuşma diline yaklaştırmaktı. Bu amaçla İstanbul ağzı örnek alındı. Tamlamalar sadeleştirildi: Türkçeleşmiş yabancı sözcüklere pek dokunulmadı. Bu yolla yepyeni, pırıl pırıl bir Türkçe doğdu. Böylece Osmanlıcadan ulusal dile bir geçiş sağlandı.

Türk dilinde yukarıda sözü edilen yeniliği gerçekleştirenlere ne ad verilir?

A) Tanzimatçılar
B) Edebiyat-ı Cedideciler
C) Genç Kalemler
D) Garipçiler
E) İkinci Yeniciler

6. Aşağıdakilerin hangisi “hecenin beş şair’inden biri değildir?

A) Yusuf Ziya Ortaç
B) Faruk Nafiz Çamlıbel
C) Halit Fahri Ozansoy
D) Enis Behiç Koryürek
E) Kemalettin kamu
.
7.İlk şiirlerinde duygusal,bireysel,romantik bir tutumu vardır.Anlatımı lirik,dili durudur.Daha sonraki şiirleri asıl şiirlerinin şaşırtıcı öncüleridir.O sırada etkilendiği gerçeküstücülerin şiirle edebi sanatlarla,şairanelikle,ölçü ve uyağın sağladığı mekanik ahenkle her türlü bağı koparmıştır.Her türlü sözcüğün şiire girebileceğini göstermiştir.Kimi şiirlerinde bir alay sezilir.
 Bu parçada sözü edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?

 A)Ahmet Haşim
 B)Yahya Kemal
 C)Orhan Veli
D)Ahmet Hamdi Tanpınar
 E)Cahit Sıtkı

8.Nurullah Ataçla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

 A)Eleştiri türünün gelişmesinde önemli katkıda bulunmuştur.
 B)Dilimizin özleşmesine öncülük etmiştir.
 C)Yaşadığı dönemde deneme türünün başarılı bir temsilcisi olmuştur.
 D)Öykü alanında da ürünler vermiştir.
 E)Konuşma dilindeki devrik cümlenin yazıda da kullanılmasını yaygınlaştırmaya çalışmıştır.

9.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A)Hayriye,17.yy şairlerinden Nabi’nin mesnevi biçiminde yazdığı ,öğüt veren sosyal,didaktik,bir yapıttır.
B)Cihannüma adlı eserin sahibi Katip Çelebi,batılı anlamda bilime değer veren ilk düşünürlerimizdendir
C)Realizm ve Natüralizm roman ile hikayede,Parnasizm ise şiirde gerçekçilik demektir.
D)H.Rahmi Gürpınar,tiyatro ve romanlarında Anadolu halkının törelerini,inanışlarını dilini alaysamalı bir anlatımla vermiş Tanzimat dönemi yazarlarımızdandır.
E)Cumhuriyet döneminde yetişen halk şairi Aşık Veysel’in şiirleri ‘’Dostlar Beni Hatırlasın’’ adlı kitapta bir araya getirilmiştir.

11.Aşağıdaki sanatçılardan hangisi romantizm akımı içerisinde yer almaz?

A)J.J Rousseau
B)Chateaubriand
C)Schiller
D)Racine

12.Aşağıdaki beyitlerin hangisinde ‘’cinas’’ vardır?

A)Gönlümde oturdum da hüzünlendim o yerde
    Sen nerdesin ey sevgili,yaz günleri nerde
B)Kısmetindir gezdiren yer yer seni,
    Arşa çıksan akıbet yer yer seni
C)Akşam lekesiz,saf,iyi bir güz gibi akşam
D)Gözlerin mahmur olurmuş her zaman,
    Pek yamansın pek yamansın pek yaman
E)Görmeden mecnunların sahradaki cem’iyyetin,
     Sevdiğim meşk-i nigah eylersin ahularla sen

1-A 2-B 3-A 4-B 5-D 6-C 7-C 8-E 9-D 10-A 11-E 12-B 13-E

TÜRK ROMANLARININ ÖZETLERİ

ACIMAK -REŞAT NURİ GÜNTEKİN -ROMAN

İlkokul öğretmeni Zehra’nın babası ölmüştür.Zehra yaşlı adamın bıraktığı anı defterini sabaha kadar okur.Annesinin olumsuz tavırları yüzünden ailenin dağıldığını,babasının bu yüzden onu öğretmen okuluna gönderdiğini öğrenir.İç yüzünü bilmeden düşman olduğu babasının acılarını anlar.Zehra,artık bağışlamayı ve acımayı öğrenmiştir.

AKİF BEY- NAMIK KEMAL – OYUN

Bir deniz subayı olan Akif,Dilruba adında ahlak yönü zayıf bir kadınla evlenir.Dilruba kocasının Sinop muhaberesinde öldüğünü yalancı tanıklarla kanıtlar ve başka biriyle evlenir.Durumu öğrenen Akif,kadını hemen boşar.Öç almak amacıyla kadının evine gider ve Dilruba’nın yeni kocasıyla çatışır.İkisi de ölür.Akif’in babası da Dilruba’yı öldürür.

ANKARA –YAKUP KADRİ KARAOSMAN OĞLU –ROMAN

Üç ayrı bölümden oluşan eserin ilk bölümünde Milli Mücadele yıllarındaki Ankara ‘yı buluruz.İstanbul’dan gelmiş Selma Hanım,kocası Nazif Bey’in etkisiyle bir zamanlar yadırgadığı Milli Mücadeleye inanmaya başlar,ancak bu sefer de kocası Sakarya Muhaberesi’nden korkarak kaçmanın yollarını aramaktadır.Selma,Binbaşı Hakkı Bey’le mücadeleye devam eder ve yaralılara hemşirelik yapar.İkinci bölümde *****huriyet yıllarının Ankara’sı anlatılır.Binbaşı Hakkı Bey’le Selma evlenmiştir.Üçüncü bölümde *****huriyet ruhu ile aydın gençler yetişmiştir.Bunlardan biri de Neşet Sabit’tir. Selma üçüncü evliliği bu gençle yapar ve mutluluğa kavuşur.

AŞK-I MEMNU- HALİT ZİYA UŞAKLIGİL

Varlıklı ve kibar Adnan Bey,genç yaştaki Bihter’le evlenir.Bihter zamanla kocasının yeğeni Behlül’e aşık olur.Behlül’ün gözü ise Nihal’dedir .Evlenmek üzerelerken Bihter ve Behlül’ün yasak aşkları ortaya çıkar. Bihter intihar eder , Behlül kaçar.

ATEŞTEN GÖMLEK – HALİDE EDİP ADIVAR – ROMAN

Edebiyatımızda Kurtuluş Savaşı üzerine yazılan romanların ilkidir. İzmir’ in işgali sırasında kocası ve çoçuğu düşman tarafından öldürülen Ayşe , İstanbul’ a akrabası Peyami’ nin yanına gelir. İkisinin yanına Binbaşı İhsan da katılır ve Anadolu’ ya geçerler , amaçları Kuvayi Milliye’ ye hizmet etmektir. Bu arada hem Peyami hem de Binbaşı İhsan Ayşe’ ye aşık olur. Bu aşk her ikisi için de ateşten bir gömleğe dönüşür.

ARABA SEVDASI – RECAİZADE MAHMUT EKREM – ROMAN

Üstünkörü bir eğitim görmüş Bihruz Bey bir vezir oğludur. Babası ölünce çok büyük bir servete kavuşur. Kendini eğlenceye kaptıran Behruz gönlünü Periveş adlı bir kıza kaptırır . Yalancı ve dalkavuk arkadaşı ona Periveş’ in öldüğünü söyler , bu üzüntü içinde Şehzadebaşında yürürken Periveş’ e çok benzeyen birini görür ve onu Periveş’ in ablası sanır. Bihruz’ un ahmaklığını anlayan kadın , Periveş diye aradığı kişinin kendisi olduğunu söyler. Sonunda Bihruz gözünde çok yücelttiği kadının sokak yosması olduğunu anlar.

AYAŞLI VE KİRACILARI – MEMDUH ŞEVKET ESENDAL – ROMAN

Hüriyetin ilk yıllarında bir köy ağasının oğlu olan İbrahim dokuz odalı bir evi oda oda kiraya vermektedir. Ayaşlı İbrahim değişik işler yapmış , sonunda bu işte karar kılmıştır. Romanda ülkemizin değişik katlarından insanların ayrı ayrı maceraları ve birbirleriyle olan ilişkileri anlatılır.

BİR TEREDDÜDÜN ROMANI – PEYAMİ SAFA – ROMAN

Mualla okuduğu bir romanın yazarıyla tanışmak ister ve tanışır. Romancı genç kıza evlenme teklifinde bulunur , Mualla evet ya da hayır kararı veremez durumdadır. Araya Vildan adlı başka bir kadın girer , yazar ne Mualla ne Vildan der ve romanı yeni bir dönemin başlayacağı haberiyle bitirir

CEZMİ – NAMIK KEMAL – ROMAN

17.YY da yaşamış şair ve kahraman sipahi Cezmi İran’ a açılan bir savaşa katılır. Orada Kırım şehzadesi Adil Giray’ la arkadaş olur. Adil Giray bir baskında yakalanır. Şahın karısı Şehriyar , Adil Giray’ a aşık olur. Adil Giray ise şahın kız kardeşi Perihan’ a aşık olmuştur. Şehriyar’ ın bir oyunu sonunda Adil Giray ve Perihan ölür , Cezmi ise yaralanır.

ÇALIKUŞU – REŞAT NURİ GÜNTEKİN– ROMAN

Feride , küçük yaşta anasını babasını kaybeder. Teyzesinin yardımıyla yatılı okula gider. Çok haşarı olduğu için ona Çalıkuşu adı takılır. Yazları teyzesinin yanına gider. Zamanla teyzesinin oğlu ile aralarında aşk başlar. Evliliğe kısa bir süre kala Kamuran’ ın başka bir kızla ilişkisi olduğunu öğrenir. Her şeyi bırakır kaçar. Anadolu’ nun değişik yerlerinde öğretmenlik yapmaya başlar. Daha evvel tanıştığı ihtiyar doktor Hayrullah Bey’ le Kuşadası’ nda yine karşılaşırlar. Aralarındaki dostluk dedikodulara neden olunca formalite bir evlilik yaparlar. Hayrullah Bey Feride’ nin günlüğünü okur ve saklar . Kendisi ölünce Kamuran’ a verilmek üzere bir zarfı Feride’ ye verir. Hayrullah Bey ölünce Feride zarfı götürür. Kamuran zarfı alır ve her şeyi öğrenir. Bir daha ayrılmamak üzere Feride’ yle evlenir.

DAMGA – REŞAT NURİ GÜNTEKİN– ROMAN

2. Abdülhamit devri paşalarından birinin oğlu olan İffet babasıyla birlikte Midilli’ ye gider. Babası ölünce İstanbul’ a döner ve hukuk eğitimi almaya başlar. Çocuklarına ders verdiği Cemil Kerim Bey’ in karısı Vedia ile aralarında aşk başlar. Bir gece yakalanınca eve hırsızlık için geldiğini söyleyen İffet , mahkum olur. Hapisten çıkınca sabıkasından ötürü işsiz kalır. Bu arada kocasından ayrılan Vedia ile karşılaşır ve evlenme teklif eder. Vedia hırsız damgası yemiş biriyle evlenemeyeceğinin söyler . Roman İffet’ in bir itirafıyla son bulur.

DEVLET ANA – KEMAL TAHİR – ROMAN

Eser adını roman kahramanı Devlet Hatun’ dan alır. Dört bölüme ayrılmış olan eserde Osmanoğullarının ortaya çıkış yılları , savaşçı dervişler , hilebaz keşişler , Şeyh Edebali , Yunus Emre gibi kişileriyle maceranın , aşkın , inancın , tarih-masal potasında eritilmesiyle yazıya dökülmüş biçimidir

DOKUZUNCU HARİCİYE KOĞUŞU – PEYAMİ SAFA – ROMAN

İstanbul’ da küçük bir evde yaşayan , sekiz yaşından beri bacağındaki kemik hastalığından dolayı hastane hastane dolaşan genç , Erenköy’ de akrabası olan emekli paşanın kızı Nüzhet’ i sever. Nüzhet ise Ragıp adlı bir doktorla evlenecektir. Eserde roman kahramanının adı hiçbir yerde geçmemektedir. Roman gencin hastaneden çıkarılmasıyla sona erer.

EYLÜL – MEHMET RAUF– ROMAN

Süreyya Bey ve Suat Hanım beş yıldan beri evlidir. Süreyya’ nın arkadaşı Necip aile dostlarıdır. Necip Suat’ a çok değer vermektedir. Bu değer veriş zamanla sevgiye dönüşür. Bu sevgi karşılıksız değildir. Ancak her ikisi de Süreyya’ ya ihanet edebilecek yaradılışta değillerdir. Zamanla bu aşk şiddetlenir. Bir gün köşkte çıkan bir yangında Suat içerde kalır. Necip onu kurtarmak için evin içine girer ve her ikisi de yangında ölür.

FELATUN BEY İLE RAKIM EFENDİ – AHMET MİTHAT– ROMAN

Felatun Bey kız kardeşi Mihriban gibi nazlı büyütülmüştür. Görünüşte memurdur ; ama günlerini gezip tozmak ve eğlenmekle geçirmektedir. Babasından kalan mirası yabancı bir aktris uğruna harcayınca hayatı ve hatasını anlar. Rakım ise Tophane kavaslarından birinin oğludur. Babasını kaybedince zor şartlar içinde ortaokulu bitirir. Kitap çevirmeye başlar. Yaşı küçük bir cariye satın alır ve ona okuma yazma öğretir. Piyano dersleri verir daha sonra da Canan adlı bu kızla evlenir.

GÜLNİHAL – NAMIK KEMAL– OYUN

Tanzimat’ın ilk yıllarında Rumeli de sancak beyi olan Kaplan Paşa zalim biridir. Kardeşlerinin çocukları olan İsmet ile Muhtar birbirlerini sevmektedir. Kaplan Paşa Muhtar’ ı halk tarafından çok sevildiği için kıskanır. Muhtar’ ı yok etmek amacıyla hilelere başlar ve iki gencin arasını açar. Sonunda gerçek anlaşılır . İki gencin kavuşmasına İsmet’ in dadısı Gülnihal yardım etmiştir.

HANDAN – HALİDE EDİP ADIVAR – ROMAN

Refik Cemal , Neriman’ la evlidir. Handan Neriman’ dan üç yaş büyüktür ve kardeş çocuklarıdır. ıı. Abdülhamit döneminde ihtilalci gençlerden olan Nazım, Handan ile evlenmek ister. Handan kabul etmez. Hüsnü Paşa adlı biriyle evlenir. Bu arada Nazım tutuklanmış , Handan’ a iki mektup bırakarak intihar etmiştir. Handan kocasıyla Londra’ da bulunmaktadır. Bu sırada Refik Cemal konsoloslukla Londra’ ya gider , orada Handan ile tanışır ve aşık olur. Handan beyin hummasına tutulur. Refik Cemal onun başından ayrılmaz, Handan iyileşince Refik Cemal’ e sevgisini dışavurur fakat çektiği vicdan azabından ölür.

İNTİBAH YA DA SERGÜZEŞT-İ ALİ BEY – NAMIK KEMAL– ROMAN

Ali Bey zamanın meşhur kadınlarından Mahpeyker’ le tanışır. Annesi oğlunu korumak için Dilaşup adlı bir cariye alır. Terk edileceğini anlayan Mahpeyker Dilaşup’ a iftira atar , Ali Bey’ i öldürtmek için batakhaneye getirir. Orada bulunan Dilaşup Ali Bey’ i ölümden kurtarır ama kendisi ölür. Ali Bey’de Mahpeyker’ i öldürür. Kendisi de hapiste ölür.

KARABİBİK – NABİZADE NAZIM – ROMAN

Olay Antalya ili Kaş ilçesinin Beymelik köyünde geçer. Babasından kalan tarlanın dört dönümünü komşusuna satmış olan Karabibik kalan sekiz dönümlük kısmı Yosturoğlu’ na kaptırmamak için direnmektedir. Komşu Terme köyündeki rum bakkal Yani’ den borç alarak bir öküz satın alır. Tarlasını sürer. Yosturoğlu da aralarındaki çekişmeyi unutup Karabibiğin kızı Huri’ yi yeğeyi Hüseyin’ e ister. Karabibik mutludur. Bir süre sonra hastalanır , ancak kızının mürüvetini gördüğü için huzurludur.

KİRALIK KONAK – Y.KADRİ KARAOSMANOĞLU – ROMAN

Eski nazırlardan Naim Efendi , kızı Sekine , damadı Servet , torunları Seniha ve Cemil ile aynı konakta yaşamaktadır. Damadı lükse düşkün bir adam , Seniha serbest yetişmiş bir kızdır. Seniha’ nın çevresinde Faik ve Hakkı Celis adlı iki genç vardır. Seniha Faik’ ten hamile kalır. Naim Efendi sarsılır. Hakkı Celis cepheye gider. Seniha ise Avrupa’ya gider. Hakkı Celis şehit olur. Bunu öğrenen Naim Efendi hızla çöken bir dünyada yapayalnız kalır.

KIRIK HAYATLAR – HALİT ZİYA UŞAKLIGİL – ROMAN

Ömer Behiç ailesine bağlı bir doktordur. O dönemin yozlaşmış ailelerinden birinin kızı olan Neyyir doktoru baştan çıkarır. Ailesiyle gizli ilişkisi arasında bocalayan Ömer Behiç , küçük kızı Leyla’ nın menenjitten ölmesi üzerine bunu ilahi bir uyarı kabul eder ve ailesine döner.

KUYUCAKLI YUSUF – SABAHATTİN ALİ - ROMAN

1903 senesi sonbaharında Aydın’ ın Nazilli ilçesi Kuyucak köyünde eşkiyalar bir evi basar ve karı-kocayı öldürür. Soruşturmaya gelen kaymakam dokuz yaşındaki Yusuf’ u evlat edinir. Kaymakam , karısı Şahinde’ nin yüzünden kendisini içkiye ve kumara vermiştir. Fabrikatör Hilmi Bey’ e üçyüz yirmi altın borçlanmıştır. Zamanla Yusuf ve kaymakamın kızı Muazzez büyür. Kasaba kabadayısı Şakir , Muazzez’ i rahatsız edilince Yusuf tarafından dövülür. Daha sonra kaymakam Yusuf ile Muazzez’ i evlendirir. Yusuf’ u Edremit’ e tahrirat katibi yapar. Bir süre sonra gelen yeni kaymakam Şakir’ in ve babasının yakın dostudur. İzzet Bey adındaki bu yeni kaymakam Yusuf’ u görevden alır ve süvari tahsildarı yapar, artık Yusuf sürekli dışarıdadır. Bu arada Şahinde Hanım’ ın evi kaymakam ve ileri gelenlerin çalgı çengi yeri olmuştur. Muazzez de iffetini yitirmek üzeredir. Bir akşam Yusuf eve gelir , evdeki herkesi öldürür. Karısını gömen Yusuf atını atlar ve dağlara gider.

KÜÇÜK AĞA – TARIK BUĞRA – ROMAN

17 yaşında İstanbul’ da Fatih medresesinde olan Mehmet Reşit Efendi , toplumun padişaha daha sıkı bağlanması için Dahiliye Bakanlığınca Akşehir’ e gönderilir. Orada “İstanbullu Hoca” diye anılır. Halkın padişaha bağlı kalmasını sağlar. Kuvayi Milliyeyi engellediği için hakkında vur emri çıkar. İstanbullu Hoca , Çakırsaraylı çetesine sığınır. Çerkez Ethem’ in ortanca kardeşi Tevfik Bey’ in bir müfrezesinin başına geçer. Bu arada Çolak Salih onu vurmak için görevlendirilir. Ancak İstanbullu Hoca gerçekleri görmeye başlamıştır.Çolak onu vurmaz, ikisi birden Kuvayi Milliyeyi baltalamaya çalışan gruplara karşı mücadeleye başlarlar. Böyle bir mücadelede Hoca’ nın sağ kolundan vurulmasıyla roman sona erer.

MAİ VE SİYAH – HALİT ZİYA UŞAKLIGİL– ROMAN

İstanbul’ da orta halli bir ailenin çocuğu Ahmet Cemil , mülkiyeyi bitireceği sırada babasını kaybeder , ailesinin geçimini sağlayabilmek için dersler vermeye başlar. Bu arada büyük ümitler verdiği eserini tamamlamaya çalışmaktadır. Ümitleri bir süre sonra ümitsizliğe döner. Kız kardeşi İkbal kocasının eziyetleri sonucunda ölür. Sevdiği kadın Lamia başkasıyla nişanlanır. Eseri beklediği ilgiyi görmez. Ahmet Cemil kitabını yakar , annesini de alıp bir gemiyle İstanbul’ dan ayrılır. Yemen’ de bir ilçe kaymakamlığı görevini kabul eder ve oraya gider.

MÜREBBİYE – HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR – ROMAN

Matmazel Angel aşıklarının biriyle İstanbul’ a gelmiş bir Parislidir. İki ay sonra yüzüstü bırakılır. Fransız bir ailenin yardımıyla Dehri Efendi’nin konağına girer ve onun çocukları Nezahat ve Nazmi’ ye öğretmenlik yapmaya başlar. Bir süre sonra ailenin erkeklerini baştan çıkarma planları yapan Angel , aptal torun Sami’ den başlayarak ailenin reisi Dehri Efendi’ ye kadar tüm erkekleri baştan çıkarır.

SERGÜZEŞT- SAMİPAŞAZADE SEZAİ – ROMAN

Esircilerin Kafkasya’dan getirdikleri Dilber , dokuz yaşında İstanbul’ da bir eve 40 liraya satılır. Evin hanımı ve zenci halayık Taravet çocuğa acımasız davranır. Evin reisi memuriyet için Anadolu’ ya gideceğinden evin fazla eşyalarıyla birlikte Dilber’ i de 65 liraya esirciye satar. İleride fazla para etmesi için ut çalmayı , şarkı söylemeyi de öğrenen Dilber , bir süre sonra 150 liraya Asaf Paşa’ nın konağına satılır. Konağın oğlu Celal , Dilbere aşık olur. Bunu öğrenen annesi Dilber’ i evden uzaklaştırır. Dilber bu kez Mısır’ da zengin bir Mısırlının cariyesi olmuştur. Kapatıldığı evden kaçmak üzereyken paniğe kapılır, kendini Nil nehrine atar.

SİNEKLİ BAKKAL – HALİDE EDİP ADIVAR– ROMAN

II. Abdülhamit devrinde Aksaray’ da Sinekli Bakkal Mahallesi’ nde imamın kızı Emine , aynı mahalleden orta oyuncu Tevfik ile babasının karşı çıkmasına rağmen evlenir. Tevfik zenne rolüne çıktığı için “Kız Tevfik” diye anılmaktadır. Bir süre sonra bu yüzden ayrılırlar . Ayrıldıktan sonra Rabia isminde bir çocukları dünyaya gelir. Tevfik ünlü bir sanatçı iken İstanbul’ dan sürgüne gönderilir. Bu sırada Rabia sesi ile herkesi büyülemektedir. Kuran ve mevlid okumakta üstüne kimse yoktur. Tevfik sürgünden döner , kızını yanına alır . Ancak bu seferde Genç Türkler adlı bir gruba yardım ettiği için Şam’ a sürülür. Rabia ise Müslüman olan piyano öğretmeni Peregrini ile evlenir. 1908 meşrutiyet ilanından sonra Tevfik sürgünden döner , Sinekli Bakkal Mahallesi’ nde eski mutlu günlere dönülür.

SODOM VE GOMORE – Y. KADRİ KARAOSMANOĞLU- ROMAN

Müteareke dönemindeki İstanbul’ da sosyal yaşam anlatılmıştır. Romanda Sami Bey ve ailesi ile bu aileyle ilişkili yerli ve yabancı kahramanlar anlatılır. Tek olumlu kahraman Leyla’ nın nişanlısı Necdet’ tir. NOT: Sodom ve Gomore Ürdün’ de günahkarlıkları yüzünden Tanrı’ nın gazabına uğrayarak yerle bir edilmiş iki şehrin adıdır.

ŞAİR EVLENMESİ – İBRAHİM ŞİNASİ EFENDİ- OYUN

Türk tiyatrosunun basılı ilk metni olan bir perdelik komedide şair Müştak Bey , sevgilisi Kumru Hanım yerine onun çirkin ablası ile nikahlanır. Şiar gerdek gecesi işi anlar. Nikahı kıyan imam Ebüllaklaka’ ya rüşvet vererek , durum düzeltilir. İmam yaşça büyük olan kızı değil , boyca büyük olan kızı nikahladığını söyler ve durum düzelir.

ŞIPSEVDİ – H.RAHMİ GÜRPINAR– ROMAN

Meftun kalabalık bir ailenin oğludur. Parasızlık yüzünden zengin Kasım Efendiye damat olmak ister. Entrikalar sonunda Kasım’ ın kızı Edibe’ yi alır. Meftun’ un kız kardeşi Lebide ise Kasım Efendi’ nin oğlu Mahir ile evlendirilir. Kasım Efendi’ nin servetini ele geçirmek isteyen Meftun , Mahir’ i kullanır. İş öğrenilince Mahir evlatlıktan reddedilir. Meftun Paris’ e kaçar , Edibe ise babası Kasım Efendi’ nin yanında kalır. Edibe eve erkek almaya başlayınca Kasım Efendi felç geçirir. Meftun ise servetin peşinde olduğu için eski karısıyla yeniden evlenme planları yapmaya başlamıştır.

TAAŞŞUK-I TALAT VE FITNAT – ŞEMSETTİN SAMİ- ROMAN
Annesi tarafından büyütülen Talat,Fıtnat adında bir kıza aşık olur. Kadın giysileri giyerek kızın evine gider ve onunla konuşur.Üvey babası ise Fıtnat’ı zengin biriyle evlendirir.Evlendiği Ali Bey’in vaktiyle annesini terk eden babası olduğunu kendisini vurduktan sonra yaralıyken öğrenen Fıtnat ölür,onu Talat’ın ölümü izler.Fıtnat’ın öz babası olduğunu öğrenen Ali Bey çıldırır ve ölür.

VATAN YAHUT SİLİSTRE – NAMIK KEMAL–OYUN

İslam Bey savaş çıkınca nişanlısı Zekiye ile vedalaşır ve cepheye gider.Zekiye erkek kılığına girerek Adem adıyla gönüllüler arasına katılır.Silistre kalesi komutanı Sıtkı Bey,Adem’i çelimsiz bulur ve geri göndermek ister,ama Adem kabul etmez.İslam Bey yaralanır, Abdullah Çavuş ve Adem düşman cephaneliğini havaya uçurur,kale kurtarılır.Ademin kimliği ortaya çıkar.Sıtkı Bey’in daha önce öldüğünü sandığı babası olduğunu öğrenen Zekiye,zafer sevinci içinde İslam Bey’ le evlenir.

YABAN- YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU – ROMAN

Birinci Dünya Savaşı’ nda bir kolunu kaybeden Yedeksubay Ahmet Celal işgal altındaki İstanbul’ da yaşayamayacağını anlayınca emireri Mehmet Ali’ nin çağrısına uyar Haymana Ovası’nda Porsuk Çayı kenarındaki Mehmet Ali’ nin evine gider . Köylülerle dost olmak istediği zaman köylülerin ona yabancı gözüyle baktığını anlar . Köylüler ona “yaban” adını takmışlardır. Mehmet Ali yeniden askere alınır. Köy Yunan işgaline uğrar , Ahmet Celal köyde geçen günlerini yazdığı defterini Mehmet Ali’ nin yengesi Emine’ ye teslim ederek oradan ayrılır. Bu defter daha sonra kenarları yanmış bir biçimde yıkıntılar arasında bulunur. Defterdeki yaban romanıdır.

YAPRAK DÖKÜMÜ – REŞAT NURİ GÜNTEKİN– ROMAN

Suriye ve Anadolu’ da 25 yıl çalışan daha sonra işine son verilen memur Ali Rıza Bey , karısı , üç kızı ve oğluyla , İstanbul’ da geçim zorlukları içinde yaşamaktadır. Sırasıyla oğlu Şevket , kızları Necla ve Leyla yaşadıkları olumsuz olaylar sonucu aileden koparlar. Leyla’ nın iffetsiz bir hayat yaşadığını öğrenen Ali Rıza Bey felç geçirir. Babasını hastaneden Leyla çıkarır ve yaşadığı eve götürür. Ali Rıza Bey Leyla’ nın yanında için için bir utancı ve kendi kırık hayatını yaşamaya başlar.

ZAVALLI ÇOCUK – NAMIK KEMAL- OYUN

Şefika , babası Halil Bey’ in öksüz bir akrabası olduğu için yanına aldığı Ata ile birlikte büyümüştür. Bir süre sonra zengin bir paşa ile evlendirilen Şefika , gönlü Ata’ da olduğu için bu acıya dayanamaz ve hastalanır. Kısa süre içerisinde verem , Şefika’ yı ölümün eşiğine getirir. Okuldan izinli gelen tıbbiye öğrencisi Ata , Şefika’ nın ölmek üzere olduğunu görünce , eczaneden aldığı zehri içer , ikisi birlikte ölürler.

ZEHRA – NABİZADE NAZIM – ROMAN

Olay 1890 yılında İstanbul’ da geçer , tüccar Şevket Efendi kızı Zehra’yı katibi Suphi ile evlendirir. Suphi’ nin annesi , yardımcı olsun diye Sırrıcemal adında cariyeyi eve getirir. Zehra’ nın kıskançlıkları başlar , bu kıskançlıklardan bıkan Suphi Zehra’ yı boşar ve Sırrıcemal’ le evlenir. Zehra intikam almak için Ürani adlı çok güzel bir rum kızını Suphi’ yi baştan çıkarmak için görevlendirir. Suphi bu tuzağa düşer , Sırrıcemal intihar eder , Zehra bu sefer mağazadaki yeni katip Muhsin’ le evlenir. Suphi beş parasız kalmış ve tulumbacı olmuştur. Ürani’ yi öldürür ve Trablusgarb’ a sürülür. İkinci kocasıyla da mutlu olamayan Zehra kocasının ölümünden sonra tek başına kalır. Bir gün Mahmutpaşa yokuşundan inerken yol ortasında yoksul bir kadının öldüğünü görür. Bu kadın Suphi’ nin annesidir. Duruma çok üzülen Zehra hastalanır ve vicdan azabı içinde ölür.

ROMAN ÖZETLERİ



ROMAN ÖZETLERİ

FAUST (GOETHE, ALMAN-ROMANTİK 100 Temel Eser)

Eserde insanın iyi yaratıldığını, kötü şeyler yapsa da sonunda mutluluğu yakalayacağını söyleyen Tanrı ile bunun tersini savunan Mefistofeles iddiaya girer. Bunun için bütün bilimleri araştırnış, kendisini büyüye vermiş Faust'u seçerler. Umduğunu bulamadığı için intiharın eşiğine kadar gelen Faust'a Mefistofeles kendisini tanıtır ve onunla da iddiaya girer. Faust'u içinde bulunduğu bunalımlı hayattan alıp değişik dünyalara sürükleyen Mefistofeles sonunda iddiayı kazanmıştır.

HACI MURAT (TOLSTOY- REALİST RUS)

Hacı Murat, büyük Rus yazarı Tolstoy' un olgunluk dönemi romanları arasında yer alıyor. Hacı Murat, on dokuzuncu yüzyıl Kafkas halkları arasında efsaneleşen, Şeyh Şamil' le davalıdır. Hacı Murat, yurt edinme, hayata tutunma, bağımsızlık, tutsaklık, ihanet ve iktidar sarmalında biçimlenen bir davanın kahramanıdır. Zayıflıklarının ve gücünün farkında bir kahraman, acımasız bir coğrafyanın geniş yürekli insanları arasındaki iktidar mücadelesinde taraf olmak zorunda kalmıştır; Rusları da sevmez, Şeyh Şamil' i de. ..

ANNA KARENİNA (TOLSTOY)

Anna Karenina, Rusların kendi ülkelerini ve dönemin aristokratlarını en doğru yanlarıyla yansıtan bir romandır. Anna Karenina'nın ana teması her şeyden önce Rus ailesidir. Bu romanda Tolstoy, dürüst bir evliliğin açık mutluluğuyla evlilik dışı bir aşkın yol açtığı düş kırıklıklarını ve düşüşleri karşılaştırmaktadır. Anna Karenina, dönemin üst kademedeki bir memurunun karısıdır. Onu, hovarda Vronski ile kurduğu ilişkide hazin bir son beklemektedir. Bunun karşısında Kiti ve Levin'in arasındaki sağlam temellere dayalı aşk, Anna Karenina'nın kendini beğenmişliğini ve temsil ettiği aristokrasinin köksüzlüğünü ortaya koymaktadır.

SAVAŞ VE BARIŞ (TOLSTOY 100 Temel Eser)

Zamanın Rusya'sını iyisiyle kötüsüyle anlatan bir eser. İnsanın olduğu yerde eksik olmayan aşk, hırs, iyilik ve düşmanlık ve entrika. Bir yanda ne için yapıldığı bir türlü bilinmeyen ve onca insanın ölmesine sebep olan savaşlar; diğer yanda "barış"ın küçük bir sınıfın daimi kaderi oluşu. Savaşta da barışta da dürüstlüğü ilke edinmiş kahramanlar...

Hep aykırı bir tip olan Piyer Bezukof ve onun şahsında iyiliğin üstünlüğü... Kadınların genel konumları ve çıkar çevrelerinin ince hesapları... “kanlı sargılar içindeki bütün bu bozuk insan etleri..." cümlesiyle özetleyebileceğimiz Savaş. balolar. partilerle süslenen barış... Kısacası; Strakof'un deyimiyle "Hayatın, zamanın Rusya'sının, tarihin, sınıf kavgalarının olağan üstü bir tablosu; insana insanlığa ait ne varsa; insanın mutluluğunun ve büyüklüğünün; felaketinin ve küçüklüğünün anlatıldığı bir eserdir Savaş ve Barış.

İNSAN NE İLE YAŞAR (TOLSTOY)

Allah vazifesi olmasına rağmen yeni doğum yapmış bir annenin ruhunu, merhametine yenik düştüğü için, alamadan dönen meleğini üç şey öğrenmesi için insan süretine büründürerek dünyaya gönderir: ''İnsanın içinde ne barındırdığını öğren'', ''İnsana neyin verilmediğini öğren'' ve ''İnsanın ne ile yaşadığını öğren''. Bu üç bilgiyi edindiğinde, yani insanı tanıdığında melek Rabb'inin sonsuz merhametini de kavradığı için tekrar semaya yükseltir.

SUÇ VE CEZA (DOSTOYEVSKİ, RUS REALİST 100 Temel Eser)

Kötülüğü ve kötülük sonucu insan vicdanın yaşadığı azapların her türlü hukuki cezadan daha etkin olduğunu anlatan, Dostoyevski’nin büyük eseri... Toplumdaki çarpık adalet anlayışını Raskolnikov karakteriyle irdeleyen Dostoyevski; kötülüğü ve kötülük sonucu insan vicdanının yaşadığı azapların her türlü hukuki cezadan daha etkin olduğunu ileri sürer. Raskolnikov'un öyküsü aslında biraz da her insan içinde var olan gizli bir yanının öyküsüdür.

KARAMAZOV KARDEŞLER (DOSTOYEVSKİ)

Küçük bir Rus köyünde toprak sahibi olan Fedor Pavloviç Karamazov'un dehşetli, esrarengiz ölümü, kısa sürede yalnız yaşadığı beldenin değil bütün Rusya'nın ilgiyle takip ettiği bir dava haline gelir. Ölümden, toplumda hiç sevilmeyen, ömrünü ilkesizlikler üzerine kurmuş maktûlün büyük oğlu Dimitri Karamazov mesul tutulmaktadır...Ne var ki; insanın bilgiyle donatılmış aklı ve maddi deliller, hayatın karışık ve akıl almaz oyunları karşısında çoğu zaman aciz kalmakta ve kader ağlarını örmektedir...

KUMARBAZ (DOSTOYEVSKİ)

General'in evinde özel öğretmen olan Alexis Ivanovitch, sevgilisini borçtan kurtarmak için girdiği kumarhanede, kazanmak ya da kaybetmekten daha önemli bir şeyi, içindeki kumarbaz ruhu fark eder. Ve bu farkedişin ardından rulet masaları başında yitirilen işin, aşkın hatta bizzat hayatın öyküsü başlar....

ANA (M.GORKİ, REALİST- RUS)

Maksim Gorki’nin en önemli eseri olan ‘Ana’ romanında 1905 Çarlık Rusyası’nda başlayan sosyal uyanışın mücadelesi anlatılmaktadır. Eser, yeni doğmakta olan bir toplumun düşüncesini, görüş ve anlayışını yansıtır bizlere. Gorki’nin insanla sosyal şartlar arasındaki çelişkiyi ve anlaşmazlığı belirtmek için en çok başvurduğu yol, doğrudan doğruya olayların gerçekçi bir metotla anlatma hikayesidir.

EKMEĞİMİ KAZANIRKEN (M.GORKİ)

Maksim Gorki'nin ayrılmaz bir bütün oluşturan üç özyaşamöyküsü romanı, yazarın çocukluk ve gençlik yıllarına olduğu kadar 19. yüzyılın bitiminde Rus küçük burjuva katmanlarının hayatına da alabildiğine nesnel bir ayna tutar. Büyük kentlerin uzağında, dünyaları küçük, hayata yönelik talepleri ve ihtiyaçları sınırlı, basit, dini inanç ile batıl inancın karışımından oluşmuş bir tutuculuğun zemininde ayakta durmak için çalışan bu insanların arasında var olma ve oradan çıkışın öyküsü... Ekmeğimi Kazanırken, yazarın henüz bir çocukken dış dünyayı tanımaya ve hayata çok zor şartlarda tutunmaya çalışan insanların mücadelelerine tanık olma sürecini anlatır. Yazarın, ninesinin koruyuculuğu ile dış dünyanın acımasızlığı arasında gidip geldiği bu yıllarda, hayatının ikinci bir sığınağı da uzak akrabalarından bir mimarın yanıdır.

YÜZBAŞININ KIZI (PUŞKİN, ROMANTİK RUS)

XVIII. yüzyıl Rusya'sının büyük ustası Puşkin, onu izleyen çağdaşları ve bütün bir dünya edebiyatı üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Puşkin'in akıcı, süssüz ve berrak diliyle anlattığı 1773 ayaklanması, akıllardan silinmeyecek bir tablo çizer gözler önüne. Pugaçev'in önderliğindeki isyancıların renkli yaşamlarından sahneler, o güne dek kimsenin cesaret edemediği ölçüde gerçekçi bir biçimde çizilir. Bütün bunların ortasında, tüm engellere karşın kendini korumayı başaran tertemiz bir aşk filizlenir.

MEYHANE (E.ZOLA, NATURALİST FRANSIZ)

Kendi Yorumuyla
'Meyhane bir gazetede yayınlandığı zaman görülmemiş bir insafsızlıkla saldırıya uğradı, mimlendi, kendisine yakıştırılmayan suç kalmadı. Yazar olarak benimsediğim amaçları burada iki satır içinde açıklamak gerekli mi, bilmem. Kenar semtlerimizin kokuşmuş ortamında bir işçi ailesinin kaçınılmaz düşüşünü tasvir etmek istedim. İçkinin ve aylaklığın sonu, aile bağlarının çözülümüne, fuhuşun pisliklerine, dürüstlük duygusunun giderek yitirilmesine, sonuç olarak da yüz karası bir rezillik ve ölüme varıyor. Sadece eylemsel bir ahlak dersidir bu kitap.'


NANA(EMİLE ZOLA)

Nana, bir fahişedir. İlk önceleri bir tiyatro oyuncusu olan Nana daha sonra fahişe olur ve hayatı bir düşüş içine girer. İlk basıldığı gün on binler satan ve Fransa'yı ayağa kaldıran "Nana" eleştirmenler arasında da büyük ayrılıklara ve tartışmalara yol açmıştı. Bu romanda Zola, bir kadının, bir rejimin (II. İmparatorluk Fransa'sı) ve bir toplumun çürüyüşünü resmediyor. Bu resimde cinsellik, tarih ve mit hep birlikte yaşıyor ve tükeniyor; aynı anda ve aynı kötü ağız kokusu içinde.

GERMİNAL (EMİLE ZOLA)

Zola, Germinal’i gerçek yaşamdan kurgulayarak, yani içinde yaşayarak, gözlemleyerek kaleme almıştır. 9 Şubat 1884’te Anzin Maden Ocakları’nda bir grev patlak verir. Zola soluğu hemen orada alır. Orada günlerce kalır. Not defteri elindedir; sorar, araştırır, gözlemlerde bulunur.Meyhanedeki maden işçileri ile konuşur. Kazılan yeni galerilere olsa olsa altmış santimlik deliklerden girilir. Maden ocağından çıkan işçilerin tanınmayacak durumda olduklarını görür. “Güldükleri zaman zenci sanırsınız.” Ocak çevresinde barakaları, barakaların içinde açlık sınırında insanları, ocaklardaki kâr hırsı ile ihmal edilmiş kolan lambaları, kazaları, ölümleri ve işçi sınıfının direnişini anlatır. Bu öyle bir kavgadır ki; sımsıcak ekmeğin kokusunu ve ılık ılık akan terin, kanın kokusunu ve bu amansız kavgayı içiçe ve usta kurgularla soluk soluğa, sanki olayın içindeymişsiniz gibi yaşatır size Zola. Aşkı, sevgiyi ve sevdayı ekmek kavgası ile ilmik ilmik işleyen dev bir roman çıkar karşınıza. Öyle bir romandır ki, bir tarafta işçi sınıfıyla örgütlü mücadele durur, diğer tarafta kuyuya yerleştirilmiş bir anarşist dinamitle birden savrulursunuz. Son nefeste dahi sevginin doruğa çıktığına ancak Germinal’de tanık olabilirsiniz. Etienne ve Catherine arasındaki ilişki, aynı zamanda bir mücadele içindeki aşkı da anlatır. Maden işçilerinin duyguları, kararmış yüzlerinden sımsıcak bir sel gibi akar yüreklere. İnsanca bir yaşam kavgası ve aşklarıyla, o dönemki gerçek maden işçilerinin yaşamını ortaya koyar Zola.

KIRMIZI VE SİYAH (STENDHAL, REALİST FRANSIZ)

Stedhal’in yaşanmış bir ya da iki olayı birleştirerek kaleme aldığı bu romanın baş kahramanı Julien Sorel’in yazar ile birçok yönden örtüştüğü ileri sürülür. Orta sınıftan bir genç olan Julien, papaz okuluna devam ederken çocuklarına ders verdiği belediye başkanının karısı ile dedikodulara yol açan bir ilişki kurar. Paris’e gider. Orada da kendine kapılarını açan aristokrat bir ailenin kızı ile yaşadığı aşk, onu hayatın girdaplarına sürükleyecektir. Gururlu, kibirli, asi, ödünsüz bu genç adam, kendi bireysel değerleri soylu sınıfın değer yargılarına çarptıkça geri püskürtülür. Hastalıklı gibi görünen psikolojisi, belki de toplumsal yarılmışlıklara bir isyandır. Hayatı, yanından ayırmadığı iki bavuluna sıkıştırmış, ömrünün son yıllarını küçük bir İtalyan kentinde konsolosluk görevinden aldığı üç beş kuruşla sürdürmek zorunda kalmış Henri Beyle (Stendhal), aynen Julien Sorel gibi ödünsüz, aşkı, ömür boyu aşkı aramış, kendini kabul ettirmek istemiş ve hep yalnız kalmış, istediği, düşündüğü gibi değil, yaşayabildiği gibi yaşamıştı.

PARMA MANASTIRI (STENDHAL)

Parma Manastırı"nda, Rönesans sırasında bir İtalyan prensliğinde yaşanan entrikalar anlatılır. Romanın kahramanı Fabrice Del Dongo, özgürlüğüne düşkün, romantik, sıra dışı, aşka bağımlı bir soyludur ve bu özellikleri toplum kurallarına ters düşmektedir. Manastırı, bir yanan karşı konulmaz tutkulara dönüşen karmaşık duygusal ilişkileri anlatırken, bir yandan 19. yüzyılın ilk yarısındaki İtalyan ve Fransız toplumlarını amansız bir eleştiri süzgecinden geçirir.

MADAM BOVARY (G.FLAUBERT, REALİST

İNGİLİZ, 100 Temel Eser)

19. yüzyıl romanının en başarılı örneklerinden birisidir Madam Bovary. Hem ele aldığı konu, hem de Flaubert'in üslubudur metni çarpıcı kılan. Anlatılan, Emma Bovary'nin trajik hayat hikayesi ve karşılıksız aşkları gibi görünmekle birlikte Flaubert, Emma'nın şahsında, 19. yüzyıl Fransız kadınının kıstırılmış hayatını, evlilik müessesesinin insan doğasına aykırılığını, toplumsal değer yargılarının ve ahlak anlayışının ikiyüzlülüğünü ele alır.

Emma Bovary, okuduğu romanların etkisiye aristokrasiye ve büyük burjuvaziye hayranlık duyan, aristokrasinin bir parçası olmayı hayal eden ve buna ulaşmak için, çabalayan, bu sınıfa giremese de, en azından onlara yakın olmayı arzulayan bir kadındır. İçten yapılmış bir pazarlık değildir onunkisi ama bir üst sınıfa dahil olabilmesinin tek yolunu o sınıftan erkeklerle birlikte olmakta bulmuştur. Pasif, silik, Emma'nın isteklerini karşılamaktan uzak biri olan Charles ise karısının hırsı nedeniyle felakete sürüklenir.

VADİDEKİ ZAMBAK (BALZAC, REALİST FRANSIZ,100 Temel Eser)

Vadideki Zambak’, Balzac’ın olgunluk çağının en önemli eserlerinin başında gelir. Kocasıyla mutlu olmayan ama ona ihaneti de insana saygı açısından kendine yalkıştıramayan Henriette ve cocukluğunun bütün acılarını onun dizinde bir ana sevgisiyle karışık huzur içinde gideren Felix, çağlar boyunca insani sevgilere ve fedekarlıklara örnek olacak karakterlerdir. Romanın olayları 1801-1836 yılları arasında geçer. Eser, köy hayatı sakinleri arasında yer alırsa da kahramanları sadece birer köylü değildir...Aynı zamanda, Balzac’ın cocukluğunda çektiği acıların ve yıkıntıların bütün izlerini bu romanda göreceksiniz.

GORİOT BABA (BALZAC)

Altmış dokuz yaşlarında bir ihtiyar olan Goriot Baba 1813'te iş hayatını bıraktıktan sonra Madam Vauquer'in pansiyonuna çekilmişti. İlk önce şimdi Madam Couture tarafından işgal edilen tutmuş ve beş liranın eksikliği veya fazlalığı kendisi için hiçbir önem arz etmeyen bir adam sıfatıyla bin iki yüz frank pansiyon parası vermeye başlamıştı. Madam Vaupuer bu apartmanın üç odasına peşin alınmış bir para mukabilinde çeki düzen vermiş ve bu para sarı bez perdelerden, Utrecht kadifesiyle örtülü cilâlı tahta koltuklardan, çirişle yapıştırılmış birkaç resimle şehir civarındaki meyhanelerin beğenip kabul etmedikleri duvar kâğıtlarından mürekkepli kötü bir takımı güya ki kapamıştı. O zamanlar hürmetle Mösyö Goriot diye anılan Goriot Baba kötüye kullanılmaya müsait cömertliği yüzünden zamanla sıfırı tüketmiş, bu işten anlamaz bir sersem olarak görülmeye başlanmıştı..."

İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ (C.DİCKENS, REALİST İNGİLİZ, 100 Temel Eser)

Bay Lorry’nin maceralı Dover seyahati, Doktor Manette’in Bastille’den kurtulması, Doktorun güzel kızına âşık Sydney Carton ve Charles Darnay’in Fransız İhtilâli’nin korkunç girdabında yaşanan hazin öyküleri... “İki Şehrin Hikâyesi” Charles Dickens’ın, Fransız ihtilali sırasında iki şehri; Londra ve Paris’i anlattığı, ilk sayfalarından itibaren merak ve korku dolu sahnelerle örgülediği soluk soluğa bir dönem romanı...

BÜYÜK UMUTLAR (C.DİCKENS)

Romanda, ergenlik dönemine yeni bir adım atan Finn’in ulaşılmaz bir kadına olan büyük aşkı konu ediliyor. Dickens’ın romanları içinde konu ve işleyiş açısından bambaşka ve üstün özelliklere sahip bir roman. Kısa adı Pip olan Phillip, küçük bir çocukken anne ve babasının mezarı başında kaçak bir mahkumla karşılaşır. Ablasının mutfağından yiyecek çalarak bu mahkuma yardım eder. Kaçak mahkum Pip’in ona yaptığı yardımı unutmaz.


OLİVER TWİST (C.DİCKENS)

Oliver Twist, Londra yakınlarındaki yoksullar evinde dünyaya gelir. Çok zor şartlar altında yoksulluk içinde yaşar. Bir gün kimsesiz çocuklara hırsızlık yaptıran bir sokak çetesinin eline düşer. Oliver’i şimdi tehlikelerle dolu yeni bir hayat beklemektedir.

BEYAZ DİŞ (J.LONDON, REALİST AMERİKA, 100 Temel Eser)

Kuzeyin ormanlarında yaşam kavgası... Açlık ve hayatta kalma çabası... Beyaz Diş, bir kurt kırması; damarlarında hem kurt hem de köpek kanı taşıyor. Ormanda yapayanlız, hayatta kalmaya çalışıyor. Bir gün, o ana dek yaşadığı mağaranın duvarını geçip hayata atılıyor ve her şeyi en baştan keşfetmeye koyuluyor. Vahşî doğanın çetin şartları, yaratılışındaki sertliği gün geçtikçe daha çok besliyor. Ve sonunda Beyaz Diş, amansız bir kurt oluyor. Derken efendiyi, yani insanı tanıyor.

ÖLÜ CANLAR (GOGOL, REALİST RUS, 100 Temel Eser )

Çiçikov, kısa yoldan zengin olma peşine düşmüş bir düzenbazdır. O zamanın Rusya'sında bir insanın itibarı ve zenginliği, sahip olduğu canlarla doğru orantılı olduğu için Çiçikov, ölmüş fakat kayıtları henüz nüfus kütüğünden silinmemiş 'can'ları kâğıt üzerinde kalır ve bu şekilde zengin olma hayalleri kurar.
Gogol' Çiçikov'un dolaştığı bölgelerde karşılaştığı insanlar üzerinde dönemin Rusya'sının bozuk düzenini acımasızca eleştiriyor ve Rus insanının tahlilini yapıyor bu eserde. Ölü Canlar, tamamlanamamış olmasına rağmen Dünya Klasikleri arasında müstesna bir yere sahip.

ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR (ERNEST HEMINGWAY, REALİST AMERİKA, 100 Temel Eser)

İspanya’da yaşanan acımasız bir iç savaş... Cumhuriyetçi- Faşist kavgasının yol açtığı yıkım... Oluk oluk akan insan kanı.. Özel bir görevle İspanya’ ya gelen Amerikalının başından geçenler ve yaşadığı tutkulu aşk. İnsanoğlunun vahşilikte ve barbarlıkta hayvanları bile gölgede bıraktığını gözler önüne seren acı panaromalar. En hızlı savaş taraftarlarının ve savaşı bütün korkunçluğuyla yaşayanların barış özlemi...

SEFİLLER (V.HUGO, ROMANTİK FRANSIZ, 100 Temel Eser)

19 sene süren pranga mahkumiyetinden sonra şartlı olarak tahliye edilen JEAN VALJEAN, toplumdan dışlandığını görür. Sadece Digne piskoposu kendisine iyi davranır; buna karşın zorlu acı yıllar geçiren Valjean piskoposun bazı gümüş eşyaları çalarak ona ihanet eder. Valjean polis tarafından yakalanır ve geri getirilir. Piskoposun kendisini kurtarmak için yalan söylemesi ve buna ek olarak iki değerli şamdan hediye etmesi Valjean'ı çok şaşırtır. Böylece Valjean hayatına yeni bir başlangıç yapmaya karar verir.

FARELER VE İNSANLAR –ÖZET- (J. STEINBECK, REALİST AMERİKA, 100 Temel Eser)

George ve Lennie çiftliklerde dolaşarak işçilik eden iki arkadaştır. George ufak tefek, canlı, yanık tenli, keskin bakışlı bir adamdır. Lennie ise iri bir insandır. Ölgün gözler düşük ama geniş mi geniş omuzlara sahiptir. George ve Lennie iki zıt kutup oldukları halde aralarında büyük bir dostluk vardır. Bu büyük dostlukta, birlikte hep çalışarak çiftlik ararlarken kat ettikleri yollar boyunca kendini göstermiştir. Birbirlerine çok bağlanmışlardır.

George akıllıdır, işini bilir. Tabiatı sever. Lennie ise dev kuvvetine sahiptir. Fakat ruhen çocuktur. Halleri davranışları çocukçadır, aptalcadır. Lennie’nin yumuşak bulduğu her şeyi okşama alışkanlığı vardır. Bu ikisi Soledad kasabasının çiftliğinden bir iş haberi alırlar ve hemen yola koyulurlar. Oraya vardıklarında bu çiftliğin patronu bunları pekte iyi karşılamaz. Patronla kalmayıp birde patronun oğlu çıkar başlarına dert. Kendisi ufak tefek olduğundan Lennie gibi iri vücutlu insanlara gıcık kapar ve bu tip insanları hiç sevmez. Adamın adı Curley’dir. Ama Curley’nin başında da bir dert vardır. Yeni evlendiği karısı… Çiftlikte oynaşmadığı adam kalmadı, derler onun için ve gözünü yeni gelen George Ve Lennie’ye dikmiştir. Özellikle George’un çiftlikteki en iyi arkadaşları Slim’dir. Çiftliğin bunağı ise Candy denilen bir eli bileğinden kesilmiş olan bazıları için işe yaramayan yaşlı bir adamdır. George ve Lennie’nin planları bu çiftlikte bir ay çalışıp kendilerine bir çiftlik satın almaktır. Tabii Candy’i ve Candy’nin biriktirdiği parasını yanların alarak…

Üç kişinin hayali; kendi topraklarını işlemek, kimsenin emri altına girmemektir. Lennie’nin tek isteği ise evlerindeki tavşanlara bakmaktır. Çiftlikte birde seyis vardır. Ama zenci olduğu için diğer çalışanlar tarafından dışlanıyordur. Çiftlikte akşamüstü iş bittikten sonra nal oyunu oynanır. Milletin tek eğlencesi bu oyundur. O sırada Lennie samanlıkta Slim’in ona verdiği köpekle oynuyordur. Ama daha önce fareyi severken öldürdüğü gibi bu köpek yavrusunuda oracıkta aşırı sevmekten öldürmüştür. Daha sonra Lennie’nin yanına Curley’nin karısı gelir. Lennie kadınla biraz konuştuktan sonra kadın aynen “benim saçım da yumuşaktır saçımı okşa” demiştir. Lennie tuttuğu saçı bırakmadığı için kadın korkuya kapılmıştır ve çığlıklar atarak samanlığı ayağa kaldırır. Lennie’de buna sinirlenerek kadının ağzını kapatır ve onu nefessizlikten öldürür. Oradan hızlıca kaçar. Bunun üzerine çiftlikteki herkes başta Curley olmak üzere Lennie’yi aramaya çıkarlar. Lennie ise daha önceden başlarına bir olay gelirse George ile anlaştıkları çalılıkların arkasına kaçmıştır. George’u buldukları yerde öldüreceklerini bilmektedir. Lennie çocuk ruhlu olduğu için kendini savunması çok zordur. George kahrolurken Lennie’nin saklandığı yere gelmiştir bile. Lennie elindeki küçük ölü köpek yavrusuyla onu beklemektedir. George Lennie’nin arkasına ona hüzünlü hüzünlü bakar. Lennie sahip olacakları evi ve bakacağı tavşanları hayal ederken bir el silah sesi duyulur. Curley ve çalışanlar yanlarına geldikleri zaman Lennie’yi yerde ölü olarak yattığını görürler ve George’a aptal aptal bakarlar. George olayın etkisinden kurtulamaz ve teselli için Slim’le birlikte olay yerinden uzaklaşır.

DÜNYA NİMETİ (KNUT HAMSUN, NORVEÇ)

Dünya Nimeti, 1917’de çıktı. Issız toprakları canlandırmak için insan gücünün verdiği imtihanları, tabiat kuvvetleriyle çetin savaşları hikâye eden bu roman, katı ve boş topraklara düşen alın terlerinin önce kıt kanaat, giderek cömert hasadını, bu başarıdaki büyük hazzı dile getirir. Bu kitapta Hamsun 20 yüzyıl insanının destanını yazmış. Önüne bir model almadan, başaran insanın büyüklüğünü gözler önüne sermiştir..

Roman, cahil bir göçmen olan İsak’ın basit, cahil karısı İnger’le birlikte, çorak ve haşin toprakları sabırla nasıl bereketli, yeşil bir yurt parçası haline getirdiğini anlatır.

VE O HİÇBİR ŞEY DEMEDİ (HEİNRİCH BÖLL, ALMAN)

Evlilikte yakınlaşma ve yabancılaşma temasını işleyen Ve O Hiçbir Şey Demedi, romanın iki kahramanının sesleriyle ulaşır okura. Her ikisi de değişimli olarak içsel ve dışsal yaşantılarını anlatırlar. Böylece bu iki kişinin birbirine koşut giden yaşamları ve aslında birbirine ulaşmaya çabalayan bu insanların yalnızlığı açığa çıkar. Küçük bir kiralık odada karısı ve üç çocuğuyla bir arada yaşamanın sıkıntısına katlanamayan Fred Bogner, onlardan ayrılır. Kiliseye ait bir büroda telefoncu olarak çalışmaya başlar. Savaş sonrası Almanya'sının bir büyük kentinde sokakları arşınlar, içer ve oyun makinelerinde zaman öldürür. Karısıyla bir otelde geçirdiği hafta sonundan sonra ise kesin ayrılık kaçınılmaz görünür. Ancak çok geçmeden Bogner sevmekten asla vazgeçemediği karısında yepyeni bir insan bulur. Savaş sonrası Alman edebiyatının en gerçekçi ve en sarsıcı romanlarından biri olan Ve O Hiçbir Şey Demedi, Alman yazar Heinrich Böll'ü üne kavuşturan roman olarak bilinir.

BABASIZ EVLER (HEİNRİCH BÖLL)

Yazar ;romanı, savaşın dehşetini değişik bir bakış açısından sergiler. Kitapta savaş,cephelerden değil, fakat 'sonrasında', savaşın bitiminin ardından, o savaşta ölmüş babaların ve kocaların geride bıraktıkları insanların evlerinden yola çıkarılarak anlatılır. Bu bakış açısından dış dünyada 'bitmiş' olan savaş, babasız ve kocasız kalmış olanlar için hala belki de çok daha korkunç bir biçimde sürmektedir.Çocukların dulların 'yeni' yalnızlıkları, genelde yıkıma sürüklenmiş bir toplumda bireysel yıkımların üstesinden gelebilmenin zorluğu ve kimi zaman da olanaksızlığı, 'savaştan sonraki savaş'ın temel sorunlarıdır. Heinrich Böll'ün Babasız Evler'i, barışla son bulamayan savaşların sonrasız öyküsüdür.

CEMİLE (CENGİZ AYTMATOV, KIRGIZ)

Çok güzel bir kız olan Cemile , asil ve soylu bir aileye gelin olur. Fakat bir süre sonra eşi ikinci dünya savaşına asker olarak gönderilir.Gençliğini ve gelinliğini yaşayamayan Cemile küçük kayını ve köye savaştan sakat olarak dönmüş olan Mehmet ile beraber cepheye erzak taşımaya başlar. Cephede bulundukları sırada Mehmet , sürekli Cemile’nin dikkatini çekmektedir. Çünkü Cemile eşinde bulamadığı ilgi ve yakınlığı Mehmet’te bulmaktadır. Daha sonra ikisi arasında bir aşk başlamaktadır. Bir süre sonra eşi savaştan köye döner. Cemile ise bu durum karşısında Mehmet’le birlikte köyü terk eder.

BABALAR VE OĞULLAR (TURRGENYEV, RUS-REALİST)

Eserlerinde umut, çaresizlik ve hüsran gibi duyguları yoğun olarak işleyen Turganyev romanlarının zirvesini oluşturan "Babalar ve Oğullar“da adeta yaşadığı bunalımlar çağının insan ruhundaki akislerini çizer. Eserlerinde zıt kişiliklerin, mutlulukla mutsuzluğun, maddeyle ruhun, iyiyle kötünün çarpışmasını da bütün şiddetiyle hisettirir. "Babalar ve Oğullar"da Turganyev; Nihilist (hiçbir iradeye boyun eğmeyi ilke olarak kabul etmeyen görüşlerin genel adı) bir kişilik olan Bazarov’un dünyada varolan bütün kuruluşların yıkılması gerektiğini savunarak neredeyse iki kere ikinin dört etmemesi gerektiğini hayal ederken düşünce yapısının tam tersi duygularla oradan oraya savruluşunu izletiyor bize. O kadar ki aşkı bile inkar eden bu kişi bir kadına aşık olduğunu anlayınca kendini inkar etme durumuna düşüyor.