Bu Blogda Ara

Türk Dili ve Edebiyatı sitesi, Edebiyat derslerine yardımcı,

13 Aralık 2022 Salı

Söz Sanatları/Edebi Sanatlar

SÖZ SANATLARI (EDEBİ SANATLAR

 

1.BENZETME     

 

(Gibi,kadar,sankigüya,nitekim,meğer ki,misal,andırmak…kelimeleriyle de yapılabilir)               

Kömür gibi kara gözler                      *Güzel Benzetme:(Teşbih-i Beliğ)

Arı gibi çalışkan                                 Kömür göz,inci diş,selvi boy,gül

Kutu gibi küçücük ev                          dudak

Tilki gibi kurnaz adam

Bazen isim tamlaması şeklinde yapılır:Aşk ateşi,sevda yangını,ömrümün baharı…

 

2.MECAZ

 

Bir sözcüğü kendi gerçek anlamı dışında ve bir başka sözcük yerine arada benzetme ilgisi kurarak kullanma.

Somutlaştırma amacı ağır basar.

-Epey uğraştıktan sonra beytin anlamını sökmüş.

Cesaretinin kırılmasına sen sebep oldun

 

3.MECAZ-I MÜRSEL(Ad aktarması)

 

Anlamca ilgili iki sözden birini ötekinin yerine,arada benzetme ilgisi kurmadan kullanma.Bir ilgi sebebiyle olur bu.

-Akşam gecikeceğini eve haber vereyim.

-Son gelişmeler Ankara’yı kaygılandırdı.

-Akşam yemeği için masaya oturduk.

-Aranızda Necip Fazıl’ı okumayan var mı?

 

4.KİŞİLEŞTİRME(TEŞHİS)ve İNTAK(Konuşturma)

 

İnsan dışındaki varlıklara insanda bulunan özellikleri kazandırma.

-Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!

Sordum sarı çiçeğe\Sen beni bilir misin?

Çiçek dedi derviş baba\Sen Yunus değil misin?

 

5.MÜBALAĞA(Abartma)

 

Bir nesneyi,bir olay veya fikri,olduğundan büyük veya küçük gösterme sanatıdır.

-Ölüm indirmede gökler,ölü püskürmede yer

 O ne müthiş tipidir,savrulur enkaz-ı  beşer.

-Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır

-Biraz yorulunca “öldüm”^,kalabalık için “mahşer gibi”,üşüyünce “dondum” ifadeleri bu türdendir.

 

6.HÜSN Ü TA’LİL(Güzel neden bulma,güzele yorma)

Sebebi bilinen bir olayı asıl sebebinden daha güzel bir sebebe bağlama

-Güzel şeyler düşünelim diye\Yemyeşil oluvermiş ağaçlar

-Ateşten kızaran bir gül arar da

 Gezer dağdan dağa çoban çeşmesi

 

7.TECAHÜL-İ ARİF

 

Nükte olsun diye ya da bir anlam inceliği oluşturmak için,gerçek bilindiği halde bilmiyormuş gibi görünme.

-Sular mı yandı,neden tunca benziyor mermer?

-Şakaklarıma kar mı yağdı,ne var?

 Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

 

8.İSTİFHAM(SORU SORMA)

 

Dikkati daha fazla çekmek için,anlatılmak isteneni soru biçiminde ortaya koyma.Çoğu zaman tecahül-i arif sanatıyla birliktedir.Yanıt beklenmeyen,heyecan ve duygudan doğan sorular.

-Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mahım!

  Kurban olam var mı bunda benim günahım?

-Senin çocukluğun bir ceviz tabut muydu

 Usulca denize bırakılan?

 

9.KİNAYE

 

Bir sözü hem mecaz hem gerçek anlamını düşündürecek şekilde kullanma.Asıl vurgulanmak istenen mecaz anlamdır.

-Terlemeyi göze almayan insan hayta başarılı olamaz.

-Düşe el uzatmak insanlık görevimizdir..

-Gül,dikensiz olmaz.

Onun  kapısı herkese açıktır.

 

10.TENASÜP

 

Anlamca ilgili iki ya da daha çok sözcüğü,tezat oluşturmamak kaydıyla,bir dizede ya da cümlede kullanma.

-Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib

 Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır.

 

11.TEVRİYE:

 

Bir sözü iki gerçek anlamını da düşündürecek şekilde kullanma.Yakın anlamını kullanır görünerek uzak anlamını düşündürme.

-Dedim,dilber niçin sararıp soldun?

 Dedi,çektiğim dil yarasıdır.

(dil.1.gönül,2.söz)

-Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül.

(eller:1.yabancı  2.organ)

Havada yaprağa döndürdü ruzgâr beri.

(ruzgâr:1.rüzgar 2.zaman,devir)

Beyaz gerdanına bir de ben gerek

(ben:1.siyah nokta  2.birinci tekil kişi)

 

12.TARİZ(DOKUNDURMA)

 

Bir sözün ya da sözcüğün karşıt anlamını vurgulamak amacıyla kullanılması.Bir kimseyi iğnelemek amacıyla kullanılan bir değişmece(mecaz)Kapalıca yapılan bir sitem.Gizli bir kin,alay,öç alma vardır.

-Bakıyorum bugün erkencisin(Geç kalan birine)

-Ne zeki çocuk,on yaşında okumayı söktü.

 

13.TELMİH(HATIRLATMA)

 

Herkesçe bilinen geçmişteki bir olaya,ünlü bir kişiye,bir inanca,ya da yaygın bir atasözüne değinmek,onu anımsatmak.

-Ey dost senin yoluna\Canım vereyim Mevla

 Aşkını komayayım\Oda gireyim Mevla.

(Oda girmek,Hz.İbrahim’in mancınıkla ateşe atılması,ateşin gül bahçesi haline gelerek onu yakmaması mucizesi)

-Vahdetin şarabından\Bir cür’a nûş edeyin

 Ene’l-Hak çağrışuban\Dârâ gireyin Mevla.

(Enel-Hak sözü ile Hallac-ı Mansur’un asılması hadisesi)

 

14.TEZAT

 

İki zıt fikir ya da kavramın birlikteymiş gibi söylenmesi.

-Ağlarım yadıma geldikçe gülüştüklerimiz

-Bir kız vardı\yok gibi,öyle güzel

Çın çın ötüyor\Sessizlik

 

15.TEKRİR

 

Etkisini güçlendirmek amacıyla,anlamın üzerinde yoğunlaştığı sözcük ya da söz öbeklerini arka arkaya yineleme.

Çal sevdiğim,çal güzelim,çal meleğim çal!

-Ey talih,ey aşk,ey vuslat,ey tatlı ve ulvi gece!

 

16.CİNAS.

 

Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç

Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç.

 

17.SECİ

 

Düzyazıda kafiye kullanma.

Ey gözlerin nuru,gönüllerin şüruru;başımızın tacı,dil ehlinin miracı…

 

18.ALİTERASYON:

 

Mısrada veya yazıda ünsüzlerin tekrarı.

-Öldük ölümden bir şeyler umarak

 Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.

 

19.İRSAL-İ MESEL

 

Şiirde atasözü,özdeyiş ya da deyim kullanma.

-Kirpikleri uzundur yarin hayale sığmaz

 Meşhur bir meseldir mızrak çuvala sığmaz.

 

20.LEFF Ü NEŞR

 

Bir beytin birinci dizesinde en az iki şeyi söyleyip,ikinci dizesinde bunlarla ilgili benzerlik veya karşıtlıkları verme.

-Gönlümde ateştin gözümde yaştın

 Ne diye tutuştun,ne diye taştın.

 

21.NİDA

 

Şiddetli duyguları ve heyecanları anlatmak için yapılan sanat.Çoğu zaman kişileştirme ve konuşturma sanatlarıyla birliktedir.

-Ey kumrulu bahçem,sümbüllü bağım\Ey bülbüllü derem,mineli dağım!

 

22.LEBDEĞMEZ

B,p,f,m,v dudak ünsüzlerinin bulunmaması.

 

23.TEDRİC(DERECELENDİRME)

 

Aziz dost;günler günleri,aylar ayları.yıllar yılı kovaladı.

 

24.TERDİD

 

Sözü beklenmedik,çarpıcı bir biçimde bitirme.

En ağır işçi benim.

Gün yirmi dört saat,

Seni düşünüyorum.

 

25.RÜCU

 

Önceden söylenmiş bir fikirden dönmüş görünerek daha güçlü bir hamle yapma.

Al yanaktan buse alsam\Yanak olmaz dudak olsun.

 

 

 

 

26.AKİS

 

Basit oldu mürekkep,mürekkep oldu basit

Mecaz oldu hakikat,hakikat oldu mecaz.

 

27.İSTİARE8EĞRETİLEM=DEYİM AKTARMASI)

Bir sözün gerçek anlamından kayarak benzerliği olan başka bir söz yerine kullanılması.

 

A)AÇIK İSTİARE:

 

Yalnız benzetilenin bulunduğu istiare.(Benzeyenle benzetileninin yerleri değiştirildiğinde cümlenin anlamı değişmez.)

Dudakları arasından iki sıra inci parlıyordu.(yerine “diş” getirsek cümlenin anlamı değişmez.)

Kaçan balık büyük olur.(Kaçan fırsat büyük olur)

 

B)KAPALI İSTİARE.

 

Sadece benzeyenle yapılan istiare.Güzel gitti diye pınar ağladı.(…insan ağladı.)olmaz.

Kaldırımlar yollara bir  şeyler anlatıyor.

 

C)TEMSİLİ İSTİARE:

 

Merdiven:Ahmet Haşim

At:Faruk Nafiz Çamlıbel

Sessiz Gemi:Yahya Kemal Beyatlı

Kelile ve Dinme:Beydaba

Lafontaine  Masalları

 

 SÖZ SANATLARI İLE İLGİLİ ALIŞTIRMALAR

 

Cep delik cepken delik

Yen delik,kaftan delik

Kevgir misin be kardeşlik(kinaye)

 

Bir yetim görünce döktür dişini

Bozmaya çabala halkın işini

Her nereye gidersen eyle talanı

Öyle yap ki ağlatasın güleni

Bir saatte söyle yüz bin yalanı

El bir doğru söylerse inanma.(tariz)

 

Uçmakta konmadan kıyısız bir denizde ruh

Benzer mi böyle bir tufan içinde Nuh.(telmih)

 

Gayet çoktur,değil benim yaram az

Bana yardan gayrı cerrah yaramaz.(cinas)

 

Sana kimi canım,kimi cananım diye söylüyor

Nesin sen can mısın,canan mısın kâfir?(istifham)

 

Sev seni seveni hak ile yeksan ise

Sevme seni sevmeyeni Mısır’a sultan ise(Aliterasyon)

 

Bütün dünya başkanın ölümüne ağlıyor.(ad aktarması)

 

Bulutlar yeryüzünden intikam alıyor.(teşhis)

 

Günlerdir yolunu bekledi,durdu

Sen geleceksin diye çiçek açtı

Bahçeler,bütün ağaçlar süslendi.(Hüsn ü Talil)

 

Bulmadım dünyada gönüle mekan

Nerde bir gül bitse etrafı diken(Kinaye)

 

Şu karşıma göğüs geren

Taş bağırlı dağlar mısın?(Kinaye)

 

Ya şah-maran ya yılan

Zülüf müdür kâkül müdür

Ak gerdana yayılan(cinas)

 

Adımın,o bahçeler,her gün anıldığı yer

Bahçelerde bir böcek bir çiçeği yer(cinas)

 

Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar

Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar(teşhis)

 

Neden kondun a bülbül bağımdaki asmaya

Ben yârimden ayrılmam götürseler asmaya(cinas)

 

Yüce dağlar birbirine göz eder

Rüzgâr ile mektuplaşır,naz eder(teşhis)

 

Kimsesiz hiç kimse yok,her kimsenin var kimsesi

Kimsesiz kaldım yetiş ey kimsesizler kimsesi(cinas)

 

Benim için her bir sözün kıymetlidir,inciden

Gözyaşlarım akıtma gel,odur gönlüm inciden(cinas)

 

İçime bir kurt düştü,gece gündüz yer beni

Ben bu dertten ölürsem,kabul etmez yer beni(cinas)

 

Dışarda çılgın rüzgâr,içerde sen vardın(teşbih)

 

Sahillerin kucağında fıkırdayan deniz yatar

Kayaların kurnasında şarkı söyler bazen rüzgâr(teşhis)

 

Bunca yaptıklarından sonra yüzü kızarmıyor(kinaye)

 

Sen uyandın diye gün doğar

Şu yol sen geçtiğin için güzel

Su aksin;dal,gölgen içindir

Ve sen varsın diye

Şu dünyada yaşamam.(hüsn-i Ta’lil)

 

Bu gece yarısında iki kişi uyanık

Biri benim biri de serseri kaldırımlar(istiare)

 

Bilir misin?Neler söyler,neler anlatır geceler

Bilir misin?Çok aşıklar sabaha dek geceler(Teşhis,cinas)

 

Bizim süvarimiz amma da ata biner

Ayağı yere değer,başı göğe değer(abartma)

 

İçimde kar donar,buzlar tutuşur

Yağan ateş midir,kar mıdır bilmem?(istifham,tezat)

 

Irmaktan eğilmiş iki büklüm

Hasretle su içmekte söğütler

Dallar yarı çılgın yarı sarhoş(teşhis)

 

Kalem böyle çalınmıştır yazıma

Yazım kışa uymaz,kışım yazıma(cinas)(1986)

 

Anavarza at oynağı

Kana bulanmış gömleği

Kıyman a zalımlar

Kör karının bir deyneği.(mecaz)(1988)

 

Nedir can kim anı sen nâzenin cânâne vermezler

Sana aşık olanlar yoluna cânâ ne vermezler(cinas)(1991)

 

Bir ah çeksem dağı taşı eritir

Gözüm yaşı değirmen yürütür(abartma)(1991)

 

Kısmetindir gezdiren yer yer seni

Arşa çıksan akıbet yer yer seni(Cinas)(1988)

 

Adam elini uzattı;tam onu koparacağı sırada mor menekşe:”Bana dokunma!” diye bağırdı.(İntak-konuşturma)(1990)

 

Yalnız zaman olur bazı akşamlar

Bir kadın çehresi;yanarken camlar.

Bir lahza belirir loş aynalarda.

 

(Bir sözün benzetme amacıyla başka bir söz yerine kullanma.yanarken camlar:güneşin camlardaki yansıması)(1990)

 

Yedi iklimi cihanın duruyor karşında.(mecaz-ı mürsel)(Dünyanın her tarafından toplanmış asker)

 

Gülmeden çatlayadursun biriken çarşı Pazar.(mecaz-ı mürsel-ad aktarması)(esnaf)

 

Garbın ucunda son kıyıda en gürültülü

Bir med zamanı gökyüzü kurşunla örtülü.(Açık istirae)(Benzeyen bulutlar soylenmemiş)

 

Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak

Sönmeden yurdumun üstünde tutan en son ocak.(Kinaye)(Ocağın tütmesi gerçek;ailenin varlığını sürdürmesi mecaz)

 

Eski eş’arda dürbin ile mana görünür

Yeni şiirde mana gibi külfet yoktur.(tariz)

 

Güneş bu savaş meydanının dehşetini görmemek için ufkun arasına gizleniyor,bulutlar artık gözyaşlarını tutamıyordu.(hüsn-i Talil-teşhis)

 

Bülbüllerin ister seni ey gonca-dehen gel

Gül gittiğini anmayalım gülşene sen gel.(Tenasüp)

 

Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç

Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç.(cinas)

 

Bu sabah iğdeler mi çiçekte?

Giden yazlar mı gere gelmekte?

Nedir bu koku çevremi saran?(Tecahül-i Arif)

 

Ben aşıkım el göğüste yüz yerde

Gel efendim del sinemi yüz yerde(cinas)

 

Sen uyandın diye gün doğar\Şu yol  sen geçtiğin için güzel\Su aksin;dal,gölgen içindir\Ve sen varsın diye\Şu dünyada yaşamam.(Hüsn-i Talil)

 

Olur mu dünyaya indirsem kepenk

Gözyaşı döksem Nuh Tufan’ına denk(istifham)

 

Bu gece yarısında iki kişi uyanık

Biri benim biri de serseri kaldırımlar(teşhis)

 

Bizim paşa gezerken sabah erken,yerde bulur bir maşa,maşayı vurur taşa,derken bir ateş çıkar,dağı taşı hep yakar.(seci)

 

Yetmedi eksinin gücü artıya

Geçmedi denizin sözü martıya(tezat,teşhis)

 

Bilir misin?Neler söyler,neler anlatır geceler

Bilir misin?Çok aşıklar sabaha dek geceler(kişileştirme,cinas)

 

Rüzgar gökte bir gezinti\Üşürüz her akşam vakti

Ne sıcak vücutlar gitti\Toprağı ısıtmak için(Hüsn-i Talil)

 

Bu memlekette de bir gün sabah olursa Haluk(Açık istiare)

 

Can kafeste durmaz uçar\Dünya bir han,konan göçer(Kapalı istiare)

 

Gülen çehremi görüp\Sanmayın beni bahtiyardır

Her kahkahanın içinde\Bir damla gözyaşı vardır.(tezat)

 

Benim için her bir sözün kıymetlidir,inciden

Gözyaşlarım akıtma gel,odur gönlüm inciden(cinas)

 

Çabucak gönderin çeliklere su

Çiğneyin çığlarım su çılgın çağı.(Aliterasyon)

 

Bir hüzün verir bu hal lakin

O hüzn ile şad olur,bu naşad(tezat)

 

Suya versün bağban gülzarı zahmet çekmesün

Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzare su(tenasüp)

(Bahçıvan gül bahçesini suya versin,boşuna zahmet çekmesin;çünkü bir değil,bin gül bahçesine su verse(emek harcasa),senin yüzün gibi güzel bir tek gül açılmaz.)

 

Görünce uzanmış yar kucağına

Boynunu dolamış zülfü bağına

Kurşunu kahpeye atacağına

Kendine çevirdin…Aman be Ali!(terdit)

 

Hazırlayan:Selahattin ÇETİN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

CÜMLE ÇEŞİTLERİ/TÜRLERİ

CÜMLE ÇEŞİTLERİ    

YÜKLEMLERİNE GÖRE CÜMLELER

(YÜKLEMLERİN TÜRÜNE GÖRE CÜMLELER)

 

1.FİİL CÜMLESİ:  

Yüklemi çekimli fiil olan cümledir.

Çekimli fiil= Fiil + kip eki+ şahıs eki:  Oku-du-m.

 

2.İSİM CÜMLESİ

Yüklemi isim olan cümledir. Fiilin dışındaki bütün kelime türleri (isim, sıfat, zamir, zarf, bağlaç, edat, ünlem) isim ve isim soylu kelimelerdir. Yüklem; ismin dışında sıfat, zamir, zarf, bağlaç, edat, ünlem olabilir.

                Kelimenin isim mi fiil mi olduğunu anlamak için “-mek, -mak, iyor” eklerini getirmek gerekir. Kelime köklerine uyuyorsa fiil, uymuyorsa o kelime isimdir.

   Not: Fiilimsilerle oluşturulan cümleler de isim cümlesi kabul edilir.

_Hayatın en acı yönü unutmaktır.

 

  Not: İsim cümlelerinde olumsuzluk “değil” kelimesiyle yapılır. “Değil” kelimesi yalnız başına yüklem olmaz.

_Bugün hava güzel.

_Bugün hava güzel değil. (Yüklem: güzel değil.)

 

  Not: Var, yok kelimeleri de isimdir.

 

Dün hava çok sıcaktı. (isim c.)

Kitap okumayı çok severim. (fiil c.)

Üzerindeki giysi sana yakışmış.

Amacı, okulu iyi bir dereceyle bitirmekti. (isim c., filimsiler de isim cümlesidir.)

Gönül kimi severse güzel odur.

 

ÖGE DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER (Yüklemin Yerine Göre Cümleler)

 

1.KURALLI (DÜZ) CÜMLE:

Yüklemi sonda bulunan cümledir.

 Türkçede öge dizilişi Özne+ Tümleçler+ Yüklem biçimindedir. Türkçede vurgulanmak istenen sözcük veya öge yükleme yaklaştırılır.

 

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

Yarın benimle tiyatroya gelir misin?

Kitap en iyi arkadaştır.

Kütüphanelerde binlerce kitap vardır.

 

2.DEVRİK (KURALSIZ) CÜMLE: 

Yüklemi sonda bulunmayan cümledir. Bu tür cümleler günlük konuşmalarda, şiirlerde ve atasözlerinde çokça bulunur.

Kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu.

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!

Sakla samanı, gelir zamanı.

Gözlerim yollarda geçti kaç bahar.

 

3.EKSİLTİLİ CÜMLE:  

Yüklemi bulunmayan cümlelerdir. Yargının ne olduğu, okuyucunun yorumuna bırakılır. Eksiltili cümlelerin sonuna üç nokta (…) konur.

 

_Karşımızda geniş ve yemyeşil bir ova… Onun tam ortasında küçük ama çok güzel bir göl… (vardı, görünüyordu, bulunuyordu.)

_Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder… (var)

_Çocuğu öyle dövdüler ki…

_Çantanda neler var?

_Kitap, defter, kalem, cetvel... cevabı da eksiltili cümle örneğidir.

 

Not: Atasözlerinde eksiltili cümlelere güzel örnekler vardır:

_Azıcık aşım, kaygısız başım…

_Az veren candan, çok veren maldan…

_Kız beşikte, çeyiz sandıkta…

_Kiminin parası, kiminin duası…

_Düğün el ile, harman yel ile…

 

ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER

 

1.OLUMLU CÜMLE: Yüklemin gösterdiği işin yapıldığını ya da yapılacağını bildiren cümlelerdir.

 

Kitap okumayı çok severdi.

 

a)      Biçimce ve Anlamca Olumlu Cümle:

 _Her karanlığın bir aydınlığı da vardır.

_ Damlaya damlaya göl olur.

_ Bu çocuk çok tembeldir.

_Kazada birçok kişi öldü.

_O arkadaşım çok korkaktır.

Not: Bir cümlede hoşa gitmeyen bir durumun olması, o cümleyi olumsuz yapmaz. ”Korkaklık” hoşa gitmeyen bir durum olmasına rağmen cümle “olumlu” bir cümledir.

 

b)      Biçimce Olumsuz Anlamca Olumlu

 

_Para yok değil. (biçimce olumsuz; çünkü “yok” ve “değil” kelimeleri olumsuz kelimelerdir. Ancak anlam olarak bakıldığında “Para var.” Anlamı ortaya çıkmaktadır.

_Onu da düşünmedik değil. (Düşündük)

* Kimi olumsuz soru cümleleri de biçimce olumsuz anlamca olumludur.

_ Seni ben sevmez miyim? (Severim)

_ Senin de suçun yok mu? (Var)

_Siz çağırırsınız da biz gelmez miyiz?  (Geliriz)

_Böyle güzel bir kitap okunmaz olur mu? (Elbette okunur.)

_Söylediklerinizi dinlemez olur muyum? (Elbette dinliyorum.)


2.OLUMSUZ CÜMLE

 

a)      Biçimce ve Anlamca Olumsuz Cümle:  “-me, -mez, -sız, yok, değil” ek ve kelimeleriyle yapılır.

 

_ Seni anlamış değilim.

_Bunu bana demeyecektin.

_Sınıfta üç öğrenci yok.

_ O kişi çok terbiyesiz.

_ Seni sevmem imkansız.

-Gün eksilmesin penceremden

 

b)      Biçimce Olumlu Anlamca Olumsuz

 

“Ne…ne” bağlacıyla:

_ Ne gelen var ne giden. (Gelen de giden de yok)

_ Ne aradı ne de sordu. (Sormadı)

_Ne hasta bekler sabahı

  Ne taze ölüyü mezar

  Ne de şeytan bir günahı

  Seni beklediğim kadar.

_Ne ışıkta gezeyim, ne göze görüneyim.

_ Buna anlatabilirsen anlat. (Anlatamazsın)

_ Bende sana verebilecek  bir şey mi var? (Yok)

_ Sen bu işlerden ne anlarsın? (Anlamazsın)

_ Sınıfı geçebilecek sanki. (Geçemeyecek) (Sanki sözcüğü cümleyi anlamca olumsuz hale getiriyor.)

_ Sen çok biliyorsun sanki. (Bilmiyorsun)

_ Ben seni üzer miyim hiç? (Üzmem)

_Bu sözlere gel de inan. (İnanamazsın)

 

Not: İçinde iki olumsuzluk bulunan cümle  anlamca olumlu cümledir.

Bu haberi duymamış olamaz. (Duymuştur.)

Not: “Var” sözcüğünün yüklem durumunda olduğu olumlu soru cümleleri anlamca olumsuzdur:

_Benim can vermeye dermanım mı var?  (Yok)

 

3.SORU CÜMLESİ

Kitabını aldın ? ( “mi” edatıyla  soru yapılmış)Not: “mi”  edatı hangi ögeden sonra kullanılmışsa öğrenilmek istenen öge de odur:

_ Yarın  Konya’ya sen mi gideceksin? (Özneyi bulmak için)

 

_ Hangi ülkeye gitmek istersin? (sıfat)

_Sınavdan kaç puan aldın?  (sıfat)

_Bu sorunu nasıl çözmeyi düşünüyorsun? (zarf)

_ Baban ne zaman geliyor?  (zarf)

_Bu giysiyi nereden aldın? (zamir)

_Seni ziyarete gelen o kişi kimdi?  (zamir)

_Hani bir daha gelmeyecektin? (edat)

 

Not:  Bazı cümlelerde soru bildiren sözcükler olabilir, ama cümle soru cümlesi olmaz:

_ Soruları nasıl çözdüğünü bilmiyorum.  (Soru cümlesi değil.)

·   Olumsuz soru cümleleri de olabilir:

_ Ödevini yapmadın mı?

_ Kitabını getirmedin mi?

 

SÖZDE SORU CÜMLESİ

 

Kimi soru cümleleri cevap bekleyen bir soru anlamına sahip değildir. Bu tür cümlelerde soru yoluyla çeşitli anlam özellikleri sağlanır. Olumsuzluk, özlem, beklenmezlik, karşılaştırma, tehdit… gibi anlamlar vardır.

 

_ Bu işlerden sen ne anlarsın? (Küçümseme)

_ Kapayı kapatabilir misiniz? (Rica)

_ Bu kadar iş bir günde biter mi? (İmkansızlık)

_ Adam hiç komşusuna yardım etmez mi? (Kınama)

_ Nerde o eski günler? (Özlem)

_Böyle bir deniz başka nerede bulunur? (Begenme-övme)

_Siz de mi verdiğim testleri çözmediniz? (Şaşma)

_Biraz sessiz olabilir miyiz? (Rica)

_Bu kadarcık paranın lafı mı olur? (Önemsizlik)

_Soğuk havada palto giymemek olur mu? (Kesinlik)  

 

4. ÜNLEM CÜMLESİ


Sevgi, korku, nefret, şaşma, hayret, seslenme, coşku, heyecan gibi duyguları ifade eden cümleleri denir.

 

Ünlemlerle, bazı zarflarla, seslenmelerle ve emir kipiyle kurulur.

 

_Ey oğul, yalan söyleme! (seslenme)

_ Eyvah, ben ne yaptım!

_ Oh, dünya varmış!

_Aferin sana oğlum!

_ Ha gayret!

-Ay, ne güzel bir çocuk bu!

_İmdat, boğuluyorum!

 

5. KOŞUL (ŞART) CÜMLESİ


“-se, -sa” şart ekiyle yapılır:

_ Çalışırsan başarırsın

_ Zamanında kalkarsan, okula geç kalmazsın.

 

Not: “-se, -sa” ekiyle yapılan cümleler her zaman şart bildirmez:

_ Herkes sevdiği işi yapsa (dilek)

_ Keşke onlar da okusa. (istek)

 

6.DİLEK/ İSTEK CÜMLESİ

 

 Bir dileği, isteği ya da özlemi bildiren cümlelere dilek cümlesi denir. Bunlar üç kiple kurulabilir: Dilek-şart kipiyle, istek kipiyle, emir kipiyle. Çoğu eksiltili cümle niteliğindedir.

_ Öpsem, öpsem, toprağını taşını

_ Şu işe girsem.

_Gençlik bilse, ihtiyarlık yapsa.

_Yaz gelse, havalar ısınsa.

_Seni bastırmayım kuru yerlere

   Gül döşeyim yollarına sevdiğim   (istek kipiyle)

_Kimseler garip olmasın/ Hasret oduna yanmasın

  Hocam, kimseler kalmasın/ Şöyle garip bencileyin  (emir kipiyle “dilek” anlamı)

_Haydi tiyatroya gidelim.

_Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

 

7. EMİR CÜMLESİ


Emir cümlelerinde asıl amaç “emir” olmakla birlikte; “övme”, “olasılık”, “ilenme”, “dilek”, “öğüt”, “dua”  gibi anlamlar da vardır.


_ Bana verdiğin sözü hiçbir zaman unutma.

_Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.

_ Allah, beni kendinden başkasına muhtaç etmesin!

_Yiğidi öldür, ama hakkını yeme.

_ Allah razı olsun.

 

Not: Bazı cümlelerde emir kipiyle çekimlenmiş bir fiil olmadan da emir anlamı olabilir.Başka kipler anlam kayması yoluyla emir anlamını sağlayacak şekilde kullanılabilir:

 

_Bu salonu hemen boşaltalım. (istek kipi ile)

_Artık biraz sussanız. ( dilek-koşul kipi ile)

_Sınıfta bir daha koşmayacaksınız. (Gelecek zaman kipi ile)

 

YAPILARINA GÖRE CÜMLELER


Her cümle bir yargı bildirir. Ancak bazı cümlelerde birden fazla yargı bildiren unsur bulunur. Bu yargılar bazen iki ayrı yüklemle, bazen yan cümlelerle  sağlanır.

 

Temel Cümle: Bir cümlenin yüklemi temel cümledir. Cümlenin bildirmek istediği asıl yargı da bu cümleyle verilir. Diğer ögeler temel cümleyi açıklayan tamamlayıcı ögelerdir.

 

Yan cümle: Tam bir yargı bildirmeyen, temel cümlenin bir ögesi durumunda bulunan ve kendi içinde değişik tamamlayıcı ögeler de alabilen söz öbeğidir.

 

Öğretmen sınıfa girince  herkes ayağa kalktı.

Yan cümle                                  Temel cümle

 

1.BASİT CÜMLE:  

İçinde yan cümlecik (fiilimsi), ekfiil, şartlı fiil bulunmayan, tek yargı bildiren (tek yüklem) cümledir.

 

_ Bu güzel havada ders çalışılır mı?

_ Cehalet, insanı çirkinleştirir.

_

*Basit cümle demek, kısa cümle demek değildir.

_ Bahçenin ana kapısından, üstü başı perişan, zavallı bir adam, elinde eski, yırtık bir torbayla içeriye girdi.

 

2.BİRLEŞİK CÜMLE:

 

Tek bir yüklemi bulunan ve içinde yan cümle bulunan cümlelerdir. Yan cümle, temel cümlenin değişik ögelerinden biri (nesne, zarf tümleci, dolaylı tümleç, özne) olabilir.

 

A)     GİRİŞİK BİRLEŞİK CÜMLE: Yan cümlenin fiilimsi olduğu cümlelerdir.

_ Çocukların sağlıklı büyümesi için /  gayret gösterilmeli.

                     Yan cümle                              temel cümle

_ Kimsenin kalbini kırmadan/  görevini yaptı.

         Yan cümle                              temel cümle

_ Yazmak/  sorumluluktur.

Yan cümle      temel cümle

_İstanbul’a geldikçe / bize uğrayın.

    Yan cümle                   temel cümle

 

Not: Zarf-fiil eki yerine veya şart anlamını verecek şekilde  mı/mi soru edatının kullanımı da birleşik cümle yapar:

_ İstanbul’a geldin mi / beni ara. (İstanbul’a gelince beni ara)

 

_Sıkı çalıştın mı başarırsın. (Sıkı çalışırsan başarırsın)

 

B)      ŞARTLI BİRLEŞİK CÜMLE: Yan cümle daima “-se, -sa” kipiyle çekimlenir.

_ Aklın varsa/ bu işten vazgeç.

    Yan cümle        Temel cümle

_Sınava iyi hazırlanırsan/ başarılı olursun.

        Yan cümle                       Temel cümle

_Beni dinlersen, yolunu şaşırmazsın.

_Allah’ın emirlerine uyarsan, mutlu ve huzurlu olursun.

_Kararlıysan, başarı sırtını sana dönemez.

_Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.

_Kelin merhemi olsa/  başına sürer.

    Yan cümle                   Temel cümle

Not: Şart anlamı veren her cümle yapıca şart cümlesi değildir.

_Yarın gelmek üzere şimdi dağılabilirsiniz.

Bu cümlede şart anlamı olmasına rağmen cümle yapısına göre şart cümlesi değildir. “Gelmek” sözü fiilimsi olduğundan cümle girişik birleşik cümledir.

 

C)      _Ki’Lİ BİRLEŞİK CÜMLE (İLGİ CÜMLESİ)

 

Temel cümle çoğu zaman “ki”den önceki ögedir. “Ki” bağlacı Türkçe değildir. “Ki” ile kurulan cümleler, Türkçenin cümle düzenine uygun değildir.

 

_Anladım ki, dünyadaki her şey yalanmış.

_Sana şunu söyleyeyim ki, dünya fani, ölüm ani.

_Bil ki domuzların önüne inciler serilmez.

_Şüphesiz ki bütün canlılar ölecektir.

 

D)     İÇ İÇE GEÇMİŞ BİRLEŞİK CÜMLE (KAYNAŞIK CÜMLE)

 

Atalarımız, “Dost kara günde belli olur.”demişlerdir.

Temel cümle: Atalarımız demişlerdir.

Yan cümle: Dost kara günde belli olur.

 

Peygamberimiz, “İki günü eşit geçen zarardadır.” buyurur. (İç ve dış cümle; veya temel cümle, yan cümle)

“Gülü seven dikenine katlanır.” demişler.

 

3.SIRALI CÜMLE

 

Anlamca birbirine bağlı en az iki yargının, cümlenin virgül ya da noktalı virgülle tek bir cümle içinde sıralandığı cümlelerdir.

Sıralı cümlelerde iki yargı (iki yüklem) vardır.

Sıralı cümlelerin her ikisi de fiil veya isim cümlesi olabilir, yahut biri isim diğeri fiil cümlesi olabilir.

_İnsanız, en şerefli mahlukuz.

_Gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz.

 

Sıralı cümleler kendi içinde ikiye ayrılır:


aa) BAĞIMLI SIRALI CÜMLE

 

Bağlayıcı öge virgül, noktalı virgül olabilir. Ortak öge bulunan sıralı cümledir. Bağımlı sıralı cümlelerde özneler, tümleçler, nesneler  ortak olabilir.Cümleler arasında neden-sonuç, karşıtlık, karşılaştırma gibi anlam ilgisi bulunabilir.

_ Dayım, her pazartesi bize gelir, çarşamba sabahı dönerdi. (dayım kelimesi cümlelerin ortak öznesidir.)

_İnci dün rahatsızdı, işe bir hafta gitmedi. (özne ortak)

_Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış. (özne ortak)

_Misafir on kısmetle gelir; birini yer, dokuzunu bırakır. (Özne ortak)

_Çocuklar, dün burada akşama kadar oynadılar, eğlendiler. ( İki farklı zarf tümleci, özne ve dolaylı tümleç ortaktır.)

_Gömleğini yıkadı, kuruttu, ütüledi, yerine astı. (nesne ortak)

_Öğrenciler kitaplarını aldılar, çantalarına koydular. (Özne ve nesne ortak)

_Adam, adamdan korkmaz, utanır. (Özne ve dolaylı tümleç ortak)

 

bb) BAĞIMSIZ SIRALI CÜMLE

 

Ortak öge bulunmaz. Cümleler arasında neden-sonuç, karşıtlık, karşılaştırma gibi bir anlam ilgisi yoktur.

 

_Bahçede iki kişi vardı, biri bize bakıyordu.

_Yağmur dindi, biraz sonra da hava açtı.

_Sakla samanı, gelir zamanı.

_Öğretmen içeri girdi, sınıftaki öğrenciler ayağa kalktı.

_Yazın gölge hoş, kışın çuval boş.

_Ali yazar, Veli bozar, küp suyunu çeker azar azar.

_Gel demesi kolay, git demesi güçtür.

_El el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz.

_Ak gün ağartır, kara gün karartır.

_İnsanın alacası içinde, hayvanın alacası dışındadır.

_Baba koruk yer, oğlunun dişi kamaşır.

_At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.

_Kapıyı hızlı hızlı çaldı, içeriden hiçbir ses gelmiyordu.

 

4.BAĞLI CÜMLE:

 

Birbirine bağlaçla bağlanan ve aralarında anlam ilgisi bulunan cümlelerden oluşan cümle çeşididir.

 

Bağlacın yer aldığı her cümle bağlı cümle değildir . Bağlaç iki cümleyi birbirine bağlıyorsa o cümle bağlı cümle olur.

 

Bağlı cümleler birbirine “ ve, veya, ne…ne, halbuki, ama, ancak, çünkü, yalnız, mademki, fakat, lakin, oysaki, oysa, ne var ki..” gibi bağlaçlarla bağlanır.

 

_Biraz insan ol diyeceğim ama seni de zor durumda bırakmak istemiyorum.

_Su her şeyi temizler, lakin yüz karasını temizleyemez.

_Suskunluk, her zaman bilgeliğin belirtisi değildir, fakat gevezelik daima aptallığın belirtisidir.

_ Kardeşlerimi Allah yarattı, fakat dostlarımı ben buldum.

_Zaman, büyük bir öğretmendir, ancak, ne yazık ki, öğrencilerini daima öldürür.

 

ALIŞTIRMALAR

 

_Bu sınavdaki zor soruların tümünü çözdüm

_Bu parayı nasıl kazandınız?

_Bilgi, kartopu gibi yuvarlandıkça büyür.

_Renkli televizyonu tamir ettirip sattı.

_Pencere demirlerini yeniden boyattı.

_Siz de mi öyle düşünüyorsunuz?

_Söylediklerin, kanunlaşmış varsayımlardır.

_Sabahları koşmanın faydasını çocuklara anlatıyordu.

_Dayımın önümüzdeki hafta geleceğini öğrendik.

_Ağlayanın malı gülene yar olmaz.

_Soğuk iklimlere dayanamaz zeytin ağacı.

_Havadaki bulutlar bir görünüyor, bir kayboluyor.

_Sana geldiğim yağmurlu günleri hatırlar mısın?

_Sensiz güneş doğmamıştı bu kentin sabahlarına.

_Gözlerimin önünden gitmedi ağlayışın.

_Çok sıkıntı çekti ama sonunda kurtuldu.

_Hepimize selam verdi ama selamını alan olmadı.

_ Eski zaman hikayesiydi onun anlattıkları.

_Muhtar konuşa konuşa geldi, evin önünde durdu.

_Anne, oyuncakları çıkardı ve çocuğuna uzattı.

_Hava karardı, eve gittik.

_Yağmur durmuştu, yollar çamurdan geçilmiyordu.

_Anne sözü dinlemek, insana Peygamber hırkası giydirir.

_Affetmek, zaferin zekatıdır. (HŞ)

_Bela, nimetten hayırlıdır.

_Kalbimizin katılaşması, bizi damarlarımızın katılaşmasından daha çabuk yaşlandırır.

_Kılıç kınından çıkmadıkça it sürüsü dağılmaz.

_Çocukta utangaçlık iyi ahlak sahibi olacağını müjdeler.

_Sadece büyük acılar çekenler, mutluluğun değerini bilirler.

_İnsanı hiç kimse dostları kadar aldatamaz.

_Terbiye aklın görünüşüdür. (Hz.Mevlana)

_Ruhlarınızı hikmetli sözlerle dinlendirin; çünkü bedenler yorulduğu gibi ruhlar da yorulur. (Hz. Ali)

_Asıl marifet buluttaydı, ama herkes yağmura şiir yazdı. (Cahit Zarifoglu)

_Aşk iki kişilik oynanır ve iyi olan kaybeder.

_Benim acım birinin gülüşüne sebep olabilir, ama benim gülüşüm asla birinin acısına sebep olmamalı. (C.Chaplin)

_Selam, kardeşliğin en güçlü parolasıdır.

_Nankörlük, sevginin mezarıdır.

_Tarihi konuları merak etmiş, araştırmak istemişti.

_Çocukluk günlerini hatırlayınca gözleri dolu dolu oldu.

_Kuşku insanı yıpratır, insanın karşı koyma gücünü kırar.

_Kelimelerin gerçek ve mecaz anlamları üzerinde çalışıyor.

_Su iner yokuşlardan hep basamak basamak

_Hiç böyle şeyler kalabalık arasında konuşulur mu?

_Derslerine nasıl bu kadar devamsızlık yaparsın?

_Bizi niçin kırıldığını bir türlü anlayamadım.

_Onun yanlış bir davranışına rastlamadık.

_Bu iş, geniş düşünmeyi gerektirir, memur zihniyetiyle yürümez.

_Bu, gerçekleri öğrenmek aşkıyla dolup taşan öğrencinin yazısıdır.

_Bu  konuları, üzülerek belirtiyorum, ama ilk defa açıklamıyorum.

_Oldukça yıpranmış, yaprakları kırışmış bir kitabı aldım raftan.

_Yahya Kemal’in kendi değerlerine ve ülkesine geri dönüşünün hikayesi ayrı bir konudur.

_Düşkün adam, ince yağmur altında geçenlere karıştı, ben de düşüncelerime dalıverdim.

_En kaba çizgilerden en ince ürpertilere kadar sanat, insanın kendi benliğinin görüntüsünden başka bir şey değildir.

_Soğuk bir kış günü karanfil almak için çiçekçi dükkanına girdim.

_Hava soğumuştu, kar yağmaya başlamıştı.

_Yol çok uzundu, yürümekle bitecek gibi değildi.

_Aradan üç yıl geçmişti, kimse arayıp sormamıştı.

_Yaşlı biriydi, mahallede herkes onu severdi.

_Onun, bunu söyleyebileceğine inanmıyorum.

_Sonunda her şeylerini satıp kente taşındılar.

_Sokağın başındaki iki katlı, büyük evi onlar aldı.

_Her ay bir kitap okumayı alışkanlık edinmişti.

_Okulunu bitirince iyi bir işe girmek istiyormuş.

_Evden sessizce çıktık; sokakta lambalar yanmıyordu.

_Konuşa konuşa geldiler; evin önünde oturdular.

_Kentin güneyine bakıyorum; evler sisten gözükmüyor.

_Gürültüler artıyor; kimse kimseyi duymuyordu.