Bu Blogda Ara

Türk Dili ve Edebiyatı sitesi, Edebiyat derslerine yardımcı,

21 Nisan 2024 Pazar

Zamir (Adıl)

 ZAMİRLER/ ADILLAR


İsim olmadığı halde cümlede bir ismin yerini tutan, kişileri ya da varlıkları karşılayan sözcüklere zamir denir.

Zamirlerle ilgili bilmemiz gereken iki özellik şudur:

1. Zamirler ismin yerini tutar ve isim yerine kullanılır.

2. Zamirler isim çekim eklerini alabilirler.

ZAMİR ÇEŞİTLERİ


1) Şahıs (Kişi) Zamirleri:

Şahıs yani kişi isimlerinin yerine kullanılan zamir çeşididir.
Şahıs zamirleri şunlardır:
ben, sen, o, biz, siz, onlar.
Ben yine sana vurgunum.
Sizler, yarınlardan ümidinizi kesmeyiniz.

UYARI: “Sen ve Ben” zamirleri “-e” yönelme hal ekini aldıklarında ses değişimine uğrar ve “Bana, sana” şeklinde kullanılır.

Bana tüm olanları anlatacaksınız.
→ Tatilde
sana gelebilirim.

2) İşaret Zamirleri:

İsimleri, işaret yoluyla karşılayan zamir çeşididir. Başlıca işaret zamirleri: bu, şu, o, bunlar, şunlar, diğeri, öteki, beriki…
Buralarda
kiralık ev bulmak oldukça zor.
Bu dolap burada kalacak,
diğeri aşağıya inecek.
Şunları gözümün önünden kaldırın!

UYARI:

“O” sözcüğü eğer bir insanın yerine kullanılırsa şahıs, varlıkların yerine kullanılırsa işaret zamiri olur. Bu nedenle “O” sözcüğünün kullanıldığı cümleleri iyi analiz etmek gerek.
Onu, hastanede çalışırken ziyaret etmiştim.
Sık sık arızalandığı için
onu hurdaya kaldırdılar.

3) Belgisiz Zamirler:

Cümlede varlıkları isim, sayı, miktar ve ölçü yönünden belli  belirsiz karşılayan zamirlere belirsiz zamir denir
Başlıca belgisiz zamirler:

biri, birkaçı, hepsi, pek çoğu, pek azı, herkes, bazısı, bazıları, tümü, tamamı, bütünü, bir kısmı, kimi, her biri, başkası, kimisi, kimse, hiçbiri…

Hiçbiri ödevini yapmamıştı.
Birkaçı dışarıya çıkmıştı..
Başkası olma kendin ol..
Bazıları hayal aleminde yaşıyor..

4) Soru Zamirleri:

Adları soru yoluyla karşılayan zamirlerdir.
Asıl soru zamirleri “
kim” ve “ne” sözcükleridir.

Başlıca soru zamirleri:

ne, neyi, neye, neyde, neyden, nereye, nereden, kim, kime, kimde, kimden, hangi, hangimiz, hangileri, kaçı, kaça, kaçımız

Kimler ödevini yapmadı?
Hangimiz sevmedik?
Kaçı sınıfı geçti?
Yurt dışından bize
ne getirdin?


5) Dönüşlülük Zamirleri:

Yüklemdeki işin özne tarafından yapıldığını bildiren ve kişi zamirleriyle kullanıldığında pekiştirme yapan zamir çeşididir.

Dönüşlülük zamiri “
kendi” sözcüğüdür. Dönüşlülük zamiri olan kendi sözcüğüne iyelik ekleri getirilebilir.

Kendim ettim kendim buldum.
Bu soruyu ben kendim çözdüm.
Kendisini büyük görme hastalığına yakalanmıştı.

6) İlgi Zamiri:

Türkçede -ki eki ilgi zamiri görevinde kullanılabilir.
İlgi zamiri her zaman kelimeye bitişik olarak yazılır.

Benim kitabım seninkinden daha ilginç.




ZAMİRLER İLE İLGİLİ ALIŞTIRMALAR

 

1.Kendini beğenenleri beğenir görünmek, merhamet gereğidir.

2.Olgun bir kimse affetmeyi borç, iyilik etmeyi farz olarak görür.

3.Herkes korktuğundan kaçar. Allah’tan korkan ise ona yaklaşır.

4.Sende en iyi neyse dostuna onu ver.

5.Başarılarınla gururlanma. Bil ki gurur, gelecekteki başarılarının en büyük düşmanıdır.

6.Öyle kaba vardır ki, ayı onların yanında centilmen sayılır.

7.Doğruluğun, seni yorgunluktan kurtarır.

8.İlim,ezber edilen şey değil, ezber edilen şeyden temin edilen faydadır.

9.Çocuklarınızı çokça öpün!Her öpücük karşılığında cennette bir derece alacaksınız.(HŞ)

10.Kötü kimseyi kendine yakın arkadaş edinmekten sakın; çünkü sen onunla bilinir ve tanınırsın.(HŞ)

11.İşlerini yoluna koy, yoksa onlar seni yönetmeye kalkar.

12.Ana kolları şefkatten yoğurulmuştur. Çocuklar orada derin uyurlar.

13.Annenin duası en çok kabul dualardandır. Zira o, babadan daha çok şefkatlidir, merhametlinin duası boşa gitmez.(HŞ)

14.Siz mallarınızla herkesi memnun edemezsiniz, öyle ise onları güler yüz ve güzel ahlak ile memnun etmeye çalışın.(HŞ)

15.Biri konuşurken susup onu dinlemek insanlık görevidir.(HŞ)

16.Eğer bilmediklerim ayağımın altında olsaydı başım arşa değerdi.(Ebu Hanife)

17.Kişinin sözü, aklını ve faziletine gösterir.

18.Konuşurken başkalarının varlığına saygı duyun ve onları önemseyin.

19.Haksız olduğunuzu anladığınız zaman, hemen bunu kabul edin.

20.Hepimiz ölümle nişanlıyız.

21.Gönül aynası saf olmalı ki, orada çirkin surat, güzel surattan ayırt edilebilsin.

22.Mazlumun bedduasından sakının. Çünkü onunla Allah arasında hiçbir perde yoktur.

23.Bilim alçaklarda kalanı yükseltir, bilgisizlik de yüksektekileri alçaltır.

24.İradene hakim ol, vicdanına esir ol.

25.Bu güzel sözleri nereden aldığınızı merak ediyorum.

26.Bizim hatalarımız onunkine nispetle ne kadar çok!

27.Yaraların öcünü almak, onları iyi etmekten daha pahalıya mal olur.

28.Kimisine göre biz, dünyaya mutlu olmak için değil, mutluluğu aramak için gelmişiz.

29.Acı çekmeyenler, başkalarının acı çekebileceğini akıllarına bile getirmezler.

30.Öğrencilerden kaçının ödevlerine daha dikkat ettiği defterlerinden anlaşılıyor.

31.Derslerimizi başarılılarınki kadar iyi bir seviyeye getirmemiz, bize bağlıdır.

32.Öğrencilerimizin tümünün iyi olduğuna inanıyor ve onlara güveniyorum.

33.Nereden geldik, nereye gidiyoruz; bunun hesabını çok iyi yapmalıyız.

34.Hangimiz güzel dinimizi öğrenmek için dini kitaplara müracaat ediyoruz acaba?

35.İslam'ın emirlerini yerine getirmedikleri halde, bazıları “Ben Müslümanım!” der.

36.Neyimiz varsa, hepsi Allah’ın bir lütfudur.

37.Bu ödevleri herkes kendi yapsın, yoksa başarıyı yakalayamazsınız.

 

3 Şubat 2024 Cumartesi

ÜNLEMLER

 

ÜNLEMLER

 

                İçimizden bir anda kopup gelen sevinç, korku, acı, üzüntü, keder, şaşma…gibi duyguları anlatmaya yarayan sözcüklere “ünlem” denir.


BAŞLICA ÖZELLİKLERİ ŞUNLARDIR:


1.Ünlem,anlamsız sözcüklerdir: a!,aaa!,yaaa!,hişt!..

2.Ünlemler,cümle değerendi sözcüklerdir:tek başlarına kullanılabilirler: ahh!,off!,üff!,vah vah!,eyvah!,oh!,ayy!

3.Ünlemler cümle başında,cümle içinde, cümle sonunda kullanılabilir:

-Ee!Ne olacak bunun sonu!

-Ayağa kalksan a!

4.Ünlem ya da ünlem değerindeki sözcüklerin kullanıldığı cümleler,”ünlem cümlesi”dir.

5.Ünlemler cümle dışı ögelerdir,ünlem olarak kullanıldıklarında cümle öğesi olmazlar.

 

ÜNLEMLER İKİ ÇEŞİTTİR


1.ASIL ÜNLEMLER


a)Duygu Ünlemleri:ohh1,vah vah!, eyvah!, yaa!, off!, tuh!

b)Çağrı(seslenme) Ünlemleri: hey!, ey!, ha!, hişt!

 

ÜNLEMLERİN KULLANIM VE ANLAM ÖZELLİKLERİ

-Aaa,herkes gelmiş!(şaşma)

-Aaa!Yeter artık!(bıkma,usanma)

-Olur a,bakansın kazanır!(olasılık)

-E!Kim gelmiş?(soruyu pekiştirme)

-Ee!Artık buna diyecek yok!(Beğenme)

A oğlum,ben sana demedim mi!(seslenme)

-Ceplerimi karıştırma e mi?(tembih,uyarı

-Ha göreyim seni evlat!(isteklendirme)

-Ha,şimdi anladım!(evetleme)

-Bekle ha bekle!(aşırılık)

-Amma güzel ha!(beğenme)

-Döverim ha!(korkutma)

-Hah,uçak geldi!(beklentinin gerçekleşmesi)

-Hey buraya gelsenize!(seslenme)-

Uyarı:E” ünlemi fiillerin sonuna geldiğinde fiille kaynaşabilir.

-Bana baksan a!(Bana baksana!

-Buraya gelseniz e!(Buraya gelsenize!)

*****

-Yaa!Niçin böyle söylüyorsun?Şaşırma,reddetme)

-Doğru değil mi ya!(onaylatma)

-Hay yaramaz!(azarlama)

-Hay Allah razım razı olsun!(dua)

-Hay hay!Ben de gelirim.(kabul etme)

-Vay başıma gelenler!(acınma)

-Vay,demek böyle kötülükler de oluyormuş!(şaşma,öfke)

-Haydi çabuk olun!(harekete geçirme)

-Haydi,etsin etsin dört bin lira eder!(olasılık)

-Ahh,neydi o günler!(anımsama,özlem)

-Ah yavrum ah!Bu ne çile!(acıma)

-Ah çocuk ah,nasıl yaptın bu işleri1(öfke,azarlama)

-Ah,bir daha gelir mi o günler!(hayıflanma)

-Ay,başım tuttu yine!(acı)

-Ay,bunu sen mi söylüyorsun!(şaşma)

-Ay,ne güzel çocuk böyle(beğenme)

-Ay,içeride biri var galiba!(kaygı)

-Yahu,sen ne diyorsun!(sorgulama,paylama)

-Yapma yahu!(kaygı,hoşlanmazlık)

-Ayol,sen nerede kaldın!(seslenme,sitem)-

-Hişt,çekil oradan!(Seslenme)

-Ooo!Maşallah ne çabuk büyüdün!(alay)

-Off,bıktım senden(usanç)

-Öff,bu ne koku!(tiksinti)

-Yazık,böyle mi olacaktı!(Hayıflanma,kınama)

-Eyvah!Çocuk havuza düştü.(kaygı,acınma,yazıklanma)

-Amanın,bu ne güzellik!(hayranlık)

-Aferin sana!(beğenme,ödüllendirme)

 

UYARI 1:Hayvanları kovmak,ürkütmek..amacıyla kullanılan sözcükler de birer ünlemdir:

hoşt!, pist!, dehl!, oha!, kışt!...

2.Dua ve yemin sözleri de birer ünlemdir:amin!,vallahi!,inşallah!

3.Yansımalar da ünlem olarak kullanılabilir:

-Karşıdaki ev birden çöktü:Gümbür!..

-Tabaklar,bardaklar yere düştü:Şangır!...


ÜNLEM OLARAK KULLANILAN SÖZCÜKLER


                Aslında ünlem olmadığı halde kuvvetli bir duyguyu belirten sözcükler, seslenmeler ve sert bir sesle söylenmiş emir kipli fiiller de birer ünlem sayılır:

*****    Bu nitelikteki ünlemleri üç grupta toplayabiliriz:

1.Seslenmeler(Hitap sözcükleri):

-Arkadaşlar, hemen sınıfa!

-Mehmet, susar mısın sen?

-Allahım, sen beni koru!

Yetişin dostlar ,yangın var!

2.Öfke,sevinç,korku…gibi çeşitli duyguların etkisiyle söyleniveren sözcükler ve söz öbekleri:

-Allah Allah!Bu da nereden çıktı!

-Yaşasın, biz kazandık!

-Dikkat, kaza yapacaksın!

3.Sert,dokunaklı,coşkulu bir sesle söylenmiş emir kipli fiiller:

-Def ol!

-Yazıklar olsun sana!

-Yere yat!

-Sağ ol!Bu iyiliğini unutmayacağım.

 

YANSIMALAR

 

                Doğadaki seslerin,hayvan seslerinin,insanların çıkardığı seslerin;makine,motor ve araç-gereçlerin çıkardığı seslerin yazıdaki karşılığına “yansıma” denir.

                Gök gürlemesi,rüzgarın uğultusu,akarsuyun şırıltısı,kaynayan suyun fokurtusu,arının vızıltısı,kapının gıcırtısı,kedinin miyavlaması…yansımaya birer örnektir.

                Yansımalar işitsel öğelerdir;yani göze değil kulağa hitap ederler.Sözcük türü olarak ünlem sayılırlar.

                Yansımalar,anlamsız sözcüklerdir;ama yansımalardan anlamlı sözcükler türetilebilir:

                  

Çat     çatırtı        çat çat          çatır çatır

Pat          patırtı      pat pat        patır patır

Tık        tıkırtı         tık tık         tıkır tıkır

Fıs         fısıltı        fıs fıs         fısıl fısıl

Vız        vızıltı     vız vız       vızır vızır

 

YANSIMALARDAN TÜREYEN FİİLLER

Doga Sesleri        :Şırıldamak,uğuldamak,fokurdamak,çatırdamak,gümbürdemek

                Hayvan Sesleri:havlamak,melemek,miyavlamak,anırmak,vizıldamak

                İnsan Sesleri:

Horlamak,horuldamak,fısıldamak,haykırmak,hapşırmak                   

-

BAĞLAÇLAR

 

BAĞLAÇLAR

 

                Aynı tür ve görevdeki sözcükleri ya da anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlamaya yarayan sözcüklerdir.

                Bağlaçlar da,edatlar gibi tek .başlarına anlamları yoktur.Edatlardan farklı olarak cümleden çıkarıldıklarında cümle bozulmaz,anlamları da genellikle bozulmaz.

 

BAĞLAÇLARIN KULLANILIŞI


                İki türlü görev yaparlar:

1.Aynı tür ve görevdeki sözcükleri, sözcük öbeklerini birbirine bağlar:

2.Anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlar:

-Biraz önce Hülya ile Ebru geldiler.

-Hakan’ı çok aradım; ama hiçbir yerde bulamadım.

 

TÜRKÇEDE EN ÇOK KULLANILAN BAĞLAÇLAR ŞUNLARDIR:

                Ve,veya ya da, yahut, veyahut, ile, ama, fakat, lakin, ancak, meğer, meğerse, nitekim, örneğin, mesela, hatta, yoksa, ise, çünkü, zira, de ki, oysaki, halbuki, mademki, öyle ki, öyle ki, kaldı ki, yeter ki, demek ki, elverir ki, yazık ki, nasıl ki,ne var ki…

**Bir de PARÇALI BAĞLAÇLAR

Araya başka sözcük öbekleri girmiş olur:

de…de, ya…ya, ya…ya da, hem…..hem, hem…….hem de,ne……..ne de, gerek………gerek, gerek……gerekse, ister…….ister, ister………isterse, olsun…………..olsun

 

VE BAĞLACI

                Türkçede en çok kullanılan bağlaçtır.Görevi virgülün görevcine benzer.Cümleye eşitlik,birliktelik,beraberlik anlamı verir.

DE BAĞLACI

-Ozan da geldi.(öbür gelenler gibi)

-Sonunda kaybetmek de var.(kazanmak olduğu gibi)

-İzin verseniz de işimi bitirsem!(istekte bulunma)

-Canım,sen de hiç hiç çalışmıyorsun.(Azarlama)

-Çalıştı da başardı.(neden-sonuç)

-Okusam da anlamam(bile,dahi)

-Başkan da başkandı hani!(Anlamı pekiştirme))

-Adam,yedi de yedi!(aşırılık)

-Yemem de yemem diyor.(Direnme)

 

Kİ BAĞLACI


1.Kendinden önceki ve sonraki cümleleri anlam ilgileriyle birbirine bağlar:

-İnsan çalışmalı ki başarsın.(Koşul ilgisi)

-Utanıyor olmalı ki size gelemiyor.(neden-sonuç)

-Evden tam çıkacaktım ki telefon çaldı.)o anda,o sırada)

-İçeri girdim ki kimsecikler kalmamış!(Şaşma)

-İstesem o kaseti bana verir mi ki?(Şüphe)

2.Özneyi ve tümleçleri güçlendirerek birbirine bağlar:

-Siz ki bu ülkenin öğretmenisiniz,niçin böyle yaptınız?

-O okuldan ki herkes kaçıyor,siz niye duruyorsunuz?

3.Yinelenen sözcükler arasında pekiştirme görevi yapar:

-Aptal ki ne aptal!

Not:Birbirine ki bağlacıyla bağlanan cümlelerden ikincisi bazen düşebilir:

-Film öyle güzeldi ki..(Anlatamam)

-Öyle yorgunum ki…(hemen yatacağım)

 

Not:Ki bağlacı başka sözcüklerle birleşerek de bağlaç görev yapabilir:halbuki,mademki,oysaki,çünkü…kaldı ki,öyle ki,demek ki…

DİĞER BAĞLAÇLAR

-Kardeş gibi geçinmeliyiz;çünkü hepimiz bu yurdun çocuklarıyız.

-Burası buz gibi;halbuki biz sıcaktan bunalacağımızı sanıyorduk.

-Ne çalışkan çocuk!Oysa ben öyle değilim.

-Çok mahçup oldu; öyle ki bir tek söz söyleyemedi.

-Mademki istemiyorsun, ben de gelmem.

-Gene mi olmadı? Demek ki dediklerimi yapmıyorsun.

-Türk dili dillerin en zenginlerindendir.Yeter ki şuurla işlensin.

-Arzu iyi,hoş kız;gel gelelim çok inatçı.

Açık söylüyorum;ta ki herkes anlasın.

-Tam borçlarımı ödemiştim;derken başıma bu iş geldi.

-Kaç para istersen veririm;tek beni hastaneye yetiştir.(sadece)

-Sabri Bey hala gelmedi; yoksa vapuru mu kaçırdı.

-İster zengin olsun ister yoksul olsun; herkes çalışmak zorundadır.

-Gerek amcam,gerek dayılarım hepsi beni çok severler.

-Bizleri yedirdi, içirdi; üstelik her birimize harçlık da verdi.

-Çok yavaş ilerliyorduk; zira yol hem bozuk hem de virajlıydı.

-Ya ben anlatamıyorum ya da sen anlamak istemiyorsun.

ANCAK BAĞLACI

Anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlar. Ama, fakat, lakin bağlaçlarıyla yakın anlamlıdır:

-O elbise çok hoşuma gitti; ancak çok pahalı.

Not:Zarf ve ad olarak da kullanılabilir.

 

YALNIZ BAĞLACI

Anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlar. Ama, fakat, lakin bağlaçlarıyla yakın anlamlıdır:

-İşi bir haftada bitiririm; yalnız biraz pahalı olur.

(Not: Sıfat,zarf ve isim olarak da kullanılabilir.

 

AMA,FAKAT,LAKİN BAĞLAÇLARI

1.Anlamca aralarında karşıtlık, aykırılık bulunan cümleleri bağlar:

-Vatan için ölmek de var; fakat borcun yaşamaktır.

-Fiyatlar çok ucuz; ama alıcı yok.

2.Yinelenmiş sözcükler, sözcük öbekleri arasına girerek pekiştirme görevi yapar:

-Ona bir tek ama bir tek söz bile söylemiş değilim

 

NE…..NE,NE……….NE DE BAĞLAÇLARI

*Anlamca olumsuza çevirir:

-Aylardır ne arıyor ne de soruyor.

-Ne o ne de annesi geldi.

-Bir haftadan beri ne selam ne sabah.

-Ev ne büyüktü ne küçüktü.

-Ali Bey ne şişman ne zayıf.

 

NOTNe…..ne bağlacıyla bağlanan cümlelerin yüklemleri genellikle olumlu olur.Ancak aşağıdaki durumlarda yüklem olumsuz olur:

a)Cümlenin yüklemi koşullu fiil ise:

-Kavgaya ne ben ne de sen keşke karışmasaydık!

b)Cümle devrikse (yüklem, ne….ne’lerden önce gelmişse):

-Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol

İSE BAĞLACI

Karşıtlık ilgisiyle cümleleri birbirine bağlar:Ayrı ya da bitişik yazılabilir:

-Annem eti çok sever; babamsa balığı tercih eder.

-Levent çok akıllı; Alper ise dağınık bir çocuk.

NOT:İse,ek-fiil olarak da kullanılabilir:

Trafik sıkışıksa yola çıkma(şart anlamı)

-Perhiz yaparsan zayıflarsın.

BİLE  (dahi) ( üstelik: zarf)

Önce geçen yada geçmiş kabul edilen cümlelere bağlar.

-Söylesen bile duymaz.

-Bu soruyu çocuk bile cevaplar

ÇÜNKÜ:Şundan dolayı, şu sebeple, neden bildirir.

HATTA:ayrıca, üstelik, bile, hem de ,dahi, bundan başka anlamları verir.

Gördüm hatta konuştum

 

2 Aralık 2023 Cumartesi

SÖZ SANATLARI (EDEBİ SANATLAR)

 

SÖZ SANATLARI    (EDEBİ SANATLARI)

 

1.)TEŞBİH (BENZETME)

 

                Sözü daha etkili duruma getirmek için aralarında ilgi bulunan iki unsurdan güçsüzü olanı güçlü olana benzetmektir.

                Benzetmede dört unsur bulunur:

a)Benzenen            b)Benzetilen

c)Benzetme Yönü d)Benzetme Edatı

Bu öğelerin kullanılıp kullanılmaması açısından da üç çeşit benzetme vardır:

--- Çocuk tilki gibi kurnaz biriydi.

---Minik yavrucak elma gibi kıpkırmızı yanaklarıyla gülücükler saçıyordu.

 

---Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden

    Toprağa diz vuruşu dağ gibi zeybeğin

---Binalar kale gibi olduğundan içeri  girilemiyordu.

---Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

---Karısına yıllarca cehennem hayatı yaşattı.

    ---Muavin, yolculara: Pamuk eller cebe! diye bağrıyordu.

 

2.İSTİARE    (EĞRETİLEME)

 

Benzetmenin asıl unsuru olan benzeyen ve benzetilenden yalnızca biri kullanılarak yapılır.

a.)Açık İstiare:Benzeyenin bulunmayıp yalnızca benzetilenle yapılan istiaredir.

b.)Kapalı İstiare:Benzetilenin bulunmayıp yalnızca benzeyenle yapılan istiaredir.

 

---Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor. (A.İ)

---Ay, altın ağaçlardan yere damlıyordu.(K.İ)

     Açtım avucumu altına tuttum.

---Ülkemizde üniversiteden mezun olmuş pek çok fidan artık iş de bulamıyor.(A.İ)

---Bahar gelince bir ağızdan söyler kuşlar.(K.İ)

---Bugün gökten inciler yağıyordu.(A.İ)

---Galatasaray,  Fenerbahçe kalesine gol yağdırdı.(K.İ)

---Genç adamın sözleri, kızın yüreğini yakıyordu.(K.İ)

---Sanat,  hür bir ortamda boy atar.(K.İ)

---Kurban olam, kurban olam,

     Beşikte yatan kuzuya.(A.İ)

 

3.)KİNAYE

 

                Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanmaktır.

UyarıKinayede daha çok mecaz anlam kastedilir.

---Mum dibine ışık vermez.

---Hamama giren terler.

---Taşıma su ile değirmen dönmez.

---Yuvarlanan taş yosun tutmaz.

---Ateş düştüğü yeri yakar.

---Yaptığı hatayı anlayınca yüzü kızardı.

 

4.)MECAZ-I MÜRSEL            (AD AKTARMASI)

 

                Benzetme amaç güdülmeden bir sözün ilgili olduğu başka bir söz yerine kullanılmasıdır.

---İşe alınman için dün şirketle görüştüm.(İnsan)

---Yarın sınıfı 9/H sınıfı yapacak.(Öğrenci)

---Toplantıya Milliyet gazetesinin güçlü kalemleri de geldi.(Yazar)

---Nihat’ın golüyle tüm stat ayağa kalktı.(Seyirci)

---O evine çok bağlı bir insandır.(Ailesi)

---Bu olay üzerine bütün köy ayaklandı.(Halk)

---İstanbul'dan kalkan uçak az önce Adana'ya indi.(Havaalanı)

 

5.)TEŞHİS              (KİŞİLEŞTİRME)

 

                İnsan dışındaki canlı cansız varlıklara insan özelliği kazandırmaktır.

                Her teşhiste aynı zamanda kapalı istiare vardır.

---Güzel gitti diye pınar ağladı.

---Menekşeler külahını kaldırır.

---Bir sarmaşık uyanıyordu uykusunda

     Geriniyordu bir eski duvarın sıvasında.

---Toros dağlarının üstüne,

    Ay un eledi bütün gece.

---O çay ağır akar, yorgun mu bilmem,

    Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem.

---Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın,

     Eskici dükkanında asma saat,

     Çelik bir şal atmış omuzlarına.

---Yalnızlığın okşadığı kalbime, yağmurlar küskün,

     En güzel türküyü bir kurşun söyler.

---Bu akşam sonbahar ne kadar serin,

    Geceyi hasretle zaman.

 

6.)İNTAK              (KONUŞTURMA)

 

                İnsan dışındaki varlıkları konuşturmaktır.Her intak sanatında teşhis sanatı vardır;ancak her teşhiste intak sanatı yoktur.

---Deniz ve Mehtap sordular seni: Neredesin?

---Maymun şunu anlatmak istemişti fikrince:

    Boşa gitmez kötüye bir ceza verilince.

---Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:

    İçimde kanayan yara gibisin.

---Ey benim sarı tamburam!

    Sen ne için inilersin?

    İçim oyuk,  derdim büyük

    Ben onunçün inilerim

---Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim,

     Minicik gövdeme yüklü Kaf dağı.

---Adam elini uzattı, tam onu koparacağı sırada menekşe:      Bana dokunma!diye bağırdı.

 

7.)TECAHÜL-İ ARİF  (BİLMEZLİKTEN GELME)

 

                Anlam inceliği oluşturmak için herkesçe bilinen bir gerçeği bilmiyormuş gibi aktarmalıdır.

---Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

    Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz.

---Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer?

    Geç fark ettim taşın sert olduğunu.

---Gökyüzünün başka rengi de varmış,

    Su insanı boğar, ateş yakarmış.

---Şu karşıma göğüs geren,

    Taş bağırlı dağlar mısın?

---Saçların dalgalı, boya mı sürdün?

    Gelmiyorsun artık, bana mı küstün?

---İçimde kar donar, buzlar tutuşur,

    Yağan ateş midir, kar mıdır bilmem.

 

8.)HÜSN-İ TA'LİL        (GÜZEL SEBEP BULMA)

                Sebebi bilinen bir olayın meydana gelişini, gerçek sebebinin dışında başka, güzel bir nedene bağlamadır.

---Gül bahçesi sevgiliden haber geldiği için

    Süslendi ve güzel kokular süründü.

---Yoksun diye bahçemde çiçekler açmıyor bak.

---Senin o gül yüzünü görmek için

    Sana güneş bakmak için doğuyor.

---Benim kaderime ve yalnızlığıma

    Irmaklar bile ağladı.

---Rüzgar gökte bir gezinti,

    Üşürüz her akşam vakti,

     Ne sıcak vücutlar gitti,

    Toprağı ısıtmak için.

---Güller kızarır utancından o gonca gül gülünce

    Sümbül bükülür kıskancından kakül bükülünce.

---Bir an önce görülsün diye Akdeniz,

    Toroslarda ağaçlar hep çocuk kalır.

---Toros dağlarının üstüne

    Ay,  un eledi bütün gece.

 

9.) MÜBALAĞA           (ABARTMA):

 

                Sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi olduğundan daha çok ya da olduğundan daha az göstermektir.

---Manda yuva yapmış söğüt dalına,

    Yavrusunu sinek kapmış.

---Alem sele gitti gözüm yaşından.

---Bir ah çeksem dağı taşı eritir,

    Gözüm yaşı değirmeni yürütür.

---Bir gün gökyüzüne otursam,

    Evlerin tavanlarını birer birer açsam.

---Sıladan ayrıyım, gözümde yaşlar,

    Sel olup taşacak bir gün derinden.

---Sana olan aşkım dağı taşı eritir,

    Gözümdeki yaşlardan bir deniz olur.

---Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim,

    Minicik gövdeme yüklü Kaf dağı.

---Sekizimiz odun çeker,

    Dokuzumuz ateş yakar

    Kaz kaldırmış başın bakar

    Kırk gün oldu , kaynatırım kaynamaz.

---Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

    Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.

---Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.

 

10.)TEZAT (KARŞITLIK)

 

Aralarında ilgiden dolayı, birbirine zıt kavramları bir arada kullanmaktır.

---Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.

---Neden böyle düşman görünürsünüz,

    Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

---İçimde kar donar, buzlar tutuşur,

    Yağan ateş midir, kar mıdır bilmem.

---Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin.

---Yükseğinde büyük namlı karın var,

    Alçağında mor sümbüllü bağın var.

---Karlar etrafı bembeyaz bir karanlığa gömdü.

 

11.) TEVRİYE      (İKİ ANLAMLILIK, AMACI GİZLEME)

 

                İki değişik anlamı olan bir sözcüğün bir dize ya da beyitte iki anlamının da kullanılmasıdır. Sözün yakın anlamı söylenir ama uzak anlamı kastedilir. Uzak anlam hemen kavranamayacak şekilde gizlenir.

---Tahir Efendi bize kelp demiz (Tahir: özel ad.)

     İltifatı bu sözde zahirdir

     Maliki mezhebim benim zira

      İtikadımca kelp Tahirdir.

---Bu kadar letafet çünkü sende var,

    Beyaz gerdanında bir de ben gerek.

---O güzel yüzün benli de,

     Göğsün niye bensiz?

---“Dedim: Dilber, niçin sararıp soldun

     Dedi: Çekdiceğim dil yaresidir”

---Bak kalan bu kubbede hoş bir sada imiş,

    Ben yarime gül demem, yarim bana gülmedi.

---Beyefendi ailenin güneşi, sen de ayısın.

---Sen gittin yaslara büründü cihan,

     Soluyor dallarda gül dertli dertli.

---Şu köpek leşi de şurda fuzuli,

    O kadar içerlediysen tut kıçından

    Vur yere de çıksın içindeki ruhi.

 

12.)TELMİH             (HATIRLATMA)

 

                Söz arasında herkesin bildiği bir olaya ya da kişiye işaret etme sanatı.

---Vefasız Aslıya yol gösteren bu,

    Keremin sazına cevap veren bu.

---Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor teshidi,

    Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi.

---Ekmek Leyla oldu bire dostlarım,

    Mecnun olup ardı sıra giderim.

---Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?

    En keşif orduların yükleniyor dördü beşi.

---Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.

---Gökyüzünde İsa ile,

    Tur dağında Musa ile ,

     Elindeki asa ile

      Çağırayım Mevlam seni.

 

13.)TARİZ        (TAŞ ATMA)

 

                Bir kişiyi iğneleme, bir konuyla alay etme veya sözün tam tersini kastetmedir.

---Müftü Efendi bize kafir demiş.

---Tutalım ben ona diyem müselman.

---Lakin varıldıktan ruz-ı mahşere,

    İkimiz çıkarız orda yalan.

---Bu ne kudret ki elifbayı okur ezberden.

---Tahir Efendi bize kelp demiş,

    İltifatı bu sözde zehirdir,

     Maliki mezhebim benim zira,

     İtikadımca kelp Tahirdir.

---Bir nasihatım var zamana uygun,

    Tut sözümü yattıkça yat uyuma,

    Meşhur bir kelamdır sen kazan sen ye,

    El için yok yere yanma.

---O kadar zeki ki bütün sınıfları çift dikiş gidiyor.

 

14.)TEKRİR   (TEKRARLAMA)

 

                Anlatımı güçlendirmek için bir sözü sık sık tekrar etmektir.

---Beni bende demen,  ben değilim,

    Bir ben vardır,  bende benden öte.

 

---Söz ola kese savaşı,

    Söz ola kestire başı,

    Söz ola oğlu aşı,

    Yağ ile bal ede bir söz.

 

---Ben güzele güzel demem,

     Güzel benim olmayınca.

 

---Seni tanımadan önce ben, ben değildim,

Seni tanıdıktan sonra aslında bensizliğin sensizliğin olduğunu anladım.

 

---Gece midir insanı hüzünlendiren,

    Yoksa insan mıdır hüzünlenmek için,

    Geceyi bekleyen?

    Yoksa ben miyim seni düşünmek için,

    Geceyi bekleyen?

    Gece midir seni bana düşündüren?

 

15.)TENASÜP   (UYGUNLUK)

 

                Anlam yönünden birbiriyle ilgili sözcükleri bir arada kullanmaktır.

---Deli eder insanı bu dünya,

    Bu gece,  bu yıldızlar,  bu koku,

    Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç.

 

---Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

    Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

 

---Arım, balım, peteğim,

    Gülüm, dalım, çiçeğim,

    Bilsem ki öleceğim,

    Yine seni seveceğim,

---Bu akşam ışık olduk,  renk olduk, ses olduk,

    Yeniden kışla olduk,  asker olduk,  tüfek olduk.

 

16.)LEFF Ü NEŞR

 

Bir dizede iki ya da daha fazla kavramdan bahsettikten sonra diğer dizede onlarla ilgili açıklama yapmaktır.

---Bakışların fırtına,

    Duruşun durgun su,

    Biri alabora eder,

    Biri boğar.

 

---Gönlümde ateştin, gözümde yaştın,

    Ne diye tutuştun, ne diye taştın.

 

---Ben bir sedefim, sen nisan bulutu,

    Ver damlaları,  al yuvarlak inciyi.

 

17.)İSTİFHAM     (SORU SORMA)

 

                Anlatımı daha etkili hale getirmek için cevap alma amacı gütmeden soru sormaktır.

---Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

---Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

    Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?

---Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

---Şu karşıma göğüs geren

    Taş bağırlı dağlar mısın?

---Hangi çılgın bana zincir vuracakmış?Şaşarım!

---Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?

    Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?

 

18.)TEDRİC   (DERECELENDİRME)

 

Birbiriyle ilgili kavramların bir derece gözetilerek sıralanmasıdır.

---İki asker, mızrak mızrağa, kılıç kılıca, hançer hançere vuruşmaya başladı.

---Makber,  makber değil; bir türbe, türbe değil; bir mabet, mabet değil; bir küre, küre değil; bir sonsuz uzay.

 

19)NİDA     (SESLENME)

 

                Şiddetli duyguları,  heyecanları coşkun bir seslenişle anlatmadır. Daha çok ay, ey, hay, ah ünlemleriyle yapılır.

---Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü!

---Ey benim sarı tamburam!

    Sen ne için inilersin?

---Çatma kurban olayım ey nazlı hilal!

 

20.)CİNAS

 

                Yazılışları aynı, anlamları farklı sözcüklerin bir arada kullanılmasıdır. Sesteş kelimelerle yapılır.

---Niçin kondun a bülbül kapımdaki asmaya

    Ben yarimden ayrılmam götürseler asmaya.

 

---Göl kıyısındaki sazların arasında bir saz sesi geliyordu.

 

--- Kara gözler,

     Sürmeli kara gözler,

     Gemim deryada kaldı,

     Gözlerim kara gözler.

 

---Kalem böyle çalınmıştır yazıma,

    Yazım kışıma uymaz,  kışım yazıma.

 

---Böyle bağlar,

    Yar başın böyle bağlar,

    Gül açmaz, bülbül ötmez,

    Yıkılsın böyle bağlar.

 

21) ALİTERASYON

 

                Dize ya da mısrada ahenk oluşturacak şekilde, aynı sesin veya hecenin tekrarlanmasıdır.

---Eylülde melül oldu gönül soldu lale

    Bir kaküle meyletti gönül geldi bu hale.

---Seherde seyre koyuldum semayı deryayı.

---Kara toprak içinde kara karıncayı karanlık gecede görür.

---Beyaz gerdanında bir de ben gerek.

 

22, ASONANS:

 

                Şiirde,  aynı ünlü seslerin tekrar edilmesine asonans denir. Ses tekrarı bir veya birkaç dizede olabilir. Genellikle aliterasyon sanatıyla yapılır.

 

Neysen sen,  nefes sen,  neylersin neyi

 

Neyzensen,  nefessen,  neylersin neyi    (“e” sesi)

 

Sabahlara kadar ağlayan biri varsa

Ey yar!

Bil ki yana yana can tenden çıkacak

Ne olacak

Beni yaralı sansa...

(Laedri)       (“a” sesi)

 

23.) SECİ (DÜZ YAZIDAKİ UYAK)

 

    Düz yazıda cümle içinde yapılan uyağa denir.

---İlahi,  kabul senden, ret senden; şifa senden,  dert senden       İlahi,  iman verdin,  daim eyle; ihsan verdin,  kaim eyle.

---Ten cübbesi çak gerek, gönül evi pak gerek.

---Ey gönlümün nuru, gönüllerin süruru!

---De gül idim ben sana mail sen ettin aklımı zail.

__________________