Bu Blogda Ara

Türk Dili ve Edebiyatı sitesi, Edebiyat derslerine yardımcı,

20 Ekim 2008 Pazartesi

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI SORULARI 2

S1. Aşağıdaki destanlardan hangisi Saka Türklerine aittir?

A) Oğuz Kağan Destanı
B) Bozkurt Destanı
C) Türeyiş Destanı
 D) Timur Destanı
 E) Alp Er Tunga Destanı

S2. Aşağıdakilerden hangisi sözlü Türk edebiyatının özellikleri arasında yer almaz?

A) Ürünler anonimdir.
B) Dil, yabancı etkilerden uzaktır.
C) Genellikle yarım kafiye kullanılır.
D) Ölçü, hece ölçüsüdür.
E) Bütün güzelliğine değil, parça güzelliğine önem verilir.

S3. Aşağıdakilerden hangisi, “ağıt” ın İslamiyet öncesi Türk edebiyatındaki karşılığıdır?

A) Sav B) Koşuk C) Sagu D) Destan E) Mersiye

S4. Aşağıdakilerden hangisi Türk destanlarından biri değildir?

A) Kaybolmuş Cennet
B) Alp Er Tunga
C) Göç
D) Manas
E) Battal Gazi Destanı

S5. Aşağıdakilerden hangisi Tasavvufi Türk Halk Edebiyatı’nın özelliklerinden biri değildir?

A) Sadece hece ölçüsü kullanılır.
B) Konu olarak ilahi aşk işlenir.
C) Nazım birimi genellikle dörtlüktür.
D) Dil halkın anlayabileceği tarzdadır.
E) Bazı tekkelerde şiirler, musiki eşliğinde söylenmiştir.

S6. Alp Er Tunga öldi mü
        Issız ajun kaldı mı
        Ödlek öcün aldı mı
        İmdi yürek yırtılır

Yukarıdaki dörtlük, sözlü dönem ürünlerinin hangisinden alınmış olabilir?

A) Sagu B) Sav C) Destan D) Koşuk E) Koşma

S7. “Türkçenin Arapçadan geri kalır bir dil olmadığını hatta Türkçenin Arapçadan üstün bir dil olduğunu savunmuş ve Türkçeyi Araplara öğretmek amacıyla bu eseri yazmıştır.”

Bu parçada bahsedilen sanatçı ve onun eseri aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?

A) Ali Şir Nevai – Muhakemetü’l – Lügateyn
B) Yusuf Has Hacip – Kutadgu Bilig
C) Ahmet Yesevi – Divanı Hikmet
D) Kaşgarlı Mahmut – Divanı Lügati’t Türk
E) Edip Ahmet Yükneki – Atebetü’l Hakayık

S8. “Eski Türk tarihine ait ilk yazılı belgelerimizdir. Devleti yönetenlerin ağzından yazılmıştır. Göktürk Devleti’nin ikinci dönemini aydınlatır.”
Bu parçada özellikleri verilen eser aşağıdakilerden hangisidir?

A) Muhakemetü’l – Lügateyn
B) Atebetü’l Hakayık
C) Orhun Yazıtları
D) Atebetü’l Hakayık
E) Divanı Hikmet

9. Aşağıdaki yargılardan hangisinde bir bilgi yanlışlığı vardır?

A) Dede Korkut Hikayeleri, destan geleneğinden halk
öykücülüğüne geçişin ilk izlerini taşır.
B) Manas Destanı Kırgızlara aittir.
C) Türkü, mani, koşma, destan anonim ürünlerdir.
D) Halk edebiyatında nazım birimi dörtlüktür.
E) Divan şiirinde bireysel konulara daha çok yer verilir.

10. Aşağıdakilerden hangisi Dede Korkut Hikayeleri’ne ait bir özellik değildir?

A) Hikayeler, yarı destanımsı bir özellik taşır.
B) On iki hikayeden oluşur.
C) Olağanüstü kişilere ve olaylara yer verilir.
D) Genelde Oğuz Türkmenlerinin iç ve dış savaşlarını
anlatır.
E) Bu hikayelerin tamamı nazımla yazılmıştır.

11. Aşağıdakilerden hangisi Divan şiirinin belirleyici özelliklerinden biri değildir?

A) Ölçü olarak aruz ölçüsü kullanılmıştır.
B) Dil, halkın anlayabileceği tarzdadır.
C) Kalıplaşmış sözler (mazmunlar) çokça kullanılır.
D) Parça güzelliğine önem verilir.
E) Gazel, kaside, mesnevi en çok kullanılan nazım
biçimidir.

12. Aşağıdakilerden hangisinde doğal destanlar bir arada verilmiştir?

A) Gılgamış – Kalevala – İlahi Komedya
B) İliada ve Odysseia - Manas – Üç Şehitler Destanı
C) Çılgın Orlando – Mahabarata – Cid
D) Şehname – Şinto – Gılgamış
E) Aeneis – Ramayana – Ergenekon

13. Aşağıdakilerden hangisinde Aşık edebiyatı ürünleri bir arada verilmiştir?

A) Koşma – türkü – murabba
B) Ninni – bilmece – gazel
C) Koşma – semai – varsağı
D) Tercihi bent – masal – mani
E) Devriye – nefes – koşma

14. Aşağıdaki destanlardan hangisi Kırgızlara aittir?

A) Şu Destanı
B) Manas Destanı
C) Şehname
D) Göç Destanı
E) Türeyiş Destanı

15. “Sagu” nun Divan edebiyatındaki karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?

A)Sagu
B)Mesnevi
C)Gazel
D)Mersiye
E)Murabba

16. Aşağıdaki beyitlerden hangisi bir gazelin ilk beyti olabilir?

A) Fuzuli buldu genc-i afiyet meyhane küncinde
      Mübarek mülkdür ol mülk viran olmasın ya Rab

B) Dimen kim adli yok ya zulmü çok her hal ile olsa
     Gönül tahtına andan gayrı sultan olmasın ya Rab

C) Benim tek hiç kim zar u perişan olmasın ya Rab
     Esir-i derd-i aşk u dağ-ı hicran olmasın ya Rab

D) Demadem cevrlerdir çektiğim bi-rahm bütlerden
     Bu kafirler esiri bir müselman olmasın ya Rab

E) Görüp endişe-i katlimde ol mahı budur derdim
     Ki bu endişeden ol meh peşiman olmasın ya Rab

17. 1069 yılında Yusuf Has Hacip tarafından doğu Türkçesiyle yazılmıştır.Eserde öğütler semboller aracılığıyla verilmiştir. Eser, didaktik bir eserdir.

Bu parçada özellikleri verilen eser aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kutadgu Bilig
B) Divanı Lügati’t Türk
C) Divanı Hikmet
D) Atebetü’l Hakayık
E) Göktürk Yazıtları

18. Aşağıdakilerden hangisi sözlü edebiyat dönemi ürünlerinden değildir.

A) Destan B) Sav C) Sagu D) Koşuk E) Mesnevi

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI SORULARI

1. Eski Türklerde, göğün sahibi anlamına gelen "Göktanrı"ya inanılıyordu. Önemli günlerde sığır, şölen denilen ziyafetler düzenleniyor, yuğ denilen törenler yapılıyor; bu toplantılarda "koşuk, sagu" denen şiirler kopuz eşliğinde söyleniyordu. Kam, baksı, şaman ve ozan denen bilge kişiler, törenleri yönetiyor; toplumda dayanışma ve kültürel canlılık sağlanıyordu. Bu bilge kişiler aynı zamanda doktor, müzisyen, din adamı ve şairdiler. Bu parçada eski Türklerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? 

A) Kendilerine özgü geleneklerinin olmasına 

B) Şiirlerinde, sözün ezgiyle birlikte dile getirilmesine

 C) Sözlü edebiyatın yazılı edebiyattan daha çok önemsenmesine

D) Sanatçıların saygın kişiler olmalarına 

E) Sanatı yaşamın bir parçası olarak görmelerine 

2. Kopuz (çalgı), koşuk (aşk, doğa şiirleri), sagu (yas şiirleri), sığır (av törenleri), şölen (eğlenceler)... Bu terimlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? 

A) Anonim halk edebiyatı kavramlarıdır. 

B) Göktürk Yazıtları'nda yer almışlardır. 

C) Dede Korkut Hikâyeleri'nde geçmektedir.

 D) Anadolu'daki sözlü edebiyatla ilgilidir. E) İslamlık öncesi sözlü edebiyat terimleridir. 

3. İslamiyet öncesi sözlü Türk edebiyatı ürünleri ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 

A) Halkı eğitmeyi amaçlayan özlü sözlere atasözü denmiştir

. B) Şiirler hece ölçüsüyle söylenmiştir. 

C) Nazım birimi olarak dörtlük kullanılmıştır. 

D) Aşka ve doğaya özgü duygular koşuklarda dile getirilmiştir. 

E) Ölen kişilerin ardından sagular söylenmiştir. 

4. Türk edebiyatının her döneminde görülen ve toplumda iz bırakmış kişilerin ölümünden duyulan üzüntüyü dile getiren şiir türünün sözlü edebiyat dönemindeki adı aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Sav B) Sagu C) Ağıt D) Destan E) Koşuk

 5. Kar buz kamug erüşdi 

Taglar suvı akışdi 

Kökin bulut örüşdi 

Kayguk bolup öğrişür (Günümüz Türkçesiyle: Kar bütün eridi / Dağların suyu aktı / Mavi bulut belirdi / Kayık gibi sallanır.) Bu dörtlükle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 

A) 7'li hece ölçüsü kullanılmıştır. 

B) Lirik özellikler taşımaktadır. 

C) Kendine özgü uyak düzeni vardır.

 D) Bir sagudan alınmıştır.

 E) Dili arı bir Türkçedir. 

 6. Yıglap udu artadım 

 Bağrım başım kartadım 

 Kaçmış kutug istedim 

Yağmur gibi kan saçar

 (Günümüz Türkçesiyle: Arkasından çok ağladım / Bağrımdaki yara deşildi / Benden kaçan mutluluğu aradım / Gözüm yağmur gibi kanlı yaş döküyor.) Bu dörtlükle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 

A) Hece ölçüsüyle söylenmiştir. 

B) Bir koşuktan alınmıştır. 

C) İlk üç dize kendi arasında uyaklıdır. 

D) Sözlü edebiyat dönemi ürünlerindendir. 

E) Ölüm acısı üzerine söylenmiştir. 

7. Aşağıdakilerden hangisi masal ve destanın ortak özelliklerinden değildir?

 A) Söyleyeninin belli olmaması 

B) Olay ve kişilerin doğaüstü nitelikler taşıması

 C) Halk dilinin özelliklerini taşıması 

D) Kaynağının tarihe dayanması 

E) Sözlü edebiyat ürünü olması 

8. Aşağıdakilerden hangisi destan türünün özelliklerinden değildir? 

A) Epik şiir özelliği taşır. 

B) Kahramanları olağanüstü kişilerdir. 

C) Ozanı, söyleyeni bellidir. 

D) Tarihteki bir olaya dayalı olarak yaratılır. 

E) Manzum olarak söylenir. 

9. Aşağıdaki Türk destanlarından hangisi İslamlığa geçişten sonraki dönemlere aittir?

 A) Battalgazi B) Bozkurt C) Ergenekon D) Türeyiş E) Göç 

 10. Ben sizlere oldum kağan Alalım yay ile kalkan Nişan olsun bize buyan (yazgı) Bozkurt olsun bize uran (nara) Demir kargı olsun orman Av yerinde yürüsün kulan (katır) Daha deniz daha müren (nehir) Güneş bayrak, gök kurıkan (çadır) Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

 A) Bir kağanın halkına verdiği savaş buyruğudur. 

B) Bir destandan alınmıştır. 

C) Ses ve söz uyumuna önem verilmiştir

. D) Doğaya özgü unsurlar yer almıştır. 

E) Anlatımda yabancı sözcüklere başvurulmuştur. 

 11. Aşağıdakilerin hangisinde yalnız İslamlık öncesi Türk destanları yer almıştır?

 A) Oğuz Kağan, Alp Er Tunga, Türeyiş B) Şu, Şehname, Ergenekon 

C) ilyada, Bozkurt, Ramayana 

D) Köroğlu, Türeyiş, Göç 

E) Bozkurt, Kalavela, Alp Er Tunga 

12. Aşağıdakilerin hangisinde destanın konusu yanlış verilmiştir? 

A) Alp Er Tunga: Alp Er Tunga'nın iranlılarla yaptığı savaşlar 

B) Oğuz Kağan: Hun hükümdarı Mete'nin yiğitlikleri, Türk birliğini kurması

 C) Göç: Uygurların Ergenekon'dan çıkıp kendilerine yeni yerleşim yeri aramaları 

D) Türeyiş: Uygur hakanının kızlarının evliliğinden "Dokuz Oğuz" ve "On Uygur" boylarının oluşması E) Bozkurt: Göktürklerin dişi bir kurttan türeyip çoğalması 

13. Aşağıdakilerin hangisinde Türk destanlarının tarihsel sıralaması doğru verilmiştir? 

A) Alp Er Tunga - Bozkurt - Oğuz Kağan - Göç 

B) Oğuz Kağan - Alp Er Tunga - Göç -Ergenekon 

C) Şu - Göç - Türeyiş - Oğuz Kağan 

D) Şu - Oğuz Kağan - Bozkurt - Türeyiş 

E) Oğuz Kağan - Şu - Bozkurt - Türeyiş 

14. Aşağıdakilerden hangisi İslamiyet öncesi yazılı edebiyatın özelliklerinden değildir? 

A) Bu dönem, 8. ve 10. yüzyıllar arasında ortaya konan ürünleri kapsar. 

B) Göktürk ve Uygur yazısı olmak üzere iki tür yazı kullanılmıştır. 

C) Türk tarihinin ilk yazılı belgeleri olan Göktürk Yazıtları bu döneme aittir. 

D) Bu dönem eserlerin dil ve tarih araştırmaları için belge niteliği taşır. E) Yapıtlarda yabancı kökenli sözcükler de kullanılmıştır. 

15. (I) Orhun Kitabeleri, Uygurların tarihini aydınlatma yönünden büyük önem taşır. (II) Gerçekte bu kitabeler, bir tür mezar taşıdır. (III) Türkler, ölenlerin ardından onların yaptıklarını, başarılarını, kişiliğini öven taşlar dikerlerdi. (IV) Bu taşlara "bengi taş" adı verilmektedir. (V) Anlatımlarıyla "söylev" niteliği taşır. 

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde yanlış bilgi verilmiştir? 

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 

16. I. Göktürk Yazıtları, bilinen ilk Türk alfabesini günümüze taşımıştır. II. Sözlü ve yazılı edebiyat ürünlerinde hem dinsel hem de din dışı etkiler görülür. III. Göktürk Yazıtları tarih, sosyoloji, etnografya için de bir belge niteliğindedir. IV. Şiirler dörtlüklerle yazılmakla birlikte; ikilikler ve üçlüklerle yazılan şiirler de vardır. V. Yazılı edebiyat ürünlerinde Göktürkçe ve Uygurca olmak üzere iki lehçe kullanılmıştır. 

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır? 

 A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 

17. (I) Göktürk Yazıtları, Türklerin tarihini aydınlatan ilk yazılı belgelerdir. (II) Bunlardan ilki Göktürklerin dört hakanına vezirlik yapan Bilge Tonyukuk tarafından 720 tarihinde diktirilmiştir. (III) Kültigin Yazıtı 732, Bilge Kağan Yazıtı ise 735 yılında onların ölümünden bir yıl sonra diktirilmiştir. (IV) Bunların yazarı Bilge Kağan'dır. (V) Bilge Kağan adına diktirilen yazıt söylev niteliği taşımaktadır. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?

 A) I.      B) II.       C) III.     D) IV.    E) V. 

18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı söz konusudur? 

A) Sav: İslamlık öncesi Türk edebiyatında, atasözünün karşılığı olarak kullanılan sözlü edebiyat ürünüdür. 

B) Sagu: Şölen denilen toplu ziyafetlerde ozanlar tarafından söylenen aşk ve doğa konulu şiirlerdir.

 C) Destan: Yazının kullanılmadığı dönemlere özgü, kahramanlıklardan ve olağanüstü olaylardan söz eden manzum öykülerdir.

 D) Koşuk: Savaş, kahramanlık, aşk ve tabiat gibi konularda söylenmiş anonim ürünlerdir. 

E) Şaman: Büyücülük, doktorluk, şairlik görevlerini yerine

EDEBİYAT AKIMLARI TEST SORULARI

1."Sembolizme tepki olarak doğar. Eski beğeniyi, biçimleri canlandırmaya çalışır. Divan edebiyatı biçimleriyle şiir yazması, Yahya Kemal'in de bu akımdan etkilendiğini gösterir."

  Yukarıdaki sözü edilen akım, aşağıdakilerden hangisidir? 

A)Varoluşçuluk

B)Neo - klasisizm 

C)Kübizm 

D)Fütürizm 

E)Dadaizm 

 

2. "Guillame Appolinaire'in şiire geçirdiği, resime özgü bir akım. Yaşamın gizlerini, özünü, bilinçaltını yansıtmaya çalışır. Varlıkların yalnız görünen yüzünü değil, arka planı da vermeye çalışırlar. Tek boyut yerine üç boyut geçirilmek istenir. Eşyanın alışılagelmiş düzeni bozulur. Eşya parçalanır." 

Yukarıda sözü edilen akım aşağıdakilerden hangisidir? 

A)Dadaizm 

B) Kübizm 

C)Fütürizm 

D) Neo - klasisizm 

E)Realizm 

 

 3."Çağdaş bir akım. Varlık sorunu, insan olma sorunuyla birleştirilerek düşünülür. Yabancılaşmaya var olmakla karşı çıkılır. Var olma özden öncedir. Özgürlükle birdir. Kendini biçimlendiren, oluşturan yine insandır." 

Bu parçada sözü edilen akım, aşağıdakilerden hangisidir? 

 A)Fütürizm 

B) Kübizm 

C)Dadizm 

D) Varoluşçuluk 

E)Neo – klasisizm

 

4."1920'lerde Fransa'da başlatılan bir akım, Freud, Bergson'un düşünceleri, Dadacıların sanat eğilimleri doğrultusunda oluşan bir sanat akımıdır. Andre Breton bu yönelişin öncüsüdür. Sezgiyi, güdüyü yaşamın kendisi olarak kabul eder." 

Yukarıda sözü edilen edebiyat akımı aşağıdakilerden hangisidir? 

A)Empressiyonizm

B) Dadaizm 

C)Kübizm

D) Sürrealizm 

E)Parnasizm 

 

5."Geçmişi bir yana bırakıp şimdiyi, yaşamın hızlı akışını, makinalaşmayı yakalamaya çalışan bir akım. Geleneksel edebiyatla ilgilenmez. Yeni anla¬tım biçimleri bulmayı, geleceğin dinamik toplumuna yaraşır sanatı, yakalamaya çalışır." 

Burada sözü edilen sanat akımı aşağıdakilerden hangisidir? 

A)Varoluşçuluk    

B) Kübizm      

C)Fütürizm 

D) Dadizm      

E)Neo – klasisizm 


 6."....... bu akımın en etkin yazarlarıdır. Romantizm¬den, realizme geçişin ilk basamaklarıdır ....'in .... 'i yayımlaması realizmin romantizme zaferidir." Yukarıda boş bırakılan yere, sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? 

 A)G. Flaubert, Stendhal - Balzac, Vadideki Zambak 

B)Stendhal, V. Hugo - G. Flaubert, Madam Bovary 

C)Balzac, G. Flaubert - Stendhal, Parma Manastırı

D)Balzac, Stendhal - G.Flaubert, Madam Bovary 

E)G. Flauber, V. Hugo - Balzac, Goriot Baba 

 

7. Aşağıdakilerden hangileri 'parnasizm'i benimseyen önemli iki Türk şairdir? 

A) Cenap Şahabettin - Ahmet Haşim 

B) Tevfik Fikret - Yahya Kemal 

C) Yusuf Ziya Ortaç - Orhan Seyfi Orhan 

D) Cevdet Kudret - Sabri Esat Siyavuşgil 

E) Cahit Sıtkı Tarancı - Orhan Veli 

 

 8.Aşağıdaki dizilerden hangisi, bütünüyle 'parnasist' sanatçılardan oluşmuştur? 

A)Baudelaire - Verlaine - Tristan Tzara 

B)Andre Breton - Banville - Aragon 

C)François Coppee - Gautier - S. Prodhamme 

D)J. Maria de Heredia - Rimbaud - Mallarme 

E)Verlaine - Aragon – Rimbaud 

 

 9.Aşağıdaki eserlerden hangisi türce diğerlerinden farklıdır? 

A)Sefiller                 

B) Meyhane    

C)Kötülük Çiçekleri 

D) Kırmızı ve Siyah    

E)Suç ve Ceza 

 

 10.Yazarla eserlerini birlikte veren aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi doğru değildir? 

A)Montesquieu - Kırmızı ve Siyah 

B)Voltaire - Candide 

C)Moliere - Cimri 

D)Stendhal - Parma Manastırı 

E)Baudelaire - Kötülük Çiçekleri 

 

 11.Aşağıdaki eserlerden hangisi farklı bir edebiyat akımının ürünüdür? 

A)Sefiller                                   

B) Madame Bovary 

C)Notre Dame'in Kamburu     

D)Hernani       

E)Cromwel 


 12.Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi doğru değildir? 

A)Plautus - gezi      

B) Vergilius - şiir 

C)Çiçero - söylev      

D) Seneca - felsefe        

E)Tacitus – tarih 


 13.Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi doğru değildir? 

A)François - Villon şair       

B)Montaigne - denemeci

C)Boileau - eleştirici   

D)La Fontaine - felsefeci

 E)Moliere - komedi yazarı 


14.Yazar ve eserini birlikte veren aşağıdaki eleştirmelerden hangisi doğru değildir? 

A)Schiller - Giyom Tel 

B)Geothe - Faust 

C)Nietzsche - Zerdüşt Böyle Dedi 

D)H. Hiene - Şarkılar Kitabı 

E)Hebbel – Othello 


15.Aşağıdakilerden hangisi 'gerçeküstücü'lerin özelliklerinden biri değildir? 

A)Söz ve yazı denemelidir.

 B)Gerçek kimliğimizi bilinçaltı oluşturur.

 C)Bilinçaltının bastırılması birçok hastalığa neden olur. 

D)Rüya, hastalık, bunalım, sayıklama bu saklı özlemlerin dışavurumunu sağlar. 

E)Dışa çıkmayan istekler, kişinin ruh sağlığını bozar. 


16.'Romantiz'in etkisi, aşağıdaki sanatçıların hangisinde görülmez? 

A)Namık Kemal 

B) Ahmet Mithat 

C)Şinasi

D) Recaizade Ekrem 

E)Adbülhak Hamit 


17.Aşağıdakilerden hangisi 'romantizm'le 'klasizmin' ortak özelliklerinden biri olabilir?  

A)Dil ve anlatım özellikleri 

B)Kahramanların seçimi, sıradanlığı 

C)Yazarın eserin dışında kalması 

D)Olaylar karşısındaki nesnellik 

E)Kişisel psikolojiye öncelik verilmesi 

 

18.'Klasisizm' için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 

A)Eski Yunan, Latin edebiyatlarını örnek aldığı 

B)Descartes'in akılcı felsefesinden yararlandığı 

C)Akıl, sağduyuya dayandığı 

D)Gerçek doğaya yöneldiği 

E)Klasik tiyatronun üç birlik kuralına uyduğu 

 

 19.'Klasisizm'in insana yaklaşımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 

A)Sonsuzluk, mükemmellik insan yaratılışında vardır. 

B)Kusurlu, aykırı yaratılış örnek alınmamalıdır.

 C)Her tür insan edebiyata konu olmalıdır. 

D)İradeli, duygu ve güdülerini denetleyen insan işlenmelidir. 

E)Seçkin insan, çocukları yönlendirecek kahramanlar konu alınmalıdır. 

 

20.Aşağıdakilerden hangisi 'romantizm' ve 'realizm'de, kimi aykırılıklara karşın, belli oranda birliktelik gösterir? 

A)Konunun ulusal kaynaklardan, tarihten, çağdaş edebiyattan alınışı 

B)Kişinin çevresiyle birlikte değerlendirilmesi

C)Yazarın eserde görünmesi, kişi ve olayları yönlendirmesi 

D)Nesnelliğin yöntemsel ilke edinilmesi 

E)Lirik, epik şiirin önemsenmesi 

 

 21.Aşağıdaki dizilerden hangisi, tümüyle 'romantik' sanatçılardan oluşmaktadır? 

A)Byron - Chateubriand - Schiller - Hugo 

B)A. Dumas - Musset - La Bruyere - Shelley

C)Lamartine - Hugo - Goethe - A. Daudet 

D)George Sand - Schiller - Racine JJ. Rousseau 

E) Musset - Schiller - A. Dumas – Balzac 

 

22.Aşağıdakilerden hangisi 'klasisizm'in özelliklerinden biri değildir?

A)Değişmez tipler yaratır. 

B)Duygular, istekler önceliklidir.

C)İnsan yaradılışını temel alır. 

D)Kusurlu, aykırı yaradılışı konu almaz. 

E)Seçkin örnekleri işler.


 23.Aşağıdaki yazar - eser eşleştirmelerinden hangisi doğru değildir? 

A)Herman Melville - Moby Dick 

B)Hemingway - Silahlara Veda 

C)John Steinbeck - Fareler ve İnsanlar 

D)Eliot - Gazap Üzümleri 

E) Edgar Allan Poe - Anabell Lee 

 

24.Aşağıdakilerden hangisi A. De Musset'ın eserlerinden biri değildir? 

A)İspanya ve İtalya Öyküleri

B)Bir Zamane Çocuğunun itirfları

C)Şamdancı 

D)Eski Palto

E)Nana

 

 25."XIX. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkar. Gerçekliğin 'bilimsel deney'e dayanmasını savunur. Pozitivizmle, determinizmi izler." sözü edilen 'edebiyat akımı' aşağıdakilerden hangisidir?

A)Realizm

B) Natüralizm 

C)Romantizm 

D) Klasisizm

E)Sembolizm

 

Cevap Anahtarı

1.B    2.B   3.D   4.B    5.C   6.D   7.B   8.C   9.C

10.A   11.B   12.A   13.D   14.E   15.A   16.C   17.C

18.D   19.C   20.B   21.A   22.B   23.D   24.E   25.B

TANZİMAT EDEBİYATI TEST SORULARI

 

…………………. Batıya olduğu kadar topluma da yönelen edebiyatımızın öncüsüdür. 0, aynı zamanda, ilk olarak toplumların düşünce, söz ve yazı hürriyetini ileri süren didaktik şiirleriyle ve ilk tiyatro yapıtıyla, okuyucuları uyarmaya, aydınlatmaya çalışan; sade dile yönelen bir sanatçımızdır.”

Paragraftaki noktalı yere, verilen ayrıntılara göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) Şinasi                     

B) Ahmet Vefik          

C) Ziya Paşa
D) Namık Kemal        

E) Recaizade Ekrem



2. “Arka arkaya yayımladığı ve hep ölüm teması etrafında toplanan bir seri oluşturur. ölüm karşısında duyulan ıstırapla ölüm ve diğer metafizik problemler hakkındaki düşünceler, bu eserlerde biri birini kovalayan dalgalar halindedir. Sanatçı kontrolü altındaki düşünceleriyle dönemin şiirinde serbest düşünüşe yine en çok yaklaşandır.”

Sözü edilen sanatçımız kimdir?

A) Makber - Ölü - Hacle -Abdülhak Hamit
B) Nejat Ekrem-Zemzeme,Tefekkür- Recaizade Ekrem
C)Terci-i Bent-Terkib-i Bend,Zafername -Ziya Paşa
D) Münacat, Arz-ı Muhabbet-Şinasi
E)Durub- Emsal-i Osmaniye-Şinasi

3. Aşağıdakilerin hangisinde Şinasi ile ilgili
bir bilgi yanlışı vardır?

A) Tanzimat Edebıyatı’nın kurucusu sayılır.
B) İlk yazılarını Tasvir-i Efkar gazetesinde
yayımlamıştır.
C) Şiirlerinde konu bütünlüğüne önem vermiştir.
D) Eserlerinde kullandığı dil, halkın anlayabileceği bir dildir.
E) İlk atasözleri kitabını yazması

4. Tarih ve dili ile kaynaklarına dek götürmek ister. Kafaca Batılı, duygu ve davranışlarıyla Doğulu’dur. Dilinde yerel özellikler görülür. Moliere çevirileri, uyarlamaları Türk tiyatro tarihi için çok önemlidir. Bursa’da bir tiyatro yaptırmış, halkı tiyatroya yöneltmeye çalışmıştır. Uyarlamalarında halkın değerlerini gözetir.”

Yukarıda sözü edilen ‘Tanzimat yazarı’ aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ahmet Cevdet Paşa      

B) Ahmet Vefik Paşa
C) Recaizade Ekrem          

D)Şinasi                                  

E) Namık Kemal



5.Aşağıdakilerden hangisi Namık Kemal’in yapıtlarındın biri değildir?

A) Harabat      

B) Cezmi         

B) Akif Bey       

D) Zavallı Çocuk 

E) Gülnihal



6.Tanzimatın Il. dönemiyle ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

 A)Tanzimat’ın Il. döneminde konular bireyseldir.
B) Hikaye ve roman türünde romantik bir edebiyat oluşmuştur.
C) Yeni nazım şekilleri ve türler denenmiştir.
D) Sanat sanat içindir, görüşü hakimdir.
E) Dilde sadeleşme yeterince uygulanmamıştır.

7.Aşağıdakilerden hangisindeki sanatçıların tümü Tanzimat’ın Il. döneminde eser vermiştir?

A) Abdülhak Hamit — Şinasi — Nabizade Nazım
B)Recaizade M.Ekrem-Muallim Naci-Nabizade Nazım
C) Samipaşazade Sezai-Nabizde Nazım-Ziya Paşa
D) Namık Kemal — Şinasi — Ziya Paşa
E) Ahmet Mithat — Recaizade M. Ekrem — Namık Kemal

8.Divan Edebiyatı’nın kuralları ile Fransız edebiyatının kuralarını birleştiren bir eserdir. Yazarının Mekteb-i Mülkiyedeki ders notlarından oluşur. Recaizde Mahmut Ekrem bu eserinde yeni edebiyatla ilgili çok önemli bilgiler verir.

Yukarıdaki özellikleri verilen eser aşağıda kilerden hangisidir?

A) Karnus-ı Türki               

B) Rumuzül Edep      

C) Talim-i Edebiyat
D) Letaif-i Rivayet             

E) Takdir-i Elhan



9. Şiirdeki kafiyenin kulak için mi yoksa göz için mi olduğu üzerine yapılan çok ciddi bir tartışmadır. Gazete sütunlarında başlar ve sanatçıların birbirlerine karşı yazdıkları “Zemzeme ve “Demdeme’ adlı eserlerde devam eder. Yeni şiire yön veren bir tartışma olmuştur.

Yukarıdaki parçada bahsedilen tartışma hangi sanatçılar arasında olmuştur?

A) Ahmet Mithat — Şemseddin Sami
B) Şinasi — Namık Kemal
C) Muallim Naci — Nabizade Nazım
D) Recaizade M. Ekrem — Muallim Naci
E) Samipaşazde Sezai — Abdüihak Hamit

10. Aşağıdaki gazetelerden hangisi edebiyat tarihimizin en uzun soluklu gazetesi olarak bilinir?

A) Ceride-i Havadis
B) Tercüman-ı Ahval
0) Tasvir-i Efkar
D) Tercüman-ı Hakikat
E) Takvim-i Vekayi

11. Tanzimat Edebiyatının ikinci devresinde nazım şekillerinde yaptığı değişikliklerle tanınan ve Divan şiirini bitiren sanatçı olarak bilinen şair kimdir?

A) Namık Kemal
B) Ahmet Vefik Paşa
C)Recaizade Mahmut Ekrem
D) Muallim Naci
E) Abdülhak Hamit Tarhan

12. Aşağıdakilerden hangisi Recaizde Mahmut Ekrem’in özelliklerinden biri değildir?

A) Muallim Naci ile ciddi tartışmalara girmiştir.
B) Kafiyenin kulağa göre olmasını ister.
C) Ona göre şiirin tek gayesi güzelliktir.
D) Devrin genç nesillerine edebiyatı öğretmiştir.
E) Sanatın toplumu eğiten bir araç olduğunu savunur.

13 . Aşağıdakilerin hangisinde Tanzimat edebiyatı ile ilgili bir bilgi yanlışı yapılmıştır?

A) Birinci dönemde Divan şiiri nazım biçimler kullanıldı, ikinci dönemde yeni biçimler denendi.
B) Halkın anlayacağı bir dil kullanmayı amaçladılar.
C) Divan edebiyatında olduğu gibi. parça güzelliği anlayışı sürdürüldü.
D) Divan edebiyatının mazmunlarından ve süslü söyleyişinden kendini alamadılar.
E) İkinci dönem edebiyatçılardan, Realizmin ve Natüralizm’in etkisinde kalmışlardır.

14. Gözü ve kulağı etkileyen bir sanat olduğu için tiyatroya büyük önem verildi. Tiyatronun toplumun değişimine ve gelişimine etkisinin bilincinde oldular. Çağdaş anlamda ilk tiyatro dilimize çeviri yoluyla girdi. Daha sonra ilk yerli tiyatro eseri bu dönemde yazıldı.

Sözü edilen ilk yerli tiyatro yapıtı ve yazarı aşağıdakilerden hangisidir?

A,) Namık Kemal — Vatan Yahut Siliste
B) Abdülhak Hamit Tarhan — Eşber
C) Şinasi — Şair Evlenmesi
D) Ahmet Vefik Paşa Zor Nikah
E) Ali Bey — Ayyaş Hamza

15. Tanzimat edebiyatında birçok yeniliğin öncüsü olmuştur. İlk tiyatro eserini, ilk makaleyi o yazmış; noktalama işaretlerini yine ilk o kullanmıştır.

 Yukarıda sözü edilen yazar, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Nabizade Nazım          

B)Muallim Naci
C)Namık Kemal               

D)İbranim Şinasi         

E)Şemsettin Sami

16. ‘Bu dönem sanatçıları edebiyatımıza batılı kavramları yaymışlardır. Kimi realizm, kimi romantizm, kimi de klasizm’in etkisindedir Dilde, biçimde büyük yenilikleri taşıdıklarından gelecek için aydın bir kuşağın yetişmesinde büyük katkıları olmuştur.”

Parçada sözü edilen edebi dönem aşağıdakilerden hangisidir?

A) Servet-i Fünun dönemi          

B) Fecr-i Ati Dönemi
C)Yedi Meşaleciler                     

D)Tanzimat Dönemi               

E)Milli Edebiyat



17. Tarihimizde yayımlanan ilk gazete aşağıdakilerden hangisidir?

A) Takvim — i Vekayi
B) Tercüman — ı Ahval
0) Ceride — i Havadis
D) Mecmua — i Mualiim
E) Tasvir — i Efkar

18. Şinasi ilk gazete tecrübesi olan Tercüman - i Ahval’den sonra 1862’de bir gazete daha çıkardı. Ancak 1864’te Avrupa’ya kaçarken gazetenin idaresini Namık Kemal’e bıraktı. Namık Kemal ise bu gazeteyi aralıklarla ancak 1866 yılına kadar çıkarabildi.

Adı geçen gazete aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tasvir — i Efkar
B) Mizan
C) Basiret
D) Tercüman - ı Hakikat
E) Hürriyet

19. “Divan edebiyatını halka kapalı dili, sanat anlayışı, akıl dışı, soyut estetiği, mübalağalı hayal dünyası nedeni ile eleştirilir. Sanatın topluma yararlı olduğu oranda değer kazanacağına inanır. Bu nedenle yurt sorunlarını sonuna kadar savunan şair, romancı tiyatro yazarı, gazeteci, makale yazardı.

Parçada sözü edilen edebiyatçımız kimdir?

A) Şinasi
B Namık Kemal
C) Ziya Paşa
D) Ziya Gökalp
E) A. Vefik Paşa

20. Aşağıdakilerden hangisi Abdülhak Hamit’te görülen bir özellik değildir?

A) Oyunlarında egzotik ve tarihi konular işlemiştir.
B) Oyunları üç birlik kuralına uymaz
D) Shakespeare’in etkisinde kalmıştır.
D) Oyunlarında sade bir dil kullanmıştır.
E) Daha çok romantizmin etkisinde kalmıştır.

21. Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, söz sanatlarından uzak, arınmış bir şiir getirdiler. Buna …….. şiiri de denebilir. Tanzimat şiirinin büyük öncüleri şiiri sanatlardan kurtararak düşünceyi çıplak olarak vermişlerdir.

Parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) inanç     

B) fikir C) toplum D) yeni E) Avrupai

22. Aşağıdakilerden hangisi Tanzimat edebiyatı roman ve öykülerinin özelliği değildir?

A) Realizmin etkisi açıkça görülür.
B) Yazarlar kendilerini gizlemezler.
0) Tipler abartılıdır, hep iyi hep kötüdürler
D) Didaktik yanı ağır basar.
E) Konuları tarihi ve sosyaldir.



23. Tanzimat edebiyatı aşağıdaki olayların hangisiyle başlar?

 A) Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla
B) ilk özel gazetenin çıkışıyla
C) ilk resmi gazetenin çıkışıyla
D) ilk yerli romanın yazılmasıyla
E)Meşrutiyetin ilanıyla


24. Önce Klasik Türk edebiyatına (Divan edebiyatına) uygun şiirler yazdı. Fransızcayı öğrendi. Namık Kemal’le Londra’da “Hürriyet” gazetesini çıkardı. Mustafa Reşit Paşa tarafından Saray’a alındı. Şiirlerinde Klasik edebiyatın (Divan edebiyatının) kurallarını uyguladı; ancak dil, edebiyat ve toplumsal görüş yönünden yeni sayılabilecek eserleri de vardır. Namık Kemal’i tanıdıktan sonra edebiyatla ilgili görüşlerinde değişme meydana geldi. “Harabat” adlı antolojisi edebiyat tarihinin ilk taslağı sayılabilir.

Bu parçada sözü edilen Tanzimat dönemi şair ve yazarı aşağıdakilerin hangisidir?

A) Ziya Paşa
B) Namık Kemal
C) Ahmet Mithat
D) Abdülhak Hamit
E) Ahmet Vefik

SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI DÖNEMİ SORULARI

1. Cenap Şahabettin'in eserlerini türleriyle veren aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi doğru değildir?

A) Evrak - ı Leyal - şiir B) Körebe - tiyatro
C) Tiryaki Sözleri - özdeyiş D) Afak -ı Irak - deneme
E) Avrupa Mektupları - Gezi

2. Halit Ziya Uşaklıgil'in hangi eseri türü yönünden diğerlerinden farklıdır?

A) Aşk - ı Memnu B) Mai ve Siyah
C) Kırık Hayatlar D) Kırk yıl
E) Nedime

3. Aşağıdakilerden hangisi Tevfik Fikret'in sanatçı özelliklerinden biri değildir?

A) Biçimde yaptığı değişiklikle beyit geleneğini kırar.
B) Anlamı bütün şiire yayar, serbest müstezatı geliştirir.
C) Dili dönemine oranla açık, yalın ve anlaşılırdır.
D) Aruzu Türkçeye ustalıkla uygular.
E) Şiiri canlı, devingen bir doğa, ses ve biçim güzellikleriyle belirginleşir.

4. Halit Ziya Uşaklıgil'in romanı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Geniş halk tabanlarının sorunlarını işlediği
B) Romanlarında tutarlı bir olay örgüsü olduğu
C) Gözlemlerinde gerçekçi, tutarlı olduğu
D) Dili ağır olan sanatçının, roman dilini gerçekleştirdiği
E) Bireysel yaşam ve mutluluğa gerekenden çok önem verdiği

5. Aşağıdaki sanatçılardan hangisi Fecr - i Ati'ye katılmaz?

A) Celal Sahir
B) Ahmet Haşim
C) Hüseyin Cahit Yalçın
D) Refik Halit Karay
E) Emin Bülent

6. Aşağıdakilerden hangisi Fecr - i Ati sanatçılarının amaçlarından biri değildir?

A) Ulusal tarih ve kaynaklardan yararlanmak
B) Topluluğa özgü seçkin bir kitaplık kurmak
C) Batının önemli yapıtlarını çevirmek
D) Yetenekli sanatçıları toplamak, kamuoyunu aydınlatmak
E) E) Eserlerini Batı dillerine çevirmek, Batı ürünlerini tanıtmak

7. Aşağıdaki eserlerden hangisi Servet - i Fünün dönemi ile ilgili değildir?

A) Rubab - ı Şikeste B) Aşk - ı Memnu
C) Türkçülüğün Esasları D) Eylül
E) Kırk Yıl

8. Aşağıdakilerden hangisi Servet - i Fünün şiirinin özelliklerinden biri değildir?
A) Ekrem'le Hamit'in romantizmini, duygusallığını benimsemesine karşın gerçekçidir.
B) Fikret, ilkin bireyci şiirler yazsa da sonraları toplumcu, tarihi irdeleyen şiirler yazar.
C) Bu şiir karışık bir dönemin özelliklerini içerdiğinden sanatçısı, romantik. parnasçı, sembo¬listtir.
D) Tablo gibi şiir için doğaya yönelirler, doğa onlar için canlı, devinen bir resim gibidir.
E) Servet - i Fünun şiiri toplumcu, iyimser bir şiir olup bireyciliği aşmasını bilmiştir.

9. Yazarı eseriyle birlikte veeren aşağıdaki eşleş¬tirmelerden hangisi doğru değildir?
A) Tevfik Fikret - Şermin
B) Süleyman Nazif - Batarya ile Ateş
C) Mehmet Rauf - Eylül
D) Ahmet Haşim - Tiryaki Sözleri
E) Halit Ziya Uşaklıgil - Kırk Yıl

10. Yazarı yaşadığı sanat dönemiyle birlikte veren aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi doğru değildir?
A) Hüseyin Cahit Yalçın - Servet - i Fünun
B) Ahmet Haşim - Fecr - i Ati
C) Mehmet Emin Yurdakul - Milli Edebiyat
D) Abdülhak Hamit - Servet - i Fünün
E) Recaizade Ekrem - Tanzimat İkinci Dönem

11. Servet - i Fünun şiirinin ölçü, uyak anlayışı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Türkçe sözcükler, aruza uydurulmaya çalışılır.
B) Halk şiiri uyak anlayışı benimsenir.
C) İşlenilen konuya uygun ölçüler kullanılır.
D) 'Kafiye kulak içindir', görüşü geçerlidir.
E) Yalnızca Fikret, Şermin'de heceyi kullanır.

12. Aşağıdakilerden hangisi Servet - i Fünun şiirinin özelliklerinden biri değildir?

A) Bu şiirde düşünce, gerçek çatışması, kaçış esastır.
B) Konu sınırlanamaz, her şey şiire konu olur.
C) Bireycilikleri siyasal koşullara, etkilendikleri akımlara bağlanabilir.
D) Biçime gerektiği kadar önem verilmez.
E) Tablo gibi şiir ve ahenkli dize benimsenir.

13. Servet - i Fünun'da düzyazı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Halkı bilgilendirmek, aydınlatmak gibi bir amacı yoktur.
B) Diğer dönemlere oranla tiyatroya daha çok değer verilir.
C) Türkçe yetersiz bulunur, Osmanlıca'dan bol bol yararlanılır.
D) Arapça, Farsça eski - yeni sözcükler kullanılır.
E) Yeni kavramları karşılamak için yeni tamlamalar türetilir.

14. Servet - i Fünun'a yönelik aşağıdaki değerlendirmelerden hangisi doğru değildir?

A) Farklı kip ve zamanlarla olay canlandırılır, eylemler zenginleştirilir.
B) Yüklem, cümlenin her yerinde kullanılır, tekdüzelik yıkılır.
C) Kesik, eksiltili, devrik cümle kullanılmaz; yalnızca kurallı cümle kullanılır.
D) Ara cümleler, 've' ile başlayan cümleler, ünlem cümleleri kullanılır.
E) Realist Fransız yazarlarından yararlanılır, artistik bir anlatım yeğlenir.

15. Aşağıdakilerden hangisi Servet - i Fünun şiirinin bir özelliği olamaz?

A) Şiirin seçkinler için olduğu görüşü yaygındır.
B) Dili ağırdır, yeni sözcük ve tamlamalar kullanılır.
C) Fransız şiirine özenilir, benzer kavram ve imgeler kullanılır.
D) 'Sanat sanat içindir' görüşü benimsenir.
E) Halk tarih ve kaynaklarına dönmeye başlanılır.

16. Aşağıdakilerden hangisi Tevfik Fikret için söylenemez?

A) Yönetimi, düzeni eleştirdiği
B) Kurtuluşu Batı bilim, tekniğinde bulduğu
C) Haksızlığa, tarihsel yanlışlık ve tutuculuğa karşı çıktığı
D) Baskılara, tek elden yönetime boyun eğdiği
E) 1901'den sonra toplumsal şiirler yazdığı

17. Cenap Şehabettin için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Yalın, anlaşılır bir dili olduğu
B) Şiir, düz yazı da döneminde etkin olduğu
C) "Sanat, sanat içindir." görüşünde olduğu
D) Konularının toplumsal olmadığı, kişisel olduğu
E) Aşk, doğa ağırlıklı şiirler yazdığı

18. Aşağıdakilerden hangisi Tevfik Fikret'in eserlerinden biri değildir?

A) Nesr - i Sulh
B) Rübab - ı Şikeste
C) Haluk'un Defteri
D) Rubab'ın Cevabı
E) Tarih - i Kadim

19. Tevfik Fikret için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Çöken İmparatorluğunun kurtuluşunu Batılılaşmada bulduğu
B) Romantiklerin, parnasyenlerin etkisiyle bireysel duygularını yansıttığı
C) Çeşitli nedenlerle karamsar şiirler yazdığı
D) Sis'ten sonra (1901) yeni bir özle yazdığı
E) Önemli devlet görevlerinden bulunduğu, yönetimle uzlaştığı

20. Servet - i Fünun'da düz yazıyla ilgili aşağıdaki değerlendirmelerden hangisi yapılamaz?

A) Yepyeni ad ve sıfat tamlamaları oluşturulur.
B) Halkın anlayabileceği açık, yalın bir dil benimsenir.
C)Çokça sıfat,ortaç öbeği kullanılır.
D) Fransızca'dan alınan sözcükler Türkçeleştirilir.
E) Yan cümlecik, eylemsilerle zenginleştirilmiş uzun cümleler kullanılır.

21. Cenap Şehabettin'in sanatı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Şiirinde ahenge özen göstermiş, aruzdan yararlanmıştır.
B) Kişisel, sevgi ve doğa ağırlıklı duygular şiirler yazmıştır.
C) Şiiri öz, biçim açısından etkileyecek yenilikler yapmıştır.
D) Aruzdan yararlanmış, ahenge özen göstermiştir.
E) Duygu ve hayallerinin anlatımında yeni sözcük, tamlamalar kullanılmıştır.

22. Halit Ziya Uşaklıgil için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Batı, Batı kültürünü tanır, sanatta yeni bir bileşime ulaşır.
B) Aşk - ı Memnu, Mai ve Siyahla Türk romanında aşama yapar.
C) Eserlerinde gerçekçidir ve klasik anlatımcılığı dışlar.
D) O güne dek rastlanılmayan gerçekçi ruh çözümlemeleri yapar.
E) Gözlemlerinde öznel olan yazar, Batılı anlamda bir romancıdır.

23. 'Eylül' romanı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Batılı anlamda ilk psikolojik - gerçekçi roman olduğu
B) Alışılagelmiş, geleneksel aşk üçgenini işlediği
C) Kahramanlarının iç dünyalarını gerçekçi rih çözümleriyle verdiği
D) Anlatım ve betimlemelerde Halit Ziya Uşaklıgil'den etkilendiği
E) Konusunun toplumsal sorunlara yönelik olduğu

24. Aşağıdaki eserlerden hangisi Süleyman Nazif'in değildir?

A) Batarya ile Ateş B) Gizli Figanlar
C) Genç Kız Kalbi D) Malta Geceleri
E) Çal Çoban Çal

25. Fecr - i Ati için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Edebiyat - ı Cedide'ye karşıdırlar; onları izlemekten öteye gidemezler.
B) Değişik dergilerde yazarlar, bir topluluk görüntüsü veremezler.
C) Sanatı kişisel ve saygın bulurlar.
D) Bireysel özgürlüğü, çeşitliliği savunurlar.
E) Halk edebiyatına, heceye ilgi duyarlar.

DÜZ YAZI TÜRLERİ

YAZI TÜRLERİ

Bir yazının biçimsel ve içerikle ilgili özellikle¬rine göre, girdiği bölüme o yazının türü diyoruz. Yazı türleri kalıplaşmış, demirbaş biçimler değil¬dir. Kimi türler birbirine iyice yaklaşır, birçok ben¬zerlik gösterir; kimileri de ötekilerden kalın çizgi¬lerle ayrılır.
Yazı türlerini üç ana grupta inceleyebiliriz:


I. YAZINSAL (EDEBİYATLA İLGİLİ) TÜRLER

1. ÖYKÜ (HİKÂYE)

Gerçek veya gerçeğe uygun biçimde tasar¬lanmış bir olayı, zaman ve mekâna bağlı olarak anlatan kısa yazılara öykü denir. Bu anlamda, öy¬kü serim, düğüm, çözüm bölümlerinden oluşur. Öykü, genelde bir olaya dayanır. Romanlarda olaylar oldukça geniş bir zaman dilimine yayıl¬masına rağmen, öykülerde zaman daha kısadır. Öyküdeki olaylar, belli bir mekanda geçer; birinci şahıs ya da üçüncü tekil şahıs ağzından anlatılır.
Dünya edebiyatında iki ayrı tarzda öykü an¬layışı vardır:

a) Olay Öyküsü:

Bu tarz öykülerde anlatılan olaylar kişi, za¬man ve mekan unsurlarına bağlı olarak verilir. Merak unsuru ön plandadır. Giriş bölümünden sonra olay veya olaylar gelişmeye başlar, merak unsuru yoğunluğunu artırır, düğüm ya da düğüm¬ler atılır. Sonuç bölümünde ise düğümler çözülür, merak giderilir ve oiay bir sonuca bağlanır. Bu teknik, Fransız edebiyatının önde gelen isimlerin¬den Guy de Maupassant (Guy dö Mopasan) tara¬fından geliştirildiği için bu çeşit öykülere "Ma¬upassant tarzı öykü" de denir. Edebiyatımızda Ömer Seyfettin bu tarza uygun öyküler yazmıştır.

b) Durum (Kesit) Öyküsü :

Durum (kesit) öyküsünde anlatılanlar bir so¬nuca bağlanmayabilir ve böylece okuyucu üzerin¬de farklı çağrışım ve izlenimler yaratılır. Kişiler, yer
ve zaman gibi unsurlar genellikle sezdirme yoluy¬la okuyucuya anlatılır. Öyküde esaslı bir olay yok¬tur. Bu tarz öykülere, ünlü Rus hikayecisi Anton Çehov tarafından yaygınlaştırıldığı İçin "Çehov tarzı öykü" de denir. Edebiyatımızda Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal bu tarz¬da öyküler yazmıştır.

Türk edebiyatında öykü:

Türk edebiyatında Batılı anlamdaki ilk öykü¬ler Tanzimat döneminde yazıldı. İlk öykü yazarları, Ahmed Midhat, Emin Nihat, Samipaşazade Sezai ve Nabizade Nazım'dır. Türk öykücülüğünü yet¬kinliğe kavuşturan yazar ise Halit Ziya Uşaklıgil oldu. Edebiyat-ı Cedide döneminde öykü türünde yalın diliyle dikkat çeken Uşaklıgil, titiz gözlemcill-ğiyle gerçekçi öykü geleneğini başlatan yazardır. Bu dönemin diğer yazarları Hüseyin Rahmi Gür¬pınar, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın ve Ah¬met Hikmet Müftüoğlu idi.
Meşrutiyet'in ilanından sonra gelişen yeni edebiyat akımıyla birlikte öyküde toplumsal ve si¬yasi sorunlar işlenmeye başlandı. Türkçede ya¬bancı sözcüklerin temizlenmesi, yazında konuş¬ma dilinin hakim olması, taşra yaşamının gerçekçi bir üslupla edebiyata taşınması gibi özelliklerle bilinen bu dönemde Ömer Seyfettin, Türk öykü¬cülüğünde yeni bir çığır açtı. Onu Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Refik Halit Karay iz¬ledi. Sabahattin Ali, Kenan Hulusi Koray, Mem¬duh Şevket Esendal Cumhuriyet dönemi öykücü¬lüğünü hazırlayan isimlerdir.
Cumhuriyet dönemi, 1930'lar sonrasını kap¬sar. Bu dönemde alışılmışın dışında bir öykü dün¬yası kuran Sait Faik Abasıyanık, Halikarnas Balık¬çısı (Cevat Şakir Kabaağaç), diyalogların usta ya¬zarı Orhan Kemal, Samet Ağaoğlu,Tarık Buğra, Haldun Taner, Kemal Tahir ve Ahmet Hamdi Tan-pınar öykü yazarları olarak ön plana çıktı. Günü¬müzde Türk öykücülüğü geniş bir konu ve üslup zenginliğiyle sürmektedir.

3. ROMAN

Olmuş ya da olabilecek birtakım olayların gerçeğe uygun bir biçimde, zaman, mekân ve kişi unsurlarına bağlı olarak anlatıldığı yapıtlara roman denir.
Roman, bizim edebiyatımıza Batı edebiya¬tından girmiştir. İlk olarak Fransız yazarı Fene-lon'un "Telemak" adlı eseri Yusuf Kamil Paşa ta¬rafından Türkçeye çevrilmiştir. Şemsettin Sa¬mi'nin "Taaşşuk-u Talât ve Fıtnaf'ı İlk yerli romanımızdır. Türk romanı asıl Tanzimat döneminde gelişti. Recaizade Mahmud Ekrem'in "Araba Sev¬dası" yeni teknikler kullanılan Batılı anlamda türü¬ne en yakın ilk Türk romanıdır.
Servet-i Fünun edebiyatı döneminde ilk usta romanlar ve romancılar kendilerini gösterdi. "Sa¬nat sanat içindir" tezini savunan bu yazarlar aşk ve acıma gibi konuları İşledi. Halit Ziya Uşaklıgll bu dönemin en önemli romancısı sayılır. Uşaklı-gil'in "Aşk-ı Memnu" (1925) adlı romanı günü¬müzde de en başarılı Türk romanlarından biri ola¬rak kabul edilir.
1910'dan sonra milli duyguların ağır basma¬sıyla birlikte "Genç Kalemler" dergisi çevresinde Türkçülük akımı gelişti. Milli romanların yazılması bu dönemde başladı. Halide Edip Adıvar'ın "Vu¬run Kahpeye", Reşat Nuri Güntekin'ln "Çalıkuşu" romanları bu dönemin örneklerindendir.
Cumhuriyet döneminde çağdaş Türk romanı ortaya çıktı. Toplumsal ve sosyal gelişmeleri konu alan romanlar yazıldı.
Romanlar; konu, üslup, yazıldığı dönem ba¬kımından çeşitli türlere ayrılabilir.

*Üslup Bakımından Romanlar:

Romantik Roman:
Kişilerin duygularını, arzularını, düşüncelerini yalnızca kendilerine ait, içten gelen doğal ve ger¬çek olgular gibi görür. Örneğin Sir Walter Scott'un tarihsel romanları ve Goethe'nin "Genç Werther'in Acıları" romanı gibi.
Gerçekçi Roman:
Romantik romandan ayrı olarak kuru ve kuş¬kucu bir anlatım ve düşünce yapısı taşır. Balzac ve Stendhal'in romanları bu üsluptadır.
Doğalcı Roman:
Üslup bakımından gerçekçi romana benzer. Olanın olduğu gibi yazılmasını öngörür. Emile Zo¬la ve Guy de Maupassant romanları doğalcı ro¬manlardır.
Estetik Roman:
Belli biçim ve anlatım kaygıları ile yazılmış romanlardır. Gustave Flaubert, estetik romanın en önemli yazarıdır.

İzlenimci Roman:
Diğer üsluplardan ayrı olarak eşyanın ve dış olayların kendi nesnel gerçeklikleriyle insanların bunları algılama biçimleri arasındaki farkları orta¬ya çıkarmaya yönelir. Yani dış gerçeklerden çok, duyu ve duygulara, iç yaşantının betimlenmesine öncelik verir.
Dışavurumcu Roman:
20. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Dışavurumcu¬luk toplumsal kimliklerin reddedilmesi ve insan yaşamını belirleyen toplum karşıtı ya da uygarlık karşıtı güçlerin öne çıkarılmasıyla belirlenir. Dos-toyevski, Franz Kafka, Samuel Beckett ve Bertold Brecht'in romanları bu türün örneklerindendir.

*Konu Bakımından Romanlar:

Konusu bakımından romanları aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz:
Tarihsel Roman:
Uzak bir geçmişte yaşanan olayları konu alır. Ama tarihten daha derinlerde yatan insanla ilgili daha evrensel bir gerçeği araştırmak amacıyla da yazılmış olabilirler. Tarihi romanların örnekleri ara¬sında Walter Scott'un romanlarını, Tolstoy'un "Savaş ve Barış"ını, Stendhal'in "Parma Manastı¬rı"™ sayabiliriz.
Duygusal Roman:
İnsanın duygusal yaşamını yüksek ve özenli bir üslupla betimleyen romanlardır. Bazen bu tür¬de yazarın kendi duygularıyla, okurun duygularını sömürmesi ön plana çıkar. Fransız edebiyatında Madame de La Fayette'in "Prenses de Cleves" adlı romanı bu türe örnek gösterilebilir.
Gotik Roman:
Gotik roman, İngiliz ve Amerikan romancılığına özgü, 18. yüzyılın akılcılığına karşı çıkan bir tür¬dür. Karanlık, korkutucu, çılgınlıklarla dolu bir or¬tamda geçen kanlı, şeytani, büyülü olayları konu alır. Gotik romanın günümüzdeki uzantıları, bilim¬kurgu ve fantastik roman olarak gösterilebilir.
Psikolojik Roman:
Kişilerin ruhsal durumlarını ayrıntılarıyla çözümle¬meye çalışan romanlardır. Daha serinkanlı ve de
netimli oluşuyla duygusal romandan ayrılır. Abbe Prevost'un "Manon Lescaut" adlı yapıtıyla Fran¬sız edebiyatında açılan psikolojik roman çığırı, di¬ğer ülke romancılarını da etkilemiştir. Bizde Mehmet Rauf'un "Eylül"ü, Peyami Safa'nın "9. Hariciye Koğuşu" buna örnektir.

3. MASAL VE FABL :
Olağanüstü kahraman ve olaylara yer veren öykülere masal denir. Masal terimi öncelikle, söz¬lü geleneğin ürünleri olan halk öykülerini kapsar. Ama sözlü gelenekle ilişkisi olmayan edebi yönü ağır basan bazı yapıtlar da bu türün içinde yer alır. Halk masalları dört temel grupta toplanır: hayvan masalları, olağanüstü ve gerçekçi masal¬lar, güldürücü masallar, zincirlemeli masallar.
Hayvan masalları genellikle kısa masallardır. La Fontaine masalları bu türün en güzel örnekleri¬dir. Olağanüstü masallarda, olağan varlıkların ya¬nı sıra cin, peri, dev, ejderha gibi olağanüstü var¬lıklara da yer verilir. Gerçekçi masalların başlıca kahramanları ise padişahlar, vezirler, prens ve prensesler, zenginler, hırsızlar ya da haydutlar gi¬bi gerçek hayattaki kişilerdir. Güldürücü masallar, okuyan ve dinleyeni eğlendirmeyi amaçlayan ma¬sallardır. Zincirleme masallarda sıkı bir mantık bağıyla birbirine bağlanan, küçük ve önemsiz bir dizi olay art arda sıralanır.
Masalların, insan ve hayvan davranışların¬dan harekete geçerek toplumda görülen aksak¬lıkları yermek ve gerçek İnsanlara bir ahlak, dü¬zen dersi vermek gibi amaç güdenleri de vardır. Manzum olarak yazılan bu masallara fabl denir.
Bilinen ilk masalların Hintlilere ait olduğu ka¬bul edilir. Hint masalcısı Beydeba'nın "Kelile ve Dimne" adlı yapıtı masalların bilinen ilk kaynağı¬dır. Yunan edebiyatında Aisopos (Ezop) masalla¬rıyla ünlüdür. Batı'da La Fontaine ise fabl türü masalın en ünlüsüdür.

4. TİYATRO

Tiyatro, insan yaşamını söz ve eyleme daya¬narak anlatan bir gösterim sanatıdır. Toplumsal bir sanat olduğu için toplumsal yapı ve yaşamda¬ki değişmeler doğrultusunda tiyatro da gelişmiş, değişmiştir. Edebiyat tarihçileri, tiyatronun Eski Yunan'da, şarap tanrısı Dionysos adına düzenle¬nen törenlerden doğduğunu belirtmişlerdir.

Başlıca tiyatro türleri şunlardır:

a) Tragedya:

İlk örnekleri MÖ 6. yüzyılda Eski Yunan'da görülür. Klasisizm akımı içinde Fransa'da yeniden canlılık kazanmış 19. yüzyılın ortalarına kadar var-
lığını sürdürmüştür. Tragedya (trajedi), kısaca "acıklı olayları ele alıp anlatan oyun" olarak ta¬nımlanabilir.

Tragedyanın özelliklerini şöyle belirtebiliriz :
-Eser baştan sona ağırbaşlı, ciddi bir hava içinde geçer.
-Erdeme ve ahlâka büyük değer verilir.
-Konularını mitolojiden ve tarihten alır.
-Kahramanları tanrılar, tanrıçalar, krallar vb. varlıklardır.
-Diyalog ve koro bölümlerinden oluşur.
-Üç birlik kuralına (yer, zaman, olayda birlik) uygun yazılır.
-Vurma, yaralama, öldürme olaylarına sahne¬de yer verilmez.
-Şiirle oluşturulan; ağırbaşlı bir üslup kullanı¬lır.
■ Sophokles, Racine, Corneille... önemli ya¬zarlarıdır.

b) Komedya :

Olayların, durumların ve İnsanların gülünç yönlerini ortaya koyan oyun türüdür. Güldürerek düşündürmeyi amaçlar. Eski Yunan edebiyatında Aristophanes'in "Eşek Arılan"; Fransız edebiya¬tında Moliere'in "Gülünç Kibarlar" adlı yapıtları bi¬rer komedya örneğidir.
Konuları bakımından üç türlü komedi vardır:
Töre komedisi : Şair Evlenmesi (Şinasi)
Karakter komedisi; Cimri (Molière)
Entrika komedisi: Scapln'in Dolapları (Molière)
Komedyaların özellikleri şunlardır:
-Konularını günlük yaşamdan alır.
-Kişiler halk arasından seçilir.
-Halkın konuşma diliyle yazılır; soylu bir üslup kaygısı güdülmez.
-Birbirini izleyen diyalog ve koro bölümlerin¬den oluşur.
-Üç birlik kuralına uyulur.

c) Dram :
18. yüzyılda Fransız filozofu Diderot, Beau¬marchais ve bazı yazarların uzun tragedyaya kar¬şı çıkmaları, günlük olayları işleyen oyunları tercih etmeleri üzerine doğdu. Dram ismini de bu filo¬zoflar verdi. Dram türü oyunlar acıklı ve gülünç
olayları bir arada işliyordu. İngiliz yazar Shakes¬peare klasik tiyatronun üç birlik kuralını hiçe sa¬yan dramlar yazdı. Victor Hugo ise 19. yüzyılda Romantik dramın beyannamesi sayılan "Crom¬well" adlı yapıtının önsözünde bu türün özellikleri¬ni açıkladı.

Romantik dramla birlikte modern tiyatroya geçiş sağlandı. Romantik dramın başlıca özellik¬leri şunlardır:
-Üç birlik kuralına uyulmaz.
-Hem acıklı hem gülünç olaylar işlenir.
-Olaylar tarihten ya da günlük hayattan alına¬bilir.
-Kişiler her sınıf halktan seçilebilir.
-Yerli özelliklerin işlenmesine önem verilir.
-Her türlü olay sahnede gösterilebilir.
-Nazım veya nesir biçiminde yazılabilir.

5. ŞİİR

Şiir; zengin imgelerle (hülya, hayal), ritimli sözlerle; seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çı¬kan bir edebi anlatım biçimidir.
Şiir, bilgi aktarmak amacıyla yazılmaz. Şiir, bilgi değil, duygu aktarır. Duygulardan, imgeler¬den, düşlerden, özlemlerden oluşmuş bir yaşantı birikiminin ürünüdür. Ozan, şiiri aracılığıyla bu ya¬şantıyı okuyucuyla paylaşır.
Konularına göre şiir türleri şunlardır:
A) Epik Şiir:
Bir ulusun yaşamını yakından İlgilendiren, ta¬rih ve toplum olaylarına ait kahramanlıkları anla¬tan şiirsel öykülere epik şiir denir. Uzun manzum hikaye olarak en eski biçimleri destanlardır. Epik şiirde yiğitçe bir söyleyiş vardır. Bu şiirin konusu hem efsanelere hem de gerçek olaylara dayanır. Yapısında masalla tarih, gerçekle düş yan yana¬dır. Ayrıca "epope" de denilen epik şiirde tarihsel bir gerçek vardır.

*Epopeler iki türlüdür:
-Doğal Epopeler (Destanlar):
Çok eski çağlarda ulusların vicdanında derin izler bırakan olayların kuşaktan kuşağa aktarılma¬sı, daha sonra bir saz şairinin bunları derlemesiy-le oluşan destanlardır. Halkın ortak malıdır (ano¬nim). Başlıca doğal destanlar:
lliada ve Odysseia :.............Yunan edebiyatı
Şehname...........................Fars edebiyatı
Kalevala............................Fin edebiyatı
Mahabharata - Ramayana.....Hint edebiyatı
Le Cid....................................İspanyol edebiyatı
Nibelungen........................Alman edebiyatı
Chansen de Röland.............Fransız edebiyatı
Beovvulf...........................İngiliz edebiyatı
Igor........................................Rus edebiyatı
Şinto......................................Japon edebiyatı
-Yapay Epopeler (Destanlar):
Yeni ve yakın çağlarda herhangi bir tarih olayının bir ozan tarafından destan kurallarına uy¬gun olarak yazılmış biçimidir. Bunlar bireysel üründür. Başlıca yapma destanlar şunlardır:
Destan adı Şair - Ulus
Kaybolmuş Cennet........... Milton.......İngiliz
İlahi Komedya................. Dante........İtalyan
Çılgın Orlando................. Ariosto......İtalyan
Kurtarılmış Kudüs............. Tasso........italyan
Aenels.............................Vergilius....Latin
Türk Destanları :
Kronolojik sıraya uygun olarak İslamiyet ön¬cesindeki Türk destanları şunlardır:
Destan Adı Ait Olduğu Türk Topluluğu
Şu Sakalar
Alp Er Tunga Sakalar
Oğuz Kağan Hunlar
Bozkurt Göktürkler
Ergenekon Göktürkler
Türeyiş Uygurlar
Göç Uygurlar
İslamiyet'in kabulünden sonraki Türk des¬tanları ise şunlardır:
— Manas Destanı
— Battal Gazi Destanı
— Danişment Gazi Destanı
— Köroğlu Destanı
— Satuk Buğra Han Destanı
— Genç Osman Destanı (Kayıkçı Kul Mustafa)
— Üç Şehitler Destanı (Fazıl Hüsnü Dağlarca)
Bunlardan Manas Destanı, Kırgız Türklerine alt bir destandır ve 400 bin dizeden fazladır. İlk kez Rus bilgini Radloff tarafından ve Kırgız halkı¬nın ağzından derlenmiş olan bu destan, dünyanın en uzun destanı niteliği taşır.

B) Lirik Şiir:

Duygu ve düşünceleri coşkulu bir dille anla¬tan şiir çeşididir. Eski Yunan edebiyatında ozan¬lar şiirlerini "Lyra" denen telli bir sazla söyledikleri için, bu tür şiirlere lirik denmiştir. Türk edebiyatın¬da da "âşık" ya da "saz şairi" adı verilen halk ozanları şiirlerini hâlâ sazla söylemektedirler. Lirik şiirde toplumsal mutluluk ya da felâketlerden du¬yulan sevinç ya da acı gibi ortak duygular; ya da aşk, ayrılık, özlem, ölüm acısı gibi bireysel duygu¬lar anlatılır:
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
(Attila İlhan)

C) Pastoral Şiir:

Doğa güzelliklerini, çoban yaşantısını, kır ya¬şamına duyulan özlemi işleyen şiir türüdür. Konu¬ları yapmacıksız, özentisiz, sözcük oyunlarından uzak, yalın bir dili vardır. Saf, temiz, sakin yaşamı duyurmak amacıyla yazılır. Bu şiirin iki türü vardır:
I) İdil: Bir kişinin ağzından kır yaşamının güzel¬liğini ve çoban aşkını anlatan şiirdir.
II) Eglog : Birkaç çobanın aşk, kır yaşamı gibi konular üzerine karşılıklı konuşması yoluyla yazılan şiirdir.
Ak tüylü köpektir koyun sürüsüyle Seğirtir kaval sesinde sağa sola Çobandır köyün yamacında Yayar davarı da çömelir Meşe dallarının altına

D) Didaktik Şiir:

Duygulara değil, düşüncelere seslenen şiir¬dir. Çünkü didaktik şiirin amacı güzellik oluştur¬mak değil, öğretmek ve bilgi vermektir. Bir dü¬şünceyi aşılamak, övmek amacıyla yazılır. Bilim, sanat, felsefe, ahlâk, din... gibi temel kavramları ve kurallarını öğretmek amacıyla yazılır:
Güvenme âlemde gençliğe çağa
Gel gönül yapışma çürük budağa
Ne evlâda güven ne bahçe bağa
Becerip yemişin derebilmezsin

E) Dramatik Şiir:

Manzum tiyatro yapıtlarında kişilerin karşılıklı konuşmaları dramatik şiiri oluşturur. Eski Yunan edebiyatındaki manzum tragedyalar dramatik şiir sayılır. Günümüz edebiyatında terimsel anlamıyla dramatik şiir yazılmamaktadır.

F) Satirik Şiir:

Toplumdaki düzensizlikleri, tutarsızlıkları, ki¬şilik çarpıklıklarını yerme amacıyla iğneli ve alaylı bir dille anlatan şiirlerdir. Yani bir çeşit yergi şiiri¬dir. Divan edebiyatındaki "hicviye"ler ile Halk edebiyatındaki "taşlama"lar bu şiir türünün ör¬nekleridir.
Benim bu gidişe aklım ermiyor
Fukara halini kimse sormuyor
Padişah sikkesi selam vermiyor
Kefensiz kalacak ölümüz bizim

II. ÖĞRETİCİ VE BİLGİLENDİRİCİ TÜRLER

1. DENEME

Bir yazarın, serbestçe seçtiği herhangi bir konu üzerinde kişisel görüş ve düşüncelerini an¬lattığı yazılara deneme denir, insanı ve toplumu il¬gilendiren her şey (yaşama, ölüm, aşk, sanat, fel¬sefe, din, tarih, bilim, siyaset, kültür vb.) deneme¬lerin konusu olabilir. Deneme türünün ilk örnekle¬rini Epiktetos, Eflatun, Seneca, Çiçero vb. nin ba¬zı eserlerinde görmek mümkündür. Batı edebiya-tınde en büyük deneme yazarları Montaigne (Monteyn) ve Bacon (Beykın)'dır. Türk Edebiyatın¬da ise deneme türünde eser veren yazarlarımız¬dan bazıları şunlardır: Ahmet Haşim, Yakup Kad¬ri, Nurullah Ataç, Sabahattin Eyüboğlu, Suut Ke¬mal Yetkin, Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra, Mehmet Kaplan, Cemil Meriç, Vedat Günyol, Me¬lih Cevdet Anday, Salah Birsel, Sezai Karakoç vb.

Deneme yazılarında görülen özellikleri şöyle sıralayabiliriz:

-Her konuda yazılabilir.
-Zevkle okunan yazılardır. Okuyuculara oku¬ma zevki aşılaması yanında, çok belli etme¬den bazı gerçekleri öğretir, düşünceleri ak¬tarır.
-Felsefi ve bilimsel konuları ele almasıyla ma¬kaleye yaklaşır. Ancak makalede olduğu gibi ortaya konan fikirlerin ispatlanması mecburi¬yeti yoktur.
-Ön planda olan, yazarın kişisel düşünceleri¬dir.
-Bir görüşü ispat etmek, kesin sonuçlara var¬mak, belgelerden faydalanmak gibi mecbu¬riyetler yoktur.
-Yazar, kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi¬dir. Deneme, bu yönüyle sohbete benzeme¬sine rağmen, düşünceleri açıklayışı, çözüm¬lemelere girişiyle sohbetten ayrılır.
-Denemenin samimi, kıvrak, akıcı, güzel bir üslûbu vardır.

2. FIKRA:

Güncel bir olayı (seçim, deprem, sel baskını, savaş...vb.) kişisel açıdan ele alıp yorumlayan' gazete yazılarına fıkra denir. Fıkralar, zamanla -güncel bir konuyu ele alıp işledikleri için - değeri¬ni yitirebilir.
Bir fıkra yazısında şu özellikler görülür:
-Konu sınırlaması yoktur. Yani her konuda fıkra yazılabilir.
-Bir yazarın günlük, sosyal ve kültürel olayla¬ra ait herhangi bir konu üzerinde kişisel gö¬rüş ve düşüncelerini anlatan yazılardır.
-Fıkra yazarlarının konularında tekrarlara düş¬memesi ve geniş bir kültür birikimine sahip olması gerekir.
-Fıkra, kısa ve etkili bir sonuca varmak ama¬cını taşır.
-Fıkra, kanıtlamak amacı gütmez ve fazlaca ayrıntıya inmez.
-Fıkralar makale türüne göre daha sübjektiftir ve konuşma üslûbuna daha yakındır.

3. MAKALE

Bilim ya da sanatla ilgili bir konuda bir görüş ileri sürmek, bir düşünceyi savunmak ve desteklemek amacıyla yazılan bilimsel yazılara makale denir.Bilgisayar teknolojisi, caz müziği, arkeolojik çalışmalar, kanserle ilgili buluşlar, Akdeniz Bögesi'nin jeolojisi ya da Malazgirt Savaşı makale konusu olabilir.
Makalenin başlıca özellikleri şunlardır:
-Makalede ileri sürülen düşüncelerin kanıtlanması esastır.
-Yazar nesnel bir tutum takınmak zorundadır.
-Ciddi ve terimlere dayalı bir dil kullanılır.
Edebiyatımızda ilk makaleyi Şinasi Tercüman-ı Ahval gazetesinde yazmıştır.

4. RÖPORTAJ

Bir gerçeği,bir doğruyu,inceleme,gezip görme ya da soruşturma yoluyla yansıtan yazılardır.
Yazar, röportajı çoğu kez öyküsel bir anla¬tımla gerçekleştirir. Gerektikçe fotoğrafların tanık¬lığına başvurur. Böylece okuru gerçekle yüz yüze getirir, öğretmek istediğini yaşatarak öğretir. Rö¬portajda bir yaşam gerçeğinden yola çıkılır. Bu gerçeğe yazarın yorumu katılmaz, yazar gerçek karşısında nesnel olmak zorundadır. İnandırıcılığı sağlamak amacıyla kullanılan belgelerin yanında, örnekleme, tanık gösterme gibi düşünceyi geliş¬tirme yollarına başvurulur. Çok yönlü bir yazı türü olması öykülemeyle birlikte açıklamaya, tartışma¬ya, betimlemeye de yer vermeyi gerektirir.

5. ELEŞTİRİ (TENKİT)

Bir yapıtın iyi ve kusurlu yönlerini gerçekçi bir şekilde belirten yazı türüdür. Eleştirmen, yazı¬larıyla sanatçıya ışık tutar, yol gösterir; aynı za¬manda okuyucuyu da aydınlatır. Gerektiğinde belgeler ve örnekler gösterilebilir. Eleştirmen, eleştirisinde kişisel görüşlere, düşünce ve duygu¬lara yer verir. Bu açıdan hemen bütün eleştiriler¬de öznellik vardır. Ancak iyi bir eleştirmenden beklenen, mümkün olduğu kadar nesnel bir yak¬laşım sergilemesidlr.
Eleştiride daha çok tartışmacı anlatım biçi¬mine yer verilir; açıklama, karşılaştırma, örnekle¬me gibi tekniklere başvurulur.
Türk edebiyatında Nurullah Ataç, Sabahattin Eyüboğlu, Mehmet Kaplan, Fethi Naci, Rauf Mut-luay eleştiri yazılarıyla tanınmıştır.

6. SOHBET (SÖYLEŞİ)

Düşünceleri fazla derinleştirmeden, bir ko¬nuşma havası içinde anlatan yazı türüdür. Her konuda yazılabilir.
Okuyucuyu sıkmayan, konuşma diliyle ve samimi bir havada yazılan yazılardır.

III. GERÇEK YAŞAMDAN SÖZ EDEN TÜRLER

1. GÜNLÜK

Günü gününe tutulan notlardan oluşan yazı¬lara günlük (günce) denir. Günlükler, bir kişinin geçmişine, yaşadıklarına ışık tutması bakımından önemli yapıtlardır. Eski dilde "rûznâme", yeni dil¬de "günce" de denilen bu yazı türü, gerçek ya¬şamdan kaynaklanır. Sıcağı sıcağına yazıldığı için anıdan ayrılır.
Nurullah Ataç, Oktay Akbal gibi yazarlar günlükleriyle tanınmıştır.

2. ANI (HATIRA)

Sanat, bilim ve meslek dallarında ün yapmış kişilerin, kendi başlarından geçen ve devirlerinde olup biten olaylarla ilgili duygu, düşünce, bilgi ve gözlemlerini anlatan yazılarına anı (hatıra) denir. Anı yazma, insanoğlunun yaşadığı, geride bıraktı¬ğı olay ve olguları anlatma, başkalarıyla paylaşma ihtiyacından doğmuştur.
Anı türünün özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
-Yaşanılmakta olan zaman dilimini değil, ya¬şanılmış, geride kalmış zamanı anlatır.
-Geçmişi anlattığı için tarihe ışık tutar.
-Otobiyografi, doğrudan doğruya yazarın kendi hayatıdır. Anıda İse yazar, kendi haya¬tıyla birlikte devrini ve çevresini de anlatır. Bazı durumlarda anı yazarının kendini geriye çekip sadece çevresini anlattığı da olur.
-Anıları yazmakta amaç, bir kişinin hayatını anlatmaktan çok, bir döneme ayna tutmak¬tır.
-Anı yazarken, abartılı, yapay bir anlatımdan sakınılır; içten, akıcı, açık ve anlaşılır bir dil kullanılır.

3. MEKTUP

Birbirlerinden uzakta olan insanların veya yazı yoluyla karşısındakine duygu, düşünce ve is¬teklerini duyurmak isteyenlerin haberleşmek için kullandıkları bir yazı türüdür.
Mektupların konuları oldukça bol, bağımsız; ufukları alabildiğine geniştir. Gönderdiğimiz mek¬tubun türü, gönderdiğimiz kişiyle olan yakınlık de¬recemiz, mektuptaki samimiyetin ölçüsünü tayin eder. Yakın arkadaşlarımıza, dost ve sevdikleri¬mize gönderdiğimiz mektuplarla, aramızda saygı sınırı ve resmiyet bulunan kişilere gönderdiğimiz mektuplar birbirine benzemez.

4. BİYOGRAFİ (Yaşamöyküsü)

Kişilerin hayatlarını anlatan yazılara biyogra¬fi (yaşamöyküsü) denir. Biyografiler, bilim ve sa¬nat dallarında ün yapmış, insanlığa hizmet etmiş, sevilen, sayılan kişilerin hayatlarını, nasıl ve hangi yolda başarı sağladıklarını anlatan yazılardır.
Biyografi yazmak, birtakım hazırlıklar yap¬mayı gerektirir. İlk iş olarak, biyografisi yazılacak kişiyle ilgili belgeler, kaynaklar ve bilgiler toplanır. Daha sonra o kişiyi tanıyan, bilen kişilerle konu¬şulur; onun yaşadığı ortamın şartları tanınmaya çalışılır.

Biyografinin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz :

-Biyografi, kişiyi bütün yönleriyle ele alır.
-Biyografide kişinin doğumundan ölümüne kadar yaşadıkları (doğduğu çevre, çocukluk dönemi, öğrenimi, mesleği, arkadaşları...vb) kronolojik bir sırayla aktarılır.
er öyküleyicl anlatım biçimiyle yazılır.
Bir kişinin kendi yaşamını kendisinin yazma¬sıyla ortaya çıkan yapıtlara otobiyografi (özya-şamöyküsü) denir.

5. GEZİ (SEYAHAT)

Bir yazarın, yurt İçinde ya da yurt dışında gezip gördüğü yerlerin ligi çekici yanlarını tanıt¬mak amacıyla canlı ve edebi bir üslûpla kaleme aldığı yazılara gezi (seyahat) yazısı denir. Gezi yazılarının bir adı da "Seyahatname" dir. Gezi, yazarlarının doğrudan gözlemlerine, bizzat duy¬duklarına, araştırmalarına dayandığı İçin tarih, coğrafya, sosyoloji, hukuk gibi bilim dallarına kaynaklık eder.

Gezi yazılarının özelliklerini şöyle sıralayabili¬riz:

-Gezi yazıları, gözlem gücünün ürünüdür.
-Gezilen yerlerin başka yerlere benzemeyen görüntüleri tasvir edilir. Gezilen yerlerde yaşayan İnsanların ırkların¬dan, dillerinden, yaşayışlarından, inançların¬dan vb. söz edilir.
-Okurun çevresinde bulunan, her gün gördü¬ğü şeylerden değil ilgi, çekici şeylerden söz edilir.
-Anlatımda betimlemlerden, benzetme ve di¬ğer sanatlardan yararlanır.
-Açık, akıcı bir dil kullanılır.
-Mümkünse yazılanlar fotoğraflarla destekle¬nir.
-Okuyanda gezip görme isteği uyandırır.

6. SÖYLEV (NUTUK)

Belli bir düşünceyi anlatmak, bir ülküyü aşı¬lamak ya da toplulukları ikna etmek, coşturmak amacıyla söylenen sözlere söylev (nutuk); bu sözleri söyleyen kişiye hatip, söz söyleme sanatı¬na ise "hitabet" denir.

Hitabetin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz :

-Hitabetin gerçekleşmesi için, konuşmacı ile dinleyicilerin bir arada bulunması gerekir.
-Topluluğu heyecanlandırmak, coşturmak; bir fikri, bir davayı açıklamak, anlatmak ve be¬nimsetmek için yapılır.
-Cümlelerin kolay anlaşılır, açık, kesin, kısa olması gerekir.Hatibin; dilini iyi kullanması, konuya hâkim olması, sesinin güzel ve etkili olması, toplu¬luğa güven vermesi gerekir.
-Diğer yazı türlerinde olduğu gibi, hitabette de "giriş, gelişme ve sonuç" bölümleri bulu¬nur.

SÖZ SANATLARI TEST SORULARI

 

1. Aşağıdaki dizelerin hangisinde benzetmeye başvurulmamıştır?


A) Düştüğüm yollar gibi sonsuzdur benim tasam
    Bekleyenim olsa da razıyım kavuşmasam
B) Uzan başucuma perdeyi indir
    Mum, olduğu gibi kalsın akşamdan
C) Bebeklerin ulusu yok
    Bebekler çiçeği insanlığımızın
D) Dökülmüş saçların omuzlarına
    Bulutla örülen aya dönmüşsün
E) Tunç bir çehre parladı alevlerin rüzgârıyla
    Yüksek gururlu alnı, geniş omuzlarıyla

2. Bir sözün benzetme amacı güdülerek başka bir söz yerine kullanılmasıyla yapılan sanatlı söyleyişe eğretileme denir.
      Aşağıdaki dizelerin hangisinde bu açıklamayı örnekleyen bir kullanım yoktur?
A) Salkım salkım mısralar gelir içimden 

    Türkü söylemek türkülerin başka türlüsü
B) Ben sana mecburum bilemezsin 

     İçimi seninle ısıtıyorum
C) Ey eski ve dayanıksız yaşam 

     Sürüp geldin acının kanadında
D) Kadınlar geçer yorgun bir rüzgâr gibi insanın camdan soluğu sokaklarda
E) Görüyorsun ki çakıl taşları sende
     incilerse şairin kendi kalbinde kaldı

3. Aşağıdakilerin hangisinde eğretilemeye
başvurulmamıştır?
A) Çelik testereyle kestim suları  

     Yıkadım, duvara astım suları
B) Dertler gecikince gidip yokladım 

    Yırtık bohçalarda umut sakladım
C) Ağaçlar kökünden kopacak gibi

   Bir türlü dinmiyor başlayan tipi
D) Ufukta pas tuttu birdenbire yaz 

    Gün çabucak geçti, akşam tez oldu
E) içimde kar donar, buzlar çözülür
    Yağan ateş midir, kor mudur bilmem

4. Sonra koşar ayağında yıldızların nalınları
    Küçük çapkın dalgacıklar bir aşağı bir yukarı
      Bu dizelerde dalgalar, insana özgü özelliklerle
anlatılarak kişileştirilmiştir.
      Aşağıdakilerin hangisinde aynı mecazlı söyleyiş
örneklenmektedir?  
A) Kurban olam, kurban olam 

     Beşikte yatan kuzuya
B) Sırma saçlım, fidan boylum 

    Gelir sallanı sallanı
C) Sivas yollarında geceleri 

     Katar katar kağnılar gider
D) Geldim işte mevsim gibi kapına 

     Gözlerimde bulut, saçlarımda çiy
E) Erzurum'dan akar Cennet pınarı
     Palandöken gülmez, nedir efkârı

5. Görünce bir kuvvetin bükülmeyen kolunu
    Ne var değiştirse ayaklarım yolunu
   Bu dizelerde altı çizili sözcükler "insan"ı anlatacak biçimde kullanılarak ad aktarması yapılmıştır.               

    Aşağıdakilerin hangisinde bu söz sanatını örnekleyen bir kullanım yoktur?
A) Gece yarısı yollara düştü obalar 

      Bre bu nasıl iştir Dadaloğlu
B) Karanlıkta kaldık, yalnızlıkta kaldık

     İstanbul çığlık çığlığa ter döküyordu
C) Yabancı bir fısıltı söyleyecek adını 

   Tanıdığım bir gülüş kıvrılacak içerde
D) Bir şilep sızıyor gözlerinden
     Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
E) Anıların bırakıyor seni
     Sokaklar, evler, caddeler arasında

6. Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından
hangilerine başvurulmuştur?
A) Ad aktarması - tenasüp
B) Telmih - ad aktarması
C) Eğretileme - abartma
D) Kişileştirme-telmih
E) Tecahül-i arif - tenasüp

7. Deli gönül, neyi özler durursun?
   Acınacak dostun, cananın mı var?
    Dünya yansa yorganın yok içinde
     Harap olmuş evin, dükkânın mı var?
Bu dizelerde aşağıdaki sanatlardan hangisine başvurulduğu söylenemez?
A) Tenasüp 

B) Ad aktarması 

C) istifham 

D) Tecahül-i arif 

E) Kinaye

8. Kimini vurguncu yaptı bu savaş
    Kimini karaborsacı
    Laf olur diye dost çayı içmeyenler
    Mahkemelik oldular rüşvet yüzünden
        Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından
hangisine başvulmuştur?
A) Tezat 

B) Tariz  

C) Kinaye
D) Abartma 

E) Ad aktarması

9. Sansürlü, sıkıyönetim günlerinin birinde Hüseyin
Cahit Yalçın, Ziya Gökalp ve beraberindekiler,
Viranbag'da öğle yemeği yiyorlarmış. Bir ara Ziya
Gökalp'in kızı Hürriyet ortadan kaybolmuş. Gökalp
kızını ortalıkta göremeyince başlamış seslenmeye:
- Hürriyet! Hürriyet!
Hüseyin Cahit, acı bir gülüşle çevresindekilere dönmüş:
Ziya Bey, hürriyetin kaybolduğunu ne çabuk fark etti! demiş.
       Bu parçada, Hüseyin Cahit'in cümlesinde geçen "hürriyet" ve "ne çabuk" sözleriyle yapılan sanatlar, aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) Tevriye, tariz 

B) Kişileştirme, benzetme 

C) Benzetme, telmih 

 D) Tenasüp, kinaye 

E) Tecahül-i arif, abartma

10. Köroğlu'nun sevdası var başında
     Gümanı var şu gönlümün başında
     Leyla'yı ararken dağlar başında
     Mecnun'un aşkına giriftar oldum
         Bu dörtlüğün son iki dizesinde aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurulmuştur?
A) Tecahül-i arif 

B) Telmih
C) Eğretileme 

D) Kişileştirme
E) Tevriye

11. Koca Ragıp Paşa, kütüphanesine gittiğinde rafların,kitapların toz içinde olduğunu görür ve görevliye:"Aferin, senin kadar güvenilir bir adam dahagörmedim. Sana teslim edilen kitaplara elini bilesürmemişsin!"der.
     Bu parçada Koca Ragıp Paşa'nın kütüphane görevlisine söylediği sözle yaptığı sanat, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tariz 

B) Tevriye 

C) Tezat
D) Hüsn-i talil 

E) Tecahül-i arif

12. "Akıyordu su, gösterip aynasında söğüt ağaçlarını/ Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını" dizelerinde şair, bir durumu hayali ve güzel bir nedene bağlayarak anlatmıştır.
       Aşağıdaki dizelerin hangisinde buna benzer özdeş bir mecazlı söyleyiş vardır?
A) Günle birlikte erir uyuklayan mor dağlar              Ekilmemiş tarlalar, çalı bitiren bağlar
B) Böyle yalçın dağlarda sesiz dolaşanlar kim        

Köyler, ufka dizilen tozlanmış birer resim
C) Dereler ardın sıra akmaya koyulmuş 

    Arıyor batan güneş seni dağlar ardında
D) Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla 

     Köyümüz, köylümüz, memleketimiz
E) Aynalara bakma, aynalar fenalık
     Denizi, sonsuz olanı düşün artık

13. Önce şiirde sevdim kavgayı
     Özgürlüğü kelime kelime şiirde
     Mısra mısra sevdim yaşamayı
     Öfkeyi de sevinci de
Bu dizelerde belli bir imge oluşturmak için birbirleriyle ilgili kavramlar, bir arada kullanılmıştır. Bu söyleyiş özelliğine "tenasüp" denir. Bu açıklamaya göre aşağıdakilerin hangisinde tenasüp vardır?
A) Bir çınar altında geçer her gecem Konuşur dururum orda rüzgârla
B) Sen uyandın diye gün doğar 

Şu yol sen geçtiğin için güzel
C) Sıra sıra dizilir yolun iki yanına
Eski çadırlar gibi tozlanmış ıhlamurlar
D) Gün bitti, ağaçta neşe söndü
Yaprak ateş oldu kuş da yakut
E) Paydos bundan böyle çılgınlıklara
Sert konuşmaya başladı aynalar

14. Ev kimsesizler, el veriniz kimsesizlere
Onlardır ancak el verecek kimse sizlere
Bu dizelerdeki altı çlzli sözcüklerle yapılan söz sanatı aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Ben aşığım, el göğüste yüz yerde Gel efendim del sinemi yüz yerde
B) Yetmedi eksinin gücü artıya Geçmedi denizin sözü martıya
C) Çepeçevre bahar içinde bir yer gördük Ferhat ile Şirin'i beraber gördük
D) Aranırken ayın ölgün sesini Soğuk ay öptü beyaz ensesini ,
E) Açmış kollarını yükselen çamlar
Her dalın ucundan ay nuru damlar

15. Aşağıdakilerin hangisinde yineleme (tekrir) sanatına başvurulmuştur?
A) Neden kondun a bülbül kapımdaki asmaya Ben yarimden ayrılmam götürseler asmaya
B) içime bir kurt düştü, gece gündüz yer beni Ben bu dertten ölürsem, kabul etmez yer beni
C) Kısmetindir gezdiren yer yer seni Arşa çıksan akıbet yer yer seni
D) Benim için her bir sözün kıymetlidir inciden     Gözyaşlarını akıtma gel, odur beni inciden
E) Kaç gece bu sazı çaldım oturdum
    Kaç gece telinden sildim ben onu

16. Her nere gidersen eyle talanı
Öyle yap ki ağlatasın güleni
Bir saatte söyle yüz bin yalanı
El bir doğru söz söylese sen inanma
       Bu dörtlükte aşağıdaki söz sanatlarından
hangisi ağır basmaktadır?
A) Mübalağa 

C) Tariz
B) Kinaye 

D) Eğretileme
E) Tecahül-i arif

17. Almış aydınlığı günler yüzünden
      Geceler saçından siyah olmayı
          Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurulmuştur?
A)Kinaye
B) Hüsn-i talil
C)Ad aktarması
D) Tariz
E) Telmih

18. Diyorlar ki kül olmaz ateş yanmadan Denizler durulmaz dalgalanmadan Bu dizelerdeki kimi sözcükler, hem gerçek hem mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanılmıştır.
      Aşağıdakilerin hangisinde bu dizelerdekine özdeş bir söz sanatı vardır?
A) Bir sarmaşık uyanıyordu uykusundan Geriniyordu eski bir duvarın sıvasında
B) Eskici dükkanındaki asma saat 

Çelik bir şal atmış omuzlarına
C) Ben garip çizgilerle uğraşırken baş başa Rastlamıştım duvarda bir şair arkadaşa
D) Geceleri gölgem yollarda donar Kar gibi kürürüm kendi gölgemi
E) Doğrusu çok alın teri döktük; ama değerdi
Neşe veren kasvetimiz yorgunluğu giderdi

19. Aşağıdakilerin hangisinde şair bir durumu bilmezden gelerek anlatmıştır?
A) Gönlüme dokunmadı göğsümü yırtan eller İncimi kaybetmedim kırılsa da sedefim
B) Sana varmak için verdiğim sözden Ben de anlamadım niye dönmüşüm
C) Gezdirir rüzgâr gibi üstünde yamaçların Boynuma çifte zincir, çift örgülü saçların
D) Uyu da gündüzler su gibi dinsin

Menekşe gözüne kirpikler insin •
E) Saçını rüzgâr tarar, meltem okşar yüzünü
Vücudunu gece ay, gündüz güneş kucaklar