Türk Dili ve Edebiyatı sitesi, Edebiyat derslerine yardımcı,
20 Ekim 2008 Pazartesi
TÜRK EDEBİYATI YAZARLARIYLA İLGİLİ NOTLAR
ŞİNASİ:
Tanzimat edebiyatı Şinasi ile başlar.İlk özel gazeteyi çıkarır.Fransızcadan ilk şiir çevirilerini yapmış,ilk yerli oyunu yazmış,ilk makale örneğini yazmıştır.İlk kez noktalama işaretlerini kullanmıştır.Batı tarzı düşüncenin temellerini atmış,yeni fikirleri edebiyatımıza sokmuştur.Klasiklerin etkisindedir.
NAMIK KEMAL
“Vatan Şairi”dir.Edebiyatın hemen her türünde eser vermiştir.Hece ölçüsüyle şiir denemeleri de yapmış.Nesri,şiirinden üstündür.İlk edebi roman(İntibah),ilk tarihi roman(Cezmi) onundur.Ziya Paşa’yı eleştirmek için Tahrib-i Harabat ve Takip’i yazmıştır.Romantiktir.
ZİYA PAŞA
Eski-yeni ikilemi içinde kaldı.Ünlü şiiri “terkib-i bent” döneminin sosyal bir eleştirisidir.(Bağdatlı Ruhi’ye nazire olarak yazmıştır)Birçok beyti sonradan özdeyiş niteliği kazanmıştır.Hece ölçüsüyle yazılmış bir “türkü”sü vardır.(Eş’ar-ı Ziya,Zafer-name,Harabat)
AHMET MİTHAT EFENDİ
En popüler yazardır.Üretkendir.Bütün amacı “halkı eğitmek”tir.Her türde eser verdi.Romanlarında olayların akışını keserek okuyucuya bilgiler vermeyi sever.Letaif-i Rivayat:ilk hikaye örnekleri.Tek başına Tercüman-ı Hakikat gazetesini çıkardı.
AHMET VEFİK PAŞA
Tanzimatın milliyetçilik ve Türkçülük akımlarının ilk büyük temsilcisi.Tiyatroyu geliştirdi.
ŞEMSETTİN SAMİ
Doğu ve Batı dillerini çok iyi bilir.Kamus_i Türki adlı sözlük,yazarın dilimize kazandırdığı en önemli eserdir.Orhun Yazıtlarını ve Kutadgu Bilig’i Türkiye Türkçesine ilk çeviren kişidir.Türk dilinin sadeleştirilmesi yolundaki çabaları ve önerileri önemlidir.Türkçe-Fransızca sözlük çalışmaları önemlidir.İlk yerli roman:Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat.Kamusul Alam(ünlüler ansiklopedisi)
RECAİZADE MAHMUT EKREM
“Kulak için kafiye” görüşünü ilk kez ortaya atarak bu konuda büyük bir tartışma başlattı.”Göz için kafiye” anlayışında olan Muallim Naci ele giriştiği tartışmadan galip çıkmıştır.”Ah Nejad” adlı şiirini hece ölçüsüyle yazdı(Oğlu için)(Araba Sevdası:Realist)
ABDULHAK HAMİT TARHAN
En verimli yazarlardan.Şiir ve tiyatrolarıyla tanınmış.Shakespeare’den etkilenmiş.Ölen karısı için yazdığı Makber adlı şiir kitabı çok ünlüdür.Şiirin biçiminde ve içeriğinde önemli yenilikler yapmıştır.Ölçü,uyak,dil ve cümle kaygısı görülmez.”Şirimize metafizik ürpertiyi getiren sanatçı” olarak tanınmıştır.Serbest tarzda şiirler yazmış.Pastoral şiirin ilk örneklerini vermiş.”Şair-i Azam”(en büyük şair” olarak anılmış.Tiyatro dili ağır ve sanatlıdır.
NABİZADE NAZIM
Realist akımın ilk temsilcilerinden.İlk köy romanı Karabibik onundur.Zehra ise edebiyatımızın ilk tezli romanıdır.Bu roman psikolojik çözümlemeler içermesi bakımından önemlidir.Natüralist çizgiye yakındır.
MUALLİM NACİ
Edebiyatımızda köyden söz eden ilk şiir(Köylü Kızların Şarkısı) onundur.
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI
TEVFİK FİKRET:
Hastalıklar,birçok bunalımlar geçirdi.”Sis” şiirinde İstanbul’a nefretini dile getirmiş ve bu kenti “fahişe bir kadın”a benzetmiştir.Aruzu başarıyla kullandı ve konuşma diline uyguladı.”Şermin” adlı şiir kitabını çocuklar için heceyle yazmıştır.Nazmı nesre yaklaştırdı.Parnasizmden etkilendi.
CENAP ŞEHABETTİN
Parnasizmi ilk kez tanıtmış,sembolizmin öncüsü olmuştur.Aruzu başarıyla kullandı.”Sone” biçimini aldı.”Tiryaki sözleri” önemlidir
HALİT ZİYA UŞAKLIGİL
Modern Türk romanının kurucusu.Roman tekniği güçlü.(Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu)Realizm ve natüralizmin etkileri görülür.Ağır dillidir.Süslü,sağlam bir dili ve şiirsel söyleyişi vardır.Sonradan eserlerinin dilini sadeleştirdi. Mensur şiirin ilk örneklerini verdi.
MEHMET RAUF
Halit Ziya’nın etkisinde kaldı.İlk psikolojik roman(Eylül)
HÜSEYİN CAHİT
Gazeteciliğiyle tanındı.
SÜLEYMAN NAZİF
“Kara Bir Gün” adlı makalesindeki sert çıkışı ve işgal kuvvetlerini protesto edişi yüzünden Malta’ya sürüldü.Halkın sözcüsü oldu.
SERVETİFÜNU'NDA BAĞIMSIZ KALAN SANATÇILAR
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Realist-natüralist anlayışla eski İstanbul’daki gündelik yaşamı çok canlı anlattı.Sade bir İstanbul Türkçesiyle yazdı.Şık,Mürebbiye,Kuyruklu Yıldız Altında
AHMET RASİM
Halk dilini canlı ve kısa cümlelerle kullandı.
FECR-İ ÂTİ
AHMET HAŞİM
Topluluğun en büyük şairi.Arap asıllıdır.Çok sevdiği annesini küçük yaşta kaybetmiş,bu da onu karamsarlığa itmiştir.Sembolizmin en önemli temsilcisi;ancak Batılı anlamda tam bir sembolist sayılmaz.Nesneleri değil,nesnelerin kendinde bıraktığı izlenimleri anlatması onu empresyonizme yaklaştırır.Şiir “duyulmak için” yazılır.Şiir,asla düzyazıya çevrilemez.Hayale çok önem verir.Tüm şiirlerini aruzla yazdı.Şiirde musikiye önem verir.
EMİN BÜLENT SERDAROĞLU
Kurucularından biri.Aruzla yazdı.Victor Hügo’nun “Mavi Gözlü Yunan Çocuğu” şiirine karşı yazdığı “Kin” şiiri geniş yankılar uyandırmış,Atatürk bu şiirinden dolayı onu takdir etmiştir.
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ
Mehmet Emin Yurdakul,Ö.Seyfettin,Ziya Gökalp,Ali Canip Yöntem,Rıza Tevfik,Faruk Nafiz Çamlıbel,Orhan Seyfi Orhon,Enis Behiç Koryürek,Yusuf Ziya Ortaç,Halit Fahri Ozansoy,Yakup Kadri,Refik Halit Karay,Halide Nusret,Halide Edip,Reşat Nuri,Ruşen Eşref,Peyami Safa,Memduh Şevket Esendal,Halikarnas Balıkçısı,Abdülhak Şinasi Hisar.
ÖMER SEYFETTİN
Genç Kalemler adlı dergide yazdı.Ziya Gökalp ve Ali Canip’le birlikte Milli Edebiyatı yaymak için çalıştı..Öykücülüğü meslek edinen ilk sanatçı.Maupassant tarzı.
ZİYA GÖKALP
Düşünür kimliği ağırdır.Türk sosyolojinin kurucusu sayılabilir.Türkçülük düşüncesini sistemleştirdi.Yeni kurulan Türk devleti büyük oranda onun düşüncelerinden etkilenmiştir.Didaktik şiirleri vardır
MEHMET EMİN YURDAKUL
Türk şairi,milli şair.Türkçülüğü ilk kez bir sanat ideali haline getirdi.Sanatı,düşüncelerini anlatmada bir araç olarak kullandı.
FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
Hem aruzu hem heceyi başarılı kullandı.Han Duvarları.Büyük bir memleket sevgisi görülür.
YUSUF ZİYA ORTAÇ
Hecenin beş şairinden biri.Faruk Nafiz’in etkisi vardır.Mizah alanında eserler verdi(Akbaba dergisinde)
ENİS BEHİÇ KORYÜREK
Türk denizcilerini anlattığı “Gemiciler” şiiri çok ünlüdür.Epik şiirleriyle tanındı.(5 Hececiler)
ORHON SEYFİ ORHAN
Heceyle aruzu kaynaştırmaya çalıştı.Gazel biçiminde,fakat hece ölçüsüyle yazdı.
FUAT KÖPRÜLÜ
Türkçü bir tarih ve bilim görüşüyle edebiyatımızı destanlar devrinden günümüze dek bir bütün olarak incelemiştir.Bilim dünyasına birçok sanatçıyı ilk kez o tanıtmıştır.(Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar)
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
Fecr-i Âti’de başlayıp Milli Edebiyata katıldı.Realist.Dili sade.Tarih ve toplum olaylarından her birini bir romanına konu edinmiş.Kiralık Konak’ta üç neslin çatışmasını;Nur Baba’da tekkelerin yozlaşmasını,Hüküm Gecesi’nde Meşrutiyet Dönemi parti kavgalarını,Sodom ve Gomore’de Mütareke yıllarındaki İstanbul’un ahlak bozukluklarını,Yaban’da Kurtuluş Savaşı yıllarının bir Anadolu köyünü ve aydın-halk çatışmasını,Panaroma ve Ankara’da Atatürk dönemi Türkiyes’sini,Bir Sürgün’de II.Abdülhamit döneminde Fransa’ya kaçan Jön Türkleri,Hep O Şarkı ve Anamın Kitabı’nda ise çocukluk anılarını konu edinmiştir.Bu eserleri roman türündedir.
REFİK HALİT KARAY
Fecr-i Ati’de başlayıp Milli Edebiyat’a katıldı.Kalem dergisinde “Kirpi” adıyla mizahi yazılar yazmıştır.Politik tutumu yüzünden Sinop’a sürülmüştür.Aydede adlı mizah dergisinde Milli Mücadele aleyhine yazılar yazdığı için Beyrut ve Halep’te 15 yıl sürgün kalmıştır.Türk öykücülüğünü tam anlamıyla Anadolu’ya yöneltmiş,edebiyatımıza yeni ufuklar açmıştır.Memleket,Gurbet Hikayeleri,Çete Sürgün.
HALİDE EDİP ADIVAR
Romancılığı üç denemde incelenebilir:İlk dönem:Bireysel duygular ve kadın psikolojisi(Seviye Talip,Handan)İkinci Dönem:Realist bir anlayışla Kurtuluş Savaşının sosyal olayları üzerinde durmuş(Ateşten Gömlek,Vurun Kahpeye)Son dönem:Gelenek ve göreneklerin yön verdiği yaşama biçimini konu edinen töre romanları yazmıştır(Sinekli Bakkal,Tatarcık)Sinekli Bakkal,İngilizce olarak İngiltere’de yayımlanmıştır.Mor Salkımlı Ev’de yazarın çocukluk anıları dile getirilmiştir.
REŞAT NURİ GÜNTEKİN
Çalıkuşu romanı yazarı büyük üne kavuşturmuştur.(Öğretmen Feride’nin Anadolu’da yaşadığı zorluklar)Hem romantik hem realist özellikler vardır.
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE BAĞIMSIZ SANATÇILAR
MEHMET AKİF ERSOY(1873-1936)
Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad adlı dergilerinde yazı yazmıştır.İslamı anlatmış,İslamın doğru anlaşılması durumunda toplumun ilerleyebileceğini söylemiştir.Realist bir şairdir.Tüm şiirlerini aruzla yazmış,aruzu konuşma diline büyük bir başarıyla uygulamış,nazmı nesre yaklaştırmıştır.Şiirlerinin çoğu manzum öykü şeklindedir.Özlediği gençliği Asım’da simgeleştirmiştir.Fransız sanatçı Emile Zola’nın gerçekçiliğine hayrandır.Bu bakımdan da natüralisttir.Gerçeği olduğu gibi bütün çirkinliği ve kusurlu yanlarıyla anlatması onu natüralistlere yaklaştırır.(Safahat)
YAHYA KEMAL BEYATLI(1884-1958)
Paris’te okurken ünlü tarihçi Albert Sorel’den etkilenmiş,Fransız sembolistlerini tanımıştır.Şiirde biçim kusursuzluğunu araması sebebiyle parnasyen sayılabilir.Çağdaş Batı şiiriyle eski Divan şiirinin bileşimini gerçekleştiren “neo-klasik” bir şairdir.”Ok” şiiri dışındaki bütün şiirlerini aruzla yazmıştır.Gazel,rubai,şarkı biçimlerini canlandırmıştır.Nazmı nesirden uzaklaştırmıştır.Toplum sorunlarına yer vermedi.İstanbul sevgisi,Türk uygarlığına hayranlık vardır.”Türkçe ağzımda annemin sütüdür” der.İstanbul Türkçesini başarıyla kullanmıştır.(Kendi Gök Kubbemiz)
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
MEMDUH ŞEVKET ESENDAL
Modern Türk öykücülüğünün öncülerinden.Kesit/durum öyküsünün edebiyatımızdaki önemli temsilcilerindendir.Çehov tarzını benimser.Sıradan insanları ele almış,toplum sorunlarını yalın bir dille anlatmıştır.(Ayaşlı ve Kiracıları,roman)
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR(1888-1963)
Eserlerinde hep İstanbul’dan söz eder.Ancak onu ilgilendiren İstanbul’un geçmişidir.Anı zenginliği vardır.Sosyal ve politik olaylara ilgisiz kaldı.(Fahim Bey ve Biz)
FALİH RIFKI ATAY(1894-1971)
Makale,fıkra yazarı olmasına rağmen gezi yazılarıyla ün kazandı.Canlı,sade,kısa cümle yapısına dayalı anlatımı var.(Bizim Akdeniz,Taymis Kıyıları,Hind)
PEYAMİ SAFA(1899/1961)
Psikolojik roman türünde önemli.Kendi kendini yetiştirdi.Daha çok romanlarıyla tanındı.Gelişmiş bir roman tekniği var.Çok geniş bir kültüre sahip.Eserlerinde kültür çatışmalarını da konu edinmiştir.Server Bedii takma adıyla da yazdı.(Yalnızız,9.Hariciye Koğuşu)
HALİKARNAS BALIKÇISI(Cevat Şakir Kabaağaçlı)
Hikaye ve romancılığımzda “deniz çığırı”nı açan bir yazardır.Bodrum’u,kıyıları,Ege Denizinin efsanelerini başarıyla anlattı.
AHMET KUTSİ TECER(1901-1967)
Faruk Nafiz’in açtığı “memleketçi şiir” yolunda yürüdü,şiire yeni bir ses ve söyleyiş güzelliği getirdi.Aşık Veysel’i keşfedip edebiyatımıza kazandırdı.Folklordan,halk edebiyatından,efsanelerden yararlandı.
AHMET HAMDİ TANPINAR
Kendine özgü bir şiir dünyası kuran sanatçı “zaman”,”rüya”,”hayal” kavramlarına geniş yer verdi;Fransız sembolistlerinin,Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’in etkisinde kaldı.Bilinçaltına inen bir duyarlık görülür.Dış dünyayı değil,bilinçaltına öne çıkardı.Beş Şehir(Ankara,Erzurum,Bursa,Konya,İstanbul)
NECİP FAZIL KISAKÜREK
Edebiyatın her alanında eser verdi.Şairliği ön plandadır.Mistik,özgün bir şiir çizgisi oluşturdu.Sağlam bir dili,güçlü bir tekniği vardır.Fransız sembolistlerinden etkilenen şair,”soyut”u “metafizik ürperti”yi anlatmakta çok başarılır.(çile)Tiyatrolarında sosyal sorunları ve insanımızın manevi bunalımlarını işlemiştir.(Kaldırımlar,Örümcek ağı,Bir Adam Yaratmak)
ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI
Anadolu’nun pastoral güzelliklerini anlattı.”Deniz özlemi”ni dile getiren şiirleriyle tanında.(Deniz Sarhoşları)
NURULLAH ATAÇ
Deneme ve eleştiri.Dildeki bütün yabancı sözcüklerin atılması taraftarıdır.Türkçenin özleşmesi,devrik cümleye dayalı anlatımın benimsenmesi…yolunda çok çalıştı.(Günlerin Getirdiği)
SAİT FAİK ABASIYANIK
Başıboş bir hayat yaşayan sanatçı uykusuzluk,bohem hayatı,fazla içki ve sirozdan öldü.Çehov tarzı öykücü(durum,kesit)İstanbul öykücüsüdür.Sıradan kişilerin hayatını anlattı.En basit bir konuyu bile öyküleştirdi.(Semaver)
ZİYA OSMAN SABA
Yedi Meşalecilerin şiire en sadık şairidir.İnsan sevgisi,anılara düşkünlük,kadere boyun eğiş,küçük mutluluklarla yetinme..gibi temaları işledi.(Sebil ve Güvercinler)
AHMET MUHİP DRANAS
Şiirde Fransız sembolizmi ile Türk halk şiirini kaynaştırmaya çalıştı.Şiire yeni bir ahenk getirdi.Duraksız hece ölçüsüyle yazdı.İnsanın iç dünyasını,tarih,metafizik,doğa temalarını;güzelliğe olan aşkını,yaşama sevincini mecazlı,sembollü,çoğu kez destansı bir söyleyişle şiirleştirir.Fahriye Abla,Dağlara,Ağrı,Olvido başlıklı şiirleri çok ünlüdür.
CAHİT SITKI TARANCI
“Otuz Beş Yaş” şairi olarak tanınır.Şiirlerinin çoğunda “ölüm” temasını işleyen şair,sürekli ölüm korkusu içinde olmuştur.Ölümü bir türlü kabullenemeyişi onu çok huzursuz etti.Hece ölçüsüne yeni bir ses getirmiş,biçimi ve kafiyeyi önemsemiştir.Garipçilerin etkisiyle serbest şiir de yazdı.
ORHAN VELİ KANIK
Geleneksel şiir anlayışına karşı çıkmış,ölçü ve kafiyeye karşı çıkmıştır.Şairane söz söylemekten,edebiyat yapma hünerinden kaçınır.Yalın bir halk diliyle,esprili,nükteli şiirler yazdı.”Yaprak” adlı dergi çıkardı.La Fontaine’inkine benzer fabller yazdı,Nasrettin Hoca fıkralarını nazma çekmiştir.
MELİH CEVDET ANDAY.
Garipçi şiirin üç öncüsünden biri.Güzel günlere özlem temasını işledi.
OKTAY RIFAT HOROZCU
Garipçi şair.Yaşayıp Ölmek(şiir)
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
İç ve dış gerçeklere bakarak bilinçaltına yönelerek şiire yeni ürperişler getirdi.Her şiirinde bir “yeni”yi dener.Genellikle epik-dramatik,lirik-didaktik ve toplumsal gerçekçi anlayıştadır.(Çocuk ve Allah,Üç Şehitler Destanı=şiir)
ARİF NİHAT ASYA
“Bayrak şairi” olarak tanınır.Heceyle,aruzla ve serbest ölçüyle yazdı.Epik,lirik ve didaktik özellikler görülür.(Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor)
BEHÇET NECATİGİL
Rahat,gösterişe kaçmayan,sembollere dayalı,şiir geleneklerini gözeten bir anlayıştadır.Önce garipçi çizgide yürür,sonra onlardan ayrılır.Heceyle ve serbest ölçüyle yazdı.İlk şiirleri açık,sonrakiler kapalıdır.(Kapalı Çarşı,Evler,Arada,İki Başına Yürümek)
CAHİT KÜLEBİ
Memleketçi şiire yeni bir ses getirdi.Derin bir Anadolu sevgisi vardır;iyimser,açık ve gerçekçi bir bakışla Anadolu’ya eğilmiştir.Hayale pek yer vermez.(Adamın Biri,Rüzgar)
TARIK BUĞRA
“Sanat,insanı yüceltmeyi amaçlamalıdır” görüşüyle yazan sanatçı,olayların ve kişilerin içyüzlerine eğilmiş,psikolojik öğelere yer vermiştir.Kurtuluş Savaşı yıllarını anlatan “Küçük Ağa” romanı çok ünlüdür.Firavun İmanı,Osmancık,Oğlumuz,Yarın Diye Bir Şey Yoktur)
KEMAL TAHİR
Osmanlı sosyal hayatı ve devlet yapısı üzerinde önemle durmuş,romanlarının çoğunda bu konudaki görüşlerini ortaya koymuştur.Konularını Çorum,Çankırı dolaylarından aldı.(Devlet Ana Yorgun Savaşçı)
YAŞAR KEMAL
Eserlerinde genellikle Çukurova yöresi insanlarının sorunlarını destansı,şiirli bir dille anlatmış,güçlü doğa betimlemeleri yapmıştır.(İnce Memed,Yer Demir Gök Bakır)
ORHAN KEMAL
Yoksul insanların aşklarını,geçim sıkıntılarını,mücadelelerini yansıttı.Kahramanları her çeşit insan...Gerçekçi.Kişileri konuşturmada çok başarılı.(Ekmek Kavgası,72.Koğuş,Baba Evi,Murtaza)
TÜRK EDEBİYATINDA İLKLER
*İlk tezli roman:Nabizade Nazım:Zehra(1896)
*İlk kadın romancı:Fatma Aliye Hanım.Muhadarat.(1892)
*İlk öykü örnekleri.A.Mithat:Letaif-i Rivayat
*Batılı anlamda ilk öykü.Samipaşazade Sezai:Küçük Şeyler(1892)
*İlk tiyatro çevirisi:A.Vefik Paşa.Moliere’den yapmış.(1869)
*Sahneye konan ilk tiyatro eseri.N.Kemal:Vatan Yahut Silistre
*İlk epik tiyatro:Haldun Taner:Keşanlı Ali Destanı.(1964)
*Uyaksız ilk şiir.A.Hamit Tahran:Validem(1913)
*Divan şirinin ilk şairi ve kurucusu:Hoca Dehan(13.yy)i
*İlk mensur şiir örnekleri.Halit Ziya:Mensur Şiirler
*İlk pastoral şiir.A.Hamit Tahran:Sahra(1878)
*İlk resmi gazete.Takvim-i Vekayi(1831)
*İlk yarı resmi gazete.Ceride-i Havadis(1840)
*İlk dergi örneği.Münif Paşa:Mecmua-i Fünu(1861)n
*İlk mizah dergisi.Teodor Kasap:Diyojen.(1869)
*İlk antoloji:Harabat.Ziya Paşa(1874)
*İlk eleştiri yazısı.Namık Kemal:Edebiyatımız Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir.(1866)
*İlk eleştiri eseri.Namık Kemal:Tahrib-i Harabat.(1885)
*Batılı anlamda ilk günlük.Direktör Ali Bey:Seyahat Jurnali.(1897)
Şinasi’nin edebiyatımıza getirdiği “ilk”ler
*İlk tiyatro(Batılı anlamda):Şair Evlenmesi
*İlk şiir çevirileri:Racine,Lamartine,Fenelon
*İlk fabl çevirileri:La Fontaine’den
*İlk makale örneği:Mukaddime(önsöz)Tercüman-ı Ahval’de yayımlandı.
*İlk noktalama işaretleri
*İlk özel gazete:Tercüman-ı Ahval
TÜRKİYE DIŞINDAKİ ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI
ŞEHRİYAR(1906-1988):Çağdaş Azerbeycan’ın ve İran’ın en ünlü şairlerindendir.Farsça ve Türkçe şiirler yazdı."Heyder Baba’ya Selam”
BAHTİYAR VAHAPZADE:Azerbeycan.Kendine özgü bir hiciv ve alay vardır şiirlerinde.Şiirlerinde moda düşkünü,yabancı hayranı ve ulusal kültüre uzak kalmış kişileri hicveder.”Menim Dostlarım,Çınar,Aylı Geceler”
OSMAN TÜRKAY:Kıbrıs Türk şiirinin ünlü sanatçılarından.Serbest nazımla yazdı.”7 Telli,Uyurgezer
CENGİZ AYTMATOV:Kırgız Türk Edebiyatı.Eserlerinde destan ve efsane motiflerine sıkça yer vermiş;insanları milli kimliklerinden uzaklaştıran baskıcı rejimleri dolaylı biçimde eleştirmiştir.(Cemile,Selvi Boylum:Öykü;Gün Uzar Yüzyıl Olur,Dişi Kurdun Rüyaları:roman)
İSMAİL GASPIRALI(1851-1914):Fikir adamı,eğitimci ve gazete yazarı.Kırım Türklerinin yazarı.Rus yayılmacılığına karşı Türk birliğini savunmuştur.Tercüman gazetesini çıkarmış;”dilde,fikirde,işte birlik” düşüncesini yaymaya çalışmıştır.
CENGİZ DAĞCI:Kırım Türklerinin yazarı.Kırım Türklerinin çektiği acıları anlatmıştır.Anlattığı olaylar gerçeğe uygundur.Roman:Onlar da İnsandı,Korkunç Yıllar,O Topraklar Bizimdi)
ATA TERZİBAŞI:Irak Türkleri.”Kerkük Hoyratları ve Manileri”
TÜRK EDEBİYATI İLE İLGİLİ KÜÇÜK NOTLAR
*Dede Korkut Hikayeleri,destan geleneğinden halk öykücülüğüne geçiş döneminin ürünüdür.
*Eski Yunan edebiyatında Ksenophon’un “Anabasis” adlı eseri anı türünün ilk örneklerindendir.
*II.Yeni akımı sürrealizmin etkisindedir.
*Nabi’nin Tuhfet-ül Harameyn (gezi notları) eseri vardır
*Nef’i kaside ve özellikle de yergileriyle ünlüdür.(Siham-ı Kaza)
*Şeyh Galip Sebk-i Hindi denilen tarzın öncüsüdür.(sembolizm)
*Evliya Çelebi gezi yazılarıyla(seyahatname) ünlüdür.
*Naima,tarihçiliğiyle ünlüdür.
*Katip Çelebi,bibliyografya(Keşfüz-zünün) çalışmasıyla ünlüdür.
*Baki,şairler sultanıdır.Şiirlerinde tasavvufa yer vermemiştir.
*Hoca Dehhani Divan edebiyatının kurucusudur.(Şelçuk Şahnamesi)
*Fuzuli, Divan edebiyatının “lirizm” yönünden en zengin şairidir.
*Ahmedi,nin İskendername adlı büyük mesnevisi,”Doğu ilimlerinin manzum ansiklopedisi” haline koymuştur.
*Koşma,anonim halk edebiyatı ürünü değildir.
*Türk edebiyatında sembolist şair deyince aklımıza Ahmet Haşim gelir.
*Şeyhi,Divan şiirinin ilk ustalarındandır.(Harname,Hüsrev ile Şirin)
*Mani,yalnız aşk konularına değil sosyal konulara da değinen Halk edebiyatı nazım şeklidir.
*Şikayetname,Fuzuli’nin Nişancı Celalzade Mustafa Çelebi’ye yazdığı ünlü bir mektuptur.
*Şarkı türünün en güzel örneklerini Nedim vermiştir.
*Halit Ziya,modern romancılığımızın kurucusudur.
*Parnasizm,şiirde gerçekçi akımdır.
*Servet-i Fünun edebiyatının dil anlayışı , Divan edebiyatının dil anlayışı ile hemen hemen aynıdır.
*Vatan ve özgürlük aşkını ilk işleyen Namık Kemal’dir.
*Şiirde geleneksel kuralları yıkan,ölçü ve uyağı kaldıran Orhan Veli’dir.
*Kiralık Konak romanında dede,baba ve torun üç kuşak çatışması işleniyor.
*Türklerin Divan edebiyatına kattıkları iki tür:Şarkı ve tuyuğdur.
*Türkçemiz köken bakımından Ural-Altay dil grubunun Altay koluna bağlı sondan eklemeli bir dildir.
*Türkler bugüne kadar Göktürk,Uygur,Arap ve Latin yazısı olmak üzere dört çeşit yazı kullanmışlardır.
*38 harfli Göktürk alfabesi ile yazılan ilk ürünler Yenisey yazıtlarıdır.(mezartaşı yazılarıdır)Bu alfabe ile yazılmış olan önemli metinler Göktürk(Orhun) yazıtlarıdır.Türkçenin gelişmiş bir dil olduğu anlaşılıyor.
*Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i önemlidir.
*Şeyhi’nin Harname adlı satirik mesnevisi ünlüdür.
*Ali Şir Nevai’nin Muhakemetü’l-Lügateyn adlı eseri ve ilk şairler tezkiresi(biyografi) edebiyatımızın önemli eserleridir.
*Bağdatlı Ruhi,terkib-i bend’iyle tanınır.(hicivler,yergiler)
*Divan şiirinin son temsilcileri:Enderunlu Vasıf,İzzet Molla,Leskofçalı Galip ve Yenişehirli Avni’dir.
*Veysi ve Nergisi,süslü-sanatlı nesri,secilerle,söz oyunlarıyla en uç biçimde temsil ederler.
*Yunus Emre,hece ölçüsüyle yazmıştır genellikle.Ama aruz ölçüsü ve Divan edebiyatı nazım biçimlerini de kullanmıştır.
*Ahmet Cevdet Paşa:Tarih,hukuk,dil ve edebiyat alanında çalışmalar yaptı.Kavaid-i Osmaniye adlı dilbilgisi kitabıyla Belagat-ı Osmaniye adlı kuramsal edebiyat kitabı tanınmıştır.Tarih-i Cevdet,Kısas-ı Enbiya,Mecelle.
*Muallim Naci:Türkçeyi,doğal söylenişini bozmadan aruza uydurması bakımından Tevfik Fikret’i ve Mehmet Akif’i etkilemiştir.”Ateş-pare,Şerare,Demdeme,Ömer’in Çocukluğu”
*Cenap Şehabettin,sembolist tarzda yazdığı şiirlerle tanındı.
*Mehmet Rauf:Mensur şiir türünün başarılı örneklerini vererek bu türün yayılıp tanınmasını sağladı.Halit Ziya’nın etkisinde kaldı.
*Hüseyin Rahmi:Ahmet Mithat geleneğini sürdürerek “halk için sanat” anlayışıyla yazdığı romanlarıyla tanındı.
*Ahmet Rasim:Edebiyat aracılığıyla halkı eğitmeyi amaçlayan bir yazar olarak Ahmet Mithat geleneğini sürdürür.Üçer beşer sözcüklü,kısa,hareketli,canlı cümleleriyle döneminin dil ve anlatımından oldukça farklı özellikler gösterir.Falaka(anı),Gecelerim(anı),Gülüp Ağladıklarım(fıkra)
*Behçet Kemal Çağlar:Onuncu Yıl Marşı”nın söz yazarlarındandır(Öteki F.Naf iz Çamlıbel’dir)
*Peyami Safa:Psikolojik roman türündeki başarısıyla tanınır.
BATI EDEBİYATI İLE İLGİLİ KÜÇÜK NOTLAR
*Emile Zola,natüralizmin kurucusu ve kuramcısıdır.Natüralistler çevrenin insan üzerindeki etkisine çok önem verirler.
*Racine klasisizmin temsilcisidir.
*Denemenin kurucusu Montaigne’dir.
*En ünlü komedi yazarları Aristophanes ve Moliere’dir.
*En ünlü trajedi yazarları:Sophokles,Corneille,Racine’dir.
*Adgar Allen Poe,”gerilim” öğesini öykü ve romanda ilk kullananlardandır.
*P.Verlaine:Sembolistlerden olmasına rağmen emprestyonistler arasında da adı geçer.
*A.Rimbaud:Emprestyonistler arasında adı geçmiş ve sürrealisme kaynaklık etmiştir.
*J.Joyce:Romanın yapısını değiştirmiş,dil kurallarını kırmış;bilinçle bilinçaltını,zamanla uzayı birilikte verebilmek için iç konuşmalardan,kesintilerden,çağrışımlardan,izlenimlerden
yararlanmıştır.Düzyazıda oldukça ustadır.Ulysses.
*P.Eluard:Önce dadaizm,sonra sürrealizm,oradan da toplumsal gerçekçiliğe yönelmiştir.”Ölmeden Ölmek”
*L.Aragon:Sanatta başkaldırının yetersizliğini dadaizm ve sürrealizm anlayışlarından sonra görmüş,toplumsal gerçekçiliğe yönelmiştir.”Rüyalardan Bir Dalga,Elsa’nın Gözleri”
*Egzistansiyalizm,edebiyatta yeni bir hümanizm olarak kendini göstermiştir.
*Sanat ve edebiyat akımlarının ortaya çıkış sıralaması:
Klasisizm,romantizm,realizm,natüralizm,sürrealizm
DÜZ YAZI TÜRLERİ-DÜŞÜNCE YAZILARI
DÜŞÜNCE TÜRLERİ MAKALE
Bir konuda bilgi verirken veya bir gerçeği savunurken,türlü kanıtlardan faydalanan,bunları bilimsel biçimde inceleyen gazete ve dergi yazılarına makale denir. Makaleler her konuda yazılabilir. Makale türü, edebiyatımıza Tanzimat döneminde gazete ile birlikte Batı'dan giren bir türdür. Düşünce yazıları içinde en ağırbaşlı ve en zor olan tür makaledir. Makalenin amacı bilgi vermektir ama bu bilgi ansiklopedik bilgilerden çok farklıdır. Ansiklopedik bilgide,tanıtma,açıklama,sıralama ve kendiliğinden kesinleşmiş olma özellikleri vardır. Oysa makalede kişilik sezinleten bir anlatım,bir yorum ve inandırma eğilimi,bir amaç vardır. Bilim ve kültür alanında yazılan makaleler,sınırlı bir kültür kesimine ulaşmayı amaçladığından bu makalelerde daha bilimsel bir dil kullanılır. Gazete ve dergilerdeki makalelerse,geniş halk kitlelerine ulaşmayı amaçladığından yazar,dilini daha açık,daha popüler ve daha anlaşılır bir düzeyde tutar,özel terimler kullanmaktan kaçınır.
FIKRA ( KÖŞE YAZISI)
Gazete ve dergilerde yayımlanan güncel,siyasal,toplumsal sorunları ele alan yazılardır.Gülmece nitelikli fıkralar da olmakla birlikte yazılı kompozisyon türü olarak fıkra,düşünsel ağırlıklı kısa yazılardır. Fıkralarda siyasal ve toplumsal olaylar ele alınırken belgelere,kanıtlara,aşırı ayrıntılara yer verilmez.Makaleler gibi iddialı ve ispatlayıcı yönü ağırlıklı değildir.Fıkra yazarı,geniş kitlelere seslendiği için dili kolay anlaşılır bir dil olmalıdır.Her konuda fıkra yazılabilir.
DENEME
Edebi türlerin tümü gibi deneme için de bir tanım vermek çok güçtür.Deneme günümüzde hemen bütün yazı türlerine doğru yayılma göstermektedir. Bu türler içinde en çok eleştiriyle bir arada anıldığı görülmektedir.Ancak burada söz konusu olan daha çok izlenimsel eleştiridir. Deneme için bir tanım yapmak gerekirse şunları söyleyebiliriz: “Deneme;bir yazarın,herhangi bir konu üzerinde,özel görüş ve düşüncelerini hiçbir iddiaya yer vermeden,kesin yargılara varmadan anlattığı yazı türüdür.” Batı edebiyatında essai (ese ) adı verilen deneme konuları genellikle edebiyat,sanat,bilim,felsefe...vb.dir. Özellikle Fransız edebiyatında Montaigne,İngiliz edebiyatında Bacon en tanınmış deneme yazarlarıdır. Denemede bir konu sınırlılığı,belli bir biçim yoktur.Yazar,konu seçmede tam bir özgürlüğe sahiptir.Denemede yazar,kendi kendine konuşur gibi bir anlatım rahatlığı içindedir. Denemenin sonunda kesin bir yargıya, bir sonuca varmak gayesi güdülmez.
ELEŞTİRİ
Bir eseri değerlendirme amacıyla yazılan yazılara eleştiri denir.Eleştiride eserin yada sanatçının gerçek değerinin belirtilmesi amaçlanır. Eleştirmeci,bir sanat eserinin gerçek değerini,özünü yapılışını,değerli-değersiz yanlarını ortaya koyar.Eleştirmecinin görevi güzellik yaratmak değil,yaratılmış güzelliği yargılamak,okurlara tanıtmaktır. Eleştiriler;okura dönük eleştiri,topluma dönük eleştiri,sanatçıya dönük eleştiri,yapıta dönük eleştiri... olmak üzere türlere ayrılır.
İNCELEME
Bir eserin,bir sorunun,bir olayın özelliklerini,en ince ayrıntılarını araştırarak göz önüne seren yazı türlerine inceleme denir.Her obje bir inceleme konusu olabilir.Ama konumuz kompozisyon olduğu için biz yalnız bu anlamda inceleme yazıları üzerinde duracağız. İnceleme,ister sözlü,ister yazılı olsun,bir tartışma niteliği taşır. İnceleme yazıları yazarın teknik ve üslubuna göre diğer türlerin özelliklerini de gösterir; buna göre kimi yerde makale,kimi yerde deneme,kimi yerde sohbet havasına bürünür. İnceleme yazılarında bir kolaylık olmak üzere şu soruları sırasıyla sorarak çalışmak,faydalı sonuçlar verecektir: a. Ne? ( Bize eserin ve sorunun konusunu verir. ) b. Niçin? ( Eserin yazılma amacını, ana fikrini, temasını buldurur. ) c. Nasıl? ( Eserin yöntemini kavratır. ) d. Nerede? ( Yer,dekor. ) e. Kim? ( Kişileri verir. ) f. Ne zaman? ( işin süresini belirtir. ) İnceleme Planı : A. Eserin Dış İncelemesi: Eserin adı Yazarı,çevireni Basıldığı matbaa ve basılış tarihi Kaçıncı baskı olduğu Sayfa sayısı,fiyatı Eserin boyutları B. Eserin İç İncelemesi : Yazarı hakkında bilgi Türü hakkında bilgi Özet Eserdeki kişiler Başroldekilerin kısaca tanıtımı Ana fikir Dil ve anlatım Değerlendirme ( kritik )
RAPOR
Rapor,araştırma ve inceleme esasına dayanan bir yazı türüdür. Herhangi bir konuyla ilgili bilgi vermek,mesleki ve teknik bakımdan bazı noktaları açıklamak; görüş,düşünce ve önerileri bildirmek gibi amaçlarla yazılır. Günümüzde rapor, geniş kapsamlı bir kelime olarak çok çeşitli alanlarda karşımıza çıkar. Doktor raporu, bilirkişi raporu, polis raporu, mühendis raporu, müfettiş raporu, deney raporu gibi çeşitli isimlerle anılan raporları ; meslek ve iş raporları, araştırma ve inceleme raporları gibi kısaca sınıflandırabiliriz. Her rapor türünün kendine özgü yazılış kuralları vardır. Genel esas, konunun iyi kavranması ve konu üzerinde yeterli bilginin bulunmasıdır. Ancak, çok iyi anlaşılan,ilgi duyulan ve bilgi sahibi olunan konularda rapor yazılabilir. Sağlam bir rapor yazabilmek için; raporun konusunu ilgilendiren kitapları,dergileri,gazeteleri okumak,yetkili kimselerle konuşmak,gözlem yolundan faydalanmak,özel deneylerde bulunmak,faydalanılan kaynakları göstermek gerekir.
RÖPORTAJ
Herhangi bir konu yada sorunun değişik boyutlarıyla ele alınıp işlendiği gazete ve dergi yazılarıdır. Röportajcı,yalnız gördükleriyle, izlenimleriyle yetinmez. Konuyla ilgili derinlemesine araştırma ve inceleme yapar,ilgililerin bilgisine başvurur. Röportajcının amacı, konuyu çarpıtmadan belgesel olarak okuyucuya sunmak,okuyucuyu konunun içinde yaşatmak,kamuoyunu aydınlatmaktır. Röportaj, tek bir yazı olabileceği gibi,aynı konuda dizi yazı da olabilir.
ANLATI TÜRLERİ
Edebi türler yada sanatsal türler de denilen bu türlerin kesin kuralları,kesin tanımları yoktur. Her sanat eseri kendi kurallarını getirir, böylelikle de şimdiye kadar saydığımız türlerden ayrılır. Bir başka ifadeyle, her sanat eseri tektir,yaratıcısının özgün bir ürünüdür. Sanat eserine bu açıdan bakıldığında, genellemelere sığdırılamaz. Bu yüzden anlatı türlerini çok kalın çizgilerle ele aldık. Ayrıca bunların hepsini sıralamak yerine,yaygın olan birkaçına değinmekle yetineceğiz. Bunlar hikaye ve romandır.
HİKAYE VE ROMAN
Her iki türün geleneksel tanımında birleşilen nokta, olmuş yada olması mümkün bulunan olayları anlatan türler oluşlarıdır. Bunu, gerçek yada hayal edilmiş bir evrene ait gerçeklik duygusunu uyandıran olayların anlatımıdır,diye genişletebiliriz. Hikaye ve roman tanımlarında bu ortak noktadan sonra, iki türü birbirinden ayıran özellikler kısaca şöyle sıralanabilir : a. Romanlar uzun, hikayeler kısa anlatı türleridir. b. Romanlarda kişiler ( karakterler ) çok, hikayelerde azdır. c. Romanlar geniş bir zaman kesitinde geçerken, hikayelerde bu kesit dardır. d. Romanlardaki karakterler genellikle çok yönlü, hikayelerdeki karakterler tek yönlüdürler. Ancak bu özellikler bile hikaye ve romanı kesin çizgilerle birbirinden ayırmaya yetmez. Bu sayılan özellikler her iki türde de bulunabilir.
YAZIŞMA TÜRLERİ MEKTUP
Başka bir yerde bulunan kişiye yada kuruma bir bilgi iletmek amacıyla yazılan yazılara mektup denir. Mektubun diğer yazı türlerinden ayrı bir özelliği vardır. Herşeyden önce; bağımsızdır,ufukları alabildiğine geniştir,dar kalıplar ve kurallar içinde tanımlanamaz. Konuları oldukça bol ve sınırsızdır. Doğallığın ve içtenliğin en çekici belgesidir. Elbette ki herkese aynı içtenlikle mektup yazılmaz. Gönderdiğimiz kişi yada kurumla olan ilginin derecesine göre,mektubun hitap bölümünden,amaç,hatta sonuç bölümüne kadar değişen üslup özelliği vardır. Mektup kişiliğimizin bir aynasıdır. Saygımız,sevgimiz,karakterimiz,inancımız,görüş ve düşüncelerimiz hatta kültürümüz mektubumuza yansır. Basit bir yazı türü gibi görülmesine rağmen mektubun da kendine özgü bir düzeni,bir disiplini,bir planı vardır. Mektup Yazarken Nelere Dikkat Edilmelidir? • Mektup yazarken kullanacağımız kağıt ve zarf temiz olmalıdır. Bu basit ayrıntı karşımızdakine verdiğimiz değeri gösterir. • Mektuptaki hitap,göndereceğimiz kişi yada kurum göz önünde bulundurularak seçilmelidir: Sevgili Kardeşim, Canım Kardeşim, Canım • Babacığım, Aziz Dostum, Saygıdeğer Büyüğüm, Sayın Murat Bey, Sayın Genel Müdür... • Mektupta daha sonra giriş ve amaç bölümüne geçilir. Bu bölümde mektubun niçin yazıldığı belirtilir. • Sonuç bölümünde daha çok klişe sözlere yer verilerek, hoşa gidici bir dilekle mektup bitirilir ; sevgi ve saygılar sunar,esenlikler dilerim. gibi. • Öfkeli anlarda kesinlikle mektup yazılmamalıdır. • Mektupta kullanılan ağır ve kırıcı sözler, ileride pişmanlığa yol açabilir. Ancak, yazının kalıcı etkisi nedeniyle, yarattığı kırgınlık tümüyle unutulamaz. • Mektup Türleri Mektuplar, konularına ve yazanla yazılan arasındaki ilgiye göre üçe ayrılır : 1. Özel mektuplar 2. Resmi mektuplar 3. İş mektupları Özel Mektuplar Birbirine yakın, tanışık insanlar ve eş dost arasında yazılan mektuplardır. Tebrikler Bayramlarda, yılbaşlarında veya mutlu bir olay dolayısıyla karşı tarafa iyilik ve mutluluk dileklerinde bulunmak amacıyla yazılan kısa,öz ve içten mektuplardır. Bunlarda kağıt yerine daha çok basılı kartlar kullanılmaktadır. Telgraf Mektubun gecikebileceği ivedi durumlarda bildirilmesi gereken istek, olay ve haberleri, kısa ve öz olarak anlatan bir mektup türüdür. Telgrafta az ve öz ifade önemlidir. § Alacak olanın adı,soyadı ve açık adresi yazılır. § Telgraf çekmemize sebep olan konu,kısa ve öz olarak ifade belirtilir. § Sağ alt köşeye gönderenin adı ve soyadı yazılır. § Telgraf metninin altına bir çizgi çekilir. Bu çizginin altına gönderenin adresi yazılır. Bu bilgi,alıcının bulunmaması durumunda telgrafın iadesi için gereklidir. Ücrete tabi değildir. Telgraf,bugün kullanım alanı yok denecek kadar az kalmış bir yazışma türüdür. Resmi Mektuplar Devlet dairelerinin kendi aralarında veya kişilerle devler daireleri arasında yazılan mektuplardır. Bu tür mektuplarda, konunun uzunluğuna göre tam veya yarım sayfa boyutunda çizgisiz,beyaz kağıtlar kullanılır. Anlatım ciddi ve ağırbaşlı olmalıdır. Konu dışında ayrıntılara ve özel isteklere yer verilmez. Konu en açık ve yalın biçimde ele alınır. Üst makam yetkilisi alt makamdakine yazdığı yazıyı “rica ederim”, alt makamdaki üst makamdakine “bilgilerinize saygıyla sunarım” veya “arz ederim” şeklinde bitirmelidir. Resmi Yazışmalarda Dikkat Edilecek Noktalar : • Kağıdın üst yanından iki santim aşağıda ve ortada olmak üzere yazının çıktığı dairenin adresi bulunur. • Sağ üst köşeye tarih konur. • Yazıya başlamadan,hangi tarih ve sayılı yazıya cevap olarak yazıldığı belirtilir. • Yazının ilk paragrafında sorun veya konu ortaya konur. • Gelişme paragraflarında,bizim konu hakkındaki görüşümüz belirtilir,bizden istenilen bilgiler verilir. • Sonuç bölümünde,yazının gönderildiği makamın durumuna göre ( alt makam,üst makam ) yazı,rica yada sunu biçimlerinden biriyle bitirilir. • Resmi yazıyı tamamlayan evraklar,metnin sol alt kısmına,sıra numarası verilerek belirtilir. • Kağıdın sol en alt köşesine yazıyı daktilo edenle,konuyla ilgili bölüm şefinin ad ve soyadlarının ilk harfleri yazılır. İş Mektupları Ticaret ve endüstri kurumlarının birbirlerine ve kişilere, kişilerin bu kurumlara gönderdikleri mektuplara iş mektubu denir. İşyerleri bu mektuplarda, firma ismini taşıyan başlıklı ( antetli ) beyaz kağıtlar kullanırlar. Yazıda daktilo ( veya bilgisayar ) kullanmak yerleşmiş bir kuraldır. İş mektuplarında da konu kısa,öz olarak açık ve yalın bir anlatımla ele alınmalıdır. Resmi mektupların özellik ve yazılışlarını kavramış olmak bu tür mektup yazmada da büyük kolaylık sağlar. İş Mektuplarının Yazılışında Uyulacak Kurallar : • Ciddi bir anlatım kullanılmalı, kısa ve özlü bir anlatım yolu seçilmelidir. • Her iş için ayrı bir mektup yazılmalıdır. • Daktilo veya mavi mürekkepli dolma kalem kullanılmalıdır. • Ele alınan konu hakkında amaca uygun açıklamalar yapılmalı, gerekli yerlerde teknik terimler kullanılmalıdır. • İstekler yapmacıklığa kaçmadan ciddi bir hava içinde belirtilmeli, saygı bildiren kelimeler ölçülü şekilde kullanılmalıdır. • Eğer yazılan iş mektubu, bir başka mektuba cevap niteliği taşıyorsa,bu, metnin başında “ilgi” bölümünde belirtilmelidir. Bunun için o mektubun tarihi ve numarasının yazılması yeterlidir.
DİLEKÇE
Bir dilekte yada şikayette bulunmak veya bilgi vermek amacıyla resmi makamlara sunulan tarihli,imzalı mektuptur.Kişiyi ve kamuyu ilgilendiren bir hakkın sağlanması, bir haksızlığın düzeltilmesi, kaldırılması için gerçek yahut tüzel kişilerce ilgili makamlara yazılan yazılara dilekçe denildiği gibi, “istida, arzuhal” de denir. Dilekçe Yazımında Göz Önünde Bulundurulması Gereken Kurallar : • Dilekçeler,konularına göre uzun veya kısa olabilir. Konular kısa v öz olarak belirtilir. Gereksiz ayrıntılara yer verilmez. • Dilekçelerde ciddi, ağırbaşlı bir dil kullanılır. Anlatımın yalın ve duru olmasına özen gösterilir. Süslü,yapmacık,laubali bir ifadeden kesinlikle kaçınılmalıdır. • Dilekçeler ; çizgisiz,beyaz dosya kağıdına daktiloyla veya dolmakalemle,okunaklı el yazısıyla yazılmalıdır. • Dilekçe hangi kuruma veriliyorsa,bu makamın adı başa yazılır. Kurum adının sağ altına kurumun bulunduğu şehir adı yazılır. • Konunun kısa bir özeti bu başlığın altına yazılır. • Daha sonra konunun belirlendiği metin bölümüne geçilir. Bu bir şikayet dilekçesiyse,şikayet sağlam kanıtlara dayandırılmalıdır. Eğer iş isteme dilekçesiyse, öğrenim durumu,yaş,kısa bir özgeçmiş,kurumca aranan seçkin nitelikler açık seçik belirtilmelidir. • Dilekçede bir durum belirtiliyorsa ,son cümle “Durumu bilgilerinize saygılarımla sunarım”, bir istek belirtiliyorsa “Gereğini izinlerinize saygılarımla sunarım” şeklinde olmalıdır. • Dilekçe bitiminde sağ alt köşeye ad ve soyadı yazılmalı,imzalanmalıdır. Tarih,isim ve imzanın bir satır üstünde olabileceği gibi dilekçenin sağ üst köşesine de konulabilir. • Sol alt köşeye açık adres yazılmalıdır. Dilekçe, herkesin zaman zaman yazmak zorunda kalabileceği bir mektup türüdür. Dilekçenin ilk bakışta güven verici bir düzen içinde olması gerekir.
AYRI YAZILAN BİRLEŞİK KELİMELER
Ayrı yazılan birleşik kelimeler
1. Etmek, edilmek, olmak, olunmak, eylemek, kılmak, kılınmak yardımcı fiilleriyle kurulan birleşik fiillerde, isim herhangi bir ses düşmesine veya türemesine uğramazsa bu tür birleşik fiiller ayrı yazılır:
alay etmek, alt etmek, arz etmek, arz olunmak, boş olmak, dans etmek, deli olmak, el etmek, gelin olmak, gider olmak, göç etmek, hayret etmek, ilân edilmek, ilân etmek, işaret etmek, kabul etmek, kabul eylemek, kul etmek, kul olmak, namaz kılmak, namaz kılınmak, not etmek, okumuş olmak, oyun etmek, sağır olmak, sağ olmak, soracak olmak, söz etmek, var olmak, yardım etmek, yarış etmek, yok etmek, yok olmak; azat etmek, terk etmek; angaje olmak.
2. Birleşme sırasında kelimelerden hiçbiri anlam değişikliğine uğramamışsa bu tür birleşik kelimeler ayrı yazılır. Bunları şu alt gruplarda toplayabiliriz:
a. Hayvan türlerinden birinin adıyla kurulan birleşik kelimeler:
ada balığı, ateş balığı, çaça balığı, çupra balığı, dil balığı, dülger balığı, fulya balığı, kedi balığı, kılıç balığı, kırlangıç balığı, köpek balığı, mercan balığı, mersin balığı, mürekkep balığı, ördek balığı, ton balığı, turna balığı, yılan balığı, yunus balığı; acı balık, bıyıklı balık, dikenli balık, ardıç kuşu, arı kuşu, bayır kuşu, çalı kuşu, dalgıç kuşu, deve kuşu, fırtına kuşu, ishak kuşu, iskele kuşu, kaşıkçı kuşu, muhabbet kuşu, örümcek kuşu, saka kuşu, tarla kuşu, yağmur kuşu; alıcı kuş, boğmaklı kuş, makaralı kuş.
ağustos böceği, ateş böceği, cırcır böceği, gelin böceği, hamam böceği, hanım böceği, ipek böceği, kız böceği, uçuç böceği, uğur böceği; ağılı böcek, çalgıcı böcek, makaslı böcek, sümüklü böcek.
at sineği, cız sineği, et sineği, ev sineği, meyve sineği, sığır sineği, sirke sineği, su sineği, uyuz sineği.
deniz yılanı, katır yılanı, mercan yılanı, ok yılanı, su yılanı; Ankara keçisi, dağ keçisi, Maltız keçisi, yaban keçisi; fındık faresi, firavun faresi, tarla faresi; dağ sıçanı, tarla sıçanı, yer sıçanı; Beç tavuğu, dağ tavuğu, orman tavuğu; ada tavşanı, Amerika tavşanı, Arap tavşanı, yaban tavşanı; kaya örümceği, şeytan örümceği, yer örümceği; bal arısı, eşek arısı, yaban arısı; deniz ördeği, Pekin ördeği, yaban ördeği; Ankara kedisi, Van kedisi; Afrika domuzu, Hint domuzu, yaban domuzu; su aygırı, su sığırı, su samuru, yaban koyunu.
b. Bitki türlerinden birinin adıyla kurulan birleşik kelimeler:
ardıç otu, ayrık otu, beşparmak otu, boğan otu, canavar otu, çörek otu, dalak otu, eğrelti otu, engerek otu, geyik otu, güzelavrat otu, idris otu, kanarya otu, kelebek otu, kene otu, küstüm otu, melek otu, mercan otu, nevruz otu, ökse otu, pisipisi otu, taşkıran otu, yüksük otu; acı ot, sütlü ot.
ateş çiçeği, atlas çiçeği, çadır çiçeği, çuha çiçeği, güzelhatun çiçeği, ıtır çiçeği, ipek çiçeği, kahkaha çiçeği, küpe çiçeği, lâvanta çiçeği, mahmur çiçeği, mum çiçeği, peygamber çiçeği, salon çiçeği, saray çiçeği, telgraf çiçeği, yayla çiçeği, yılan çiçeği, yıldız çiçeği; ölmez çiçek.
ağı ağacı, avize ağacı, ban ağacı, çubuk ağacı, dantel ağacı, iğ ağacı, kâğıt ağacı, lâle ağacı, lâstik ağacı, mantar ağacı, mercan ağacı, öd ağacı, pelesenk ağacı, porsuk ağacı, sakız ağacı, süt ağacı, tespih ağacı; kör ağaç.
altın kökü, boya kökü, eğir kökü, helvacı kökü, meyan kökü; ek kök, saçak kök, yumru kök.
Amerika elması, dağ elması, deve elması, fil elması, kiraz elması, pamuk elması, yer elması; çalı dikeni, demir dikeni, deve dikeni, eşek dikeni, geyik dikeni; Amerika üzümü, ayı üzümü, Bektaşî üzümü, çavuş üzümü, deniz üzümü, köpek üzümü, kuş üzümü, tilki üzümü; Amerika armudu, çakal armudu, dağ armudu, Hint armudu; at kestanesi, Hint kestanesi, kuzu kestanesi; bardak eriği, can eriği, çakal eriği, dağ eriği, gövem eriği, Malta eriği, türbe eriği; çayır mantarı, horoz mantarı, kav mantarı, keçi mantarı, kuzu mantarı, yer mantarı; Hint kamışı, su kamışı, şeker kamışı; dağ nanesi, taş nanesi; ayı gülü, Çin gülü, Japon gülü, yaban gülü; Antep fıstığı, çam fıstığı; çalı fasulyesi, sırık fasulyesi, soya fasulyesi; Amerika bademi, Hint bademi, taş bademi; Afrika menekşesi, Cezayir menekşesi, deniz menekşesi, Frenk menekşesi; Japon sarmaşığı, kuzu sarmaşığı; Hint inciri, kavak inciri; armut kurusu, kayısı kurusu; su sarımsağı, şeker pancarı.
kuru fasulye, kuru incir, kuru soğan, kuru üzüm, salkım söğüt.
UYARI : Çiçek dışında anlamlar taşıyan baklaçiçeği (renk), narçiçeği (renk), suçiçeği (hastalık); ot dışında anlamlar taşıyan ağızotu (barut), sıçanotu (arsenik); ses düşmesine uğramış olan çöreotu ve yaygın bir şekilde gelenekleşmiş olan semizotu, dereotu bitişik yazılır.
c. Nesne, eşya ve alet adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler:
alçı taşı, bakır taşı, bileği taşı, cehennem taşı, çakmak taşı, damla taşı, değirmen taşı, Eskişehir taşı, göz taşı, Hacıbektaş taşı, inci taşı, kireç taşı, lüle taşı, musalla taşı, Necef taşı, Oltu taşı, ponza taşı, raspa taşı, satranç taşı, sünger taşı, yılan taşı, yıldız taşı; buzul taş, damla taş, dikili taş, kayağan taş, pamuk taş, sesli taş, yaprak taş.
Arap sabunu, banyo sabunu, el sabunu, tıraş sabunu, yüz sabunu; el değirmeni, kahve değirmeni, su değirmeni, yel değirmeni; kahve dolabı, su dolabı; çalışma odası, oturma odası, yatak odası, yemek odası; cep saati, duvar saati, kol saati, masa saati; duvar takvimi, masa takvimi; çalışma masası, yemek masası; itfaiye aracı, kurtarma aracı; masa örtüsü, yatak örtüsü; el kitabı, Frenk gömleği, İngiliz anahtarı, İngiliz sicimi; alt geçit, tüp geçit, üst geçit, çekme demir, çekme kat, dolma kalem, dönme dolap, kesme kaya, toplu iğne, vurma çalgılar, vurma sazlar, yapma çiçek, yarma kereste.
afyon ruhu, katran ruhu, lokman ruhu, nane ruhu, nışadır ruhu, tuz ruhu.
ç. Yol ve ulaşımla ilgili birleşik kelimeler: Arnavut kaldırımı; çevre yolu, deniz yolu, hava yolu, kara yolu, keçi yolu, seğirdim yolu, sıçan yolu; köprü yol.
d. Durum, olgu ve olay bildiren sözlerden biriyle kurulan birleşik kelimeler:
açık oturum, açık öğretim, ana dili, ay tutulması, baş ağrısı, baş belâsı, baş dönmesi, çıkış yolu, çözüm yolu, dil birliği, din birliği, güç birliği, güneş tutulması, ırk birliği, iş birliği, iş bölümü, madde başı, masa başı, sofra başı, ses uyumu, yer çekimi.
e. Bilim ve bilgi sözleriyle kurulan birleşik kelimeler:
anlam bilimi, dil bilimi, edebiyat bilimi, gök bilimi, halk bilimi, iş bilimi, ruh bilimi, toplum bilimi, toprak bilimi, yer bilimi; dil bilgisi, halk bilgisi, ses bilgisi, şekil bilgisi.
f. Yuvar ve küre sözleriyle kurulan birleşik kelimeler:
alt hava yuvarı, göz yuvarı, hava yuvarı, ısı yuvarı, ışık yuvarı, iyon yuvarı, renk yuvarı, su yuvarı, taş yuvarı, yer yuvarı; ağır küre, düzlem küre, hava küre, ışık küre, renk küre, su küre, taş küre, yarı küre, yarım küre.
g. Yiyecek, içecek adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler:
bohça böreği, fincan böreği, kol böreği, muska böreği, puf böreği, sac böreği, sigara böreği, su böreği, talaş böreği, Tatar böreği, yufka böreği; badem yağı, balık yağı, çiçek yağı, kuyruk yağı, kekik yağı, susam yağı; arpa suyu, maden suyu, meyve suyu, portakal suyu, vişne suyu; çayır peyniri, Çerkez peyniri, dil peyniri, kaşar peyniri, tulum peyniri, beyaz peynir; Adana kebabı, çömlek kebabı, fırın kebabı, Manisa kebabı, Oltu kebabı, tas kebabı, Urfa kebabı; İnegöl köftesi, İzmir köftesi; düğün çorbası, ezogelin çorbası, işkembe çorbası, mantar çorbası, mercimek çorbası, pirinç çorbası, sebze çorbası, yayla çorbası, yoğurt çorbası; irmik helvası, kâğıt helvası, keten helvası, koz helvası, susam helvası, tahin helvası, un helvası; acı badem kurabiyesi, Cenevre kurabiyesi, un kurabiyesi; Kemalpaşa tatlısı, peynir tatlısı, yoğurt tatlısı; Çerkez tavuğu, badem şekeri, balık yumurtası, koç yumurtası.
burgu makarna, çubuk makarna, fiyonk makarna, şerit makarna, yüksük makarna; çaylı kek, havuçlu kek, kakaolu kek, sade kek, tuzlu kek, üzümlü kek; bulgurlu köfte, çiğ köfte, içli köfte, mercimekli köfte; dolma biber, kesme şeker, süzme yoğurt, yarma şeftali, kuru yemiş.
ğ. Gök cisimleri: Çoban Yıldızı, Kervan Yıldızı, Kutup Yıldızı, kuyruklu yıldız; gök kuşağı, yağmur kuşağı; gök taşı, hava taşı, meteor taşı (krş. Birleşik kelimeler A. 8. ç).
h. Organ veya organ yerine geçen sözlerden biriyle kurulan birleşik kelimeler:
aç göz, kene göz, patlak göz, petek göz, sulu göz, süzgün göz; atlas kemiği, aşık kemiği, bel kemiği, çekiç kemiği, dirsek kemiği, elmacık kemiği, kol kemiği, örs kemiği; orta parmak, serçe parmak, şahadet parmağı, yüzük parmağı; azı dişi, köpek dişi, süt dişi; kuyruk sokumu, safra kesesi; çatma kaş, takma bacak, takma diş, takma kirpik, takma kol; ekşi surat, kepçe surat; gaga burun, karga burun, kepçe kulak, ağır ayak, çakır pençe, demir yumruk, kuru kafa, kuru kemik.
ı. Benzetme yoluyla insanın bir niteliğini anlatmak üzere bitki, hayvan ve nesne adlarıyla kurulan birleşik kelimeler:
çetin ceviz, çöpsüz üzüm; eski kurt, sarı çıyan, sağmal inek; ağır top, deli balta, eksik etek, eski toprak, eski tüfek, kara maşa, dipsiz testi, sapsız balta, kapı mandalı, sabır taşı.
i. Zamanla ilgili birleşik kelimeler:
bağ bozumu, gece yarısı, gün ortası, hafta başı, hafta sonu, ay sonu, yıl sonu.
3. -r /-ar / -er, -maz /-mez ve -an /-en ekleriyle kurulan sıfat tamlaması yapısındaki birleşik kelimeler ayrı yazılır:
akar amber, bakar kör, boyar madde, çalar saat, çıkar yol, döner ayna, döner kapı, döner kebap, döner kule, döner sahne, döner sermaye, duyar kat, geçer akçe, güler yüz, koşar adım, uçar kefal, yatar koltuk, yazar kasa, yeter sayı, yutar hücre, yüzer havuz, yüzer top; çıkmaz sokak, geçmez akçe, görünmez kaza, ölmez çiçek, tükenmez kalem; akan yıldız, değişen yıldız, doyuran buhar, uçan daire, uçan kale, uçan top (krş. Birleşik kelimeler A. 11).
4. Renk sözü veya renklerden birinin adıyla kurulmuş isim tamlaması yapısındaki renk adları ayrı yazılır:
bakır rengi, bal rengi, çivit rengi, duman rengi, fes rengi, gurup rengi, gül rengi, gümüş rengi, kiremit rengi, kurşun rengi, kül rengi, menekşe rengi, portakal rengi, saman rengi, şarap rengi, şarap tortusu rengi, ten rengi; ateş kırmızısı, bakla kırı, boncuk mavisi, Çingene pembesi, çivit mavisi, demir kırı, granit grisi, gece mavisi, kestane dorusu, küf yeşili, lâvanta mavisi, limon sarısı, maden mavisi, okyanus mavisi, safra yeşili, sıçan kırı, süt kırı, turna kırı (krş. Birleşik kelimeler A. 14).
5. Rengin tonunu belirtmek üzere renkten önce kullanılan sıfatlar ayrı yazılır:
açık mavi, açık yeşil, kara sarı, kirli sarı, konur al, koyu mavi, koyu yeşil.
6. Sıfatı sonda olan birleşik kelimeler (isnat grupları) ayrı yazılır:
ayak yalın, baş açık; başı açık, cebi delik, eli sıkı, gözü açık, kulağı delik.
7. Grup vurgusu ilk kelimede olan ikilemeler ayrı yazılır:
adım adım, ağır ağır, akın akın, allak bullak, aval aval (bakmak), baka baka, cır cır (ötmek), cik cik (ötmek), çeşit çeşit, derin derin, gide gide, güzel güzel, kara kara, karış karış, konuşa konuşa, kös kös (dinlemek), kucak kucak, şıp şıp (damlamak), şıpır şıpır, tak tak (vurmak), takım takım, tıkır tıkır, uslu uslu, yavaş yavaş (krş. Birleşik kelimeler A. 6).
bata çıka, çoluk çocuk, düşe kalka, eciş bücüş, eğri büğrü, enine boyuna, eski püskü, ev bark, konu komşu, pılı pırtı, salkım saçak, sere serpe, soy sop, süklüm püklüm, yana yakıla, yarım yamalak.
m- ile yapılmış ikilemeler de ayrı yazılır:
at mat, çocuk mocuk, dolap molap, kapı mapı, kitap mitap.
İsim hâl ekleri ve iyelik ekiyle yapılan ikilemeler de ayrı yazılır:
baş başa, diz dize, el ele, göz göze, iç içe, omuz omuza, yan yana; baştan başa, daldan dala, elden ele, günden güne, içten içe, yıldan yıla; başa baş, bire bir, dişe diş, göze göz, teke tek; ardı ardına, boşu boşuna, darı darına, günü gününe, peşi peşine, ucu ucuna.
8. Yer adlarında kullanılan Batı, Doğu, Güney, Kuzey, Güneybatı, Güneydoğu, Kuzeybatı, Kuzeydoğu, Aşağı, Orta, Yukarı, Küçük, Büyük, Eski, Yeni, İç, Yakın, Uzak kelimeleri ayrı yazılır:
Batı Anadolu, Doğu Anadolu, Batı Trakya, Orta Anadolu, Kuzey Amerika, Orta Amerika, Güney Amerika, Orta Asya, Orta Avrupa, Orta Doğu, Yakın Doğu, Uzak Doğu, Güneybatı Anadolu, İç Anadolu, İç Asya, İç Erenköy, İç Aydınlıkevler, Küçük Çekmece, Büyük Çekmece, Aşağı Ayrancı, Yukarı Ayrancı, Küçük Çamlıca, Büyük Çamlıca, Küçük Menderes, Büyük Menderes, Küçük Melen, Büyük Melen, Eski Kızılelma, Yeni Kızılelma.
9. Köy, mahalle, dağ, tepe, göl, deniz, ırmak, su vb. kelimelerle kurulmuş sıfat tamlaması ve belirtisiz isim tamlaması kalıbındaki yer adlarında birinci kelime tek başına söz konusu yer adını anlatabiliyorsa bu tür yer adlarında köy, mahalle vb. kelimeler ayrı yazılır:
Bahçelievler Mahallesi, Yunus Emre Mahallesi; Alp dağları, Altay dağları, Nemrut dağı; Aral gölü, Balkaş gölü, Léman gölü; Marmara denizi; Sakarya ırmağı, Meriç nehri, Tuna nehri.
Bazı örneklerde birleşiğin ilk sözü bir özel isim, çoğu defa bir şehir adıdır. Bu tür örneklerde ikinci kelime kullanılmadığı takdirde göl, körfez, dağ, boğaz değil, şehir anlaşılır. Bundan dolayı ikinci kelimenin büyük harfle başladığını ilgili bölümde görmüştük. Bu tür birleşik kelimeler de ayrı yazılır:
Burdur Gölü, Van Gölü; Çanakkale Boğazı, Gülek Boğazı, İstanbul Boğazı; İskenderun Körfezi, İzmir Körfezi; Ağrı Dağı (krş. Birleşik kelimeler A. 18).
10. Şahıs adlarından oluşmuş mahalle, bulvar, cadde, sokak, ilçe, köy vb. yer ve kuruluş adlarında sondaki unvanlar hariç, şahıs adları ayrı yazılır:
Gaziosmanpaşa Mahallesi, Yunus Emre Mahallesi; Gazi Mustafa Kemal Bulvarı; Ziya Gökalp Bulvarı; Nene Hatun Caddesi; Fevzi Çakmak Sokağı, Cemal Nadir Sokağı; Mustafa Kemalpaşa (ilçesi), Koca Mustafapaşa; Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi, Sultan Ahmet Camii, Sütçü İmam Üniversitesi (bk. Birleşik kelimeler A. 19).
12. Bir kelime birden fazla yerin adı olarak kullanılıyorsa bu yerleri birbirinden ayırmak için başa getirilen kelimeler ayrı yazılır:
Anadolu Kavağı, Rumeli Kavağı, Karadeniz (veya Zonguldak) Ereğlisi, Konya Ereğlisi, Marmara Ereğlisi.
13. Ait olduğu dilde ayrı yazılan yabancı yer adları Türkçede de ayrı yazılır:
Buenos Aires, Frankfurt am Main, Freiburg im Breisgau, Hyde Park, Korlovy Vary, Mont Blanc, New Orleans, New York, Rio de Janeiro, San Marino, Wiener Neustadt, Titov Veles (krş. Birleşik kelimeler A. 20).
14. Ev, ocak ve yurt kelimeleriyle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır:
aş evi, bakım evi, doğum evi, düğün evi, gözlem evi, huzur evi, konuk evi, ordu
15. Ara, dış, öte, sıra sözlerinin sona getirilmesiyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır:
devletler arası, kıt'alar arası, milletler arası, uluslar arası; ahlâk dışı, çağ dışı, din dışı, kanun dışı, olağan dışı, yasa dışı; fizik ötesi, kızıl ötesi, mor ötesi; aklı sıra, ardı sıra, peşi sıra, yanı sıra.
16. Somut olarak yer belirten üst sözüyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır:
arka üstü, baş üstü, böbrek üstü (bezleri), kıç üstü, sırt üstü, tepe üstü.
Somut olarak yer belirten alt sözüyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler de ayrı yazılır:
deri altı, su altı, toprak altı, yer altı (krş. Birleşik kelimeler A. 16).
17. Alt, üst, ana, ön, art, arka, yan, karşı, iç, dış, orta, büyük, küçük, sağ, sol, peşin, bir, iki, tek, çok, çift sözlerinin başa getirilmesiyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır:
alt tabaka, alt yapı, alt yazı; üst kat, üst küme, üst yapı; ana arı, ana bilim dalı, ana cadde, ana dil, ana dili, ana düşünce, ana fikir, ana kent, ana şehir, ana vatan, ana yön, ana yurt; ön çalışma, ön denetim, ön lisans, ön seçim, ön söz, ön şart, ön yargı; art damak, art düşünce, art niyet; arka teker; yan cümle, yan etki; karşı devrim, karşı görüş, karşı oy; iç barış, iç deniz, iç kulak, iç savaş, iç tüzük; dış borç, dış gezi, dış hat, dış piyasa; orta dalga, orta elçi, orta kulak, orta oyunu, orta öğrenim; büyük anne, büyük baba, büyük elçi, büyük şehir; küçük dil, küçük hanım, küçük harf, küçük parmak; sağ açık, sağ bek; sol açık, sol bek; peşin fikir, peşin hüküm; bir çenekliler, bir çenetli, bir gözeli, bir hücreli, bir terimli; iki anlamlı, iki canlı, iki cinslikli, iki çenekliler, iki düzlemli, iki eşeyli; tek anlamlı, tek erkçi, tek eşli, tek hücreli, tek renkli, tek sesli; çok anlamlı, çok düzlemli, çok eşli, çok fazlı, çok gözeli, çok hücreli; çift ayaklılar, çift dişliler, çift kanatlılar, çift parmaklılar.
18. Birden fazla kelimeden oluşan sayılar ayrı yazılır:
on dört, elli iki, yüz altmış dört, kırk bir, üç yüz kırk yedi, bin dokuz yüz doksan altı (krş. Birleşik kelimeler A. 22).
19. Nota, oyun, tabanca vb. kavramları niteleyen sayılar da ayrı yazılır:
on altılık, otuz ikilik; altmış altı, elli bir; yedi altmış beşlik, otuz sekizlik, kırk beşlik.
20. İçinde bulunduğumuz gün ve dönemin dışında belli bir tarihi gösteren bu gün kelimesiyle şu gün, o gün, ertesi gün, geçen gün, her gün, öbür gün kelimeleri ayrı yazılır.
21. Kanunda bitişik yazılanlar dışında kuruluş adları ayrı yazılır:
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Dil Kurumu, Yüksek Seçim Kurulu, Devlet Malzeme Ofisi, Emekli Sandığı, Atatürk Orman Çiftliği (krş. Birleşik kelimeler A. 31).
22. Herhangi bir sözündeki bir kelimesi gelenekleşmiş olarak ayrı yazılır.
* * *
Birleşik kelimelerin dışında kalan atasözleri ve deyimler ayrı yazılır:
Akıl yaşta değil baştadır; akıntıya kürek çekmek, çam devirmek, çanak tutmak, gönlünden geçirmek, göz atmak, kulak asmak, kulak vermek, çantada keklik, devede kulak, kepçe kuyruk, yağlı kuyruk, yüz görümlüğü.
Türk Dil Kurumu İmla Kurallarından yararlanılmıştır.
DEYİMLER ve AÇIKLAMALARI
Abacı kebeci : Olur olmaz kimseler,ne olduğu belirsiz kişiler
Abanmak : Birine yük olmak,onun sırtından geçinmek
Acemilik etmek : Düşüncesizce hareket etmek
Açık bono vermek : Bir kimseye,istediği gibi davranma yetkisi vermek
Adama benzemek : Düzelmek,göze hoş görünmek
Af buyurunuz : Özür dilemeyi ifade eden bir deyim
Agop'un kazı gibi yutmak : Önüne konulan her yemeği çabuk yemek
Ağız gevşekliği : Sır tutmak hali
Ah edip eh işitmek : Daima feryat etmek
Ak sakaldan yok sakala gelmek : Çok yaşlanmak
Alavere dalavere,Kürt Mehmet nöbete : Bir işte bütün yükü, sorumluluğu yetersiz kişiye bırakma durumunda söylenir.
Allah hakkı için : Doğruyu söylemesi istenen kimseye verilen söz
Amma da yaptın : Olmayacak bir şey söyledin anlamında.
Arabayı düze çıkartmak : Sonunda işini kolaylaştırmak
Astarı yüzünden pahalı : Gerçek değerinden fazlaya mal olmak
Aşüftelik etmek : Hafif ve işveli davranmak
Atma Recep din kardeşiyiz : Biz birbirimizin ne olduğunu biliriz' anlamında kullanılır.
Ayvaz kasap hepsi bir hesap : Hepsi aynı hesaba geliyor anlamında.
Azrail olmak : Çok korkulu ve zorba olmak
-B-
Baba,baba değil iskele babası : Saygı duyulmayan,hayırsız baba
Başına feleğin tokmağı inmek : Bir felakete uğramak
Bela aramak : Kavga sebebi yaratmak.
Ben sarhoş,yolcu sarhoş : Herkesin garip bir tutum içinde bulunduğunu anlatmak için kullanılır.
Beyni sulanmak : Bunamak.
Bıyıkları balta kesmez olmak : Güçlü olmak,kimseden korkmamak
Bızdık : Ufak çocuk
Binin yarısı beş yüz o da ben de yok : Düşünceli kimseleri avutmak için teselli mahiyetinde söylenir.
Bir avuç toprak olmak : Ölmek
Bir çırpıda : O anda
Boşlamak : İlgisiz davranmak,ilgiyi kesmek
Boyunun ölçüsünü almak : Biri tarafından ağzının payı verilmek
Bulanık suda balık avlamak : Karışıklıktan yararlanıp menfaatini kollamak
Burnu kokuyu iyi almak : Her şeyi önceden sezmek
Büyüklük göstermek : Bağışlamak
Büyük söylemek : Övünmek
-C-
Cafer ağanın abdest suyu : Tatsız,tuzsuz
Caka yapmak : Gösteriş yapmak
Cana işlemek : Çok tesir etmek
Can atmak : Çok istemek
Can ciğer : Samimi
Candan yanmış : Adamakıllı tutulmuş
Canı burnuna gelmek : Bir işte çok eziyet ve sıkıntı çekmek
Canını şeytana satmak : Kötü işlerle uğraşmak
Canın sağ olsun : Bir ziyan için söylenen teselli sözü
Ceddine okumak : Soyuna sövmek
Ceffel kalem etmek : Hemen hüküm vermek
Cephe almak : Düşmanca hal takınmak
Cıcığı çıkmak : Çok hırpalanmak
Ciğeri beş para etmez : Değersiz kişi
Cihan alem bilmek : Herkes tarafından bilinmek
Cin fikirli : Çok zeki,açıkgöz
Cumbadak dalmak : Ani olarak girmek,dalmak
Curcuna koparmak : Gürültüyle çevreyi karıştırmak
Curcunaya kalkmak : Kavga ve gürültü çıkarmaya kalkmak
-Ç-
Çabalama kaptan ben gidemem : Boşuna çabalama anlamında.
Çaçaron : Kavgacı,şirret
Çağı geçmek : Yaşlanmak
Çala kalem : Durmaksızın yazarak
Çehresi atmak : Rengi sararmak
Çehre uzatmak : Küsmek,somurtmak
Çek arabanı : Defol anlamında
Çeşnisine bakmak : Lezzetine bakmak
Çevir kazı yanmasın : Sözünü çeviren kimseler için söylenir.
Çıkmaz ayın son çarşambası : Belirsiz ve uzak zaman
Çiğ süt emmiş olmak : Soysuz ve namussuz olmak
Çileden çıkmak : Hiddetlenerek sabrın taşması
Çizmeden yukarı çıkmak : Haddini bilmemek
Çoban kulübesinde padişah rüyası görmek : Durumuna uygun düşmeyen büyük ve olmayacak hayallere kapılmak
Çorbada tuzu bulunmak : Emeği geçmiş olmak
Çömlek hesabı : Baştan savma hesap
Çöpçatan çatmak : Kısmet olmak
Çürük tahtaya basmak : Umduğunu bulamamak,aldanmak
-D-
Dağarcıkta bir şey kalmamak : Her şeyi yitirmek
Dalavere : Oyun,hileli iş
Davulu yarık : Sır saklamayan,önüne gelene içini döken
Dekbaz : Hileci
Demir gibi olmak : Sağlam ve sıhhatte olmak
Devede kulak : Kıyaslanan şeyler arasındaki orantısızlığı belli etmek için kullanılır.
Dırdır etmek : Yerli yersiz söylenip durmak
Dikili ağacı olmamak : Malı mülkü olmamak
Dili çetrefilli olmak : Rahat ve düzgün konuşamamak
Dilini zaptetmek : Konuşmamak
Dişini sökmek : Zararsız hale getirmek
Dokuz doğurmak : Korkudan ve heyecandan bitmek
Dolmaları yutmak : Kanmak,aldanmak
Dostlar alışverişte görsün : Laf olsun diye iş yapanlar için söylenir.
Döner taşım yok,öter kuşum yok : Hiçbir şeye sahip olmamak
Dört dirhem bir çekirdek : Şık giyimli kimse
Dudukuşu : Geveze
Dümen suyundan gitmek : Karşısındakinin huyuna göre davranmak
Dünyaya kazık kakmak : Ölmemek
-E-
Ebussuut Efendi'nin gelini : Eski moda giyinen kadın
Eceline susamak : Tehlikeli işlere girişmek
Edepsizliği gündeliğe takılmak : Edepsizliği alışkanlık haline getirmek
Efendilik yapmak : Saygılı hareket etmek
Efendizadem : Beyim anlamında bir hitap
Eğrisi doğrusuna gelmek : Uygunsuz yapılan işin tesadüfen uyumlu bitmesi
Ekmeği dizinde : Nankör
Elemtere fiş kem gözlere şiş : Nazar değmesin anlamında
Eli çabuk : Tez iş gören
Emeği geçmek : Bir işin yapılmasında yardımcı olmak
Ensesinde boza pişirmek : Çok eziyet çektirmek
Ermeni gelini gibi : Daima kırıtan,süzülen kadınlar için yapılan benzetme
Ervahlarına yuf olsun : Sövgü
Eski çamlar bardak oldu : Şartlar değişti anlamında kullanılır
Eşek hoşaftan ne anlar : Anlayışsız,zevksiz insanlar için söylenir.
Etek belde : Kıvrak ve becerikli
Ev açmak : Ayrı ev tutmak
Eyere de gelir semere de : Bütün işlere yarar anlamında
Ez ez de suyunu iç : Hiç yararı olmayan bir işi tenkit etmek için kullanılır.
Ezilip büzülmek : Aşırı sıkılgan davranmak
-F-
Fahiş faize batakçı müşteri : Benzer kişilikteki insanlar birbirini kolay bulur manasında
Faka basmak : Güç duruma düşmek
Falcı değilim ya : Ben olacağı bilemem anlamında
Fare düşse başı yarılır : Bir yerin yoksulluğunu anlatmak için kullanılır.
Farfara : Ağzında sır tutamayan kimse
Fasulye gibi kendini nimetten saymak : Kendine olduğundan fazla değer vermek
Feleğin çemberinden geçmiş : Tecrübeli,bilmiş
Felekten bir gün çalmak : Eğlenceli bir gün geçirmek
Ferteği çekmek : Kaçmak
Fesat kumkuması : Hep kötülük düşünen
Fıkırdamak : Kesik kesik gülmek
Fıldır fıldır aramak : Israrla ve telaşla aramak
Fırın süpürgesi : Zayıf,uzun boylu kimse
Fincancı katırlarını ürkütmek : Kötü niyetli kişileri ürkütecek hareketlerde bulunmak
Fitil almak : Öfkeyle parlamak
Fol yok yumurta yok : Herhangi bir sebep veya ilişki bulunmaması
Forsu kırılmak : İtibar ve onuru sarsılmak
Fukara babası : Fakirleri kollayan kimse
Fütur getirmek : Umutsuzluğa ve çaresizliğe düşmek
-G-
Gafil baş,düşmana eş : İşlerinde hazırlıksız olan insan her zaman zor duruma düşebilir
Gagasından yakalamak : Zayıf noktasından yakalamak
Gavur ölüsü : Oldukça ağır
Gavurun tembeli keşiş,Müslüman'ın tembeli derviş : Kendini büsbütün ibadete verip,dünyadan elini eteğini çeken kişiler için kinaye yollu söylenir.
Gazali rana : Güzel,hoş ceylan gibi sevgili anlamında
Geçmişi kandilli : Sövgü
Gemi aslanı : Gösterişli,işe yaramayan adam
Geyik etine girmek : Erginleşmek
Gırtlağından kesmek : Yiyecek parasını kısıtlamak
Giderayak : Gitmek üzereyken
Girye bana hande sana : Önce karşısındakini düşünen kimsenin kullandığı bir deyim
Giydirmek : Azarlamak
Gök demir,yer bakır : İmkansızlıklar ve umutsuzluklar içinde bulunuşu anlatır.
Gömlek değiştirmek : Tutum ve görüşlerini değiştirmek
Göründü Sivas'ın bağları : Gerçekleşmesi beklenen bir şeyin ortaya çıktığına dair olanaklar belirdiğinde kullanılır.
Göz nuru dökmek : Yapılan işte göz emeği bulunmak
Güvendiği dağlara kar yağmak : Güveni sarsılmak
-H-
Habbeyi kubbe yapmak : Önemsiz bir şeyi büyütmek
Haber vermek : Bildirmek
Hak getire : Yoktur anlamında
Halep ordaysa arşın burada : Yapacağını yap anlamında sitem
Ham ervah : Kara ruhlu kimse
Hangi peygambere ümmet olacağını şaşırmak : Kimin sözünü ve yolunu tutacağını,ne yapacağını şaşırmak
Hat çekmek : Önemsememek
Hatun : Eski zaman beylerinin,hanımlarına olan hitabı
Haymana öküzü : Hımbıl ve tembel kimse
Hazır mezarın ölüsü : Hep hazıra konmak isteyen tembel kimseler için kullanılır.
Her gün papaz pilav yemez : Hep aynı şeyler yapılamaz
Her işin hakkından gelmek : Her işi başarır olmak
Her tarakta bezi olmak : Her işle ilgili olmak
Hesaptan düşmek : Yok saymak
Hır gür : Kavga
Hiçe saymak : Hiç değer vermemek
Hindi gibi kabarmak : Övünmek,böbürlenmek
Hokka gibi oturmak : Dikilen elbisenin tam üzerine uyması
Hoşbeş etmek : Sohbet etmek
Hödük : Görgüsüz,anlayışsız kimse
Hükümet sürmek : Ülkeyi yönetmek
Hüt dağı gibi şişmek : Karnı şişmek
-I-
Icığını cıcığını sormak : Bütün ayrıntıları öğrenmek
Ikına sıkına : Güçlükle
Ikınıp sıkınmak : İş yapmak için kendini zorlamak
Ilıca ördeği : Sıcağa ve rahata düşkün
Irağı yakın etmek : Güçlükleri ortadan kaldırmak
Irgat gibi çalışmak : Çok çalışmak
Irgat pazarına döndürmek : Bir yeri dağınık ve karışık hale sokmak
Isınmak : 1-Alışmak,2-Sevmek
Isıtıp ısıtıp önüne koymak : Bir konuda ikide bir söz açmak
Iska geçmek : Atlamak
Iskartaya çıkmak : Eskimek
Islak tavuk : Miskin kadın
Islatmak : Dövmek
Işık göstermek : Yol göstermek
Ivır zıvır : Önemsiz şeyler
-İ-
İbibullah sivri külah : Yapayalnız,varlıksız olan kimse
İbiş gibi : Alığa benzer
İcabına bakmak : 1-Gerekeni yapmak,2-Ortadan kaldırmak
İç fırtınasına tutulmak : Morali bozulmak
İç güveysinden hallice : Durumu şöyle böyle
İfrit yardağı : Kötülüğe yardımcı olan
İğne yutmuş : Çok bitkin ve sıkıntılı kişi
İkisini bir kazana koysan kaynamazlar : Birbirine zıt insanları anlatmak için kullanılır.
İki yakası bir yere gelmez : Bir türlü düzene kavuşamaz
İlk göz ağrısı : İlk sevilen
İmana gelmek : Merhamete gelmek
İngiliz tabancası gibi kurulmak : Çalım satmak,kasılmak
İpe un sermek : Gevşemek,bahane uydurup işten kaçınmak
İp korkusunu boynuna almak : Ölümü göze almak
İpliği pazara çıkmak : Herkese rezil olmak
İstemem yan cebime koy : Rüşvet konusunda alay yollu söylenir
İşi sıkışık olmak : İşi çok ve külfetli olmak
İtsiz köye dönmek : Sakinleşmek,tenhalaşmak
İyiden iyiye : Adamakıllı
İyi gün dostu : İyi günlerde ortaya çıkan
İzi belirsiz olmak : İz bırakmadan kaybolmak
-K-
Kabak tadıvermek : Devamlı,ısrarlı bıktırmak
Kabasını almak : Bir yerin temizliğini üstünkörü yapmak
Kaçın kurrası : Birinin hiçbir oyuna gelmeyecek kadar açık göz, akıllı olduğunu anlatmak için kullanılır.
Kağıt üzerinde kalması : Bir anlaşmanın resmiyette kalması,tatbik edilmemesi
Kaleyi içinden fethetmek : Meseleyi karşı taraftan birinin yardımıyla halletmek
Kalp ağrısı : Aşk acısı
Kamburu çıkmak : Çok çalışmış olmak
Kan akıtmak : Kurban kesmek
Kan çanağı gibi : Çok kızarmış
Kan ter içinde kalmak : Çok yorulmak
Kapağı atmak : Gitmek,yerleşmek
Kapısını aşındırmak : Çok gidip gelmek
Kara gün dostu : İnsana sıkıntılı günlerinde yardım eden gerçek dost
Kaşının altında gözün var dememek : Yaptığını beğenmemek,takdir etmemek
Kedi ile harara girmek : Geçimsiz biriyle ortaklık etmek
Kendine yontmak : Karşısındakileri düşünmeden kendi çıkarına göre davranmak
Kıç atmak : Pek istemek
Kınalar yakmak : Çok sevinmek
Kimi kimsesi : Yakınları
Kimseye eyvallah etmemek : Kimseye minnettar kalmamak
Kimya gibi : Az bulunur
Kont gibi : Yakışıklı ve şık giyinmiş
Korkuluk : Gereksiz ve yararsız kimse
Körün istediği bir göz,Allah verdi iki göz : Hayal ettiğinden daha fazlasına kavuşan kişiler için kullanılır.
Kör şeytanın işi yok : Hep aksilikle karşılaşan kişiler tarafından sitem yollu olarak kullanılır.
Kurdu koyunla barıştırmak : Kötü biriyle saf birini uzlaştırmak
Külçe gibi oturmak : Yorgunlukla çökmek
Kül yutmak : Kandırılmak,oyuna gelmek
-L-
Laçka olmak : Eskimek,işe yaramaz halde olmak
Laf altında kalmamak : Karşısındakinin sözünün altında kalmamak
Laf ebesi : Çok konuşan kimseler için kullanılır.
Lakke yapmak : Başkasının hakkını çalmak
Lala paşa eğlendirmek : Nazik kişileri eğlendirmeye çalışmak
Lamı cimi yok : Bir konu üzerinde itiraz kabul etmediğini bildirmek için kullanılır.
Leb demeden leblebiyi anlamak : Anlayışlı,zeki olmak
Leke sıçratmak : Bulandırmak
Leşini çıkarmak : Kıyasıya dövmek
Leyleği havada görmek : Çok dolaşanlara söylenir
Limoni tabiatlı : Mızmız
Lodosa tutulmuş gibi bocalamak : Ne yapacağını kestirememek
Lokman hekimin ye dediği : Güzel,tatlı şey
Lop yumurta : Kaynamış yumurta
Lügat paralamak : Anlamını bilmediği halde,bilgiç konuşmak
Lülüye gelmek : Aldanmak
Lüpe konmak : Değerli bir şeyi emek harcamadan ele geçirmek
-M-
Maça beyi gibi kurulmak : Saygısızca,kasılarak oturmak
Madrabaz : Çıkarını hileli yollardan sağlayan kimse
Mahalle çocuğu : Eğitimsiz çocuk
Makaraya takmak : Alaya almak
Marsık : Çok esmer kimse
Merak getirmek : Kara sevdaya tutulmak
Meryem Ana kandili gibi : Soluk (belirsiz) anlamında
Meşe odunu : Kaba,anlayışsız adam
Meydan vermek : Fırsat vermek
Mısır'daki sağır sultan bile duydu : Duymayan kalmadı anlamında
Mızrağı çuvala sığdıramamak : Gerçeğin asla saklanamayacağı anlamında kullanılır.
Mis gibi burnunda tütmek : Çok özlemek
Miskinler teknesi : Tembellerin toplandığı yer
Mürai : Art düşünceli kimse
Mürekkebi kurumamak : Daha pek yeni olmak
Mürekkep yalamış : Okuyup,yazmış kimse
Mürüvvetini görmek : İyi ve mutlu günlerini görmek
Müslüman adam : 1-Dindar kişi,2-Doğruluktan ayrılmayan kimse
-N-
Nabzını yoklamak : Karşısındakinin ne düşündüğünü anlamaya çalışmak
Nalına mıhına vurmak : Ne yapacağını kestirememek
Namı nişanı kalmamak : Yok olmak,unutulmak
Nanpareye muhtaç olmak : Pek yoksul olmak
Nargile suyu : Tatsız içecek
Nazı geçmek : İsteği geri çevrilmeyen kimse
Ne ala memleket : Uygunsuz yapılan işleri kınamak için söylenir
Neci oluyor : Ne karışıyor anlamında
Nefsine yedirememek : Bir şeyi hazmedememek,kabul etmemek
Nevri dönmek : Çok sinirlenip,bunun yüzünden belli olması
Ne yüzle : Ne cesaretle anlamında
Nispet vermek : Onu üzecek şekilde gösteriş yapmak
Nobran : Kaba,sert,kırıcı(kimse)
Noktası noktasına : Tastamam
Nuh gemisi : Her çeşit insanın toplandığı yer
Nuh nebiden kalma : Çok eskiden kalma
Nur topu gibi : Güzel,şişman,beyaz (çocuk)
Nur yüzlü : Temiz yüzlü kimse
Nutku tutulmak : Üzüntüden,korkudan konuşamamak
O-
O bir düşeş : O talih sonucu ele geçirilmiştir anlamında
O gün bugün : O günden beri
Oh demek : Rahat etmek
Ok gibi ciğerine işledi : Yapılan bir hareketin çok üzmesi
Ok yaydan çıktı : Vazgeçemeyeceği bir işi yapmak
Olmuş armut gibi eline geçmek : Kolaylıkla,yorulmadan elde etmek
Onun ipiyle kuyuya inilmez : Güven olmaz anlamında
Oralı olmamak : Önemsememek
O saat : O anda
O tarakta bezi olmamak : İlişkisi olmamak
Oynak : Hafif meşrep kadın
Oyun etmek : Hile yapmak,aldatmak
Oyunun sakalı bitmek : Bitmiş olayları anlatan bu deyim,genellikle Karagöz oyunlarının sonunda kullanılır.
-Ö-
Öbür dünyayı boylamak : Ölmek
Öfke topuğa çıkmak : Çok öfkelenmek
Öksüz babası : Öksüz ve yoksulları koruyan adam
Öküz boyunduruğa bakar gibi bakmak : İstemeden,mecburen bakmak
Ölçüsünü bildirmek : Haddini bildirmek,cezasını vermek
Ömür adam : Hoşsohbet adam
Önünü almak : Durdurmak
Öp babanın elini : Sürpriz bir durum karşısında yaşanan şaşkınlığı anlatmak için kullanılır
Örümcek kafalı : Eski kafalı,yeniliklere uyum gösteremeyen
Ötmek : Durmadan anlamlı,anlamsız konuşmak
Öve öve göklere çıkarmak : Çok övmek
Öyle başa böyle traş : Alakasız durumları belirtir.
Özü sözü bir : Verdiği sözleri tutan dürüst kimse
-P-
Pabucuna kum dolmak : Engelle karşılaşmak
Paçaları sıvamak : Hazırlanmak
Paha biçmek : Değerini ölçmek
Pancar kesilmek : Mahcup olup kızarmak
Paparayı yemek : Paylanmak,azar işitmek
Paraya para dememek : Kazancı bol olmak
Para peşin kırmızı meşin : Alışverişin peşin olduğunu anlatır
Patentasının altına almak : Egemenliği altına almak
Pestil gibi olmak : Çok yorgun ve halsiz olmak
Peşkeş çekmek : Bir iş yaptırmak için,kendine ait veya başkasına ait bir şeyi hediye etmek
Pılı pırtı : Eski püskü,değersiz eşya
Piç etmek : Bozmak,işe yaramaz hale getirmek
Pişmiş aşa soğuk su katmak : Yapılmakta olan bir işi bozmak
Piyasaya düşmek : 1-Çok bulunur olmak,2-Orta malı olmak
Postal : Düşkün kadın
Put kesilmek : Sessiz ve hareketsiz kalakalmak
Püsküllü bela : Kişinin başını derde sokan kişi veya durum
-R-
Rabbime emanet : Herhangi bir şeyin,kimsenin korumasını tanrıya bırakmak
Rafta kurabiye var ama size göre değil : İşinize yaramaz anlamında
Rahat yüzüne hasret kaldı : Huzursuz olmak,rahat edememek
Ramazan keyfi : Oruç tutanlardaki sinirlilik hali
Rengi atmak : Çok heyecanlanıp solmak,sararmak
Rengi olmamak : Silik olmak
Renk senfonisi : Birbiriyle uyuşan renkler bütünü
Rest çekmek : Kesinlikle kabul etmemek
Rızkını taştan çıkarmak : En zor şartlarda bile geçimini sağlamak
Rufailer karışır : İşin karmaşıklığını anlatır
Ruhu bile duymaz : Yapılan bir işten hiç haberi olmaz anlamında
Ruhuna hitap etmek : Herhangi bir şeyden çok etkilenmek
Rüya gibi : Gelip geçici şeyleri anlatmak için kullanılır
Rüyasında görse hayra yormaz : Olacağına ihtimal vermemek
Rüzgar ekip fırtına biçmek : Yapılan kötülüğe karşı daha büyük kötülüğe uğramak
Rüzgar gelecek delikleri tıkamak : Her türlü tedbiri almak
-S-
Saat gibi : Düzgün çalışan
Saat on bir buçuğu çalmak : Yaşı çok ilerlemek
Sacayak olmak : Üç kişi bir araya gelip çok samimi olmak
Saçı uzun,aklı kısa : Düşüncesiz,aptal
Sağlam ayakkabı değil : Güven duyulacak kimse değil, doğruluğu konusunda şüphe duyulur
Sakala soğan doğramak : 1-Aldatmak,2-hakaret etmek
Saman gibi : Tatsız,tutsuz
Sapı silik : Serseri
Sarı Yahudi : Paraya düşkün kişi
Sazına bülbül koymak : Çok güzel çalmak
Sefalar getirdiniz : Eskiden çok kullanılan,hoş geldiniz sözü
Sel önünden kütük kapmak : Zor bir iş başarmak
Sen sağ ben selamet : Yapacak bir şey kalmamak
Sıtma görmemiş ses : Gür ve kalın sesli
Sidik yarışı : Gerekli gereksiz rekabete girmek
Söyleye söyleye dilimde tüy bitti : Çok öğüt verdiği halde sözü dinlenilmeyen insanların içinde bulunduğu durumu anlatır.
Sütüne havale etmek : Karakterine,insanlık duygusuna bırakmak
-Ş-
Şafak atmak : Korkmak,şaşırmak
Şahbaz : Becerikli ve çevik
Şapa oturmak : Çaresiz kalmak
Şaşkın bakkal : Hesabını şaşıran kimse
Şerbetli : Kötü işler yapmayı huy edinmiş kimse
Şeşi beş görmek : İyi görmemek,yanılmak
Şeytan çekici : Sevimli ve akıllı çocuk
Şeytan diyor ki : İçinden zararlı bir şeyler yap diyen ses
Şifayı kapmak : Hastalanmak
Şimşek gibi : Büyük bir hızla
Şirret karı : Geçimsiz,huysuz,yaygaracı kadın
Şom ağızlı : Kötümser,olayları devamlı kötüye yoran kimse
Şöhreti afakı tutmak : Herkes tarafından bilinir hale gelmek
Şöyle bir bakmak : 1-Üstünkörü,2-İnceler gibi manalı bakmak
Şunu bunu bilmem : Mazeret kabul etmem,özür dinlemem
-T-
Taban çekmek : Gitmek
Tabanvayla gitmek : Yürümek
Tadını kaçırmak : Zevkini bozmak
Takıp takıştırmak : Çok süslenmek
Talihi yar olmak : Şansı yardım etmek
Tantuna gitmek : 1-Öldürülmek,2-Belaya uğramak
Tasamın on beşi : Umrumda değil anlamında
Taş yağar,kıyamet kopar : Felaketli,korkunç zaman
Taş yürekli : Acıması olmayan kimse
Tavşan boku : Ne faydası,ne de zararı olan kimse
Tebeşire peynir bakışlı : İyi göremeyen,şaşı
Tencere yuvarlanmış,kapağını bulmuş : Birbirine uygun,eşit şeyleri anlatmak için kullanılır.
Tiği teber şahı levent : Her şeyini tüketmiş kimseleri anlatmak için söylenir.
Tosunum : Gürbüz kimseler için kullanılır
Tut kelin perçeminden : Boşuna uğraşma,onda yok anlamında…
Tüy dikmek : Kötü bir durumu daha çok kötüleştirecek harekette bulunmak
-U-
Ucu dokunmak : Herhangi bir işten zarar görmek
Uç vermek : Görünmek,yetişmek,belirmek
Ufağını tefeğini toplamak : Kendine ait ne varsa toplamak
Ufuk açılmak : Yeni imkanlar belirmek
Ulan : Nefret,öfke ifade eden bir hitap şekli
Ulu orta konuşmak : Düşünmeden söylemek,rastgele söylemek
Ununu elemiş eleğini duvara asmış : Yapacağını yapmış
Utandınsa yüzüne kalbur tut : Utanmanın gereksizliğini anlatır
Uyku ölümün kardeşidir : Uyuyan kimsenin dünya ile ilgisi kesilir. Olup bitenden haberi olmaz.
Uzağı görmek : Bir işin sonucunu,nasıl gelişeceğini önceden tahmin edebilmek.Tedbirli hareket etmek.
Uzun boylu : Ayrıntıları hesap ederek,etraflıca düşünmek.
Uzun uzadıya : Çok ayrıntılı olarak
Uzun yaşın ahiri ölüm : Ne kadar uzun yaşanırsa yaşansın,bütün canlılar bir gün mutlak öleceklerdir
-Ü-
Ücüğünden cücüğüne : Bütün yönleriyle
Üç aşağı,beş yukarı : Belirlenmiş bir sayıdan biraz fazla veya biraz az olarak
Üçe beşe bakmamak : Çok fazla pazarlık etmeden alışveriş yapmak
Ümidi boşa çıkmamak : Beklediğini,umduğunu bulmak
Üsküdar dolmuşu gibi birbirinin üzerine : Çok kalabalık yer
Üst perdeden başlamak : Ağzını bozmak
Üstünde durmak : Israr etmek
Üstüne almak : Ödev olarak kabul etmek,bilmek
Üstüne basmak : Konuya değinmek
Üstüne varmak : Öfkelendirecek söz veya harekette ısrar etmek
Üstüne vurmak : Eklemek
Üstünüze iyilik sağlık : Hastalıkla ilgili konuşurken söylenir
Üvey evlat muamelesi görmek : Ayrı ve hor görülmek
Üzerine tuz biber ekmek : Bir kimsenin acısını fazlalaştıracak, derdini derinleştirecek davranışlarda bulunmak
Üzerinize afiyet : Ben hastayım.Sizi etkilememesini dilerim.
Üzüm üzüm üzülmek : Çok üzülmek
Üzüm yemek değil,bekçi dövmek : Önemli işler dururken vakit öldüren kişiler için kullanılır.
-V-
Vadesi gelmek : Ömrünün sonuna gelmek
Vakit geçirmek : Gereksiz işlerle uğraşmak
Vakit nakittir : Zaman en değerli varlığımızdır
Vara yoğa karışmak : Her şeye karışmak
Vardığın yer körse,sen de gözünü kapa : İnsanlar,çevresindekiler ile iyi ilişkiler kurmak isterlerse onlara uymak zorundadırlar
Var kuvveti pazuya vermek : Kolunun kuvvetine güvenmek.
Vebali boynuna : Günahı ona ait anlamında
Veledizina : Babası belli olmayan
Verilmiş sadakası olmak : Bir belayı,kazayı zarar görmeden atlatmak
Vık dedirtmemek : Ses bile çıkarttırmamak
Vız gelip tırıs gitmek : Hiç aldırmamak
Vız gelmek : Önemsiz görünmek,aldırış etmemek
Vidin kalesi gibi metin olmak : Dayanıklı ve sabırlı olmak
Voli vurmak : Vurgun vurmak
Voyvoda kesilmek : Zalim olmak.
Vur abalıya : Sessiz ve sakin kimselere yapılan zulüm ve haksızlığı belirtmek için kullanılır.
Vur patlasın çal oynasın : Büyük eğlenceler için söylenir.
Vurucu güç : Çok etkili silahlarla donatıldığı için savaş gücü yüksek askeri birlik
Vuslat kıyamete kalmak : Kavuşma ümidi olmamak
Vücuda getirmek : Var etmek
Vücudunu ortadan kaldırmak : Öldürmek
-Y-
Yabana atmak : Dikkate almamak
Yabana söylemek : Saçma ve yersiz konuşmak
Ya bu deveyi gütmeli,ya bu diyardan gitmeli : Mecburi durumlarda bir işin mutlaka yapılması gerektiğini belirtmek için söylenir.
Ya devlet başa,ya kuzgun leşe : Büyük bir zafer için her tehlikenin, hatta ölümün bile göze alındığını belirtir.
Yağmur olsa kimsenin tarlasına yağmaz : Kimseye faydası ve yardımı yoktur anlamında.
Ya herro,ya merro : Seçim yapılması gereken durumlarda söylenir.
Yahudi pazarlığı : Kıyasıya yapılan pazarlık
Yakadan geçirmek : Evlat edinmek
Yaka paça : Hırpalayarak
Yalancı pehlivan : Sözde kahraman
Yalova kaymakamı : Değersiz olduğu halde çalım satan kişilere söylenir.
Yangın var diye bağırmak : Bir şeyden çok bıkmak,bezmek
Yaptığını bilmemek : Aklı başında olmamak
Yediği naneyi kokutmak : Uygunsuzluğunu ortaya koymak
Yel kayadan ne alır : İmkansız bir durumu belirtmek için kullanılır.
Yıldırım gibi : Büyük bir hızla.
Yıldızı parlamak : Şans yüzüne gülmek
Yiyip bitirmek : 1-Onmaz hale getirmek, 2-Devamlı eziyet etmek
Yobaz : Kaba,sofu.
Yolu düşmek : Bir rastlantı sonucu gelmek.
Yosma : Güzel ve süslü kadın
Yuf ervahına : Lanet olsun anlamındaki bir karşı çıkma sözü.
Yüreği geniş olmak : Gamsız olmak,her şeyi kaldırabilmek
Yürekte var,elde yok : Yetenekli olup,imkansızlıklar yüzünden bunu geliştiremeyen insanlar için söylenir.
Yüz yüze gelmek : Karşılaşmak
-Z-
Zahmet çekmek : Eziyet ve yorgunluğa düşmek
Zahmet etmek : Yorulmak.
Zartalos : Yellenmek
Zebunu olmak : Birine çok düşkün olmak
Zehir etmek : Tadını kaçırmak
Zehir zemberek : Çok acı
Zembereği boşanmak : Uzun uzun gülmek
Zerre kadar : Yok denecek kadar
Zevahiri kurtarmak : Bir işi yarım yamalak yapıp eleştiri almamak
Zeval bulmak : Yok olmak.
Zıvanadan çıkmak : Çok öfkelenmek
Zihne dank etmek : Uzun zamandır anlaşılamayan bir şeyi,herhangi bir olayın araya girmesiyle birdenbire anlamak
Zil gibi : Parasız ve aç
Zilleri takıp oynamak : Çok sevinmek
Zilsiz oynamak : Çok sevinmek
Zokayı yutmak : Aldatılmak
Zurnacının karşısında limon yemek : Uygunsuz bir davranışta bulunarak,çalışamaz hale getirmek
Zurnayı biz çaldık,parsayı o topladı : Haksızlık edip hazıra konanlar için söylenir.
Züğürt tesellisi : Boş,yersiz avutma
Zümrüt gibi : Yemyeşil.
CÜMLE ÇEŞİTLERİ, CÜMLE TÜRLERİ
1.YÜKLEMLERİNE GÖRE CÜMLELER
a) Fiil Cümlesi:
Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere fiil cümlesi denir. Her türlü iş, oluş, hareket fiil cümleleri ile anlatılır. Bu nedenle Türkçede fiil cümleleri daha fazla kullanılır.
Örn: Sözlerimi dinlememesine çok üzülmekteyim.
Çok koşan çabuk yorulur.
Babasına her zaman yardım eder.
Akşamleyin köyüne vardı.
Konunun ayrıntılarını inceleyeceğiz.
Her şeyi, herkesi ve kendinizi sevin.
b) İsim Cümlesi: Yüklemi isim veya isim soylu bir sözcük olan cümlelere isim cümlesi denir.
Örn: Bahçede çok çeşitli bitki vardı.
Bütün işlerin sorumluluğu bendeydi
Her işin başı sağlıktır.
Seninle kardeş gibiydik.
Ülkeyi düşmanlardan kurtaran bizdik.
Bu topraklara uygarlığı getiren Türk Milletidir.
Türkiye’nin kültür merkezi İstanbul’dur.
Vakit henüz çok erkendir.
2. ÖĞELERİNİN DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER
a) Kurallı Cümle: Yüklemi sonda bulunan cümlelere kurallı cümle denir.
Örn: Öğretmen dersini güzelce anlattı.
En sevdiğim çiçek karanfildir.
Kardeşim sınavda çok heyecanlıydı.
Yüz, ahlakın aynasıdır.
Ahlakı olmayan insan, ruhsuz ceset gibidir.
b) Devrik Cümle: Yüklemi sonda bulunmayan cümlelere devrik cümle denir.
Örn: Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle.
Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle
O, kalbinin sesini aktarıyor yazıya.
İnsandır bence en değerli varlık.
Bu akşam yaşamak kadar güzeldi her şey.
Yok bu şehirde senin beklediğin dilber.
İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı.
Sana aşıktır uslanmayan bu gönül..
Dün seni gördüm rüyamda.
c) Eksiltili cümle: Yüklemi düşmüş sözlenmemiş cümlelerdir.
Örn: Harman yel ile, düğün el ile…(olur)
Aslan yatağında, yiğit çağında… (belli olur)
Az veren candan, çok veren maldan… (verir)
Böyle sabah sabah nereye? (gidiyorsun)
Oğlan dayıya, Kız halaya… (çeker)
Gülü bir gün, seni her gün… (seviyorum)
Önümüzde çok derin bir ırmak… (vardı)
3. ANLAMINA GÖRE CÜMLELER
a) Olumlu Cümle: Herhangi bir eylemin yapıldığını veya yargının gerçekleştiğini anlatan cümlelere olumlu cümle denir.
Örn: Hafta içi her gün erkenden işe gider.
Kardeşi çok çalışkandır.
Sabah erkenden yola çıkmışlar.
Kurtlar sürüden hızla uzaklaştılar.
Bu filmi mutlaka seyredeceğim.
b) Olumsuz Cümle: Eylemin yapılmadığını, yargının gerçekleşmediğini anlatan cümlelere olumsuz cümle denir.
Örn: Bir ipte iki cambaz oynamaz.
Bugün sokaklarda kimse yok.
Bu çiçekler niçin susuz.
O kitap benim değil.
Bu adam çok akılsızdır.
Şu araba güzel değil.
NOT: Bazı cümleler yapıca olumsuz olduğu halde anlamca olumludur.
Örn: Bu basit soruyu çözemeyecek değilim.
Sınavı kazanmayı siz de istemiyor değilsiniz.
Orada beni arayan soran yok değil.
Ben sizi kırar mıyım hiç! Ben bu sözü söyler miyim?
c) Soru Cümlesi: Bir duyguyu, düşünceyi soru yoluyla anlatan veya soru yoluyla bilgi almayı amaçlayan cümlelere denir.
Örn: Bu filmi izlediniz mi?
Son çıkan romanımı okudunuz mu?
Kaçıncı katta oturuyorlar.
Neden öyle söyledin bana?
Hangi şairleri okumayı seversin?
*Sözde Soru Cümlesi: Yanıt gerektirmeyen konuyla ilgili bilgi almaktan çok onaylatma, reddetme, beğenme, rica, şaşma gibi anlam özelliği taşıyan cümlelerdir.
Örn: Bunları ben mi söylemişim?
İnsan memleketini özlemez mi?
Bu kadarcık para kime yeter ki?
Senin ne becerikli olduğunu bilmez miyim?
Ben size büyük sözü dinleyin demedim mi?
d) Şart Cümlesi: Eylemin gerçekleşmesinin bir koşula bağlandığı cümlelerdir.
Örn: Planlı çalışırsan sınavı kazanırsın.
Mektubumu okuduğun zaman her şeyi anlarsın.
Beni dinlerseniz hataya düşmezsiniz?
Kitabı sana veririm; ama kimseye göstermeyeceksin
e) İstek Cümlesi: Bir dileği bir arzuyu anlatmak için kullandığımız cümlelerdir.
Örn: Bu sorulardan biraz daha çözelim.
Onu bir kez daha göreyim Akşama bize gidelim.
Şimdi orada olmak vardı.
f) Ünlem Cümlesi: Bir sevinci, bir korkuyu, bir şaşkınlığı dile getiren cümlelere ünlem cümlesi denir.
Örn: Aman çukura düşmeyelim!
Eyvah! Yine o çocuk geliyor. Oğlum şu kitabı getirsene!
Aaa! Sen burada ne arıyorsun? Yeter artık sen fazla oluyorsun!
g) Emir Cümlesi: Bir işin yapılmasını yada yapılmamasını emir şeklinde ifade eden cümlelere emir cümlesi denir.
Örn :Hemen odayı hazırlayın.
Soruları dikkatli çözün. Sakın bir söz söyleme.
Çiçekleri koparmayınız. Doğayı sev, yeşili koru.
4. YAPILARINA GÖRE CÜMLELER
a) Basit Cümle: Tek yargı bildiren, içinde herhangi bir fiilimsi bulunmayan ve bir yüklemi olan cümlelerdir.
Örn: Hayat her şeye rağmen güzeldir.
Bayram tatilini evinde geçirdi.
Her şiirin bir güzel tarafı vardır.
Eleştirmen öncelikle kendine bir yöntem belirlemelidir.
b) Bileşik Cümle:
• Girişik Bileşik Cümle: İçinde fiilimsi bulunan bileşik cümledir.
Son gülen iyi güler. Minareyi çalan kılıfını hazırlar.
Kadınlar ona baktıkça şaşırıyordu. Göz görmeyince gönül katlanır.
Ağlaya ağlaya çıkmıştım yola. Akan suyu görmedim.
Amasya’yı geçer geçmez ormanlık alanlar artar.
• -ki’li Bileşik Cümle (İlgi Cümlesi): İki tane yargısı olan yargıları birbirine –ki bağlacı ile bağlayan cümlelerdir.
Örn: Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini
Ne yazık ki beni anlamadın.
Öyle kişiler vardır ki içleri ud gibi duyguludur.
Görüyorum ki ders çalışmıyorsun
Biliyorum ki bana herkes yardım edecek.
• Şartlı Bileşik Cümle: Bileşik cümlelerde yan cümlecik temel cümleye şart anlamı katarak bağlanmışsa bu tür cümlelere şartlı bileşik cümle denir.
Örn: Bir gemim olsa, okyanusa açılırdım.
Beni dikkatli dinlerseniz konuyu anlarsınız.
Kardeşim uyanırsa, bana haber ver.
Kıyamet kopsa, dediğinden vazgeçmez.
Sen istersen bu sorunu çözersin.
Taşı sıksa suyunu çıkarır.
İç İçe Bileşik Cümle:
Örn: Sınavda öğretmenimiz, “Herkes önüne baksın.” dedi.
Ben Ahmet’e, “Bu mektubu okuyacaksın.” dedim.
Adam içinden, “Bu ne vurdumduymaz kadın.” dedi.
Odacılara ‘’Çay getirin’’dedim.
C) Sıralı Cümle:
Basit ya da birleşik yapılı birden fazla cümlenin birbirine virgül ya da noktalı virgülle bağlanması sonucu oluşan cümlelere sıralı cümle denir.sıralı cümlelerde en az iki yüklem bulunur.
Ör. Demir uslanmaz, deli uslanmaz.
Sobalar yakıldı, kışlıklar giyildi.
Toprak işleyene düşmez, meyveyi büyüten yemez.
• Sıralı bağımlı cümle: sıralı cümlelerde özne nesne gibi herhangi bir öğe ortaklığı varsa böyle cümlelere sıralı bağımlı cümle denir.
Ör. Çocuk sıkıca giyindi, çantasını aldı, dışarı çıktı.
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.
Babam köye gitti, biz de gideceğiz.
Elmayı soy da ye, armudu say da ye
Bir şöyle, iki dinle
Emekliler maaşlarını çekmek için geldiler, banka önünde sıraya girdiler.
• Bağımsız sıralı cümle:
Sıralı cümlelerde herhangi bir öğe ortaklığı yoksa böyle cümlelere bağımsız sıralı cümle denir. Bu tür cümlelerde anlamca bir ortaklık söz konusudur.
Örn: Bin dost az, bir düşman çok.
Horoz ölür gözü çöplükte kalır.
At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır.
Güvenme dostuna saman doldurur postuna.
D) Bağlı Cümle:
Aralarında anlam ilgisi bulunan basit yada birleşik cümlelerin bağlaçlarla birbirlerine bağlanmasıyla oluşan cümlelere denir.
Örn: Hem çalışıyorum hem de okuyorum.
Akşam bize geldiler ama fazla oturmadılar.
Seni çok seviyorum çünkü sen çok cana yakın bir insansın
Genç kadın nihayet anlamıştı fakat kalkıp gitmedi.
Ona güveniyorum çünkü yüzümü kara çıkarmadı.
Ceketini çıkardı ve bir köşeye fırlattı.
İçeri girdi, bir köşeye oturdu.(sıralı cümle)
İçeri girdi ve bir köşeye oturdu. (bağlı cümle)
ANLATIM BOZUKLUKLARI İLE İLGİLİ CÜMLELER
Dilin en önemli görevi onu kullanan insanlar arasındaki anlaşmayı sağlamaktır. Söylenmek istenen her şey; açık, yalın ve anlaşılır biçimde dile getirilmelidir. İyi bir cümlede kelimeler yerli yerinde kullanılmalı, gereksiz kelimelere yer verilmemeli, anlatılmak istenenin dışında bir anlam çıkarılmasına mahal verilmemelidir. Eğer konuşmada ve yazmada açıklık, yalınlık ve anlaşılırlık yoksa ortada bir anlatım bozukluğu var demektir.
Eş anlamlı kelimelerin bir arada kullanılması
Bu konuda herkesin fikir ve görüşünü almalısınız.
Hava sıcaklığı sıfırın altında eksi sekiz derece imiş.
Yirmi dakika geçmesine rağmen program henüz, hâlâ başlamadı.
Güç ve müşkül zamanlarda üstüne düşeni yerine getirir.
Ben çok varlıklı, zengin biri değilim.
Neşeli, sağlıklı, şen bir görünüşü vardı.
Anlamı zaten diğer kelimelerde bulunan kelimelerin gereksiz yere kullanılması
Şirketteki mevcut ikilik günden güne büyüyor.
Yaşanmış deneyimlerinden hareketle bu sonuca varıyor.
Millî maçın oynanacağı gün yaklaştıkça, ülkedeki heyecan gittikçe artıyor.
Yanına gidiniz, konuşarak derdinizi anlatınız.
Problemi çözmek için iki arkadaş üç saat süre ile uğraştılar.
Japonya’daki arkadaşıyla on yıl boyunca karşılıklı mektuplaştılar.
Az kalsın merdivenlerden düşeyazdı.
Çocukların davranış biçimlerinde gariplikler görüldü.
Takımın, boyu en kısa oyuncusu bendim.
Bir kelimenin yerine yanlış anlam verecek şekilde başka bir kelime kullanılması.
Bu iki sınıf arasındaki ayrıcalık tespit edilemedi.
Yeni kaydolan öğrenciler bu kadar çekimser davranması normaldir.
Petrol fiyatlarının ucuzlamasına halk olumlu tepki gösterdi.
Olayların gerçek yüzü araştırmalar sonucunda ortaya çıkacak.
Küçük kızın saçları hayli büyümüş.
Ormanda yetişen bir çam fidanını salonunuzdaki saksıya ekemezsiniz.
Son dakika içerisinde attığı golle takımının galip gelmesine yol açtı.
Başarısızlığını düzensiz çalışmasına borçludur.
Böyle hareketler ülkede demokrasinin işlememesini sağlayacaktır.
Yarın İzmir’e gidecek; buna zorunlu.
Elindeki bıçağı vücuduna batırmış.
Bu, Türkiye’ye özel bir durumdur.
Buradan gidersek yakalanma şansımız nedir?
Birbiriyle çelişen sözlerin bir arada kullanılması.
Kesinlikle yarın gelebilirler.
Şüphesiz bu sözleri bütün öğrenciler duymuş olmalı.
Aşağı yukarı bundan tam yirmi yıl önceydi.
Sözünü ettiğiniz şairin herhâlde on altıncı asırda yaşadığını zannediyorum.
Eminim bu saatlerde eve gelmiş olmalı
Mutlaka bir gün çocukluk arkadaşlarını belki yine arayacak.
Yanılmıyorsam, bu ikisinin aynı şey olduğunu tahmin ediyorum.
Eklerin yanlış kullanımı
Öğrencilerin başarısına ilgilenmek gerekir.
Bizi en çok sevindiren onun bu sınavı kazandığıdır.
Bazı yolcuların giriş işlemleri yapmaya başlandı.
Dünkü toplantıda Ali bize sınıf arkadaşlarını tanıştırdı.
Biricik arzumuz sınavı kazanmak ve iyi bir bölüme girmemizdir.
Bu çocuklar, fakir bir ülkenin, savaş nedeniyle kendileriyle ilgilenilmeyen, gerekli eğitimi alamayan çocuklardır.
Yazarlarımızın köy yaşantısına ilgilenmeleri toplumumuz açısından çok yararlıdır.
Özne-yüklem uyumsuzluğu: Farklı yüklemlerin aynı özneye bağlanması.
Herkes ondan nefret ediyor, yüzünü görmek istemiyordu.
İkinci cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak kullanılmış.
Hiçbiri anlatılanlara inanmıyor, kendi fikrinden ısrar ediyordu.
İkinci cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak kullanılmış.
Nesne-yüklem uyumsuzluğu: Nesne eksikliği
Bu konuda öğrenciler aralarında anlaşıp karar verecekler ve uygulayacaklar.
Söylenenlere hemen inanıyor ve her yerde savunuyordu.
Kendisine bütün sınıf adına teşekkür eder ve tebrik ederim.
Onlara niçin bu kadar yardım ediyor ve destekliyorsun?
Büyüklere gereken saygıyı göstermeli, incitmemeliyiz.
Bize yardım edeceklerine inanıyor ve bekliyoruz.
Tümleç yanlışları
Kayaya yaklaşıyor muyuz, yoksa uzaklaşıyor muyuz?
Öğrencileri, teşvik etmeli, yüreklendirmeli, destek olmalıyız.
Olanları böyle değerlendirmek, bu gözle bakmak gerekir.
Öğrencileri rahat edecekleri odalara yerleştirmiş, bütün imkânları sağlamıştı.
Duvarları kirletmek,yazı yazmak kesinlikle yasaktır.
Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdi, nasıl başa çıktı?
Düşünme ve mantık hataları
Problemleri karşılıklı anlayış ve birlik içinde çözeceğiz.
Yiyecek bir lokma ekmeğimiz hatta yemeğimiz bile yok.
Bu yazıyı değil okumak, anlamak bile imkânsız.
Bölgeyi iyi tanımasına rağmen her yeri gezdi.
Yarın mutlaka bir gazete almayı unutmayın.
Yarının mutlu günlerine özlem duyuyorum.
Fiilin veya yardımcı fiilin yanlış kullanılması
Ben ona ağabey, o da bana kardeşim derdi.
Bazı yiyecekler sağlı yerinde ve yaşlı olmayan kişilerce özellikle yenmelidir.
Kitap için kendisine verilen paranın eksik ve yeterli olmadığını söyledi.
Ekşiyi az, acıyı ise hiç sevmezdi.
Gerekli yerlere başvuruda bulunmuş, ama bir sonuç almış değiliz.
Çorbaya biraz acı, biraz da tuz ve limon sıkılabilirdi.
Boyu kısa, bedeni de pek biçimli değildi.
Hangisinin başarılı, hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.
Çok az veya hiç çalışmadan çok para kazananlar var.
Tamlama yanlışları
Verilen cümledeki özne ve zarf tümlecini bulun.
Bu ülkeye teknik ve bilgi yardımında bulunulacak.
Pasta ve meyve suyu ikram edilecek.
Son derste belgisiz ve sayı sıfatlarını öğrendik.
Siyasî ve ekonomi ilişkileri çıkmaza girdi.
Bu bölge coğrafî ve iklim açısından ilgi çekici özelliklere sahiptir.
Kar yüzünden tüm özel ve devlet okulları tatil edildi.
Ülkemiz Bosna’ya askerî ve gıda yardımı yaptı.
Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi.
Kelimelerin yanlış yerde kullanılması
Yeni durağa gelmiştik ki otobüs de hemen geldi.
Bu toplantıda çekinmeden düşünceler dile getirilmeli.
Her yolda kalan insana yardım etmeliyiz.
İdare, henüz yarın ders yapılıp yapılmayacağını bildirmedi.
İzinsiz inşaata girilmez.
Birleşik cümlelerde yüklemler arasındaki uyumsuzluk
Her ne kadar iyi hazırlanılmışsa da istenilen sonucu alamadı.
Bir yıl boyunca devamlı çalışarak kazanıldı.
Her ne kadar şehir dışına taşınmışsa da beklenen huzur bulunamamıştı.