Kitaba
aşina olanlar için, kitap fuarları pek
büyük anlamlar ifade eder, hele hele
kitap hastaları için kitap fuarları daha bir başka mekânlardır. Kitap hastalarının, hastalıklarının geçebileceği, yani iyileşebileceği yerlerdir kitap fuarları.
Bu hastalıklarını teskin edecekleri yegâne
yerlerdir. Kitap hastaları, bu tutkularını, bu hastalıklarını ancak kitap fuarları ile
tatmin edebilirler. Kitabın bulunduğu, kitabın teşhire açıldığı bütün yerler “kutsal”dır
onlar için. Bu kutsallık izafe ettikleri
yerlere kitap hastalan uğramadan, ziyaret etmeden, kitapların hal ve hatırını sormadan edemezler.
Onların işidir kitaplarla haşır neşir
olmak, kitaplarla dostluk kurmak... Kitap fuarları, onların kitaplarla daha sıkıca irtibat
kurdukları, dostlarının daha yakından ve
içten hatırlarını sordukları, kitapları
kokladıkları yerlerdir. Kitap fuarları
onlar için, bulunmaz, kaçırılmaz fırsatlardır, kitaplarla daha içli dışlı olabilmek için... Onlar kitabın değerini bilirler, onlar kitabın ruhunu okurlar...Bu yüzden şefkatle, sevgiyle, saygıyla yaklaşırlar kitaba. . Kitapları tutuşlarındaki şekil bile onların
kitaplara ne kadar, şefkatle, sevgiyle yaklaştıklarını belgeler... Onlar
kitaptan anlarlar.
Kitap hastaları için kitap bir tutkudur gerçekten.
Kitap hastaları derken, bunu olumsuz bir yönde almamak gerektiğini
hemen belirtmeliyiz. Kitap hastalarının,
kitap hastası olmaları, kitabı biriktirmek, kütüphanelerini doldurmak için değildir hiçbir
zaman. Olmamalıdır en azından. Onlar, değer verilmeyen, değeri herkes tarafından anlaşılmayan
kitapların sahipsiz, kimsesiz, alıcısı yokmuş gibi garip bırakılmalarına
dayanamazlar. Değerli kitapların,
değersiz gibiymiş gibi hakaretlere maruz kalmalarını, kitap hastaları, kitap tutkunları içlerine sindiremezler;
kitaba en büyük hakaret olarak görürler onlar böyle davranışları...
Kitap, bir tutkudur aşk derecesinde kitap hastaları
için... Kitaba aşkla bağlanmışlardır. Aşk, ama temiz, saf, güzel duygularla bezenmiş bir aşk... Ve bu aşk, hayat boyunca devam eden, yoğunluğundan,
gücünden bir şey kaybetmeden süren bir
aşktır. Kitapların değerinin yükselmesi, astronomik rakamlara çıkması da pek etkilemez
kitap hastalarını. Değerli bir kitapsa, kitap
fiyatının fazla olması, cebini biraz
zorlasa da kitap hastasının o kitabı almasına bir engel teşkil etmez: çünkü onlar için, hayatta hava, su nasıl bir gereklilikse kitap
da öyle bir gerekliliktir, vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Güzel ve yararlı bir kitap gördüklerinde, kendilerini zorlayacağına bakmaksızın, hatta bunu düşünmeksizin almaya çalışırlar. Bu bakımdan da maddi güçlüklerle de
karşılaştıkları bir ger çektir. Ama buna
aldırış da etmezler o kadar. Önemli olan
kitaplarına kavuşmaktır.
Kitap
hastaları için dedik, kitap fuarları ayrı
bir anlam taşır. Bu yüzden nerede kitap
fuarı varsa, kitap hastaları da oradadır.
Gitmeyi eksik etmedikleri yerlerdir
kitap fuarları... Onların vazgeçmedikleri,
vazgeçemeyecekleri mekanlardır kitap
fuarları. Bu yüzden açılışlarını sabırsızlıkla
beklerler kitap fuarlarını...
Acaba
kitap fuarlarına bizim ilgimiz nasıl?.. Kitaba ilgimizin olması için ille de kitap
hastası mı olmamız gerekiyor? Kitapla
ilgi kurmamız için ille de kitap hastası olmak gerekmiyor; kitaba gerekli sevgi
ve saygıyı besleyelim, yeter. Ama diyeceksiniz ki bu sevgi ve saygıyı nasıl
elde edelim? Kaldı ki sevgi ve saygı
gösterdiğimiz halde, bu yeterli olmuyor.
Çünkü kitap alabilmek yalnızca sevgi ve
saygıyla olmuyor, parayla oluyor... O da biz de yok (mu? ) diyorsunuz. Kendimizi biraz zorladığımız zaman kitap
almaya da az çok durumumuz müsait olacaktır; içimizde yoksa bu, zengin de olsak, bir işe yaramayacaktır. Şu soruyu soralım kendimize: "Kitabı
gerçekten seviyor muyum? " Kitap seviliyorsa, kitaba değer veriliyorsa, kitaba ulaşmaya engel olan mazeretlerin çoğu
önümüzde duramayacaktır. “Kitap hastası”
olunsun demiyoruz, diyemiyoruz, ama kitaplarla da ilgi kurulsun, kitaplara soğuk bakılmasın, az da olsa alıp okunsun diyoruz.
Kitap, bizim bir başka silahımız; hatta en önemli
silahımız! Çünkü ilme, bilgiye bu yolla ulaşılabilir. Ayrıca kitapsız bir kültürün, medeniyetin insanları da değiliz biz. Hakim sistemin "kitapsız" bir dünya kurması
düşüncesine, kitaplarla karşı
koyabiliriz. Yani kitap okuyarak, bilgilenerek... Bu silahımızı elimizden
almak isteyenlere en büyük tepkimiz kitaba gereken değeri vermek ve kitap
okumak olmalıdır. Bu yüzden “oku” emr-i
ilahisini hayatımızın düsturu haline
getirmeli, “beşikten mezara” ilmin, bilginin peşinden koşmalı ve
bilgilendiğimiz hususları hayatımıza tatbik etme noktasında gayret içinde
olmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder