CÜMLENİN ÖGELERİ
Yargı cümlenin temel ögesidir. Yargısız cümle olmaz.Yüklem cümlede yargı bildiren ögedir. Yargı, bir tek sözcükten oluşsa da, o sözcük cümledir.
-Oku.
-Gençmiş.
Temel ögeler:Özne-Yüklem
YÜKLEM
Fiil+zaman eki+ şahıs eki (Gel-di-m)
*Yüklem çekimli bir fiilden oluşabilir:
_Yazmadan önce biraz düşününüz.
*Yüklem isimden oluşabilir:
-Yurdu savunmanın en emin yolu eğitimdir.
-Felsefe kuşkudur.
*Yüklem zamirden oluşabilir:
-Derdimin dermanı sensin.
-Odur bizi biz yapan değer.
*Yüklem, belirteç (zarf) görevli bir sözcükten oluşabilir:
-Sakin havada fırtınayı kestirmek zordur.
*Yüklem isim tamlamasından oluşabilir:
-Elbise, ruhun ifadesidir.
-*Yüklem sıfat tamlamasından oluşabilir:
-Edebiyatın en korkunç düşmanı, fena yazarlardır.
-Tuttuğu ev, üç odalıymış.
*Yüklem söz grubundan oluşabilir:
Çok akıllı bir çocukmuş. (söz grubu)
*İkilemelerden oluşabilir:
-Çocuklar bahçede cıvıl cıvıldı.
Çizgileri eğri büğrüydü.
*Yüklem bir heceden yahut bir ekten oluşabilir:
-Eleştirinin kökü “el”dir.
-Çoğul ekleri, “-ler”, ”-lar”dır.
ÖZNE
Hiçbir zaman hal ekleri almaz. İsim cümlelerinde özne, gerçek yapıcı değil yargıya konu olandır.
-Ağacın boyu yere yıkılmadan bilinmez. (Bilinmeyen nedir?)
-Alkış isteyen, ıslığa da katlanır. (Kim katlanır?)
-Otların yeşil olması, denizin mavi olması, gökyüzünün bulutsuz olması pekala bir meseledir. (Mesele olan nedir?)
-Kapıcımız erken saatlerde uyanır. (açık özne, gerçek özne)
-Yoklama yapıldı. (sözde özne-edilgen)
Not:Gizli özne de gerçek öznedir.
ÖZNE OLUŞTURAN DİL BİRLİKLERİ
*Adlar:
-Amcam yarın yola çıkacak.
*Zamirler:
-Herkes sonucu merakla bekliyordu.
-Kimse dışarı çıkamadı.
*İsim tamlamaları:
-Evin penceresi, yeşil alana bakıyor.
*Sıfat tamlamaları:
-Küçük kız, bize şeker ikram etti.
*Adlaşmış sıfatlar:
-Hasta, bir bardak su istedi.
*Fiilimsiler:
-Çalışma bir sanattır.
-Düşünmek, var olmaktır.
*Özne bir söz grubundan oluşabilir:
-Felaketler karşısında dayanıklı durmak ve kader diyerek eğilmemek, kahramanlıkların en büyüğüdür.
NESNE (DÜZ TÜMLEÇ)
Nesne öznenin yaptığı işten etkilenen sözcüktür. Nesne yalnız fiil cümlelerinde bulunur.
“Kimi, neyi, ne” sorularına cevap veren öğedir. Belirtili nesne “-i” durumundadır. Belirtisiz nesne yalın haldedir.
-At binmeyi severim. (B. li n. )
-Bizi izleyin. (B. li n. )
-Radyo dinliyorduk. (B. siz n. )
-Para kazanabildin mi? (B. siz n. )
Uyarı. Gerçek özne, sözde özne, belirtisiz nesne aynı sorularla bulunduğu için birbirine benzer. Şunlara dikkat edilmeli:
1. Gerçek özne yapıcı öznedir;yani eylemi yapandır. Sözde özne eylem yapmaz;yapılan eylemden etkilenir.
2. Ad(yargı) cümlelerinde gerçek özne mutlaka vardır ve sözde özne asla yoktur. Sözde özne yalnızca edilgen fiille kurulan eylem cümlelerinde bulunabilir.
3. Edilgen fiil (öznesi olmayan fiil) cümlelerinde nesne bulunmaz; sözde özne bulunabilir.
DOLAYLI TÜMLEÇ (YER TAMLAYICISI) (-e, de, -den)
-Haksızlığa dayanamıyorum.(Neye)
-Buraya gelir misiniz? (Nereye)
-Sana demedim mi? Böyle olacağını? (Kime)
Not:Dolaylı tümleci bulmak için sorulan soruların kendisi de dolaylı tümleç olur.
-Nereye gidiyorsun?
-Bunu kimden almışlar?
Not:Dolaylı tümleç (-e, -de, -den) almış sözcükler yükleme zaman anlamıyla bağlı ise zarf tümleci olur:
-Akşama buluşalım.
-Ömer Seyfettin 1884’te doğdu.
Not:”-de” veya “—den” ekini almış sözcükler yükleme “nasıllık” anlamıyla bağlı ise zarf tümleci olur:
-Sanatçı, ayakta alkışlandı.
-Seni candan seviyoruz biz.
-Utancımdan yerin dibine girdim.
Not:”-den” eki almış sözcükler yükleme “sebep” anlıyla bağlı ise zarf tümleci olur:
-Korktuğundan doğruları söyleyemiyor.
ZARF TÜMLECİ (BELİRTEÇ TÜMLECİ)
Yüklemin anlamını durum, zaman, nicelik (azlık-çokluk), yön ve soru yönüyle sınırlayan, tamamlayan sözcüklerdir.
Ne zaman, nasıl, ne kadar, niçin, nere(ye), nereye doğru soruları sorular:
-Kitapları üç güne kadar göndermeliyiz.
-Buradan dağlara doğru gittiler. (d. t- z. t. -y. )
-Hafta sonu, Konya’ya doğru gideceğiz.
-Beni niçin anlamıyorsun?
-Uçak ne zaman kalkıyor?
-Sıcak iki kat arttı. (Ne kadar)
-Kar yağışı geceden başlamıştı. (Ne zaman)
-Susuzluktan hepimiz perişan olmuştuk.
-İki eski dost yan yana yürüyorlardı.
-Biraz daha ileri geç.
-Üniversite için çok çalışmalısın.
-Kumaşların rengi biraz solmuştu.
-Bu araba 500 kilo taşır. (z.t.)
-Bu araba 500 kilo yük taşır. (B.siz nesne)
Not: Yer-yön zarfları (içeri, dışarı, ileri, geri, aşağı, yukarı,öte,beri vs..) isim çekim ekleri aldıklarında zarf tümleci olmaz.
Seni aşağıya çağırıyor. (Dolaylı tümleç)
Yukarıyı temizle. (B.li nesne)
Yukarı çık. (zarf tümleci)
Not: Zaman bildiren sözcükler de çekim eklerini aldıklarında isimleşip zarf tümleci olmaz:
Ali, dün buraya geldi, yarın İstanbul’a dönecek.
Dünü unut, yarına bak. (Belirtili nesne- dolaylı tümleç)
Not: Zaman bildiren bazı sözcüler hal eklerini aldıkları halde zaman bildirebilirler:
Bu işleri sabahtan hallet. (Ne zaman)
Not: Bir cümlede birbirinden farklı iki ya da üç zarf tümleci olabilir:
Her akşam, cumbada oturup saatlerce denizi ve ağaçları seyrederdi.
Not: Zarf tümlecini bulmakta kullanılan sorular, yüklemi belirtecek biçimde cümlede geçtiğinde o cümlenin zarf tümleci olur:
Bu kadar eşyayı oraya ne zaman ve nasıl götüreceksiniz?
-Siz İzmir’de ne kadar kaldınız?
-Ne kadar vaktiniz var? (Özne)
EDAT TÜMLECİ (İLGEÇ TÜMLECİ)
Yüklemin anlamını araç (vasıta), neden (sebep), birliktelik, beraberlik bakımından tamamlayan sözlerdir.
(Not: Edat tümlecinin, zarf tümleci içinde değerlendirilebileceği hususu dikkate alınmalıdır. ÖSYM’nin hazırladığı sınavlarda edat tümleci, zarf tümleci olarak gösterilmektedir.)
“Ne ile, ne için, kim ile, kim için” sorularıyla bulunur.
-Bunu annem için aldım. (Kim için)
-Çorum’a trenle gitti. (ne ile)
-Bu ev için çok para ödedim. (Ne için)
-Sinemaya annesiyle gitti. (Kim ile)
-Hala doludur bahçeler en tatlı sesinle (ne ile)
Not: Her edat grubu edat tümleci olmaz:
-Krallar gibi yaşıyor. (z.t.)
-Öfkeyle kalkan zararla oturur. (z.t)
CÜMLE DIŞI UNSURLAR
Bağlaçlar (Cümle başı bağlaçlar)
Ünlemler ve ünlem grupları
Hitaplar
Ara cümleler
-Oysa beni anlar sanmıştım.(Bağlaç cümle dışı unsur)
-Off, çok sıcak hava!
-Sevgili öğrenciler, sınıflarınıza geçiniz.
-Şair, kendisi kabul etmese de, uzun süren suskunluğunu bozdu. (Ara söz)
ÖGELERİN BULUNMAASINDA BAZI TEMEL İLKELER:
1. İlk önce yüklem bulunur.
2. Söz öbekleri, tamlamalar bölünmez.
3.Bir sözün ya da söz grubunun öğe olabilmesi, ancak yükleme doğrudan bağlanabilmesiyle mümkündür.
-Resimlerini göstermesini istedik.
-Yarın beraberce size geleceğiz.
-Yarın beraberce size geleceğimizi bilmiyorduk.
4. Yüklem ve özne her zaman tek sözcükten oluşmaz.
-Karşı mahallenin çocukları akşamları bize geliyordu.
-Bugüne değin severek yaptığı işler ona zor geliyordu.
5. İsim cümlelerinde ek-eylem almış sözcük yüklem olur:
-Tiyatro türünün asıl kaynağı şiirdir.
-Şiir tiyatro türünün asıl kaynağıdır.
AYRINTILAR
1. İsim cümlelerinde nesne yoktur.
-Anlattığı hikaye çok uzundu.
2. Yüklemi edilgen çatılı olan cümlelerde nesne yoktur, nesne gibi görünün bölümlere sözde özne diyoruz.
-Çocuklar koşturuldu.
3. Cümlelerde herhangi bir öğe bir söz öbeğinden oluşabilir:
-Kendini, sonbahar rüzgarının ferahlığına bıraktı.
-Şimdiye kadar kurduğu dostlukların hiçbirinin bu kadar uzun sürmediğini düşündü.
4. İçinde bir alıntı ya da iç cümle taşıyan cümlelerde ilgili bölüm tek başına bir öğe içinde yer alır:
-Deprem bölgesine yardım etmekte niçin geç kaldınız diye\ hayıflanıyordu.
5. Bazı bağlaçlar cümlede aynı görevdeki öğeleri birbirine bağlayabilir:
-Hem kendisi hem de kardeşi gelmişti.
-Ne annesini ne babasını görebilmişti.
-Ne dün ne bugün buraya uğradı.
6. Ara sözler hangi ögeyi açıklıyorsa, o ögeyle birlikte ele alınır. Ama ara cümleler herhangi bir öge içinde yer almaz; cümle dışı unsur olarak kabul edilir.
Annesinden, bu saygıdeğer insandan, herkes övgüyle bahsediyor.
7. Bazı bağlaçlar cümlede aynı görevdeki ögeleri birbirine bağlayabilir:
Hem kendisi hem de kardeşi gelmişti. (Özneleri bağlıyor.)
Ne annesini ne babasını görebilmişti. (Nesneleri bağlıyor.)
8. Gizli özne cümle dizilişinde (testlerde) gösterilmez.
Bugün anneme yardım ettim.(z.t- d.t.- yüklem)
9. Soru soran unsurlar cümlenin herhangi bir ögesini buldurmaya yönelik olabilir:
-Bu sobayı kim yakmış? (Özneyi buldurmaya yönelik)
-Bu sobayı kimden almış? (Dolaylı tümleç)
-Bu sobayı ne zaman almış? (Zarf tümleci)
ÖGELERİN İSİM ÇEKİM EKLERİYLE İLGİLİ DURUMU
Yüklem: İsim hal ekleriyle ilgisi yoktur, ek eylem alabilir.
Özne: -i, -e, -de, -den eki almaz, çokluk ve iyelik ekini alabilir.
Nesne: Yalın ve –i halindedir, çokluk ekini alabilir.
D. Tümleç: -e, -de, -den eklerini alır.
Z. Tümleci: İsim çekim ekleriyle ilgisi yoktur. (Bazen –e, -de, -den eklerini alabilir.)
ÖRNEK:
“Uzak” kelimesini, isim çekim eklerini ekleyip farklı ögeler olarak cümlede kullanalım:
1.Uzaklar, insanı büyülüyor. (özne)
2.İnsan, uzakları merak ediyor. (nesne)
3.Uzaklara gittin, gelirim diye. (D.T.)
4. Onu uzaktan tanıyorum. (Z.T.)
5.Bazı ümitler Kafdağı gibi uzaktır. (Yüklem)
ALIŞTIRMALAR
ÖZNE-YÜKLEM
1. Güneş battığı vakit küçük yıldızlar parıldar.
2. Hayat kitaba sığmayacak kadar
3. İşsiz adam, durgun su gibidir, bozulup kirlenir.
4. Kalem kılıçtan daha güçlüdür.
5. Kitaplar hiç solmayacak bitkilerdir.
6. Dünyayı kara gören insan, herkesi kendisi kadar kötü sanır ve bunun için herkesten nefret eder.
7. Zekasız kuvvet yıkabilir, ama yapamaz.
8. Olgun başlar, boş kafalardan daha küçük ama daha ağırdır.
NESNE
1. İşçiler ücretlerini aldılar.
2. Çocuk oyuncak aldı.
3. Şimdi sizi konuşuyorduk.
4. Tiyatroda Yeşim’i gördük.
5. Kitap dolabını değiştirmek istiyorum.
6. Umut’u ve Ali’yi, dünyalar tatlısı çocuklarımı, çok özledim.
7. Dertlerini kimseye anlatamadı.
8. Oğlum, yeni çantasını çok beğendi.
9. Bugünün işini yarına bırakma.
10. Güzel bir film izledim.
11. Öğretmen öğrencilere şiir okudu.
12. Öğretmen, midenin görevlerini anlattı.
13. Çocuk oyuncaklarını dolaba yerleştirdi.
14. Siz beni unuttunuz, terk ettiniz.
15. Çocuk saçlarını yıkadı, kuruladı, taradı.
16. Oğlunu büyüttü, okuttu, evlendirdi.
17. Şu evi, iki katlı olanı, satın almak istiyorum.
DOLAYLI TÜMLEÇ (YER TAMLAYICISI)
1. Yarın İzmir’e gidiyorum.
2. Vasıfsız işçiye çok ihtiyaç var.
3. Şen adam güneşe benzer.
4. Bu köyde üç yıl yaşadım.
5. Bu elbiseyi mağazadan aldım.
6. Bu kalemi senden almıştım.
7. Tatilde Bolu’ya gideceğiz.
8. Onunla Bursa’da karşılaştık.
9. Evin bahçesinde oturduk.
10. Eğitilmiş insanlara ihtiyacımız var.
11. Çiçekleri yaşlı kadına armağan ettim.
12. Soğuk havada fazla dolaşma.
13. Tembele iş buyur, sana akıl öğretsin.
14. Kimden haber aldın?
15. Buraya gelir misin?
16. Sana demedim mi böyle olacağını?
17. Sokakta birkaç parça eşyası var.
18.Seni burada bekleyelim mi?
19. İçeriden bazı sesler geliyordu.
20. Bunu kimden almışlar?
21. Nereye gidiyorsun?
ZARF TÜMLECİ (BELİRTEÇ TÜMLECİ)
1. Ayşe yarın gelecek.
2. Çocuk korkuyla dışarı fırladı.
3. Yağmur bardaktan boşanır gibi yağdı.
4. Otobüs biraz önce hareket etti.
5. İki saat sonra dışarı çıktım.
6. İnsanları sonsuza kadar aldatamazsınız.
7. Orada ne kadar kalacaklarmış?
8. Malı üç güne kadar göndermeliyiz?
9. Onu burada herkes çok seviyor,
11.Buradan dağlara doğru gittiler
12.Beni niçin anlamıyorsun?
GÜZEL SÖZLERDEN ALIŞTIRMALAR
-Kadın bir sanatkardır; eserinin değeri yuvasından ölçülür.
-Düşmanlık gördüğün dostu yeniden sınama.
-En güçlü düşman senin nefsindir.
-Kalbinde hiçbir ayet bulunmayan kimse harap olmuş bir ev gibidir.
-Mazlumun bedduasından sakının. Çünkü onunla Allah arasında hiçbir perde yoktur.
-Her iyi iş sadakadır. Kötü düşünen kötüdür.
-İlim cesaret verir, cahillik küstahlık.
-Güzel gören güzel düşünür; güzel düşünen hayatından lezzet alır.
-Konuşma, insanın aklını diliyle kullanma sanatıdır.
-Lüzumsuz söz, yanan ateş gibidir; onu ağızdan çıkarmamalısın. , sonra kendin yanarsın.
-Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk sanır.
-Dost başa düşman ayağa bakar.
-Balık baştan kokar.
-Cahile söz anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur.
-Kitapsız büyüyen çocuk, susuz yetişen ağaca benzer.
-Affetmek ve unutmak, iyi insanların intikamıdır.
-Düşüncelerinize katılmıyorum, ama konuşma özgürlüğünü sonuna kadar savunacağım.
-Nasıl bir hayat yaşıyorsanız, öyle ölürsünüz. Nasıl öldüyseniz öyle de dirilirsiniz.
-Düşünmeden öğrenmek, kaybedilmiş emektir.
-Yüksek tepelerde hem yılana hem kuşa rastlayabilirsiniz; fakat biri sürünerek, öteki uçarak yükselmiştir.
-Köhne fikirler paslanmış çivilere benzer; söküp atmak çok güçtür.
-Basit bir insan zamanını nasıl öldüreceğini, değerli bir insan nasıl kazanacağını düşünür.
-Bir kimse kardeşini bir kusur ile ayıplarsa, o kusuru işlemeden o kimse ölmez.
-İnsanı vaktinden önce yıpratan şey, tembelliktir.
-Utanç olmayan kimse de şeref de bulunmaz.
-Kalp temiz olursa dilden güzel sözler çıkar.
-Akıllı davrananlara şans yardım eder.
-Ölüm, hayatın insanlara “ağır ol” uyarısıdır.
-Kara çalıda gül bitmez.
-Alçakların silahı kötü sözleridir. (Hz. Ali)
-Günahlarını azalt ki ölümün kolay olsun.
-İnsan konuşacağı şeyden kat kat fazlasını bilmiyorsa bir mecliste konuşmamalıdır.
-Sevgi ektiğiniz yerde sevinç büyür.
-Bir iyiliğe sebep olan onu yapan gibidir.
-Akıl tamam olunca söz azalır.
-Müslümanların derdini dert edinmeyen onlardan değildir.
-Bir budala para kazanabilir. Ancak onu harcamak için akıllı olmak lazımdır.
-Bazı kimseler, merdivenin ancak tepesine çıkınca onun yanlış duvara dayalı olduğunu anlar.
-Biz hem kurtların doymasını hem de kuzuların sağ kalmasını istiyoruz.
-Fenalıkları örnek edinen örneğini bile geçer.
-Akılsızlar, en zarlı hırsızlardır. Zamanınızı ve neşenizi çalarlar.
-Cesurun bakışı, korkağın kılıcından keskindir.
-Kullanıldıkça keskinleşen tek silah dildir.
-Gülmekle kaybedilen, ağlamakla elde edilemez.
-Beşik sallayan el, dünyaya hükmeder.
-Nankörlük sevginin mezarıdır.
-Kusur arayan göz, marifet göremez.
-Başarı kişinin başlangıç noktası ile ulaştığı yer arasındaki farktır.
-Karanlığa küfretmektense bir mum yak.
-Sabır yüzünü eskitmeden acıyı yudumlamaktır.
-Rüşvet kapıdan girince adalet pencereden çıkar.
-Hocama en akıllı kişinin kim olduğunu sorduğumda , bana “Az konuşup çok dinleyen. ” Dedi.
-Kurdun zor kullanarak yaptığı işi tilki kandırarak yapar.
-Nefsine hakim olmayan, hiçbir şeye hakim olamaz.
-Kendini olduğu gibi kabul etmek istemeyen tek varlık insandır.
-Dalkavuk sahte paraya benzer. Biz desteklersek değer kazanır.
-Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak gerekir.
-Zaman öldürmek en pahalı harcamadır.
-Zamanın öldürülmesinin basit örneği telefon konuşmalarıdır.
-Zamanımı kullanmasını bilemedim, şimdi o beni kullanıyor.
-Boşa geçen zamana üzülmek, rüzgarı kovalamaya benzer.
-Akıllı kimse kendini edeple süsler. (Hz. Ali)
-Haya ile iman arkadaş kılınmışlardır. Biri gidince diğeri de gider.
-Oğlunu seven hocaya, kızını seven kocaya verir. (atasözü)
-Kötü kimseyi kendine yakın arkadaş edinmekten sakın. Çünkü sen onunla bilinir ve tanınırsın.
-Söylenen her kelime, çocuğun kişiliğine konulan bir tuğladır.
-Elmas yontulmadan kusursuz olamazsa, insan da acı çekmeden olgunlaşamaz. (Konfüçyüs)
-Kul, anne ile babasına dua etmeyi kestiği zaman, Allah da ondan rızkı kesiverir.
-Yüksekliği istedim, onu alçakgönüllülükte buldum.
-Kabul edilen bir yanlışlık, kazanılan bir zaferdir.
-İnsan, kendi yanlışlarını, başkalarının gözleriyle izlemeli.
-Doğru, yer altındaki tohum gibidir, beklemekle bozulmaz. Gün gelince başını çıkarır ve kendisini kabul ettirir.
-Dedikodu, basit ruhlu insanların eğlencesidir.
-Bir gazetede-bir ressamın Roma’daki ünlü saat anıtlarını gördükten sonra fırçasını elinden attığını- okumuştum.
-Akasyalardan yere dökülen sarı yapraklar beni daldığım yaz rüyasından uyandırırken-dudaklarım:-“Biz şimdi sonbaharda, yazın gölgesindeyiz. ”- diyordu.
-Kameramanlar, -bir evin balkonundan_, etrafta alık alık dolaşan birtakım insanları_ görüntülemekteydi.
-Sineye saplanan bu hançer, -bunca yıldır öcü alınamayan bir kan davasının sonu değildir.
-Benden hiç kimsenin yerine getiremeyeceği şeyler istemekten- vaçgeç.
-Hayattan öğrenilemeyen bilgilerin gerçek bilgi olmadığına inanırdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder