18 Ağustos 1999 Çarşamba
DEPREM!Büyüklüğü 7.8(7.4),şiddeti 10.27 erk olan bir deprem.İlkönce 6.7 olarak söylenen,sonra Amerika’nın açıklamasıyla 7.8’e götürülen bir deprem...
Daha önce Çorum’da bir depremi yaşamıştım.5.4 büyüklüğünde bir depremdi.1996 yılı.Yine uykuda yakalamıştı insanları deprem.Saat 01 sularıydı,yanılmıyorsam.Yeni yatağıma uzanmıştım.Bir uğultu ve sallantı hissettim.O uğultunun korkunçluğunu orada anladım.Burada hissettiğim daha korkunç bir şeydi.Deprem denen felaketin korkunçluğunu asıl bu depremde yaşadım.Tek kelimeyle korkunçtu!
Bu büyük deprem de insanları yine gece yakaladı;uykularında...”Uyku küçük bir ölümdür.” Veya “Uyku ölüm gibidir.” Hakikati...İnsanoğlu ölüme ne kadar hazırlıksız!Uyuyorsun,ama uyanamayabilirsin de!Uyuyup da sahaba canlı kaldığın her gün için Allah’a şükretmek lazım.Uyuyup da uyanamayan birçok insan oldu bu depremde.Nasıl yatmışlardı yataklarına acaba)Bir sure okudular mı,duada bulundular mı,besmele çektiler mi,uyuyup da uyanamayacaklarını düşündüler mi acaba?
Aslında ölüm ne kadar da yakın insana.Ölümle hayat arasında incecik bir çizgi,kısacık bir zaman aralığı var:Bir iki saniye veya 45 saniye gibi!..45 saniye içinde insan,aslında hayatın bütün sırrını anlayabiliyor:Her şey yalan;ölümden başkası yalan!..Hayat denen şey geçici...Ölüm hayatın tek gerçeği,hakikati...45 Saniyede bunu,bu gerçeği tattırıyor insana deprem.
Yeni yatmıştım.Hafif dalmıştım.Eşim benden sonra yattığı yatağa.02.30 sularında.Yaz...Sıcak...İnsan hemen uyuyamıyor.Eşimin “Ne oluyor?” demesiyle ayağa fırladık.Kapı eşiğinde,birbirimize sarılarak bekledik.
Doğrusu saniyeler geçmek bilmedi.Depremin şiddetini hiç bu kadar büyük hissetmemiştim.Sallantı geçmek bilmiyordu adeta.Zaman uzadıkça,bu taş yığınlarının üstüme yıkılacağına dair düşüncem pekişiyordu.Evet böyle devam ederse,iki katın altında kimbilir nasıl bir halde olacaktık.Heyecanım son raddede.Kalbim küt küt atıyor.Ölüme çok yakın olduğumuz,ölümle burun buruna olduğumuz bir an!Böyle bir durumda “Allah’ın büyüklüğü” dile getirilir:Allahu Ekber!Ve son sözlerin şehadet olması da iyidir:Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühu ve rasulüh.45 saniye içinde yoğun ölüm duygularıyla bunları tefekkür ettim.Yapılabilecek bir şey yok.Sağa sola.öne arkaya sallanıyorduk.Ayakta durmak bile zorlaştı adeta.
Depremin sarsıntısı geçti.Giyindik,dışarı çıktık.Herkes dışarıdaydı.Sokaklarda,caddelerde herkes ayakta.Karanlıkta.Saat 03.00 suları...Karanlık.Elektrikler sarsıntıyla beraber kesildi.Yoğun bir araba trafiği..İnsanlar yollarda...Saat 05’te eve girdik.Sabah namazını kılıp yattık.Kendimizi Allah’a emanet ederek!..
Küçük bir radyodan,depremin İzmit kaynaklı olduğunu öğreniyorum.Sakarya,Bolu,Yalova,Gölcük,İstanbul’un bazı semtlerinin depremden etkilendiklerini öğreniyorum.Radyolardan felaket haberleri geliyor hep!..
Uyanıp da sabah televizyonu açtığımızda durumun felaket olduğunu o zaman anlıyoruz.Büyük bir felaket!Küçük kıyamet!
Türk Dili ve Edebiyatı sitesi, Edebiyat derslerine yardımcı,
20 Ekim 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder